Medyada 2. Cumhuriyet > Çankaya

Çankaya
 

AKP'nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'ün Çankaya'ya çıkması Türkiye'de askeri ve sivil kurumlar arasında 27 Nisan bildirisinde ifadesini bulan kaygılarla gelecekte bir rejim krizine yol açabilir mi?
Laik ve cumhuriyetçi kuşaklar, Gül'ün Çankaya'sını, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin sonu olarak görüyor ve eşi türbanlı bir cumhurbaşkanı seçilmesiyle Türkiye'nin "ikinci cumhuriyet"e geçeceğine inanıyorlar. Nitekim, Abdullah Gül'ün adaylığını yorumlayan Batı medyası da 22 Temmuz seçimleriyle ortaya çıkan siyasi durumu, 1923'ten bu yana devleti kontrol eden laik elitlerin yenilgisi olarak görüyor. Askerin bu gidişe seyirci kalamayacağı ve Gül'ün adaylığına daha önce müdahale eden ordunun rahatsızlığını bir şekilde ifade edeceği görüşü öne sürülüyor.
Doğrusu, 1960'dan bu yana demokrasiyi kesintiye uğratan süreçlere bakıldığında İslami kaygılarla gerçekleştirilen 28 Şubat "postmodern darbesi" dışında Silahlı Kuvvetler'in de başkomutanı olan cumhurbaşkanı seçimi kadar askerleri tedirgin edecek bir meselenin çözümü bu denli gerilim konusu olmuştu.
Krizin daha fazla büyümeden Gül'ün adaylıktan çekilmesiyle önleneceği beklenirken tersi oldu: AKP tek aday olarak Gül'ü çıkardı.
Sayın Gül, MHP'nin de oylamalara katılacak olması nedeniyle 3. turda seçilecek.
Abdullah Gül, Anayasa'nın eksiksiz uygulanması, laikliğin korunması, kurumlar arası uyum konularında "güvence" veriyor. "Bütün vatandaşları kucaklayacağım. En farklı düşünceleri de kucaklayacağım. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın. Çünkü cumhurbaşkanı siyasetin dışında olacaktır" diye konuşuyor. Şu sözlerinin de altı çizilmeli:
"Anayasa kılavuzum olacaktır."
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Gül'ün gerçekten "tarafsız" bir cumhurbaşkanı olup olmayacağını zaman gösterecek.
CHP gibi Özal'dan bu yana "Çankaya'yı boykot" söylemleriyle oyalayıp seçimi bir türlü kazanma becerisini sergileyemeyen partilerin, gerilimi artırma ve askeri kışkırtma senaryolarına Gül ve AKP'nin de fırsat vermeyeceğini umuyoruz.
Türkiye, 1970-80'li yıllarda içine sürüklendiği muhtıra-darbe sarmalının faturasını, Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi ülkeler demokrasiye geçip AB liginde arayı açarken gelişme yolunda kaybettiği çeyrek asırla ödedi. AKP'ye iki dönem iktidarı getiren yoksulluğun, sınıfsal çarpıklıkların, inanç ve kimlik alanında sergilenen hoşgörüsüzlüğün nedenlerini de "halktan kopuk" vesayetçi politikalarda aramak gerekmiyor mu?
Rejime müdahale veya darbe felaket olur!
Demokrasiden vazgeçilemez.

Derya Sazak, Milliyet
16.08.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız