Medyada 2. Cumhuriyet > Kemalist mi, 2. Cumhuriyetçi mi?

Kemalist mi, 2. Cumhuriyetçi mi?  

Bana kalsa...

Dün Ankara’ya gelen Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in gezisini ve nükleer santral kuruluşuna yönelik anlaşmanın imzalanacağını...

Ya da...      2009 yılının ilk üç aylık döneminde 1 milyar 979 milyon dolar olan cari işlemler açığının, bu yılın aynı döneminde 9 milyar 951 milyon dolara sıçramasını...

Ve...

Cari açığı daha da riskli hale getiren yabancı sermaye girişindeki yüzde 39’luk azalışı yazardım.

Ama baktım ki, CHP sözcüsü Mustafa Özyürek, “CHP’lilerin Sayın Deniz Baykal’ın çizdiği doğrultuda yürümeye devam edeceğini, CHP’nin 2. Cumhuriyetçi liberal bir parti olmayacağını” söylemiş.

Madem Baykal ve CHP konuşuyoruz, o zaman temel ve ciddi soruya dönelim.

Gerçekten de temel soru, CHP “Kemalist bir parti mi olacak, yoksa sosyal demokrasiye doğru kanatlanmaya mı çalışacak?”

Soru daha genişletilerek şöyle de formüle edilebilir:

CHP Birinci Cumhuriyetçi olarak dünde mi kalacak, yoksa 2. Cumhuriyetçi bir anlayışla bugüne doğru mu kımıldayacak?

***

Öncelikle...

“CHP 2. Cumhuriyetçi olmayacaktır” dendiğinde bunun ne anlama geldiğine bakalım...

Bunun için siyasal sözlüklerdeki “İkinci Cumhuriyet” kavramına bakmakta fayda var:

“...1923 Cumhuriyeti’nin demokratik ve çoğulcu bir niteliği bulunmadığı, egemenliğin halka değil bürokrasiye ve orduya ait olduğu, devletçi ekonomi anlayışının bir ‘soygun sistemine’ dönüştüğü tespitlerinden hareketle ortaya atılan cumhuriyetin demokratikleşmesi ve siyasal sistemin yeniden yapılanması, ‘İkinci Cumhuriyet’in kurulması olarak nitelendi.”

CHP “İkinci Cumhuriyetçi” olur ise sosyal ve siyasal sistemde ne gibi değişimler talep edecek:

“...Bu rejimin bürokratik yapısının değiştirilmesi, devletin ekonomik ağırlığının azaltılması, şeffaflaşması, vergi verenlerin vergilerinin nereye harcandığını denetleyebilecek hale gelmesi, rejimin üzerindeki ordu vesayetinden arındırılması ve tüm toplumsal tabakaların katılımıyla devlet çatısının üretken ve demokrat olarak yeniden çatılması...”

***

Kemalizm’e gelince...

Rahmetli İsmail Cem, “Sol’daki Arayış” başlıklı kitabında, CHP’nin bu ideolojisini şöyle somutlaştırır: 

“Kökleri Meşrutiyet dönemine, İttihat ve Terakki’ye, tek parti iktidarına kadar uzanan bu anlayışa göre, kitleler ancak iyi niyetli kurtarıcılar tarafından yüceltilebilir; kendi başlarına bırakılmaları onları ya din devleti kurmaya ya da sürekli aldatılmaya götürür. Zaten demokrasi gelince halk daha kolay aldatılmış ve doğruyu göremediğinden CHP iktidar olamamıştır...”

CHP’nin eski Genel Başkanı Bülent Ecevit de aynı düşüncededir. 10 Kasım 1969 tarihinde, partisinin resmi yayın organı olan Ulus Gazetesi’nde 1923 ila 1950 arasındaki “iktidar dönemini” değerlendirdiği yazısında şunları söyler:

“Devrimcilik, biçimsel bir devrimcilik; halkçılık halka tepeden bakan bir halk patronluğu olmaktan öteye gidememiştir.

...Ekonomik ve toplumsal altyapı gereğince ve yeterince değiştirilememiştir. Bu yapıda, geniş halk kitlelerinin yararına köklü değişimler gerçekleştirilememiştir.

Kadro, kendini halkın dışında ve üzerinde gören aydın bürokratlarla, bunların çoğu zaman ve çoğu yerde özdeşleştikleri mahalli eşraftan kurulmuştu.”

Ecevit aynı yazısında “fesi çıkarıp şapka giymenin ekonomik bünyeyi değiştirmediğini” de vurgular...

***

“Sosyal demokrasi”, “ilerici askeri yönetimler”, “halka rağmen halkçı, yarı totaliter” gibi tanımlarla tanımlanamayacak, çok ayrı bir kökten gelmektedir. Kuramsal temellerini atan ise Bernstein, Kautsky ve Jaures’dir.

Üstelik...

Kemalizm, Batı türü bir tüketim modelini “modernleşme” olarak algıladı. Üretim biçimiyle neredeyse hiç ilgilenmedi.

Yeryüzünde sosyal demokrasi, “emek-sermaye” çelişkisi üzerinde gelişti.

Bizdekiler hala eski CHP fobilerinin peşinde, “laiklik-şeriat” ikileminde dolaşıyor.

“Emek ile sermaye”nin yerini “laiklik-şeriat” ikilemi alınca, bizdeki solculuk da, mezhepçiliğe dönüştü...

Bu bile neden toplumun sorunlarını çözmede çare olamadıklarını açıklamaya yetmekte...

***

Uzatmaya gerek yok...

“CHP’liler Sayın Deniz Baykal’ın çizdiği doğrultuda yürümeye devam edecek, CHP, 2. Cumhuriyetçi liberal bir parti olmayacak”mış...

O zaman, “tek parti tapınması” ile ancak giderseniz...

Baykal gelse ne olur, gitse ne olur?

Mehmet Altan, Star

12.05.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız