Medyada 2. Cumhuriyet > “Taraf” olmak

“Taraf” olmak
 

Türk yayın yaşamına, yeni bir günlük gazete katılıyormuş. Adını, "Taraf" olarak belirleyen bu gazetenin kurucuları, ya da ilk yöneticileri; olaylar karşısında, "tarafsız" olduğunu iddia eden ve buna karşılık taraf tutan günlük basına inat, isimlerini taraf olarak belirlemişler.

Perşembenin geldiği, çarşambadan belli olduğu için; bu gazetenin, nasıl bir gazete olacağını ve olaylara nasıl yaklaşacağını, tahmin edebiliyorum. Aslında, bir tahmin olmanın ötesinde; olaylara nasıl yaklaşacaklarını, zaten kendileri de açıklıyorlar ve kendi ifadelerine göre, "2. Cumhuriyet" yaklaşımı, bence doğru bir yaklaşım değil. Fakat gazete okurunun bir türlü artırılamadığı memleketimizde, böyle bir girişimin, belli açılardan yararlı olabileceğini tahmin ediyorum ve başarılar diliyorum.

Zaten atalarımız ne demiş? "Barika-i hakikat/ Müsademe-i efkardan doğar". Gene bir başka şairimizin dediği gibi; "Asar-ı rahmet doğar/ ihtilaf-ı reyi ümmetten"...

* * *

10 küsur yıl önceydi. 2. Cumhuriyet sözcüğü, yeni dile getirilmeye başlanmıştı. O zamanlar, çok az sayıdaki özel televizyon kanallarının birinde; biri hanım, biri erkek iki gazeteci arkadaş, bir tartışma programı hazırlıyorlar ve sunuyorlardı. Üçer kişilik iki ekibe, belli bir konunun zıt yorumlarını soruyor ve tartışmaları zevkle(!) izliyorlardı...

Bir gün beni arayarak, "Birinci Cumhuriyet mi/ İkinci Cumhuriyet mi?" başlıklı bir tartışmaya davet ettiler. Birinci cumhuriyet fikrini, benimle birlikte; değerli meslektaşım, Ergun Aybars ve değerli hocam Aydın Aybay savunacaktı. Ayıp bir şey değil ama, karşı ekipteki meslektaşlarımızla, programı sunanların adını vermiyorum. Programı sunanların, tarafsız olmaları ilkesi vardır. Ama özellikle erkek sunucu, 2. Cumhuriyet konusunda; öylesine heyecanlı ve taraf tutucu idi ki, "Siz sunuculuk yapacağınıza, karşı ekibe katılın ve tartışmada yer alın", uyarısını yapmak zorunda kalmıştım. Bu arkadaş, bugün "Taraf"ı çıkartanlar arasında.

* * *

Gazetelerde yöneticilik yaptığını duyduğum bir arkadaş, günlük bir gazetede, köşe yazmaya başlamıştı. Tüm yaşamım boyunca, hiç tanışmadığım ve yüzünü bile görmediğim bu "süper zekalı", çok kısa süren köşe yazarlığı macerasında, ilk yazısını bana ayırmıştı. Adımı da vererek, düşüncelerimi, aklı sıra şiddetle eleştirdi. O günlerin gelişmeleriyle, hiçbir ilgisi yoktu.

Öğrenciliğimizde, Hukuk Fakültesi'nde okuyan ve cemiyetçiliğe çok meraklı, Adanalı bir arkadaşımız, daha doğrusu, ağabeyimiz vardı. "Papyon Mustafa", ya da "Çat Mustafa" olarak tanınırdı. Galiba çok uzun eğitim sonrasında, İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirememiş, Ankara Hukuk'u bitirmiş... İşte bu Mustafa arkadaş, "Siyasette ün kazanmak isteyenler İsmet Paşa'ya, cemiyetçilikte ün yapmak isteyenler, bana çatarlar", derdi.

O dönemde de, kendi kısır Atatürkçülerini, tek doğru zanneden, ya da bunu istismar eden kimi süper zekalılar, benim Atatürkçülüğüme saldırmayı alışkanlık haline getirmişlerdi. Bana ne kadar çok çatarlarsa, kendilerini o kadar keskin Atatürkçü sayarlardı. Fakat bu taze köşe yazarının, böyle bir düşüncesi ve yaklaşımı da yoktu. Aradan bunca yıl geçti ve köşe yazarlığı, çok kısa bir sürede sona erdi, öyle isim vererek bana saldırmasının nedenini ve neyi savunduğunu, bir türlü anlayamamıştım. Şimdi anlıyorum ki; "İkinci Cumhuriyetçi" imiş ve benim Atatürk Cumhuriyetimi savunmama karşı çıkıyormuş...

* * *

Öyle anlaşılıyor ki; bu gazetenin çıkmasının ardından, 1. Cumhuriyet tartışmaları, yeniden başlayacak. Her zaman olduğu gibi, nispeten doğru teşhisler yapacak ve sorunları sergileyecek ve bunun suçlusu olarak, Atatürk'ü ve Cumhuriyetimizi suçlayacaklar. Oysa ki; toplumsal bilimlerin temel kuralı; toplumsal olayları, yaşandığı tarihsel dönem içinde değerlendirmek ve (eğer gerekirse), yargılamaktır. Bu "süper zekalılar", 1930'ların dünyasını, 2000'lerin kavramlarıyla değerlendiriyorlar. Perşembe günkü yazımda, bu konuyu ele alacağım.
 


Toktamış Ateş, Bugün
13.11.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız