Medyada 2. Cumhuriyet > ‘Kimsesizlerin kimsesi’ sosyal demokrat felsefe

‘Kimsesizlerin kimsesi’ sosyal demokrat felsefe

Erol Kızılelma: Cumhuriyeti kimsesizlerin kimsesi haline getirmek solun görevi. Bu, diğer siyasi düşüncelerin üstlenebileceği bir görev olamaz

Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı Erol Kızılelma, cumhuriyetin çağa ayak uyduran bir anlaşışı olduğuna dikkat çekiyor. Sosyal demokrat felsefenin, Mustafa Kemal’in söylediği “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” sözünde ifade edildiğini söyleyen Kızılelma, devrimlerin sihirli bir değnek olmadığına da vurgu yapıyor.

»Türkiye Cumhuriyeti’inin gelişimi nasıl bir süreçle ortaya çıktı, bunun yansımaları ne oldu?
Eskiyi geliştiremezseniz yeniyi kurmak kaçınılmaz olur. Osmanlı devleti Aydınlanma devrimleri yaşamış bir dünyada, Avrupa’nın ortasında bir ülkede, eskiyi korumanın mümkün olamayacağını göremedi. O yüzden yıkılmaları kaçınılmazdı. Fakat önemli olan bu yıkılma değil ümmet devletinden bir millete dönüşme çabası. Cumhuriyet devrimleri dediğimiz anlayışın temellerini bu oluşturuyor. Eskiyi koruyamayıp da yeniye geçmenin bedelleri ağır oluyor. O nedenle Cumhuriyet’in kuruluşunda, üzülerek hatırladığımız bazı bedeller ödendi. Her devrimin bu tür riskleri var; çünkü devrimler sihirli değnek değil.
Cumhuriyet’in kuruluşunda devrim çabalarına karşı çıkan kesimler, o zamanki uygulamalarla sindirildi. Fakat bugün bunların o kadar kolay olmadığını yaşayarak görüyoruz. Cumhuriyet’in kuruluşunda sağlanan mutabakatın ne derece güçlü olduğu bu sınav sonrasında ortaya çıkacak.

»Cumhuriyet Siyasal İslamı genel olarak tehlike olarak değerlendirirken bugün ortaya çıkan iktidar bu cumhuriyetin temellerinde yanlışlık olduğunu gösterir mi?
Cumhuriyet anlayışı statik yapıya döndürülürse kendini koruyamaz. Sürekli yenilenmne ve çağa ayak uydurma zorunluluğu taşır. Cumhuriyet de, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak hedefi de doğruydu. Bu süreçte yönetime gelenlerin bir kısmı Cumhuriyet’in daha ileriye taşınması için kan verdi, bir kısmı yapılan yanlışlarla bu duruma düşmemize neden oldu. Cumhuriyet’in temellerinde yanlışlık var diyemem, devrim uygulamalarında belli toplumsal kesimleri doğal olarak mağdur duruma düşürebilirsiniz. Dinci siyaset de mağduriyetini bilinçli olarak değerlendirdi. Gelmiş geçmiş yöneticilerin hatalarından da faydalanarak bugün tarih sahnesinde mağdur kimliğiyle iktidara geldi. Bunu Cumhuriyet’in kuruluşundaki eksikliklere değil, Cumhuriyet’in başarılarını sürdüremeyen yönetimlere bağlamak gerekir.

HESAPLAŞMA SÖYLEMİ PARAVAN!
»Sosyal demokratlar olarak Cumhuriyet’e hangi açıdan bakıyorsunuz?

Atatürk’ün söylediği o meşhur “kimsesizlerin kimsesidir cumhuriyet” cümlesi bir sosyal demokrasinin felsefesidir. Bu nedenle cumhuriyeti kimsesizlerin kimsesi haline getirmek de solun işi. Bu diğer siyasi düşüncelerin üstleneceği bir görev olamaz; ki zaten felsefelerine aykırı. Cumhuriyeti ancak demokratikleşerek, özgürlük, eşitlik, sosyal devlet anlayışını yerleştirerek güçlendirebiliriz. Bunu solun başaracağından umutluyum. Bugün yaşananları geçici görüyorum. Çünkü belli toplumsal kesimlerin Cumhuriyet’le hesaplaşması şeklinde ele alınamaz, bugün bunlar paravan olarak kullanılıyor. Türkiye aslında tarihin en büyük soygun dönemini yaşıyor.

»Sosyal demokratlarla kendine ulusalcı diyenler arasında fark var mı?
Cumhuriyet’in 6 ilkesinde en azından solun bir araya gelemeyeceği kavramlar var. Milliyetçilik ilkesi ile sol bir arada olamaz. Zaman içinde milliyetçilik ilkesi kesinlikle ırkçı, şoven olmayan bir biçimde, bir yurtseverlik olarak yorumlandı ve bunun üstüne de sosyal demokrasi oturtuldu. Bugün kendisini ulusalcı olarak nitelendiren bazı kesimlerin ilerici olduğunu söylememiz mümkün değil. Burada solu, sosyal demokrasiyi belli kalıplarda bildik anlayışların peşine takmak gibi bir stratejiyi de sezinliyoruz.

»İkinci Cumhuriyet tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öyle numaralandırmak ne kadar doğru bilmiyorum. Baştan söylediğim çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma felsefesiyle zaten sürekli yenilenip yüzlerce yeni numara alabilecek uzun bir süreç. İkinci cumhuriyet anlayışı daha çok neo-liberal rüzgarlardan esinlendi ve solda da bir çok insan da oralara savruldu. Ama o dönem bitti, dünya bunun yanlış bir şey olduğunu büyük acılar yaşayarak gördü.

***

Ulusalcı kesim hata ediyor!

»Cumhuriyet’in kazanımlarını savunmacı bir politika ne kadar yeterlidir? Politika, koşulların aşılması üzerine mi yoksa mevcudu savunma üzerine mi kurulmalı?
Cumhuriyet’in kazanımları önemli ve korunması gerekir. Koruma ise ancak bu yapının demokratikleşmesiyle mümkün olabilir. Ulusalcı kesim, başka niyetleri yoksa, Cumhuriyet’i koruması gereken geniş birlikteliği parçalamak gibi özel bir amaçları yoksa hata ediyor. Bugün zulüm ve baskı üzerine kurulu yönetimle başetmenin yolu onun karşısına geniş bir demokrasi cephesini kurmaktan geçiyor. Belli mutabakat arayışına girmeksizin, sadece kendi dediklerinin doğru olduğunu söyleyen bir kesimle bu durumun aşılabileceğine inanmıyorum. Bu hükümet Cumhuriyet’in kazanımlarına karşı bir tehlikeyse, ortak mutabakat aramak en akılcı çözüm. Herkesin ulusalcı olmasını isteyen anlayış kadar ulusalcıları reddeden anlayışlar da bence yanlış yapıyor. O kesimlerle mutabakata varabileceğimiz öyle noktalar var ki, ama biz ayrışmaya yöneliyoruz. Fakat bu mücadele farklılıkları ortadan kaldırıp ortak bir amaçta birleşerek kazanılacak bir mücadele.

birgun.net, 01.11.2013

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız