Medyada 2. Cumhuriyet > Emir yerine geldi

Emir yerine geldi

Yıl 1931, aylardan şubat...  Atatürk yurt gezisindedir. Bursa, Antalya ve Adana’dan sonraki durağı Konya’dır. Gittiği her yerde tarihi eserlerin durumuyla yakından ilgilenen Atatürk, Konya’da da aynı şeyi yapar. İnce Minare, Karatay Medresesi, Alaadddin Camii, Sırçalı Medrese ve Sahip - i Ata Külliyesi’nin da aralarında bulunduğu çok sayıda tarihi eseri inceler. Gördüğü manzara hiç de içaçıcı değildir. Eserlerin çoğu harap durumdadır. 19 Şubat günü, “Acele ve Mühimdir” kaydıyla Başbakan İsmet İnönü’ye bir telgraf çeker. İsimlerini tek tek saydığı tarihi eserlerin nasıl harap durumda olduğunu anlatır. Restorasyon çalışmalarına derhal başlanması ricasında bulunur.
İsmet İnönü, hemen harekete geçer. Restorasyona başlanır. Konya’da dört tarihi eserin; İnce Minare, Karatay Medresesi, Alaaddin Camii ve Sırçalı Medrese’nin restorasyonları tam 65 yıl sürer. Ancak 1996’ya gelindiğinde tamamlanır. Geriye kalan Sahip - i Ata Külliyesi, diğer eserler kadar şanslı! değildir. Onun restorasyonu biraz daha zaman alır. 2007 yılında biter... Yani talimatın verilmesinden tam 76 yıl sonra... Buna da şükür tabii... Ata’nın nice vasiyeti var ki, hâlâ yerine getirilmiş değil...

 

Soru: Kürt ve Ermeni açılımlarını en yakından izleyen yabancılar kimlerdir?
Yanıt: Türk limanları ve hava sahasının kendilerine açılmasını bekleyen Rumlar...
Haldun Ertem

 

Bir cam kırılsa...
New York’un 1993 - 2001 yılları arasında belediye başkanlığını yapan, özellikle suçları önlemesiyle ünlenen Rudy Giuliani bu başarısını şöyle anlatıyor:
“Bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci önce tek bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse, oradan geçenler o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, diğer camları da kırıyor. Ardından daha büyük suçlar geliyor...
Bir elektrik direğinin dibine biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım.”
‘Kırık Cam Teorisi’ ABD’li suç psikologu Philip Zimbardo’nun 1969’da yaptığı bir deneyden gelişti.
Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine 1959 model birer Oldsmobile bıraktı.
Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Bronx’taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi ‘sağ kalan’ otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdı. Daha ilk  darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (zengin beyazlar) da olaya dahil oldu.
Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti. “Demek ki” diyordu Zimbardo, “ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek...”

 

Afgan
Afganistan’da NATO güçleri yine küçük bir yanlışlık yaptı!..
İki tankeri bombalarken en az 90 sivili öldürdü.
Afganistan ve Pakistan’da NATO güçleri yüzlerce, binlerce sivili öldürdü. Her gün yenilerini öldürüyor.
Türkiye, NATO güçlerini destekliyor. Müslüman kardeşlerini vuruyor.
Irak’ta da aynı tarafta yer aldık...
Başbakan ikide bir Türk, Kürt, Çerkez, Laz, herkesi Müslümanlığın birleştirdiğini söylüyor.
Müslümanlık neden Irak’ta bizi Iraklılarla, Afganistan’da Afganlılarla birleştirmiyor?
Neden bizim Müslüman iktidar oralarda Hıristiyanların safında yer alıyor...
Hani.. Soralım dedik de...

 

 “Öcalan’ın canı sıkılmasın” diye yanına 9 arkadaş aranıyormuş.
Çok aramaya gerek yok!
Kürt açılımı destekleyen  “AB ve Amerikan mandacılarından, 2. cumhuriyetçilerden, cemaatten, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olan partiden, terör yandaşı partiden, cumhuriyet karşıtlarından, yandaş medyadan” birer temsilci alsalar tamamdır...
Gülhan Elmas

 

İhtimal
Ordu’da cami tuvaletlerindeki pisuvarları kaldırtmasıyla gündeme gelen Ordu Valisi merkeze alındı...
İki ihtimal var...
Ya Vali Ankara’ya göre gerici bulundu...
Düşünün artık!
Ya da...
Sayın Vali, Ordu’da kendisinden beklenen hizmetleri tamamlamış olup hükümet şimdi kendisine merkezde ihtiyaç duymaktadır...
Sıra Ankara’daki camilerin tuvaletlerine gelmiştir...
Hangisi dersiniz?
Metin Yaykınlıoğlu

 

Mesaj...
Bir meseleyi çok karıştırdık mı ne yaparız?
Başkaları ne söylüyor ona bakarız...
Mesela Ermeni açılımı..
ABD’deki diasporaya bakıyoruz; tepkili...
Ermenistan’da muhalefete bakıyoruz; öfkeli...
Sarkisyan; zor durumda.
Mmmm, demek ki bizim açılım doğru...
Böyle mi bakacağız olaya?
Yok canım...
Aklımız varsa kendi açımızı kullanırız...
Ya el âlem sırf bizi yanıltmak için açılımı desteklediği halde desteklemiyor gibi yapıyorsa?..
Dış politikada böyle bir kerterize göre karar verene ne denir? Keriz...

 

Ol mahiler ki...
Gazeteci arkadaşım, Fener Rum Lisesi ile Fener Rum Patrikhanesi’ni karıştırmış.
Karıştıran yalnız o değil... Çoğu kişi yapar aynı yanlışı...
Haliç’te Balat’ın üzerindeki kırmızı tuğlalı, burçlu, kubbeli görkemli binaya bakanlar burasının olsa olsa patrikhane olacağını düşünürler...
Oysa o görkemli bina Rum Lisesi’dir.. Patrikhane ise aşağıda, denize yakın bir mevkide, gösterişsiz bir binadadır...
Partikhanenin biraz ötesinde de biblo gibi gri renkli bir kilise vardır.
Gazeteye gelip giderken bu kilisenin önünden geçeriz...
Yanımızda dostlar varsa sorarız:
- Bu kilisenin özelliğini biliyor musun?
Kimsenin bildiğine rastlamadık şimdiye dek...
O kilise baştan aşağı demirdendir... Avusturya’da parça parça dökülmüş, Tuna’dan salapuryalarla İstanbul’a taşınmış, 1898  yılında Haliç’in kıyısında monte edilmiştir.
Dünyada bir örneği yoktur...
Ama halkımızca bilinmez, tanınmaz...
Ol mahiler (balıklar) ki deryadadır deryayı bilmezler, misali...
İstanbul’da yaşayan adam İstanbul’u bilmez.
En nadide müzeleri “Nasıl olsa şuracıkta, günün birinde gezerim” der ömür boyu gezmez...
Geçenlerde bir öğretmenle konuşuyorduk... Ortaokulda “teknolojik tasarım” hocasıymış.
Ne kitabı varmış bu dersin, ne bu dalda öğretmen yetiştirilirmiş.
Ama haftada iki saat dersi var...
Okullara öğrencilere yaşadıkları kentin tarihini ve eserlerini tanıtan ders konulsa nasıl olur?
Çocuk yaşadığı kenti hem tanır hem de sever. Kentli olur.

Melih Aşık,  Milliyet

06.09.09

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız