Medyada 2. Cumhuriyet > 28 Şubat kararlarının siyaset bilimi açısından yorumu

28 Şubat kararlarının siyaset bilimi açısından yorumu

Demokrasinin önünü açtı
28 Şubat özellikle İkinci Cumhuriyetçi, dinci, liboş ve bölücü düşünceleri benimseyen yazarlar tarafından sürekli eleştirilmektedir. Bunu ''postmodern darbe olarak görenler'' , hatta daha da ileriye giderek ''ordunun kendi gücünü pekiştirmek için gerekçe arayışları'' olarak yorumlayanlar çıkmıştır.
9 yıl sonra bugün kimi gazetelerde, kimi köşe yazarları yine 28 Şubat olgusuna ağız dolusu hakaretlerle yükleniyor, eleştiriyor, 28 Şubat'ı antidemokratik bir dayatma olarak yorumluyorlar.
Oysa, benim de içerisinde bulunduğum yazarlar 28 Şubat 1997'yi demokrasinin önünü açan bir hareket olarak görmektedirler.
DEMOKRASİ SALT ÇOĞUNLUK DEĞİLDİR
28 Şubat'ı antidemokratik bir hareket olarak görenler aslında demokrasiyi şekil olarak benimseyen, onun içeriğini özümsememiş yazarlardır. Demokrasi, salt seçim ve o seçimle iktidara gelmiş salt çoğunluk yönetimi değildir. Seçimle iktidara gelmiş salt çoğunluklar bile demokrasinin özüne dokunamazlar, demokrasinin özüne dokundukları zaman antidemokratik olurlar.
28 Şubat kararlarının özü Eğitim Birliği Yasası'nın uygulanması ve 5 yıllık zorunlu ilköğretimin 8 yıla çıkarılmasıdır.
Şimdi sormak lazım, bu kararların neresi antidemokratiktir? Artık Afrika'da Patagonya'da bile 5 yıllık eğitim kalmamıştır, 8 yıllık eğitimi istemek neden demokrasiye aykırı olsun?
LAİKLİK İLKESİ
Bu kararların özü laiklik ilkesinin korunmasına yöneliktir. Bilindiği gibi, laiklik ilkesi demokrasinin vazgeçilmez önkoşuludur. Laiklik ilkesi olmadan demokrasi olmaz. Aslında Batı demokrasilerinin gelişim tarihi incelendiğinde görülür ki, demokrasi laiklik ilkesinin yaşama geçirilmesi mücadelesinin sonunda kurulabilmiştir. Avrupa'nın geçirdiği ve 400 yıl süren, kan dökülerek kazanılan Aydınlanma devrimi özümsenmeden demokrasiyi anlamak ve yaşatmak olanaksızdır.
İşte 28 Şubat'a karşı çıkanların anlamadıkları ya da anlamak istemedikleri nokta burasıdır.
Aslında dinciler ve onların yandaşları zorunlu ilköğretim süresinin 8 yıla çıkarılmasına karşı uzun yıllar direniyor ve savaş veriyorlardı. Din devletinin kurulmasını isteyenler zorunlu eğitimin 5 yılda kalmasını istiyorlar, onun için 28 Şubat'ın her yıldönümünde bu kararlara sövüp sayıyorlar.
Bu karşı duruşun nedenleri, gerekçeleri çok net ve açıktır. Zorunlu eğitim 5 yıl olursa, küçük çocukların dinci eğitime, imam hatip okulları ve kurslarına yönlendirilip onların körpe beyinlerini cumhuriyet düşmanı olarak beslemek çok kolaydır.
Oysa çağdaş eğitim bu genç beyinleri çağdaş yurttaş olarak yetiştirir. Öğrenci 8 yıllık eğitimden sonra liseye ya da meslek lisesine daha akılcı bir biçimde yönelir.
İşte 28 Şubat kararlarına karşı olanların ana konusu, temel konusu budur.
28 ŞUBAT SÜRECİ
28 Şubat 1997 kararları, Atatürk' ün kurduğu 29 Ekim 1923 Cumhuriyeti'nin doğal bir sürecidir. Türkiye'de halk kitlelerinin içinden gelmiş olan ordunun laik Cumhuriyete ve demokrasiye yaptığı bir katkıdır 28 Şubat kararları. Aslında yapılan iş onların anayasal görevlerinin bir parçasıdır.
Eğer Ortadoğu coğrafyasında tek başına varlığını sürdürme savaşını veren Türk demokrasisi, laiklik ilkesinin korunması olgusu ortadan kalkarsa biter, tükenir ve erir.
28 Şubat, Türkiye'yi ortaçağ karanlığına götürmek isteyen karşı güçlere dur denilen önemli bir oluşumdur.
DEMOKRASİYİ SAVUNANLARIN ÇELİŞKİSİ
Demokrasi isteyenler gerçekten demokrasiyi istiyorlarsa neden 28 Şubat'a karşı çıkıyorlar? Bu sıkıntı nereden geliyor? 8 yıllık eğitim, imam hatip liselerinin ihtiyaç fazlası sayılarının azaltılması gibi kararlar hükümet tarafından alınsa, Meclis'ten geçse, demokratik olacak, alkışlanacak, ancak, MGK'nin önerileri olarak kararlaşınca antidemokratik olacak... Bu nasıl bir anlayıştır? Burada ayrım noktası laikliktir. Gerçek demokrasi taraftarlarının laiklik ilkesinin güçlendiği noktada demokrasiye katkıları nedeniyle bu kararların yanında yer almaları gerekir. Nitekim anayasa hukukumuzun önemli bilim adamı Prof. Bülent Tanör , bu kararlar için şöyle diyor: ''Demokratlar ve liberal demokrasi isteyenler için sıkıntı, 28 Şubat kararlarının hükümetten değil, MGK'den çıkması noktasında başlıyor. ...Aslında 'Cumhuriyetçi ruh' bu kararları desteklemeyi gerektiriyor. Demokrasi maddi içeriği açısından MGK kararları, bu kararlara direnen sözde sivil organa göre çok daha demokratik bir tavırdır. 28 Şubat, demokrasi lehine yapılmış bir tercihtir." (5.3.1999, Cumhuriyet)
 

Alev Coşkun, Cumhuriyet
01.03.2006

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız