Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Türker: “Kendimizi tankın önüne atarız”

Türker: “Kendimizi tankın önüne atarız”

DEMOKRATİK Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, anayasa değişikliği konusunda, “Bir kutunun içinde ilaç var. Böyle bir sanduka düşünün. Eski gelin sandıkları gibi. İlacın üstünde de kuduz bir köpek oturuyor. Şimdi o kuduz köpek var diye o ilaçları almayalım mı? Toplumun önemli kesimleri ölecekse, birilerinin bu kuduz köpekle uğraşması ve onu uzaklaştırması gerekir ki biz o ilacı alıp toplumu sağlığına kavuşturalım. İktidarda kim olursa olsun anayasa değişikliğini konuşmaktan korkmamalıyız” diye konuştu.

Balyoz harekatı sonrası oluşturulacağı iddia edilen darbe hükümetinin Bülent Ecevit’in hastalanması ve DSP’nin iktidardan gitmesi için yapılan çalışmalar sırasında hazırlandığını iddia eden Türker, “Bir ihtilal kimden gelirse gelsin eğer bir tank varsa tankın önüne kendimizi atarız” dedi.

DSP lideri Masum Türker, Genel Başkan Yardımcısı Tufan Bural, Parti Meclisi üyeleri Tuncer Ertürk ve Ahmet Aydoğdu ile birlikte DSP Balıkesir örgütünü ziyaret etti. Basın toplantısı düzenleyen Türker, Türkiye'nin temel sorununun ‘kozmik oda', ‘Balyoz hareketi' ya da ‘Ergenekon' değil üretimsizlik olduğunu söyledi. Türker, şöyle dedi:
“Ülkemizde üretimsizliğin en önemli sonucu işsizlik. Türkiye'de her evde 1 işsiz vardır. Üniversite eğitimi yapan gençlerin bile iş bulma olanakları her geçen gün azalmaktadır. Hükümetin işsizliğe çözüm bulmak için hiçbir eylemi ve programı yok. Hatta iktidara geldikleri günden bu yana yandaşlarına sermaye transferi ile o kadar meşguller ki, Tekel işçilerinin bile sesine tahammül edemiyorlar. Polisin biber gazı yetmiyor, Başbakan bir futbol takımının amigosu edasında işçilere meydan okuyarak, demokratik isteklerini reddediyor. Ben Balıkesir’den Başbakan'a sesleniyorum; Meydan okuyorsun ama işsizliğe çare bulabildin mi? Gençlerin iş kaygısını giderebildin mi? Üretimsizlik ve işsizlik Türkiye’nin gerçek gündemi olmalıdır.”

Türkiye'nin sağlıklı demokratik yapıya kavuşması için anayasa değişikliğine ihtiyaç duyduğunu belirten Türker, Türkiye’nin ciddi ve üzerinde tüm tarafların uzlaştığı anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğunu anlattı. Masum Türker, Ak Parti'nin bu anayasa değişikliğini sulandırmak istediğini, rejimi değiştirmek adına bazı şeyler yapmak istediğini savunurken şöyle konuştu:
“AKP’nin bu değişikliklerle ilgili korkunç görüntüsüne rağmen, bizim ‘Bu korkunç görüntüsü gitsin de o zaman değişelim’ deme hakkımız yok. Bu bir lükstür. Hepimizin anayasa değişiklikleri konusunda yapılması gerekenleri ortaya koyup tartışmamız gerekir. Bu konuda herkesin düşüncelerini ortaya koyabileceği bir dizi panel düzenleyeceğiz. Ancak anayasa değişikliği tek başına yeterli değildir. Beraberinde muhakkak siyasi partiler ve seçim kanununun da değişmesi gerekiyor. Bu değişiklik sağlanırsa siyasal çarpıklık da giderilmiş olacaktır. Böylece milletvekillerini liderler değil halk seçecektir. Bu konuda kanun teklifleri hazırladık. Biz özellikle önseçimin egemen olmasını istiyoruz.”

Masum Türker, bir gazetecinin Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun “laiklik ve cumhuriyet karşıtlığı anayasa mahkemesince onaylanmış bir iktidarın anayasayı değiştiremeyeceği” yönündeki görüşünü anımsatması üzerine şunları söyledi:
“Bunu pek gazeteciler yazamayacak, korkarlar ama yine söyleyeyim. Bir kutunun içinde ilaç var. Böyle bir sanduka düşünün. Eski gelin sandıkları gibi. İlacın üstünde de kuduz bir köpek oturuyor. Şimdi o kuduz köpek var diye o ilaçları almayalım mı? Toplumun önemli kesimleri ölecekse, birilerinin bu kuduz köpekle uğraşması ve onu uzaklaştırması gerekir ki biz o ilacı alıp toplumu sağlığına kavuşturalım. İktidarda kim olursa olsun anayasa değişikliğini konuşmaktan korkmamalıyız. Anayasa değişikliğini yalnız askeri darbeler sonrası beklememeliyiz. Birbirimizi bazı kavramlarla korkutmamalıyız. Ama o anayasa değişikliğinin de adam gibi olması için birbirimizi yemek yerine güçbirliği yapmalı, uzlaşabilmeliyiz. O işten belki o kuduz köpek de memnun kalır, belki o kutunun içinde onu tedavi edecek ilaç da vardır.”

TANKIN ÖNÜNE ATLARIZ

Masum Türker, ‘Balyoz' isimli ‘Darbe planı' iddiaları ile ilgili soruya yanıt verirken, bir bölümünün askeri oyun olduğunu Genelkurmay'ın da açıkladığını hatırlatarak, “Ama o askeri oyun senaryosunda da camilerin bombalanması işinin yer aldığına inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Çünkü hiçbir oyunda kimsenin aklına gelmeyecek cami bombalanmasını kurmayların da koyacağına inanmıyorum” dedi.

‘Balyoz darbe planı' ardından oluşturulacağı öne sürülen darbe hükümetinin Bülent Ecevit’in hastalanması ve DSP’nin iktidardan gitmesi için yapılan çalışmalar sırasında hazırlandığını iddia eden Türker, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çünkü Bakanlar Kurulu içinde 57'nci hükümetteki hiçbir bakan yer almıyor. Çünkü düşünülen kabine o bakanların yerine geçmesi gereken insanlardı. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. DSP Genel Başkanı olarak söylüyorum. Bir ihtilal kimden gelirse gelsin eğer bir tank varsa tankın önüne kendimizi atarız. Bu işi önlemeye çalışırız. Biz demokratik solcular hem 12 Mart’ın hem 12 Eylül’ün sonuçlarından en fazla olumsuz etkilenmiş ve tasfiyeye uğratılmış kesimleriz. Bu tasfiye ile demokratik düşünce, demokratik yaşam şeklinin yok edilmesi amaçlanmıştır. Balyoz ne de başka bir darbe kabul edilemez. Darbelere geçit vermeyen bir düzenleme istiyoruz.”

Hürriyet, 25.01.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.