Yazı Dizileri

 İşte 'FETÖ' sözlüğü T24 YAZILARI
 Mehmet Altan'dan Kıbrıs Yazı Dizisi  Muhteşem açmaz ve Kürt meselesi
 2. Cumhuriyet’e doğru  İkinci cumhuriyet: Mecburi istikamet
 DİYANETİN DİNİ: DEVLET  TARİHİ UZLAŞMA YOLUNDA TÜRKİYE
 HASAN CEMAL'İN ÇEKİLME GÜNLÜĞÜ MİLLİYETÇİLİK DÖNÜŞÜYOR MU ÖLÜYOR MU?
 İNSAN KAÇAKÇILIĞI GERÇEĞİ DEMOKRASİ KAVŞAĞINDA BAŞKANLIK SİSTEMİ
 CHP ve SOSYAL DEMOKRASİNİN KRİZİ  BARIŞA GİDEN YOL
 ÖTEKİ İSTANBUL Türkiye'de liberalizm
 Balyoz ve gerçekler  WikiLeaks Türkiye Belgeleri
 Devletten Apo’ya mektuplar  Anadilde Eğitim Dosyası-Radikal
 Faili meçhuller meçhul kalmasın Radikal-EDAM toplantısı
 Siyasette ve toplumda kutuplaşma 1993 darbesi
 Cuntanın hedefi kaos yaratmak Röportaj Taha Akyol
 Ordunun yakın siyasi tarihi Foucault’nun Sarkacı ve komplo teorileri
 Zor günlerin komutanından dün, bugün, yarın  Referans Yazı Dizisi
 PKK sınır dışına çıkabilir PERŞEMBE KONFERANSLARI
 Yeni başlayanlar için Ergenekon BALBAY'IN GÜNLÜKLERİ
 GÜNLÜKLERİN ARKA PLANI SİVİL DARBE GÜNLÜKLERİ
 ERGENEKON KUYULARINDA KAYBOLAN HAYATLAR AYDIN DOĞAN-TARAF
 GÜNEYDOĞU ERGENEKON'U JİTEM
 90 YILDIR KANAYAN YARA: FİLİSTİN KÜRESELLEŞEN TARIM ve YENİ DÜNYA DÜZENİ
 KAPİTALİZM NİTELİK DEĞİŞTİRİYOR 

 Yazı Dizileri > MİLLİYETÇİLİK DÖNÜŞÜYOR MU ÖLÜYOR MU? > Kürt sorunu çözülürken milliyetçilik yapılmaz

Kürt sorunu çözülürken milliyetçilik yapılmaz

Milliyetçilik yangına benzinle gitmek gibidir. Kürtlere karşı Türk milliyetçiliği yapmak millete ihanettir

 

PROF. DR. MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE


Ülkücü milliyetçiliğin bugünkü durumu nedir?

Kürt sorununun şekillendirdiği bir milliyetçilik egemen. Bu yüzden daha çok tepkisel. Teorik olarak çok zayıf. Saf retorikle durumu idare ediyorlar. Türk Ocakları’nda daha rafine ve kişiliği olan bir duruş var. Türk milliyetçiliğinin tarihî mirası bugün MHP’de değil Türk Ocakları’nda temsil ediliyor. Ülkücülüğün çok sade bileşenleri var. “Türklük siliniyor”, “Türkiye bölünüyor” retoriği, tepkisel bir taşra radikalizminin biçimlendirdiği dayanışma çağrısı ve uluslararası gelişmelerin tamamının boca edileceği bir ABD-İsrail komplosu veya heyulası. Ülkücülerin internet sitelerini -bu konuda çok ilerileryakından takip ediyorum. Milliyetçilik adına yeni, dişe dokunur bir şey var mı diye. Çok yetenekli, cevval gençler var; ama orijinal bir şey yok. Kürt sorunu her tarafı kaplamış ve duygusal tepkilerin üzerine çıkacak bir fikir pusulası görülmüyor.


MHP, ülkücü milliyetçilik için ne ifade ediyor?

MHP’nin asıl gücü genel merkezinde değil, taşra teşkilatlarındadır. Bahçeli’nin grup konuşmaları dışında MHP’de bir aşama belirtisi yok. Gençler de bu durumdan rahatsız. MHP liderliği, çok atak ve arayış içindeki yeni nesil ülkücüleri kesmiyor. Ülkücülük ciddi bir potansiyel. Bu potansiyelin kendini gerçekleştireceği alanlara ihtiyacı var. MHP bu alanları açamıyor. Donmuş, katılaşmış vaziyette. Siyasetten önce fikri önderliğe ihtiyaç var. Galiba MHP de tabandaki değişim arayışlarının baskısı altında.


Başbakan Erdoğan’ın “Biz milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına aldık” sözünden ne anlamamız gerekiyor?

Bir Türk milliyetçisi olarak tavrımı açıklamam lazım. Başbakan çok doğru, çok isabetli bir şey söylüyor. Kürt sorununu ve doğal olarak terör sorununu çözebilmek için iki taraflı milliyetçiliğin ateşini düşürmek gerekiyor. Milliyetçilik yangına benzinle gitmek gibidir. Kürtlere karşı Türk milliyetçiliği yapmak millete ihanettir. Kim ki Türkiye’nin ana sorunu olan Kürt sorununu çözerken milliyetçilik yapıyorsa, ya satılmış bir hain, ya da sırılsıklam bir ahmaktır. Bir milliyetçi, Kürtlerin de kendilerine özgür iradeleri ile eşit ve onurlu bir yer bulabilecekleri bir millet tanımı yapamıyorsa kaldırsın kendisini uçurumdan aşağıya atsın. Başbakan etnik milliyetçiliği, yani soyu ve kanı işe bulaştıran milliyetçiliği mahkum ediyor. Türk milliyetçiliği, başlangıcından itibaren kültür milliyetçiliği olarak gelişmiştir. Milliyetçi kültürel ortak paydalara bakar. Türk ile Kürt’ün kültürü ortak ise ikisi aynı millettir.


Aynı millet mi?

Somutlaştırarak cevap vereyim. Ben kendimi Bişkek’te veya Aşkabat’ta yaşayan Orta Asyalı bir Türk’e değil, Diyabakırlı, Vanlı bir Kürt’e daha yakın hissediyorum. Bin yıl içinde bu topraklarda bambaşka bir toplum ortaya çıkmış. Orta Asyalı ile yok ama Kürt ile ortak bir geleceğim var.



 

Müslümanlar ırkçılığa tahammül edemez

YAZAR CİHAN AKTAŞ


Türkiye ırkçılığa vardırılan bir Türkçülüğü devlet politikası olarak benimseyen bir zihniyeti arkasında bırakmaya çalışıyor. Bir ırkın diğerine üstünlüğü üzerinden kurgulanan bir kimlik siyasetine, büyük çoğunluğu Müslüman olan toplumumuz daha fazla tahammül edemezdi.

1980’ler İslamcılığı, Müslümanların sağcılık ve muhafazakârlıkla ilişkilerini sorgulayan bir akım olarak her şeyden önce sağcılık kalıplarını tartışmaya açmıştı. 1979-1980 yıllarında İslami söylemleri nedeniyle Türk milliyetçiliği adına şehit edilen Metin Yüksel ve Sedat Yenigün, bugün özellikle milliyetçi söylemlere eleştirileriyle hatırlanıyorlar. İslamcılık insanları soyuyla sopuyla değerlendiren kesimlere şu hadis-i şerifi hatırlatıyordu: “Hepiniz Adem’densiniz, Adem ise topraktandır.”

Türkiye olumlu anlamda değişiyor. 6. Filo protestoları karşısındaki “muhafazakâr” tavrın Müslümanlar arasında hâlâ ayakta olduğu söylenemez. Antikomünizm üzerinden, ateizme karşı gelişmiş bir milliyetçiliğin varlığından da söz edemeyiz. Toplumları belli kalıplar içinde tutan, “düşman” üzerinden var eden sınır ve algılar zorlanıyor. Yüksek duvarlar yıkılıyor. İnsanlar çeşitlenen iletişim araçlarıyla önyargılarını değiştiriyorlar. Bütün bu değişmeler “muhafazakâr” diye adlandırılan kesimlere yakıştırılan türde milliyetçilikleri de derinden etkiledi. Başka türlü işlenmiş, küçük korkulardan beslenmeye ayarlı faşizmlerin zamanını adımlıyoruz bir yandan.

Cumhuriyet’ten sonra, ulusçu politikalar karşısında ortak bir fikir ve siyasi muhtevadan yoksun kalan Müslüman kesimler imanlarını korumak için inzivaya çekildiler ya da hayat görüşleri itibarıyla “cahili” buldukları tanım ve kurumlara sığınmaya çalıştılar. Kimileri Borges’in kahramanı Salvadores misali, sığındığı bodruma fazlasıyla alıştı. Geçen yıllar içinde Müslüman aydın, sanatçı ve siyasetçiler “milliyetçi”, “mukaddesatçı”, “muhafazakâr” söylem ve kurumlara eklemlenmeyi ulusçu siyasetin baskıları nedeniyle olduğu kadar, bu kurum ve söylemler bir tür statü ve konfor sağladığı için de benliklerine yedirdi. Bu tür eklemlenmeler varlıklarda elbet çarpılmalara sebep oluyor. Barış süreci bana kalırsa her şeyden önce tanımların daha açık ve dürüst ifadesine ihtiyaç duyuyor. Her türlü eksik tanımlama, aynı zamanda bir tanımama potansiyeline açıktır bana kalırsa. Sürecin “muhafazakâr” olarak adlandırılan mütedeyyin kesimlerin yalın bir dille Müslümanlıklarını dile getireceği bir özgürleşmeyi mümkün kılacağını da umuyorum.




 

MHP, geleneksel tabanıyla ayrıştı

PROF. DR. ÜMİT ÖZDAĞ


Siz milliyetçiliği nasıl tanımlıyorsunuz?

Türk milliyetçiliği, Türk milletinden başka bir millete sadakat bağı ile bağlı olmamak, Türkiye’nin bağımsızlığını, Türk kültürünü, Türk halkının refahını geliştirmek için mücadele etmektir. Benim Türk milliyetçiliği anlayışımın nihai hedefi Türk Birliği’dir. Dünya Türklüğünün 21. yüzyılın sonuna doğru bu hedefe yaklaşacağını düşünüyorum. Bu milliyetçiliği bir çatışma değil yarış ideolojisi olarak görüyorum. Tarih milletlerini birbirleri ile her alanda yarıştıkları ve önde olanların ödülleri aldığı bir yarış alanı. Bu yarışta geride kalmamak için milliyetçilik itici güçtür.


MHP, Türk İslam sentezini AKP’ye kaptırdı?

MHP Türk İslam sentezini değil, Türk İslam ülküsünü savunmaktadır. Bazı MHP oylarının AKP’ye geçmiş olduğu doğrudur. Bu geçişi tek neden ile izah etmek mümkün değildir. İdeolojik olmaktan çok pragmatik nedenler ile izah etmek mümkündür. Gücün çekiciliği, iktidarın sağladığı imkânlar, MHP’nin cemaatler ile zayıflayan ilişkisi ilk akla gelen nedenler arasındadır.


Orta Anadolu’da etnik milliyetçilik, kıyılarda ise daha çok ulusal milliyetçilik görüyoruz?

Bu tahlilinizin en azından bir bölümüne katılmıyorum. Orta Anadolu’da hiçbir zaman etnik milliyetçilik hakim olmadı. Belki Orta Anadolu’da İslami tonu daha ağır basan milliyetçilik, kıyılarda ise daha laik bir milliyetçilik dokusundan bahsetmek daha doğru olacaktır. Aslında Orta Anadolu’da Türk milliyetçiliği anlayışı konusunda hiçbir değişim olduğu inancında değilim. AKP’ye oy veren seçmen kendisini hâlâ Türk milliyetçisi olarak tanımlıyor. Kıyı kesimlerinde ise siyasal bir güç olarak milliyetçiliğin yükselmesinin ve bir bilinç seviyesine çıkmasının PKK ile yakından ilgisi var ve aynı zamanda AKP’ye tepkiyi ifade ediyor. Kıyı bölgesinde kendisini Türk milliyetçisi veya ulusalcısı, ki ikisinin arasındaki felsefi farklılıklara burada değinmek mümkün değil, olarak tanımlayan bir kişi AKP’ye oy vermez.


Sizce MHP’nin geleneksel tabanıyla bir ayrışması var mı?

Biraz önce bahsettiğim nedenlerden dolayı İç ve Doğu Anadolu’da oy kaybı var. Bu geri dönmeyecek bir süreç değil. Bakın, 1965 seçimlerde CKMP/MHP yüzde 2.5 AP yüzde 52 oy almıştı. Sonra ANAP, DYP, sağda birçok parti iktidara geldi ve geçti. Bugün yoklar. MHP ise var. AKP de bir gün olmayacak. Ancak MHP Türk siyasetinin ana aktörlerinden birisi olmaya devam edecek.


Anayasa yapım sürecinde MHP, Türk vurgusunda çok ısrarlı?

MHP’nin duruşu çok açık. Türk Milleti kavramının anayasadan çıkmasını ancak bir savaşın kaybedilmesi sonrasında gerçekleşecek “egemenlik devri” olarak görüyor. MHP’nin bu konudaki tavrı doğru ve tarih tarafından kaydedilecek bir duruştur.




 

Kürtler diğer milletlerle kendisini eşit görüyor

YAZAR İBRAHİM GÜÇLÜ


Kürtler, ortak bir dile Kürtçe diline, ortak bir ülke Kürdistan’a, binlerce yıllık ortak bir tarihe, istikrarlı ortak bir yaşama, ortak bir kültüre ve edebiyata, geleneklere ve göreneklere, sahiptirler. Bu nedenle, Kürtler bir millettir. Millet ve ülkesi Kürdistan Ortadoğu’da dörde bölünmüş durumdadır; ezen ve egemen değil, sömürge ve ezilen bir millettir.

Türk milleti olduğu için Türk milliyetçiliği ve Kürt milleti de olduğu için Kürt milliyetçiliği; diğer milletlerin milliyetçiliği gibi tarihsel bir olgudur. O zaman milliyetçiliği genel olarak tanımlamak gerekirse: Bir halkın ve ulusun kendi ülkesinde, hükümran, egemen, iktidar olma isteği, arzusu, talebidir.

Milliyetçilik, bir sınıfa, bir toplumsal kesime, bir dine ve mezhebe değil, tüm millete ait bir değer ve tarihsel bir döneme ait davranış kalıbıdır. Yurtseverlik ve vatanseverliktir. Milliyetçiliğin ırkçılaşması, bir milletin emperyalist ve sömürgeci emelleri için, kendisi için egemen, hükümran, iktidar olma sınırlarına aşarak; başka uluslar üzerinde de egemen, iktidar, hükümran olması isteği ve arzusudur.

Türk milliyetçiliği, egemen ve ezen ulus milliyetçiliğidir. Kürtlerin ulusal haklarının gaspını savunduğu, Kürtleri millet olarak yok saydığı, Kürdistan’daki sömürgeci sistemin devamından yana olduğu, bu nedenle Kürtlerin egemenlik, hükümranlık, iktidarına karşı olduğu için ırkçı ve sömürgecidir. Kürt milliyetçiği bütün renkleriyle, Kürtlerin Kürdistan’da hükümran, egemen ve iktidar olmasını istiyor. Türk, Arap, Fars ve diğer milletlerin haklarını gasp etmek istemiyor. Onların ülkelerini sömürgeleştirme amaçlarını taşımıyor ve onların, tüm haklarına saygı duyuyor. Onları kendisiyle eşit görüyor. O milletlerle federal ya da konfederal devlet içinde birlikte yaşayabileceğini de tasarımlıyor.

Bütün uluslar, 1789 Fransız Devriminden sonra, ulus devlet kurma sürecine girdiler. Ulus devletler, tarihsel gelişmeler, dünyadaki tarihsel kırılma noktalarından sonra farklılaştılar. Bu ulus devletlerin bir kısmı, federal devletler oldular. Bazı ulus devletleri, adem-i merkeziyetçi bir yapı kazandılar. Devletler kendi içlerinde özerk ve otonom bir yapı kazandı. Bu yapılanma, ulus devletin aşılması anlamına gelir. Birde otoriter, sömürgeci, ırkçı karakterlerini koruyan ulus devletler var. Türk Kemalist Ulus Devleti bunun en somut örneğidir.

Türk Kemalist Devleti, federal bir devlet olmadan, üniter ve ulus devlet karakterini aşan bir devlet olamaz. O zaman da Kürtlerle, Türklerin, diğer etnik grupların ortak devletinden de bahsedilemez. Yeni Toplumsal Sözleşme=Anayasa yapılırken, ortak ve federal bir devlet yapılanması için tarihi fırsat var. Türk milletinin, yeni anayasayla Kürtler ve diğer etnik gruplarla uluslar, ideolojiler, din-mezhepler, sınıflar üstü ortak ve federal bir devlet kurmak istememesi halinde, Kürt milletinin kendi bağımsız devlet kurma hakkını hayata geçirmesi çok haklı ve güncel hale gelir.
 

Taraf, 16.03.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.