Medyada 2. Cumhuriyet > Sahi Ahmet Necdet Sezer nerede?

Sahi Ahmet Necdet Sezer nerede?

Türkiye tarihinin en kritik dönemeçlerinden birini yaşıyor... Neredeyse bir rejim değişikliği söz konusu... Birileri sivil darbenin altyapısını hazırlıyor... Cumhuriyeti yıkıp yerine yenisini getirmek isteyenler var... Memleketin üniversitelerine girilmiş, aydınları içeriye tıkılmış, devletin sırlarının olduğu odada dahi inceleme yapılıyor, Türkiye'nin kurucusu ve koruyucusu ordu bir eleğe döndürülmüş ve yıpratılıyor... Sivil toplum örgütlerine baskı yapılmış, televizyon kanalları ve gazetelerin elleri kolları bağlanmış...
'Aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış' gibi bir durum kısacası.
Türkiye ciddi bir dönüşüm sürecinde. Bu gidişatın nereye varacağını hiçbirimiz kestiremiyoruz. Bu tasarımı kim yapıyor, sadece belli fikirler üretebiliyoruz. Hiç kimse net bir şey bilmiyor.
Sadece bir şeylerin değiştiğini, Türkiye'nin artık eskisi gibi olmayacağı ortada... Şu ana kadarki işaretler de bu ülkenin ekseninden çıkartılıp bambaşka bir yere oturtulacağını gösteriyor...
Böyle dönemlerde fikir beyan edenler varoluyor, kendini belli ediyor... Duruşu olan, tavrını koyan, düşüncelerini açıklayan kazanıyor...
Ülke tam ortasından ikiye bölünmüş durumda... Ve bir kısmı Birinci Cumhuriyet üzerindeki tehditlerden son derece rahatsız. Medya liberallerin, İkinci Cumhuriyetçiler'in kontrolüne geçiyor, hükümetin başkanı tek medya patronu olarak ilerlemek istiyor.
Birinci Cumhuriyet sözcülerini arıyor... Bu gidişata birilerinin itiraz etmesi gerekiyor...
'Birinci Cumhuriyet'in son Cumhurbaşkanı' ne yapıyor sizce?
Bilmiyoruz... Ahmet Necdet Sezer, görev süresi dolar dolmaz ortalıktan kayboldu, böyle kritik bir süreçte ortaya çıkmıyor, bir duruş sergilemiyor, kendisini göstermiyor, unvanına yakışan bir duruş sergilemiyor...
Ne yapıyor peki? Hakikaten bu olan bitenle ilgili ne düşünüyor? Haberimiz yok...
Bakın, ondan önceki Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel hala o kıvrak zekası ve siyasi birikimiyle bugünleri anlamaya çalışıyor. Güniz Sokak'ta dostlarıyla, gazetecilerle, siyasetçilerle buluşuyor, dışarıya kapalı sohbet toplantıları yapıyor, fikir tartışmalarında bulunuyor... Hala söyledikleri pek çok kişiye yol gösteriyor, bazı durumlara ve tehlikelere işaret ediyor...
Kendisi aktif siyasetin içinde değil, bir taraf da olmuyor ama bu ülkede doldurduğu koltukların hakkını veriyor, o koltuğun sorumluluğuyla davranıyor ve sesini duyuruyor.
Demirel'in bu gidişattan son derece endişeli olduğunu biliyoruz mesela...
Peki ya Sezer'in?
Şimdi sessiz olunacak zaman mıdır? Şimdi geri çekilecek, susacak, ortadan kaybolacak zaman mıdır?
Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığı zamanında herkese mesafeli olmaya çalışan, basına pek çıkmayan, hiç kimsenin yakından tanımadığı bir Cumhurbaşkanı'ydı. Hakkında bildiklerimiz genellikle üçüncü şahısların anlattıklarından ibaretti. Oysa Özal'ı da, Demirel'i de daha iyi tanıyordu halk, şimdi de Gül öyle ya da böyle insanların içinde, göz önünde...
Sezer'in geçmişteki yarı münzevi tavrıyla bugün ortada olmamasını karşılaştırıyorum da 'Galiba gerçekten emanetçi bir Cumhurbaşkanı'ymış' diye düşünmeden edemiyorum.
Bir tek Kanaltürk gecesine gitti, üzerine çok gelindi, o yüzden mi böyle geri çekti kendisini?
Sayın Ahmet Necdet Sezer, her neredeyseniz kendinizi gösterin ve sesinizi çıkartın...
Cumhurbaşkanlığı sorumluluğu görev süresi bitince dolmaz... Bu memuriyetten kurutulun ve Birinci Cumhuriyet'in karşısına çıkın.

Oray Eğin, Akşam

06.01.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız