Medyada 2. Cumhuriyet > Referandum Gündemi ve CHP

Referandum Gündemi ve CHP
 
Türkiyenin kuşatılmışlığının en derin sahnelerini geçen cuma Silivride, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbayın kızlarıyla hasret giderme anlarında, o soğuk ve anlamsız duruşma salonunda yaşlı gözlerle izlerken yaşadım. Ülkeye bu affedilmez insanlık suçlarını yaşatan yetki sahibi bazı malum şahıslar ise timsah gözyaşları döküp sanki Silivride yatan aydınları kendileri kurtaracakmış gibi bir havaya bürünüverdiler!
 
Referandumda Evet çıkması için mücadele eden bu kesimin başlarından Bülent Arınçın daha geçen hafta Hürriyette tam sayfa gibi Neden Evetdiye yazısı çıkmıştı. Anlaşılan bu yetmemiş olacak ki hemen ardından pazar günü bu sefer de Bülent Beyin 8 sütun manşetten ve yine tam sayfaya yakın röportajı aynı gazetede yayımlandı! İnsaf kardeşim, mazoşizmin bu kadarını görmedim. Nasıl izah edersiniz bu intihar sendromlarını? Zaten aynı gün de Habertürkte yayımlanan Evetler yükselişe geçti sondajıyla yaratılmak istenen hava hemen belirdi: İşte görüyorsunuz durumu, iktidar olayı kontrolünde tutuyor, zaten Evet çıkacak, durum belli olmaya başladı! Benim de şimdi buralardan kalkıp tatili bırakıp oy vermek için dönmeme gerek yok.
 
Bu ortamı kırması gereken kurum tabii ki CHP. Fakat orada da Kılıçdaroğlunun büyük bir özveri ve enerjiyle yaptığı yurt gezilerine rağmen, bazı eksikler kamuoyunda dikkat çekmeye başladı. Başka yazarlar da işaret ettiler: Konumuz burada yalnız yolsuzluklar ve villalar olmamalı. Birinci konumuz, anayasa paketinin hukuk düzenimize getireceği yıkım ve laik demokratik Cumhuriyetin bundan göreceği zarar. AKPnin işi başka konulara çekme yarışına inat, olayın sivil diktatörlüğe giden yol boyutu konuşulmalı. Malum medyada birilerinin dolduruşuyla CHP hareket edecekse bu çok yanlış olur. Efendim, laiklik üstünden muhalefeti bırakın baskılarının sonucunda ayağımızın altından çekilen Cumhuriyet altyapısını görmezden geleceksek vay halimize! Bu referandum, anti-laik dalganın yargı önünde denetimsiz kalarak Cumhuriyete vuracağı nihai darbenin tetiğini çekme operasyonudur. Kimse tartışmaları yolsuzluk boyutuyla sınırlamaya kalkmasın.
 
2. Cumhuriyetçi medyanın ruhsal ihtiyaçlarını tatmin ederek, tarihi sahte ve revizyonist bir mantıkla ele almaktan herkes kaçınmalıdır. Çünkü aksi takdirde bir gün Mehmet, Cengiz veya Nazlıyı susturmak için söylenmiş sözler, ertesi gün Başbakanın ağzından Dersim veya 27 Mayıs bombaları olarak karşımıza çıkar. Sonra o tutarlı tarihsel çizginin her noktası arapsaçına dönmüş fatura olur. Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlunun yerinde olsam tersine Baykal ekibi dahil tüm eski başkanları, Altan Öymeni, Karayalçını aynı anda sahaya sürer rakibe feleğini şaşırtırım. CHP, potansiyelini yurdun her santimetrekaresine salarak referandum propagandasını sürdürmelidir, toplumun yıllardır eleştirdiği dışlama politikalarıyla değil. Bu geniş kadrolarıyla CHP her gün ses getiren yedi miting yapabilir. Çünkü burada zamanı yetersiz kullanmak mağlubiyete neden olur.
 
Bu sahaya yayılmada CHP, yalnız en geniş kapsamıyla kendi yapısını kullanmanın dışında diğer sol partilerle de işbirliğine mecbur. Örneğin TKP ve İPye İstanbul Valiliği akıl almaz bir hükümet yanlılığıyla stand açma izni vermiyorsa, bunun parlamentoda savaşını verme sorumluluğu CHPnindir. Bu arada EMEP, ÖDP, TKP ve Halkevleri gibi sosyalist parti ve oluşumların pazar günü ortak deklarasyon yayımlayıp Hayır oyu kullanacaklarını açıklamaları (herhalde Ufuk Uras Beyi çok üzmüş olsa da!) Türk solunun tutarlılığı açısından son derece alkışlanacak iyi bir haber. Bir başka iyi haber tabii ki YSKnin Tercih mührüne dönüş yapmış olması. Bu arada Hayırcılar için kahverengi tespitini çok mu arayıp buldular, propagandası imkânsız bir renk olarak, hangi dışpsikologlara danışıp bu kararı aldılar, onu da tebrik edelim!
 
Şimdi bu özel şartlarda referanduma girerken ülkede hassas dengeler adına memnun edici gelişmeler de var! Sabah manşetine bakarsak, TSKyi G.K.Başkanı Işık Koşaner bir CEO gibi yönetecekmiş! Son YAŞtaİrticai faaliyetten atılan TSK mensubuda olmadığına göre, hiç olmazsa o alanda Devlet-Millet-Hükümet birliği huzur içinde sağlanmış. Bundan iyisi can sağlığı! Yani AKPnin ülkede bir de referandumla her kavga gürültüyü toptan Forever sonlandırmasına şurada bir aydan az zaman kalmış oluyor. Ha gayret!
 
Alo, CHP? Hatta kimse var mı?
 

Bedri Baykam, Cumhuriyet

17.08.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız