Medyada 2. Cumhuriyet > İkinci Cumhuriyet mi?

İkinci Cumhuriyet mi?

Bugün Cumhuriyetin 87. yılını idrak ediyoruz.

Okurlarımın birinden, bir kutlama mesajı aldım.

Kendisini yanıtlamaya içim el vermedi.

Çünkü kutlayacak bir şey kaldığı kanısında değilim.

Cumhuriyetin 87. yılı arifesinde yapılan ve AKPnin, 12 Eylül referandumunda, neden yüzde 42ninhayıroyu verdiği konusunu açıklığa kavuşturmak üzere Pollimarka düzenlendiği araştırmada, katılanların yüzde 66sının laik yaşamın tehdit altında olduğunu düşündüklerini ortaya çıkarmış bulunuyor.

Burada ankete verilen yanıt ile 12 Eylül referandumu sonuçlarını karşılaştırdığımız zaman ilginç bir çelişkiyle karşılaşıyoruz.

İnsanların yüzde 66sı laik yaşamın tehdit altında olduğunu düşünüyorlarsa, bu anayasa referandumunda, çıkan yüzde 58in anlamı ne?

Burada iki olasılıkla karşılaşıyoruz.

1- Halk bu oylamayı AKPyeevetya da hayırdiye algılamadı, salt anayasa değişikliğiyle ilgili maddelerin içeriğine bakarak o konuda oy verdi.

2- Halkın 2/3ü AKP iktidarında laik yaşamın tehdit altında olduğunu gördü ama buna aldırmadı.

***

Tabii yukarıda saydığımız iki olasılığa bir üçüncüyü daha eklemek gerek. O da Pollmarkın araştırmasının fazla güvenilir olmadığıdır.

Pollmarkın AKPyi güç durumda bırakacak şeyi kasten yapması da düşünülemezse de seçim sonucuyla kamuoyu araştırması arasında çelişki olduğu da yadsınamaz.

Ama bir başka gerçek daha var ki o da gerçekten, toplumumuzda insanların yarıdan fazlasının bugüne kadar anlayageldiğimiz laik yaşamın tehdit altında olduğu algısına sahip bulunmalarıdır.

Oysa bugüne dek Cumhuriyetin en önemli niteliklerinden biri ise laiklikti.

Bu durumda hâlâ öyle olduğu söylenebilir mi?

Evet, Cumhuriyetin 87. yılına böyle bir ortamda giriyoruz.

Eğitim seferberliğinde başarı sağlamamış, eğitim süresi ve kalitesi düşük bir topluma egemen olmuş olan Cumhuriyetin, kendi ilkeleri açısından, kesin bir başarısızlıkla karşı karşıya olduğunu tereddüte mahal bırakmayacak bir açıklıkla görüyoruz.

Aydınlanmacı Cumhuriyet 87. yılına bu niteliğini kaybetmiş olarak giriyor.

Tabii bu sonuçlarda etkili olanın Cumhuriyetin kurucu kadrosu değil, 1950den itibaren, iktidara gelen ve kalan 60 yılın kahir ekseriyetinde, ülke yazgısına egemen olan sağ olduğunu yadsımak mümkün değildir.

***

Ama sorumluluk kimde olursa olsun, sonuç değişmiyor. 87. yılında Cumhuriyet, kendi kurucu ilkelerinin bir çoğundan uzaklaşmış bulunmaktadır.

Bu ilkelerden biri olan kadın erkek eşitliğinde 134. ülke içinde 126. sırada olmamız da bu olgunun bir başka çarpıcı kanıtıdır.

Her ne kadar Cumhuriyetin 87. yılının arifesinde, Atatürkün gerçek sesini, bulunmuş kimi kayıtların temizlenip, düzeltilmesi sayesinde yeniden duyduysak da kanmayalım!

Mustafa Kemalin gerçek sesi ve ilkeleri, Cumhuriyetin 87. yılında bize her zamankinden daha uzaktır.

Cumhurun kendi yöneticilerini kendisinin seçtiği Cumhuriyet hâlâ devam etmektedir.

Ama bu Cumhuriyet acaba 87 yıl önce ilan edilen o Cumhuriyet midir?

Yoksa o Cumhuriyetin bütün temel ilkelerini reddeden, bazılarının egemen kılmaya çalıştıkları yeni bir cumhuriyeti mi yaşamaktayız?

Daha açık deyişle, 2. Cumhuriyet, yavaş yavaş alıştıra alıştıra geldi de biz mi farkında değiliz?

Bütün bu tereddütler dolayısıyla, değerli okurum Prof. Dr. Talat Tevruzun Cumhuriyet Bayramı coşkusunu paylaşamadım ve çok nazik, içten kutlama mesajını yanıtlayamadım.

Ali Sirmen, Cumhuriyet

29.10.2010

 

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız