Medyada 2. Cumhuriyet > Orada havalar nasıl Hıncal abi?..

Orada havalar nasıl Hıncal abi?..
 

Medyada sermayenin değişimi böyle bir şeydir işte...

Kimse sana açıktan “yazma” demez, “sansür uygulamaz,” ama bir şey yazmak da içinden gelmez...

Dönersin kendi içine...

Vurursun kendini dağlara, taşlara, ovalara...

Kimden bahsettiğimi anladınız...

Hıncal Uluç’tan söz ediyorum...

Günlerdir Türkiye birbirine giriyor...

Yok, Malezyalaşma’ydı, yok türbanın Anayasa’ya girmesiydi, yok kadınlar korkuyordu, hayır korkmuyordu, yok mahalle baskısıydı, neler konuşuldu neler...

Dikkat ettiniz mi, bu kadar haftada, hatta 22 Temmuz’dan bu yana Hıncal Uluç’tan doğru düzgün tek bir ses, bir nefes çıktı mı?..

Oysa konular tam Hıncal Abi’nin konuları...

Eski günlerinde olacaktı ki, kimsenin orta yapmasına bile gerek yok, kendi topunu kendi sürer, kendi kendine bütün sahayı parselleyip kendi golünü kendi atardı Alimallah...

Şimdi nerde?..

Orta yapılmış, al da at diye altı pasa top şandellenmiş, şöyle yaz birkaç yazı da, dağı taşı inlet değil mi?..

Hayır Hıncal Abi, topa hiç girmiyor...

Sanırsınız bu konular aylardır Türkiye’de konuşulmuyor...

Koskoca Hıncal’ın Yeri’nde, bir tam sayfada, ne ararsan var, ama Türkiye’deki kadın ve türban tartışmalarının hiçbiri yok...

***
 

Hıncal Abi’ye kızmıyorum...

Benim dikkat çekmek istediğim şey, Hıncal Abi’nin durumunun, medya sermayesindeki değişimin, Türkiye’yi nerelere getireceğini göstermesi ...

Yazar da, çevreyle beslenen, bir sanatçıdır sonuçta...

Yazara destek verilir, alkış verilir, ‘yaz arkandayız’ denilir yazar da biraz gaza gelip, kaleminden döktürür...

Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan yakın arkadaşım, beraber çalıştım...

Hiçbir zaman Hıncal Abi’ye “şunu yaz bunu yazma” demez...

Zaten Hıncal Uluç’a bunu diyecek adam daha gelmemiştir dünyaya ya, neyse...

Ama mesele bu değil...

Mesele yazarın kendi kendine alkışsız kalması, öksüz hissetmesi, yanında birilerini bulamamasıdır...

Sabah gazetesi şu anda TMSF’nin atadığı yöneticilerle idare ediliyor...

Kimse Hıncal Abi’ye bir şey demiyor ama, bu durum içinde Hıncal Uluç’un eli artık kolay kolay kaleme gitmiyor, gidemiyor...

Hıncal Uluç gibi, damarını kessen Cumhuriyetçilik, hatta aşırı milliyetçi bir Cumhuriyetçilik akan usta bir kalem bile, kendi dışında oluşan şartlardan etkileniyor, pasifize olabiliyor...

Medya sermayesinin değişmesi, başka ellerde toplanması böyle bir şey işte...

Yavaş yavaş, Cumhuriyetçi kalemler pasifize olur...

Kimse onlara “sakın böyle yazmayın” diyecek kadar salak ve sansürcü değildir elbet...

Ama, hisseder insanlar ortamı...

Görür değişen medya sermayesini...

Anlar nasıl yazılar arzu ettiklerini...

***
 

Bu durumda eğer namusluysan durumu kavrar başka alanlara dümen kırmaya başlarsın...

Namussuzlar onu da yapmazlar, yalakalaşır ve yavşaklaşırlar...

Yeni güç karşısında “onu kollayan cin fikirler ortaya atarlar...”

Öyle yaparlar ki, yeni güç odakları, onlardan yararlanmaya baksın...

Hatta bazıları utanmadan “beni kullanın” diye mesaj gönderirler gücü elinde tutanlara...

Böylesine yavşaktırlar...

Geçmişte Türkiye bunların hepsini gördü, birebir yaşadı...

Hıncal Abi, bunu yapmıyor, başka sulara dümen kırıyor...

Sınırsız özgürlüklerden, demokrasiden, her çeşit renkten, farklı kültürden ve inançtan yana İkinci Cumhuriyetçi arkadaşlar medya sermayesi konularına bir de bu açıdan baksalar iyi olacak...

Hazır, yarın öbür gün Sabah ve ATV satılıyor, yeni sermayeler medyaya giriyor...

Aktüel Dergisi’nin yaptığı gibi, Malezya’daki “türbanlı polis şefi kadının” ne kadar güçlü bir feminist olduğunu anlatan röportajları koyup, Malezya’nın İkinci Cumhuriyetçi demokrat! yüzünü göstermekse mesele sorun değil...

Hıncal Abi de zaten bu aralar Ahmet Çakar’ın “terbiyesiz spor basını açıklamalarını ya da televizyon haberlerinin ratingler dışında kalıp kalmaması”nı yazılarında mesele ediyor...

Çoğulculuk, sivillik, demokratlık biraz da böyle bir şey...

İkinci Cumhuriyetçi arkadaşlar mutludurlar belki de...

Güller ve lalelerin faydalarından da bahsetmeli insan...

Ne o öyle her gün türban, Malezya, İran?....

Ayıp oluyor ama?..

Darbe mi istiyor lan bunlar?...

Tövbe tövbe Ramazan vakti!!!

Hazır bin çiçek açmış, bin fikir yeşermişken!!!

Hazır dağlarına bile İkinci Cumhuriyet gelmişken memleketimin!!!
 

Reha Muhtar, Vatan
28.09.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız