Medyada 2. Cumhuriyet > Muhayyel 2023 Türkiye'sinin DNA'sı

Muhayyel 2023 Türkiye'sinin DNA'sı

Devlet, orduyu da içine alan mütedâhil dairelerin manevî şahsiyetini oluşturuyor.
 

O yüzden ordu ya da bir başka unsur, ne kadar baskın da olsa devletin üstünde, dışında ya da onu kuşatan bir konumda olamaz. Olmak istese de bu yükü kaldıramaz. Mühendislik faaliyetlerine mecbur olur. Her on yılda bir yaşanan darbelere bir de bu açıdan bakmakta fayda var.

28 Şubat, darbeyle icra edilen mühendislik faaliyetleri arasında özel bir yere sahip. Her ne kadar "1000 yıl süreceği" söylenmiş olsa da, bu darbe ortamının veya "balans ayarı" olarak adlandırılan müdahaleci sürecin devamı anlamına gelmiyor. Kastedilen mana, 2023 yani, Cumhuriyet'in 100'üncü yıldönümünde ulaşılacak hedeftir. Yani, "Cumhuriyet Yurttaşı" dışında başka bir tipin, düşüncenin, inanışın temsil imkânı bulamayacağı bir devlet yapısına ulaşmaktır.

Cumhuriyet'in yeniden kurulması fikri, liberal kanatta da söylemini bulmuş ve tartışmaya açılmış bir konuydu. Tam bir tevafuk vardı. Asker merkezli düşünce ile liberal düşünce, Cumhuriyet'in yeniden kurulması fikrinde buluşmuştu. Ne var ki, asker merkezli düşünce, başkalarının, böyle bir şeyi düşünmesini hazmedebilecek esnekliğe sahip olmadığından, ikinci cumhuriyetçiler her fırsatta topa tutuldu. İflah olmayacakları anlaşılınca da, İslam cumhuriyeti kurmak üzere harekete geçmiş irticacı gruplarla işbirliği ithamıyla sakız gibi çiğnendiler.

İslam cumhuriyetinin sembolü İran, sosyal hayat seviyesini gösteren zirve ise Afganistan'dı onlara göre! O yüzden Şener Eruygur darbe afişleri hazırlattırdığında, afişin İslam'ı remz eden tarafına burkalı Afgan kadınlarının resmini koydurmuştu. Güya İslam, öküzlerin çektiği kağnı arabasında oturmuş, burkalı kadınların hayatını vaat ediyordu!...

28 Şubat'ın generalleri, hazırlık dönemi ve sonrasında kendi personelini toplumdan tecrit edebilmek için çok uğraşmış ve bu süreçte topluma belki de hiçbir zaman olmadığı kadar yabancılaşmışlardı. Onlar, tel örgüyle kuşatılmış özel mekânlarında, muhayyel bir Türkiye planları yaparken, Türk toplumunun çağ atladığını, o yüzden de liberallerin onlarla aynı noktada buluşamayacağını göremez hale gelmişlerdi. Evet, iki taraf da Cumhuriyet'in yeniden kurulmasını düşünüyordu; ama iki cumhuriyet arasında tam 200 yıl fark vardı. Liberaller tam demokratik bir Türkiye'nin şart olduğunu savunurken, asker merkezli düşünce, tam jakoben bir cumhuriyetin sevdasına tutulmuştu.

O sevdayla 2000 civarında subay ve astsubayı ordudan ihraç ettiler. Balyoz planından öğrendiğimize göre başarılı olsalarmış, binlerce kişiyi daha, bir gecede kapının önüne koyacaklarmış. Şimdi ortalıkta dolaşan bir ses bandından öğrendiğimize göre, epeyce üst düzey bir general, başörtülüleri "kene" gibi görüyor. Bu düşüncesini personeliyle paylaşmaktan sakınmıyor. "Kenelere acımayın." diye talimat veriyor. "İşte çağdaş Türkiye bu!" diyesi geliyor insanın. İnanma ve inandığını yaşama özgürlüğünün temel insan haklarından sayıldığı bir dünyada, inançlı insanları "kene" gören bir çağdaşlık seviyesi!.. Muhayyel 2023 Türkiye'sinin DNA'sı işte bunlardan oluşuyor.

1999 senesinin Haziran ayında, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin sohbetlerinden bazı bölümler montajlanıp, yayınlandığında işte bu muhayyel cumhuriyetin kuruluş operasyonlarını seyrediyorduk. Ekranlarda yanına aldığı iki çağdaş kadınla Orgeneral Kemal Yavuz vardı. İşte o zaman Mesut Yılmaz, "Devlet, hiç kimseye karşı tuzak kuramaz, hiç kimseyi tuzağa düşüremez, devlet, suçu gördüğü anda, delilleri varsa gereğini yapmak zorundadır." demişti.

Geçen hafta bu cümleyi başka bir olayla alakalı olarak kullanmıştım. Öyle hatırlıyordum. Bir okur anında düzeltti. Mesut Bey'in grupta yaptığı konuşmanın tam metnini yollamış ve bir de şunu eklemişti: "Düzeltmen yetmez. Helallik dilemelisin."

Haklıydı. Ahirete inanan insanlar helallik dilemek zorundaydı. Ve bence çağdaş Türkiye, işte bu tür insanların seviyeli refleksinden doğuyor. Onlar asker, polis, esnaf, hâkim kısaca milletin asıl çoğunluğu... Ve onların Çağdaş Türkiye'si, ordusunu ona yakışmayan oluşum ve anlayışlardan arındırarak bağrına basmaya çalışıyor. Daha güçlü bir Türkiye için devlet, kendisini oluşturan unsurları yerli yerine oturtuyor. Bu gürültü ve gerilim ondan...

Hamdullah Öztürk, Zaman

28.02.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız