Medyada 2. Cumhuriyet > Öcalan da konuştu

Öcalan da konuştu

DTP’de, daha doğrusu genel olarak Kürt “sivil” siyasetinde “şahin” rolüne çıkmak için Apo’dan, daha doğrusu Apo kavramından destek almak, o doğrultuda konuşuyor gibi görünmek gerekiyordu. Şimdi Abdullah Öcalan birçok önemli konuda eriştiği görüşlerini oldukça net bir şekilde iletti. Bu açıklamaları medyada yansıdığı kadarıyla okuyunca, aynı anda hem “Öcalan’cı”, hem de “şahin” olmanın, imkânsızlaşmasa da, çok zor bir hale geldiğini gördüm. Çünkü en başta Öcalan kendisi böyle bir rolü benimsemiyor.
 

Aslında epey bir süredir benimsemediği hissediliyordu. Ama belki mesajını ulaştırmanın genel güçlüklerinden ötürü, her şey yerli yerine oturmuyordu. Bu sefer söylediklerinde, yalnız, “tek devlet, federasyon iyi değildir” gibi pratik politikayla, politik taleplerle doğrudan doğruya ilgili ve içiçe geçmiş alanlarda değil, onları kuşatan ve belirleyen daha genel konularda da bir “demokratikleşme” göze çarpıyor. Örneğin Öcalan Avrupa hakkında ve Türkiye’nin Avrupa Birliği ile bütünleşmesi süreci hakkında genel olarak olumsuz sözler söylerdi. Oysa şimdi, Taraf’ın yaptığı özet çerçevesinde, “Benim çözümüm yeni bir yaklaşım, Avrupa modeline yakın” demiş.

Bu arada, gene Taraf’ta, Murat Karayılan’ın Le Monde muhabirine mülâkat verdiğini gördüm. Belli ki o da birkaç kere Avrupa’nın sözünü etmiş, “Avrupa demokrasi standartları benimsenirse” bu iş olur demiş. “Bu nedenle biz AB üyeliğini destekliyoruz” diye eklemiş. Herhalde kendisinin bunları söylemesiyle Öcalan’ın İmralı’dan düşüncelerini bildirmesi arasında bir “zamanlama” olmasını gözetiyordu.

Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildikten sonra, Avrupa’yı reddetme tavrından başka, genel olarak “Atatürkçü” denecek (yani, son zamanlarda yeniden formüllenen bir “Atatürkçülük” ideolojisinin sahiplerine hoş görünecek) klişelerle konuşuyordu. Şimdi, yeni başlayan sürecin “Cumhuriyet’in kurulması kadar derin sonuçları” olacağını söylerken, bu tavrını dengeliyor. “1920’lerde yapılması gereken şimdi yapılacak” demesi de önemli. Bunlar gelip “sivil toplum” konusuna bağlanıyor. Dolayısıyla, önemli kavramsal değişimler olduğunu söylemek herhalde yanlış değil. Bunlar, hayatının herhangi bir döneminde, Abdullah Öcalan’ın ağzından çıkmasına alışık olduğumuz sözler değildi.

Türkiye’de kamuoyunun oluşmasında, biçimlenmesinde payı olan birçok kişinin ağzından çıkan sözler değil –hâlâ değil. Onlara göre, durumun açıklaması, beş kelimede, “Öcalan da İkinci Cumhuriyetçi oldu” cümlesiyle yapılabilir. Bu da pek yanlış bir saptama olmaz sanki.

Bunun sözkonusu zevat açısından “memnuniyet verici” bir durum olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar, haklı olarak, bu “İkinci Cumhuriyet” adlandırmasının temelinde yatan “demokrasi” olgusunun bütün kötülüklerin anası olduğu kanısındalar. Abdullah Öcalan gibi bir “düşman”ın, muhtemelen bir “yanlışlık” sonucu, orada değil de başka bir yerde, üstelik kendilerine daha yakın duran bir “teorik mevzide” bulunmasından hoşlanmazlardı. Şimdi oldu, “demokratikleşme”, “sivil toplum”, “Avrupa Birliği” derken, en büyük teorik düşmanlarının en büyük pratik düşmanlarından birinin ağzından çıktığını işittikçe ferahlıyorlardır.

Türkiye’de asıl “muhalif düşünce” budur. Kurulu düzenin, kendisinin değişeceğini kabul etmedikçe, hiçbir zaman kabul edemeyeceği düşünce budur. Bunu kabul edemez, çünkü bunun kabulü bu toplumun devletiyle kendisi arasındaki ilişkinin, devletin bu toplumu “gütmek” için kendi kurumları (TSK ve Yargı gibi resmî kurumların yanı sıra Medya, Akademi, Siyasi Partiler gibi “ yarı resmî” kurumların) arasında kurduğu işbölümü ve hiyerarşinin değişmesini, bu korkunç fikri, kabul etmesi demektir.

Bu devlet, kendisini bu korkunç akıbetten korumak için gene kendi içinde kurulan Ergenekon gibi bir örgütlenmeyi gülücükle, anlayışla kabul eder, ama Taraf gibi bir gazeteyi kabul edemez.

Ama şimdi bu alanların hepsinde büyük sarsıntılar oluyor.

Murat Belge, Taraf

18.08.09

 

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız