Medyada 2. Cumhuriyet > Medyaya neden İkinci Cumhuriyetçiler hakim?...

Medyaya neden İkinci Cumhuriyetçiler hakim?...

Aslında eleştirileri bireyselleştirerek tanıdığım, dost olduğum insanları hedef almak değildi yapmak istediğim...

AKP’ye destek atarken İlhan Selçuk’a vurmayı bir Vakit Gazetesi ya da Yeni Şafak Gazetesi yapsa, “Hakkıdır... Siyasi görüşü o... Elbette öyle yapacak...” der, sınırsız eleştiri haklarını sonsuz derecede savunurdum...

28 Şubat’ın en ağır zamanlarında Vakit’in ya da Yeni Şafak’ın özgürce yayın yapma hakkını savundum, onlara uygulanan ambargoyu ne programlarımda ne yazılarımda hiçbir zaman kaale almadım, deldim geçtim...

Tıpkı Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılanları içime hiç sindiremediğim gibi...

Kabul etmeliyim ki, Vakit veya yeni Şafak için gösterdiğim demokrasi hoşgörüsünün biraz daha fazlasını Cumhuriyet Gazetesi için gösterdim, çünkü o gazete ve yazı kadrosuyla benim kişisel tarihimin örtüştüğü çok nokta var...

Cumhuriyet Gazetesi’ne karşı biraz subjektif olduğumun farkındayım, ama bu karşımdaki görüşlere karşı objektivitemi eksiltmiyor...

Bunu Vakit’tekiler de Yeni Şafak’takiler de biliyor...

***


Esasen demokrasiyi savunma “paranın yarattığı rüzgarlar dışındaki fikirlerin” söylenmesi hakkını savunmaktır...

Ben demokrasiyi paranın yön verdiği fikirlerin savunulmasından ziyade, paranın yön vermediği fikirlerin savunması olduğunu öğrenmiştim...

Eleştirdiğim arkadaşlar da zamanında demokrasiyi öyle öğrenmişlerdi biliyorum...

Esasen “uluslararası paranın yön verdiği fikirleri” savunmanın demokratik bir tarafı fazlaca yok, çünkü zaten paranın onları her yerde savunacak ve savunduracak gücü var...

Para iktidardır zaten...

Sorun, kendisine “demokrat” diyen arkadaşların “sadece paranın yön verdiği fikirleri” demokrasiymiş gibi savunmalarıdır...

Amerika, Avrupa Topluluğu ve globalleşmiş dünyanın kapitalist zirveleri demokrasiden, Türkiye’nin yönetiminden askerin etkisini azaltmayı anlayabilirler...

Bir itirazım yok, demokratik olmadığı konusunda bir endişem de yok...

Ancak buna itiraz etmezken, uluslararası paranın rüzgarlarının dışında kalan bir Cumhuriyet Gazetesi’nin, “paralı gazete ilanı bile yayınlayamamasına”da itiraz edemezsem, benim savunduğuma demokrasi denmez sadece “uluslararası paranın sözcülüğü” denir...

Çünkü globalleşmiş demokrat arkadaşlar bilmeliler ki, “çetelere karşı olmak, asker bildirilerine meydan okumak”tan ibaret bir demokratlık anlayışı gerçekse, o zaman dünya demokrasisinin beşiği Amerika ve onun Başkanı küçük Bush...

Oldu olacak demokrasi derslerini de, 350 kez Küba lideri Fidel’e suikast girişiminde bulunan Amerika’dan ve onun Irak’a girip çıkmayan, dünya demokrasisine eşsiz katkılar sağlayan Başkanı küçük Bush’tan alalım bari...

 

***


Esasen küçük Bush’u fazla sevmeseler de “globelleşmiş demokrat” arkadaşların gizli gizli demokrasinin beşiği saydıkları ülke Amerika...

Uluslararası para çevrelerini de demokrasinin itici gücü görüyorlar...

Elbette bu demokraside sendikalar yok, sol ve sağ ideolojiler yok, mitingler, yürüyüşler, protestolar yok, esasen sokak yok, plazalar var...

Sorun uluslararası paranın en rahat ve serbest nasıl dolaşabileceği, yatırım yapabileceği sorunudur ve bunun dışındaki her türlü görüş, düşünce, ideoloji bir yüktür...

“Globalleşmiş demokrasinin esas antidemokratik yüzü işte tam buradadır...”

Kargadan başka kuş tanımayacaktır...

Çok sevdiğim “globalleşmiş bir demokrat arkadaşım” AKP’nin desteklenmesine de saygı duyulması gerektiğini söylüyor son yazısında...

Elbette saygı duyulmalı ve elbette AKP’yi destekleyen İkinci Cumhuriyetçiler de olmalı Türk basınında...

Buna karşı çıkan yok -en azından kendi adıma- ama bunu söylerken, basındaki kalemlerde sayısal olarak neden bir İkinci Cumhuriyetçi egemenliği olduğunu da söylemeli arkadaşım...

Basındaki kalemler arasında “globalleşmiş demokrat” oranı toplumdaki globalleşmiş demokrat oranından kat be kat fazla...

O kadar ki, ilk Cumhuriyet mitingi yapılırken gazeteler güçlü bir yazışleri refleksi bile gösteremediler...

Gazete okurları arasında esasen Cumhuriyetçi diye nitelenen kesimin ezici çoğunluğu varken, kalem ustaları arasında Cumhuriyetçi kalemlerin azlığını neyle açıklayacak sevgili arkadaşım acaba?..

Gazeteler okurlar için yapılmıyor mu yoksa?..

Yoksa ilan politikası, okur poliktikasının önüne mi geçti?..

Bir de sevgili Okay’a kötü bir haberim olacak...

Bu aralar kadınlardan ve artistlerden önce, beni Okay okumak zorunda kalacak hep...

İyi okumalar...

Vatan, 17.07.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız