Medyada 2. Cumhuriyet > İslamcıların ilk onbiri ve mahalle maçı

İslamcıların ilk onbiri ve mahalle maçı

Mahalle kavgası”, “Malezya modeli” derken şimdi de “Mahalle maçı” çıktı karşımıza. Kendilerine yeni mahalle seçenleri, arayanları, mahallelerinden kovulanları, memnun olmayanları, kaçmak isteyenleri izliyorduk bugüne kadar…

Mahalle/kimlik/statü üçlemesine bel bağlayanların azimli mücadelelerini, “yeni dönem” için kendilerine rol kesmelerini, arayışlarını, dilenişlerini izliyorduk heyecanla. Bitmedi, izlemeye devam ediyoruz. Türkiye'nin “gerçek”lerini “mahalle meselesi” üzerinden öğrenmeye bir süre daha devam edeceğiz anlaşılan. Ama heyecan kayboluyor gün geçtikçe. Çünkü yeni avuntular, tutkular keşfediyoruz. Yeni maceralar deniyoruz.

Mahalle tartışmasının bir uzantısı olarak Malezya salgınına tutulduk. Model arayışları da “yeni döneme” göre değişti. Önceden İran ya da Cezayir diyorlardı. Kavga-gürültü/korku örnekleri vardı. Şimdi Malezya gibi ılımlı, zengin, gösterişli, başarılı, sempatik ama yine de o “korkuyu” içinde barındıran ülke örnek veriliyor. Konuyla ilgili her kes bildiklerini döktü ortaya. Bilmeyenler birbirinden öğrendi.

Muhabirler gönderildi. Merdeka meydanında başörtülü, başı açık, laik, Müslüman, Hindu, Taosit, Budist.. Önlerine kim gelmişse sorular soruldu. O ülkenin sosyolojik yapısı, siyasi ve kültürel derinliği, Türkiye için model olup olamayacağı, “Mahalle sorunu” için kullanılıp kullanılamayacağı irdelendi. Hepsi birkaç soruydu işte. İçerideki mahalle kavgası Malezya kapılarına kadar böyle dayandı.

Ama üçüncü durağımız hepsinden daha heyecanlı: Futbolun bu kadar güçlü ve yaygın taraftar bulduğu Türkiye için en uygun ve uzun süreli tartışma olacak gibi. Yakında tribünlerde bu yeni tartışmaya uygun pankartlar açılırsa, sloganlar atılırsa kimse şaşırmasın. Durum şu:

Türkiye'nin siyasi, ekonomik, kültürel, dış politik, stratejik ve aklınızı daha ne gelirse her şeyini belirleyenler kendi aralarında mahalle takımları kuruyorlar şimdi. Ya da bilmediğimiz birileri böyle olmasını istiyor. Belki de manzarayı görenler, nasıl olsa bütün mesele bu kişiler arasında, oldu olacak bunları birer takım haline getirelim demişler. Bakalım bunlarda hangisi şampiyon olacak, şimdiki durumları ve liderlik pozisyonları ne olacak görelim demişler.

Önce İkinci cumhuriyetçiler takımı kurulmuş. Cengiz Çandar, Mehmet Barlas, Hasan Cemal, Murat Belge, Etyen Mahçupyan, Orhan Pamuk, Mehmet Altan, Eser Karakaş, Şahin Alpay, M. Ali Birand ve Ali Bayramoğlu… Şimdilik bu isimlerden kimse konuyla ilgili bir şey söylemek istemiyor. Ama karşı da çıkmıyor. Kadro zımnen onaylanmış gibi.

Ama bu takımdan önce Birinci Cumhuriyetçiler takımı var. Başta devlet iktidarı, bilumum iktidar aygıtlarının, gücü esas alanların takımı. Kimler var? Kalede Mine Kırıkkanat. Savunmada; Mümtaz Soysal, Mehmet Yılmaz ve Bekir Coşkun. Ortada; Ertuğrul Öztürk, Reha Muhtar, Emin Çolaşan, Necati Doğru ve Ruhat Mengi. İleride; Oktay Ekşi, Özdemir İnce ve Yılmaz Özdil. Teknik adam Süleyman Demirel oluyormuş. Diğerlerini sıralamaya yer yok.

Cafesiyaset'ten okuduğum kadarıyla iki takım daha kurulmuş. Ulusalcılar takımı ve İslamcılar takımı. Ulusalcıların ilk on birinde İlhan Selçuk, Rahmi Turan, Mustafa Balbay, (yine) Özdemir İnce, (yine) Emin Çölaşan, Nihat Genç, Onur Öymen, Altemur Kılıç, Mehmet Ali Kışlalı ve Ümit Zileli var.

Bu kadar değil. Bir de İslamcı takım kurulmuş. İslamcıların ilk on biri de şöyle: Kalede Abdurrahman Dilipak. Savunmada; Mustafa Kaplan, M. Şevket Eygi, Ali Bulaç, Ali Karahasanoğlu. Orta alanda Mustafa Özcan, İbrahim Karagül, Sami Hocaoğlu, Hasan Karakaya… İleride ise Fehmi Koru ve Ahmet Taşgetiren olacakmış.

Ben futboldan hiç anlamam ama bana verilen görevi merak ettim. Bu işlerden iyi anlayan arkadaşım İbrahim Güven'e sordum. On numara verilmiş bana.. Yani oyun kurucuymuşum! Ayrıca Hagi'nin yerini kapmışım. O kadar övdü ama yine de teselli olmadığımı söylemek durumundayım…

Merak ettiklerim. Kim şampiyon olacak? Asıl yarış Birinci ve İkinci Cumhuriyetçiler takımları arasında olacak galiba. Zaten mahalle kavgasını, Malezya salgınını başlatan onlar değil mi. Güç, iktidar, statü kavgası ve yeni Türkiye!

Dikkatimden kaçan bir şey var. Önemli yazarlar, isimler var, dört takımda olmayan. Popüler yazıları yazıyorlar, sürekli gündemdeler, bazıları medya yöneticisi. Ama garip ki, listelerin hiç birinde yoklar. Mesela Ahmet Hakan, Mustafa Karaalioğlu, Ahmet Kekeç yok hiçbirinde. Belki de en kârlısı onlar! Acaba oyun böyle mi kuruldu. Dört takım birbirini yesin onlar ayakta kalsın diye mi!

Peki oyun kurucu kim? Hakem kim? Mahalleler arasında böyle bir turnuva düzenleyen kim? Turnuvayı kim yönetecek? Amerika mı? Avrupa Birliği mi? Türk Silahlı Kuvvetleri mi?

Düdük kimin elinde? Şaibeler, şikeler, darbeler, maçın ertelenmesi vs.

Hadi biz oynayalım da, bizi oynatanlar kim?

İbrahim Karagül, Yeni Şafak
27.09.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız