Kemalizm kurtarıcı
1990'lı yılların başında ABD'de, bir kısım Türkiye'de görev yapmış eski CIA uzmanlarının
da katkısıyla, Kemalizm'e karşı kampanya başlatıldı.
Bu kampanya, Abramovitz gibi kimi ABD diplomatları tarafından da açıkca desteklendi.
Türkiye'de, kendilerine '2. Cumhuriyetçiler' denilen bir grup ile ABD görevlileri yakın işbirliği yaptılar.
Görüşleri çok kısa özetlenirse: "Kemalizm
modası geçmiş bir kuramdır. Türkiye'yi artık çağın gerisinde bırakmaktadır. Öncelikle dine ve etnik farklılıklara konulan engellerden vazgeçilmeli, Türkiye bu çemberleri kırmalıdır."
Kampanya son on yıl içinde, Türkiye'de uzun süre görev yapmış The Newyork Times muhabirlerinin yazdıkları kitaplarda da sürdü.
Ama Atlantik ötesinde yapılan hesaplar tutmadı. Türkiye etnik bölücülüğe ve siyasi İslam'a karşı yürüttüğü Kemalist mücadelesini kazandı. Çünkü Kemalizm, gösterilmek istendiği gibi tutucu bir doktrin olmaktan ziyade; Müslüman toplumu ile Batı'ya dönük çağdaş bir ülke için sağlıklı çıkış noktaları getirmişti.
11 Eylül New York terörü, Türkiye'deki koşulları gerektiği gibi incelemeden, isabetliliği kendilerinden menkul kimi ABD kuramcılarının ne kadar hatalı düşündüklerini
ortaya çıkardı.
Türkiye Kemalizm sayesinde, Müslüman bir ülke olarak kendini diğer bir kısım Müslüman toplumun içine düştüğü sorunlardan kurtarmıştır.
Bakınız dünya çapındaki terörist gruplarla ilgili incelemeleriyle tanınan, Washington'daki Foreign Policy Institute'ün tanınmış uzmanlarından Ph D. Michael Radu, geçen hafta yayımladığı bir incelemesinde Türkiye ile ilgili neler yazdı:
"Pakistan Devlet Başkanı Müşerref'in, modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal
'Atatürk'ü, kendisine model aldığı söylenir. Bunun doğru olduğunu ve daha fazla Müslüman liderin Atatürk'ü kendilerine model almalarını umalım. Çünkü sadece Türkiye Ortadoğu'da İslamiyet ile Batı'nın siyasi değerlerinin birbiriyle çelişmediğini ispatlamayı başarmıştır. Bu açıdan
bakıldığında bizim Avrupalı dostlarımızın sık sık Ankara'nın İslami köktendincilikle ilgili önlemlerini insan hakları ihlalleri olarak görmeleri insana alay gibi gelir."
Görüyor musunuz; kimbilir hangi niyetlerinin gizlendiği politikaları Türkiye'de uygulatmak için yıllar yılı çalışanlar hangi noktaya geldiler?
İçinde kendi gelişmiş toplumları için en tehlikeli teröristlerin yaratıldığı, geri kalmış büyük kitlelerin kurtuluşunu şimdi 'Kemalizm'de buluyorlar.
Türkiye etnik terörizme karşı kanlı bir mücadeleyi 15 yıl sürdürdü.
Bu dönem içinde karşılaşılan sayısız güçlük ve müttefiklerimizin sergiledikleri, bir kısmı korkudan ileri gelen, bir kısmı da art niyetlerinden kaynaklanan, tutumları herhalde hiç unutulmayacak.
Şimdi, New York'taki dehşet verici sahneler karşısında ne yapacaklarını şaşıran Avrupa ülkelerine, ABD terör uzmanları soruyorlar:
"Düzinelerce, hatta yüzlerce terörist Mısır'da, Cezayir'de, Fas'ta ve Türkiye'de suçlarından dolayı tutuklandıklarında ve mahkûm edildiklerinde Batı Avrupa bunlara sığınma hakkı tanımadı mı? Müttefiklerimizin ne kadar ciddi olduklarını sorgulamak gerekir" diyorlar.
Avrupalılar ise, hep birlikte Başkan Bush'un davetine, terör ile mücadele için koşmakta birbirleriyle yarış ediyorlar. Bu uzun süreli mücadelede ne kadar kararlı olacaklarını ve gereken önlemleri nasıl alabileceklerini göreceğiz.
Samimiyetleri ve kararlılıkları hakkında, bize karşı uyguladıkları politikalarından dolayı, büyük ve ciddi kuşkularımız var.
Batı'nın Türkiye ile ilgili ikircikli yaklaşımlarını eleştirirken mutlaka kaydedilmesi gereken bir nokta da, terörizmle mücadelemiz sırasında, parasını bile ödemiş olduğumuz bazı silahları bizden nasıl esirgeyip vermedikleri ile ilgilidir.
Bu, kolay kolay unutulmayacak tavrı başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesi sergilemiştir.
M.Ali Kışlalı
Radikal, 27.09.2001
|
