Medyada 2. Cumhuriyet > AB, İkinci Cumhuriyet ve kürt meselesi

AB, İkinci Cumhuriyet ve kürt meselesi  

Türkiye’nin siyasal ve ekonomik sisteminin tıkandığını görmek için kahin ya da deha olmaya gerek yoktu.

Bir ekonomik sistemin başarısı ülkedeki kişi başına gelir seviyesiyle ölçülür.

Satınalma gücü paritesi açısından Yunanistan’ın, İtalya’nın, İspanya’nın, Portekiz’in bizi iki kattan fazla geçmiş olmaları, dün de bugün de ekonomik sistemin tıkanmışlığının göstergeleri.

Gündemdeki kürt meselesine ilişkin tartışmaların kalitesi, düzeyi ve içerikleri siyasal sistemin de tıkanıklığının en önemli işareti.

Türkiye’nin hala 2009 senesinde çok basit bir anayasal yurttaşlık tanımını tartışıyor oluşu çok üzücü.

Daha önce de bu sütunda yazdım, yine yazıyorum, Türkiye’nin 1925’teki iki temel gündem maddesi, kürt meselesi (Şeyh Sait isyanı) ve laiklik meselesinin (mesela Kubilay olayı), 2009 senesinde yani 84 sene sonra hala temel tartışma konuları olarak kalması siyasal sistemin çözüm üretme eksikliğinin yani tıkanıklığının çok bariz örnekleri.

Bu sürecin son senelerinde toplumda çok net bir ayrışma yaşandı.

Bir grup yurttaş bu temel konuları, ekonomik büyüme, yurttaşlık anlayışı, din-devlet ilişkileri, sivil-asker ilişkileri, eğitim ideolojisi gibi konuları çözmeye yönelik yöntemler önermeye başladılar.

Başka bir grup da, ısrarla ve alternatif çözüm yolları üretmeden, birilerinin üretmeye gayret gösterdiği çözüm önerilerini karalamakla uğraştı, o insanları hain ilan etme seviyesizliğine kadar düştüler, liboş gibi saçmalıklar ürettiler.

Son yirmi senedir bu beş temel meselemizi, fakirlik, yurttaşlık, laiklik, hukuk devleti/demokrasi, eğitim meselelerini çözmeye yönelik öneriler ya AB sürecinde ya da İkinci Cumhuriyet paradigması altında formüle edilmeye başlandı.

Aslında AB sürecinin gereklerinin yerine getirilmesi ve İkinci Cumhuriyet paradigması önerileri aynı kapıya çıkan, özünde çok benzer yöntemler öneren çözüm arayışları idiler.

Ve bu insanlar, AB sürecinin ülkemizin çağdaşlaşması, demokratikleşmesi ve büyümesi için ŞART olduğunu öne sürenler akla gelmeyecek suçlamalar ve hakaretlere maruz kaldılar.

İkinci Cumhuriyet tezlerini öne sürenlere de söylenmedik laf, edilmedik hakaret kalmadı.

Ama yanlış hesap, daha doğrusu akılsızlık, düzeysizlik Bağdat’tan döndü.

Kafasında bir nebze düşünme yeteneği kalmış AB karşıtları ve İkinci Cumhuriyet düşmanları bile, bu öneri demetlerinin, AB ve İkinci Cumhuriyet önerilerinin, içinde bulunduğumuz kürt meselesi sürecinin çözümünde ne kadar belirleyici olduğunu görebilecektir.

AB süreci ve İkinci Cumhuriyet tezleri, şayet başta askeriye olmak üzere kimi kurum ve kişiler tarafından daha dikkatli izlenebilse idi, yurttaşlık meselemiz İmralı’dan açılım paketi beklemeden çoktan çözülmüş bile olabilirdi.

Tüm bu meseleler; AB süreci, Kopenhag kriterleri, katılım ortaklığı belgeleri, İkinci Cumhuriyet paradigması yani daha etkin işleyen bir demokrasi ve hukuk devleti çerçevesinde çözüme kavuşturulabilir, 2009 senesine sarkıtılmayabilir idi.

Çözümsüzlüklerden beslenenler engellemese idi.            

Meseleleri çok daha kapsayıcı bir hukuk devleti bünyesinde çözebilecek AB sürecine ve İkinci Cumhuriyet tezlerine düşmanlık gösterenler bugün çaresizlik içinde.

Aptallığın mutlaka bir gün faturası ödeniyor.

Eser Karakaş, Star

18.09.2009

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız