Medyada 2. Cumhuriyet > 'Erdoğan çok iyi pazarlamacı'

'Erdoğan çok iyi pazarlamacı'

Emin Şirin, TBMM'de tek kişilik parti olarak muhalefet yapıyor. Bir zamanlar birlikte olduğu iktidar arkadaşlarını yerden yere vuruyor. Onların, pek de gizli olmayan ''gizli gündem'' lerini açıklıyor. Son olarak Başbakan Erdoğan' ın yakında bir anayasa değişikliğine giderek Türkiye'de başkanlık sistemini yerleştirmeyi ve iki yıl sonra da Çankaya'ya çıkmayı planladığını savladı. Şirin'in savlarından bir başkası da Amerikalı para spekülatörü George Soros' un kurduğu Açık Toplum Vakfı, Alman vakıfları ve kimi sivil toplum kuruluşlarının Türkiye'de yine gizli gündemlerle faaliyet yürüttükleri biçimindeydi. Emin Şirin'le bu iddialarından yola çıkarak görüştük. Şirin bu konuşmada şu ciddi görüşleri de savunuyordu: ''AB ve ABD, sadece Türkiye toprakları değil, Türk toplumu, Anadolu coğrafyasının kaynakları ve Türk ordusu üzerinde de nüfuzlarını kullanmak ve buraları kontrolları altına almak istiyorlar. Ama bugünkü hükümetimiz de maşallah çok edilgen.''

- Sizin 17 Aralık'taki AB Zirvesi öncesi birtakım kuşkularınız, kaygılarınız vardı. Başbakan Erdoğan'ın 17 Aralık Zirvesi'nden istediğini alırsa öncelikle anayasa deşikliğine gideceğini, başkanlık sistemini getirmek için planlar yaptığını, ardından da hedefinin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak olduğunu söylüyordunuz. Hâlâ bu düşüncelerinizde ısrarlı mısınız?

ŞİRİN - Bakın, hâlâ bunları yapabilir, ama zorlaştı. Çünkü 17 Aralık'ta ortaya çıkan sonuç siyasi pazarlama açısından bekledikleri zafer havasını yaratacak seviyede değil. Tam tabiriyle söyleyeyim: Halk bunu yemedi. Üstelik de halk kendi sağduyusuyla bunu yemedi. Yoksa, TBMM'de bulunan diğer iki siyasi partinin bu konuda yaptıkları muhalefetin başarılı olduğunu söylemek kabil değil.

- Neden?

ŞİRİN - Çünkü ikisi de ''Evet, ama'' diye konuşuyorlar. Sadece 17 Aralık deklarasyonu değil, anayasa boyutuyla da ileride karşı çıkabilecek cesaret bu partilerimizde maalesef mevcut değil. Ama halk bunu yemedi.

Buna rağmen Sayın Tayip Erdoğan' ın siyasi pazarlama açısından hemen bir değişiklik yaptığını, biraz Robin Hoodca davrandığını görmeye başlıyorum. Gazetelere bakarsanız Kemal Unakıtan' la Ali Babacan' ı azarlamış.

Yurtdışına çıkışlardan 70 trilyon lira para geldiğini, neden yurtdışına çıkış fonunu kaldırmak istediklerini sormuş.

Halktan gizleniyor

Biliyorsunuz, bazı gazetecilerimiz gaipten haber alırlar. Brüksel'de de bu haberleri almışlardı. Bunlar ortaya çıkıyor. Aldıkları haberleri naklediyorlar. Telefon konuşmalarından nasıl öğrendilerse. Buradaki çifte standardı anlamanın imkânı yok. 70 trilyon dediğiniz para IMF programları dolayısıyla Türkiye'nin bir günde ödediği faizin altında kalıyor. Halk da, hiç kimse de bunu bilmiyor. Bugünlerde oylanan bütçedeki faiz giderlerini 365 güne bölün ve 70 trilyonun nasıl bir günlük faizin altında olduğunu görün. Kardeşim, sen doğru dürüst başbakansan, sen önce otur IMF'yle, önce şu faizleri bir konuş bakalım. Kasımpaşalı, efeleniyor, ama iş IMF'ye gelince sus pus. Bunların hepsini Robin Hood'luk ve siyasi pazarlama uğruna yapmaya çalışan bir başbakan.

- Ama kabul edin ki halkla ilişkilerde çok başarılı.

ŞİRİN - Evet. Bütün dünyada siyasi pazarlama ve halkla ilişkiler uzmanı olarak en başarılı siyasetçi. Tayyip Erdoğan'ın bu tarafını da herkesin kabul etmesi lazım. Ama bakın, televizyonda ikili münakaşalara cesaret edip çıkamıyor. Çünkü perişan olur.

Ama tekli konuşmalarda, kürsüde ya da televizyonda konuşmadan poz verdiğinde dünyanın sayılı başarılı halkla ilişkiler ve siyasi pazarlama uzmanı.

- Acaba bu becerisi imam hatip mezunu olmasından kaynaklanıyor olabilir mi?

ŞİRİN - İmam hatip mezunu olmasının irticalen konuşmalarına yardımcı olduğu muhakkak. Ayrıca pratik zekâsının bu konuda yardımcı olduğu da hiç kuşkusuz.

- Sizin başka bir savınız daha var. Türkiye'de faaliyet gösteren Konrad Adenauer gibi yabancı vakıflar ve özellikle de ünü tartışmalı para spekülatörü George Soros'un parasının Türkiye'de taşları yerinden oynattığını ve rüzgârı çok değiştirdiğini söylüyorsunuz. Bu savlara dayanağınız nedir?

ŞİRİN - Bakın, rüzgârı değiştirdi ve değiştirecek. Bu bir psikolojik savaş. 11 Eylül'den sonra ABD'nin kendi açısından haklı olarak psikolojik savaşa fiilen para harcayabildiğini gördüm; görüyorum da. Eskiden, insanlara vakıflardan burs verirlerdi; çeşitli teşkilatlar aracılığıyla siyasilerimizi ABD'ye davet ederlerdi. Bunlar, ABD'de bir iki yıl staj yaparlardı. Sonra da birdenbire başbakan olduklarını görürdük.

11 Eylül'den sonra ABD ve Irak'ı işgal güçleri olan koalisyon kuvvetlerinin orada 100-150 milyar dolar para harcarken etraftan yardım alabilecekleri yerlerde de fiilen nakit para harcayabildiklerine de tanık oluyoruz.

Bush gidici Soros kalıcı

Bu çalışma onlar açısından makuldür. Dolayısıyla da bu parayı harcayacaklardır. Ancak, ABD Irak'ı kontrol edemediği halde kontrol edebilmek için 150 bin asker tutuyor. Ayrıca da yılda 100-150 milyar dolar para harcıyor.

- Orada kafamı kurcalayan bir nokta var. Siz Soros'un ismini telaffuz ettiniz. Oysa Soros da Bush yönetimiyle kanlı bıçaklı olduğunu, onları hiçbir zaman desteklemeyeceğini söylüyor. O zaman Türkiye'deki faaliyetlerine neden destek veriyor?

ŞİRİN - Olabilir. Bush bugün gelir, yarın gider. Oysa Soros yıllardır orada duruyor. Soros Malezya'da, Gürcistan'da, Ukrayna'da, Türkiye'de, TESEV'de, medyada var; var oğlu var. Şunun adını koyalım: Bugün Ortadoğu'da uygulanmakta olan program Prof. Bernard Lewis' in 20-30 yıl önce fikir babalığını yaptığı program. Graham Fuller' ın 20 yıl önce Türkiye'de bazı İslami kesimdeki kişilere, ''Biz Ortadoğu'yu İslamsız kontrol edemeyiz. İslam da Ortadoğu'da biz olmadan iktidara gelemez'' dediği politikanın devamını bugün görüyoruz.

- Ama İslam ABD'yi vurmadı mı?

ŞİRİN - Fanatik İslam vurdu. Onun için de ılımlı İslamı istiyorlar. Bunların anlattıkları ılımlı İslam Fehmi Koru' nun 1992'de tercüme ettiği CIA belgelerindeki gizli raporlarda anlatılan İslam türü. Biz bunları okuduk. Eksik olmasın Fehmi Koru kardeşimiz o dönem Rand şirketinin gizli bir raporunu Türkçeye kazandırmış oldu. O sayede de biz ılımlı İslamın ABD tarafından ne kadar desteklendiğini ve Türkiye'nin muhafazakâr yapısı ve halkın dine olan teveccühünün kanalize edilmesiyle burasının kontrol edilebileceğini yazan raporları gördük. Bu program harfiyen uygulanıyor.

- Nasıl bir hızlı uygulama aşaması olduğunu anlatır mısınız?

ŞİRİN - Örneğin, Soros gelecekteki AB Anayasası'nı Türkiye'nin derhal kabul etmesini ister. Çünkü o anayasaya göre Tevhid-i Tedrisat (Öğrenim Birliği) Yasası kaldırılacaktır. Ordu bugünkü yapısıyla devam edemeyecek ve paralı ordu haline gelecektir. Törenler dahil, her türlü dini sembol görünür hale gelecektir.

CHP'yle DYP neredeler? Ben başörtüsü konusunda, kamuda hizmet alanların başörtüsü takmalarını savunan bir insanım. Ama bunu gösteri haline getirirseniz üniforma talimatnamesi bile çıkartamazsınız. Adam, ''Ben sarıkla askerlik yapacağım'' dediği zaman buna hiçbir şekilde itiraz edemezsiniz.

Bu metinden bir madde okuyayım:

''AB dini cemaatlerin statülerine karşı eşit ölçüde saygılıdır.''

Yani demek ki Fethullah Gülen cemaatine de, Aczmendi cemaatine de eşit derecede mesafeli. Bu AB Anayasası, üye ülkelerde referandumlardan geçip iki yıl içinde kesinleşirse olacakları söyleyeyim: Bu hükümet, AB'nin tarımda ve serbest dolaşımda kalıcı derogasyonlarını kabul ettiğine göre 2009'da Türkiye'yi AB'ye tam üye yapmak isteyeceklerdir. Çünkü bizi bu anayasayla kesin kontrol altına alacaklardır.

- İyi de bu nasıl olacak?

ŞİRİN - Çünkü bu anayasaya 2/3 ile karar verildiği için özellikle muhalif kaldığınız konularda egemenlik hakkınızı kayıtsız şartsız Brüksel bürokrasisine teslim ediyorsunuz. Tanzimat'tan beri yapamadıklarını, Türkiye'nin bu kadar isterik bir arzu içinde olduğu bir dönemde yaptırmazlar mı? Dolayısıyla da 2009'da bu iş biter.

- Peki, ABD buna göz yumar mı?

ŞİRİN - Hayır. Türkiye'nin bu anayasayı kabul etmesinden sonra Büyük Ortadoğu Projesi'ne (BOP) AB üyesi olarak katılımının ters olacağı, askeri gücünün AB'nin kontrolüne gireceği, dış politikasında da AB'siz karar alamayacağı için ABD bu işi koparttırır ya da koparttırmak için elinden geleni yapar.

- Örneğin?

ŞİRİN - Hükümeti değiştirtir. Türkiye'yi savaşa sokmaya kalkar. Onu yapar, bunu yapar. Anlatabiliyor muyum? Her şeyi yapabilir. Her ne kadar 17 Aralık siyasi pazarlama açısından yeterli bir imkân tanımıyor ise de önümüzdeki aylarda birtakım faaliyetlere tanık olacağız.

- Yani başkanlık sistemi bir İsrail modeli gibi mi görünüyor?

ŞİRİN - Evet, ama daha çok mini Amerika. Federatif bir sistem olacak ve Türkiye bölünecektir. Eyaletlere bölündükten sonra tam bir bölünme olacaktır.

Zaten bunu açıkladılar. Bizzat Pearson (ABD'nin bir önceki Ankara Büyükelçisi), ''Güneydoğu Anadolu, Bağdat'la aynı ekonomik bölgede olmalıdır'' dedi. Tayyip Erdoğan kalktı, ''BOP çerçevesinde Diyarbakır yıldız olacaktır'' dedi. Fatih Altaylı' nın programında da yine Recep Tayyip, ''Üstü kaval altı şişhane olmaz. Başkanlık sisteminin altına da federatif eyalet sistemi gelecektir'' diye olacakları söyledi. Bu da bilgisizliğinden. Çünkü başkanlık sistemiyle federatif sistemin hiçbir ilgisi yok. Sayın Başbakan'ın derdi bu. Bunu istiyor.

- Gazetelerde Fethullah Gülen dizilerinin pıtrak gibi yayımlanmasını nasıl karşılıyorsunuz?

ŞİRİN - Ben onun eğitimci yanını takdir ederdim. Ama gazetelerde yayımlanan yazı dizilerine bakıyorum; eğitimci yönünden hiç bahis yok. Aksine Diyanet İşleri Başkanı gibi fetva veriyor.
 

Leyle Tavşanoğlu - Emin Şrin ile söyleşi, Cumhuriyet
09.01.2005

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız