Medyada 2. Cumhuriyet > İkinci Cumhuriyet...

İkinci Cumhuriyet...

İkinci Cumhuriyet’in bugünkü anlamıyla, isim babası olan Mehmet Altan bir süre önce Ertuğrul Özkök’e, soruyordu...
1992 Temmuz’unda ilk kez bir televizyon programında “İkinci Cumhuriyet’in tartışılmasını hararetle destekleyen idealist akademisyen Ertuğrul Özkök’e ne oldu da bugün, bu kavramın karşısında?..”
Soru beni tam 15 yıl öncesine,1992’nin o Temmuz gecesine götürdü...
Başka kentlerde yaşayanlar pek bilmezler...
Yaz Ankara’da çok sıcak geçer, ama geceler hafif hafif eser...
TRT’nin 2. kanalına program yaptığım günlerdi...
İkinci Cumhuriyet tartışmasını ilginç ve önemli buluyordum...
Türkiye, İkinci Cumhuriyetçiler’in dediği gibi “Çok daha demokratik, çok daha sivil, çok daha katılımcı, daha çoğulcu bir sistemi haketmiyor muydu?”
Mustafa Kemal’in her dediği kutsallaştırılmış, Kemalizm diye bir ideoloji yaratılmış ve düşünce hayatı kısırlaştırılmıştı...
Söylemler daha fazla demokrasi isteyen insanlar için enteresan ve albeniliydi, söyleyenler ise entelektüeldi...
Kuşku yok Çetin Altan bu işin ideolojik alt yapısını kuran, fikir babasıydı...
Kendisini aradım;
Bana, “Bu İkinci Cumhuriyet’in isim babası bizim Mehmet Altan...” dedi, “Sen git onunla konuş... Bu işi götüren o...” dedi...
Bugün hala sorarım kendi kendime...
Altan ailesinde Çetin Altan, Ahmet Altan ve Mehmet Altan arasında adı konulmayan aile içi gizli bir görev dağılımı mı vardır?..
Esasen aynı fikirler, farklı mecralarda 3 ayrı adam tarafından savunulur...
Ne ilginç tesadüftür ki, bugünlerde İkinci Cumhuriyet Gazetesi de kardeş Ahmet Altan tarafından çıkartılacak...
 

***
 

Neyse...
Telefonda görüştüğüm Mehmet Altan deyim yerindeyse fişek gibiydi...
Karşısına düşündüğüm ismi duyunca, adrenalininin yükseldiğini farkettim...
Uğur Mumcu Cumhuriyet’i yani Birinci Cumhuriyet’i savunacaktı...
Ona, “Çetin Altan Mehmet Altanı’ı önerdi...” dediğimde, “Uyanık!.. Çocuğunu başıma salıyor... Olsun, çocuğu gelsin farketmez...” dedi...
Uğur Mumcu’ya göre bunlar, “dönek aydın fantezileriydi...”
İtiriaf edeyim biraz da sert bulmuştum Uğur Mumcu’yu...
Hani ne vardı sanki daha fazla demokrasi istemekte?..
Yıllar yılı hep daha fazla demokrasi isteyen bizler değil miydik?..
Hani ne vardı sanki, toplumun farklılıklarından, kültürlerin ayrılıklarından, değişik renklerden ve tonlardan yeni bir sinerji yaratmada?..
Amerikalı dediğin bu farklılıkların patlayan sinerjisi değil miydi?..
Esasen Amerikan toplumunun Kıta Avrupa’sına karşı en temel üstünlüğü bu farklılıkların sinerjisinde yatmıyor muydu?..
Uğur Mumcu bu ütopyalardan hoşlanmıyordu besbelli...
Bunların “emperyalist oyunları” olduğu kanısındaydı...
Amaç Atatürk’ün Cumhuriyet’inde gedikler açmak, sulandırmak, laikliği ve Cumhuriyet’i ketempereye getirmekti...
İkinci Cumhuriyet tartışması son canlı yayın tartışmasıydı sanırım Uğur Mumcu’nun hayatında katıldığı...
Zor bir tartışmaydı...
Bir kere TRT’deydi ve TRT Devlet televizyonuydu...
Programın tanıtım fragmanları girdiği zaman ortalık ayağa kalktı...
Haber Dairesi Başkanı Şahap Alp, odasına çağırdı beni:
-Sen ne yapıyorsun?..
-Cumhuriyet’i tartıştırıyorum...
Acayip acayip yüzüme baktı... Hani bu deli yine ne yapıyor gibi?..
“Her taraftan telefonlar geliyor...” dedi...
“Sen merak etme abi, ben her şeyi hallettim...” dedim...
Pek inanmadı ama, başına da bir iş almak istemiyordu...
Bugün Mehmet Altan’ın, “Niye değiştin Ertuğrul Özkök?..” diye sorduğu Hürriyet’teki o yazı çok işime yaramıştı...
Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü’nün “Çok ilginç bir tartışma olacak” diye ilan ettiği tartışmayı sansürlenen haber dairesi başkanı da olmak istemeyecek kadar iyi bir prof esyoneldi...
Tartışma tarihi bir tartışmaydı...
Bugün yeniden onlarca kez izlemek isteyeceğim bir programdı...
Tartışmadan sonra, Mehmet Altan İstanbul’a döneceği için havaalanına gitti...
Uğur Mumcu ile TRT’nin karşısındaki Ankara Oteli’nin açık havadaki masalarından birinde oturduk...
Püfür püfür esen bir Ankara rüzgarı vardı...
Yine emperyalistlerin oyunlarından bahsetti, tarihten örnekler verdi...
 

***
 

Birkaç ay sonra arabasını çalıştırırken patlayan bombayla öldürdüler Uğur Mumcu’yu...
O günden bugüne İkinci Cumhuriyet, tartışma olmaktan çıktı, hayatın bir parçası oldu...
Ertuğrul Özkök, kinayeli bir şekilde soruyor ya hani:
“İkinci Cumhuriyet’in ilk Cumhurbaşkanı mı..?” diye...
15 yıl önce o programı yapan bir meslektaşı olarak ben bir şeyler söyleyeyim Mehmet Altan’a...
Hiçbir zaman farklı fikirlerin olmasından korkmadım...
Değişik renklerin, değişik kültürlerin, farklı fikirlerin, farklı değerlerin bir potada eritilmesinden hep yeni ve mükemmel bir sinerji çıkacağına inandım...
İkinci Cumhuriyet bunlarsa itirazım yok...
Ama İkinici Cumhuriyet derken, eldeki çoğulculuktan da olacaksak?..
Eğer eldeki çoğulcu modernite, daha da kısırlaşacak?..
Farklılıklar türban giymekten ibaret kalacaksa?..
Yarın Anadolu Üniversiteleri’nde başı açık kızlar yalnızlaşacaksa?..
Hakkını aramak zorunda kalacaksa?..
Bizler çok demokratik bir toplum olmaya gidelim derken, Malezya’ya uzanacak ya da Hamas’a selam duracaksak...
Varsın olmasın o İkinci Cumhuriyet...
Ben almayayım...
Alana da mani olmayayım!
 

Reha Muhtar, Vatan
21.09.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız