18 Aralık’ta yapılacak kurultay öncesi CHP’de “blok liste”, “çarşaf liste” tartışması sürüyor.
Bir dönem “çarşaf liste”nin CHP’yi böleceğini öne sürenler bakın ne diyor:
“Kurultayda çarşaf listeyle PM seçimi yapılmazsa, Kılıçdaroğlu demokrasi sınavından sınıfta kalır!”
Böyle konuşanlara ben değil, CHP’liler yanıt veriyor:
“Daha önceleri neredeydiniz?”
CHP’yi yönetenler, “parti küçük olsun ama benim olsun” zihniyetiyle yüzde 20 oy oranını “başarı olarak” görüp kurultayda delegelerine göre örgüt yapılanmasını yeğlemişlerdi.
Sosyal demokrasinin “S”sinden haberi olmayan bir düşünce, konuşanların “dilini kesme” yöntemiyle partiyi yüzde 30’lardan yüzde 20’lere geriletmişti.
CHP emekçilerden, aydınlardan, sanatçılardan, yoksullardan kopmuştu. Örgütlerin yeniden yapılanması yerine yandaş olmak yeterli sayılmıştı.
***
Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere CHP örgütlerinin yapısını biliyordum...
DİSK’e kapılarını kapayan, demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla bağını koparan bir sosyal demokrat parti olur muydu?
Yurtseverlerin, solcuların, emekçilerin, aydınların, sanatçıların parti üyesi yapılmadığı bir CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinin ardından bir rüzgâr yakaladı.
Örgütler eskisinden daha çok çalışmaya başladı...
Kimi CHP örgütleri ve belediye başkanları, bu olup bitenler karşısında şaşırıp kimi genel merkez yöneticileriyle, milletvekilleriyle, parti meclisi üyeleriyle ilişki kurup Kılıçdaroğlu ve ekibini suçlamaya başladılar:
“CHP’de Atatürkçüler ve ulusalcılar tasfiye edilecek!”
***
Kılıçdaroğlu ve ekibi sanki “İkinci Cumhuriyetçi”, Türkiye’de demokrasinin laiklik temelinde yükseleceğine inanmıyor, Aydınlanma Devrimi’ne karşı çıkıyor, Mustafa Kemal Atatürk’ü kimileri gibi yerden yere vuruyor.
CHP’yi babalarının çiftliği gibi görenler, yanlarına aldıkları yeniyetmelerle “ulusalcılık” adı altında “kör milliyetçilik” yapıyor.
Ulusalcılığın “millicilik” olduğundan habersiz bu takımın biraz yakın tarihi okumaları, sermaye-emek çelişkisinin ne olduğunu irdelemeleri gerekir.
Ulusalcılık yurtseverliktir.
Bir ulusalcı ülkesinin dağları, ovaları “çokuluslu altın avcıları”na peşkeş çekilirken susmaz.
Kaçkarlar’da, Toroslar’da, Trakya’da, Kazdağları’nda neler olup bittiğini araştırır... Yağma düzenine karşı çıkar, Güneydoğu sorununu “aşiret mantığı”yla çözmeye kalkmaz.
***
CHP kurultay öncesi “çarşaf liste”, “blok liste” tartışmasıyla uğraşıyor. Oysa altı ay sonra seçimler yapılacak.
Kılıçdaroğlu, kurultayda delege isterse “Çarşaf liste yapılır” demedi mi?
Tüzük değişikliği yapılmadığı için “blok liste” yapacak Kılıçdaroğlu. Öğrendiğim kadarıyla sosyal demokrat bilinci olan sendikacıları, emekçileri, üreticileri, sanatçıları, bilim insanlarını, halktan her kesimi 80 kişilik parti meclisine alacak.
Elbet PM’de kimi milletvekilleri ve örgütten gelenler ağırlıkta olacak.
Kılıçdaroğlu PM listesini tek başına hazırlayacak. Bu onun en doğal hakkı.
Kılıçdaroğlu, altı ay sonra yapılacak seçimler için son şans, unutmayın. O yüzden de kenara çekilip izleyin. Ayak oyunlarına girmeyip eski alışkanlıkları yinelemeyin.
Çünkü delegeler sizi tanıyor.
***
Bugüne dek DİSK’in kapısından içeri girmeyip, ipekböceği gibi koza örüp içine giren CHP halktan uzaklaştırıldı.
Kılıçdaroğlu, küskünlere kapıyı açtı, Güneydoğu’da yaşananları önemsedi, emekten yana tavır koydu, laiklik zırhıyla politika yapmadı.
PM’de kadınlar ağırlıklı olacak, halka umut veren adlar yer alacak...
PM’de sayı sınırlı... Herkesin PM’ye girmesi olanaksız.
CHP’de pek çok dal var çalışmak için....
Kılıçdaroğlu’nu rahat bırakın ve istediğini yapmasına izin verin.
***
Böyle olursa CHP seçimlerde yüzde 30’u aşar...
PM’ye girecek yeni adları biliyorum. Ama yazmama gerek yok. Bu adlar halka kesin umut verecek.
Kılıçdaroğlu’nu destekleyin!
Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet
14.12.2010