Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > İtirafçıdan kan donduran sözler

İtirafçıdan kan donduran sözler

Albay Cemal Temizöz ve 6 sanığın yargılandığı duruşma 14 saat sürdü. İtirafçı Yakin: Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını kesip, kaynatıp ardından tuzlayıp tespih yaptım

DİYARBAKIR - Şırnak ve çevresinde 1993-95 yılları arasında işlenen 23 cinayetin sorumlusu oldukları iddia edilen ve aralarında Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz, Cizre eski Belediye Başkanı ve korucu başı Kamil Atak ile birlikte yargılanan PKK itirafçısı sanık Adem Yakin çarpıcı açıklamalarda bulundu. PKK içinde faaliyet yürüttüğü dönemde öldürdüğü kişilerin kulaklarını kestiğini söyleyen Yakin, “Ben efsanevi bir adamım. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını tesbih yaptım” dedi. Duruşma yaklaşık 14 saat sürdü.
Şırnak ve çevresinde 23 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan ve Diyarbakır 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz, Cizre Eski Belediye Başkanı Kamil Atak, Tamer Atak, Adem Yakin, Fırat Altun (Abdulhakim Güven) Hıdır Altuğ dün 7’inci kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, tutuksuz yargılanmasına karar verilen ancak, ifade vermediği için hakkında tutuklama kararı bulunan firari sanık Kukel Atak, Diyarbakır’ın Çınar İlçesinde polisin yaptığı yol kontrollerinde yakalanarak, duruşmada hazır edildi. Yaklaşık 14 saat süren duruşmada, zaman zaman sanıklar ve müdahil avukatlar arasında sözlü tartışmalar yaşandı. Sanıkların seslerini yükseltmesiyle başlayan gerginlikler, mahkeme başkanın müdahalesi ile son buldu. Mahkeme başkanı sık sık sanıkları uyarmak zorunda kaldı.



‘OĞLUMUN PARMAĞI KESİKTİ’



Duruşmada Mart 1994 tarihinde Holan Mevkii’nde 3 kişiyle birlikte ölü bulunan Yahya Akman’ın babası İsa Akman mağdur olarak ifade verdi. Oğlunun Cizre’de kuzeni Aziz ile sigara satarken gözaltına alındığını anlatan baba İsa Akman, şöyle konuştu:
“Yaşları küçük olduğundan bırakırlar düşüncesiyle takip etmedik. Bir saat bekledik, dönmeyince takip ettik. JİTEM’in yakalandığını ve Bota karakolu’na götürüldüğünü öğrendik. Ertesi gün savcılığa dilekçe verdik. Onlar da jandarmadan sorun şeklinde cevap verdiler. Olaydan sonra Silopi emniyetine gittik. Yanımda Abdullah Akman ile Reşit Gasyak da vardı. Bu sırada Emniyet Müdürlüğü kapısında onları dipçikle dövdüklerini gördüm. Sonra Holan tarafındaki köylüler geldi. Bize Holan tarafında arayın dedi. Bunun üzerine Leyla Gasyak ve ben onu aradık. Leyla bana, Yahya ve Aziz’in derenin yanında bir taşlığın altında öldürüldüğünü söyledi. Sonra gittik, baktık. Taşların altında 4 cesedin olduğunu gördük ve cesetleri çıkardık. 4 cesedi traktörün römorkuna koyarak Cizre’ye hastaneye getirdik. Oğlumun yüzük parmağı yarısına kadar kesikti. Yüzüğü de yoktu. Burada halk da toplandı. Halkın toplandığını gören güvenlik güçleri, köpekleri üzerimize saldılar. Cesetleri çıkardığımda oğlum Yahya’yı teşhis ettik. Daha sonra cesetleri mezara gömdüler. O günden bu yana soruşturma yapılmadı. Selim Hoca diye bilinen biri evimin yanına gelerek bana silah doğrultu. Bana ‘bir daha oğlunun bahsini edersen evine gaz bombası atacağım’ dedi. Bir süre sonra Ramazan Hoca ve Cebbar adındakiler Selim Hoca gibi beni tehdit etti.”



2 KİŞİYİ GÖSTERDİ



Mahkeme başkanının sorusu üzerine İsa Akman, oğlunun Bedran (Adem Yakin) ile Abdulhakim Güven’in öldürdüğünü düşündüğünü belirtti. Yine başkanın isteği üzerine Akman, Adem Yakin ile Abdulhakim Güven’i doğru teşhis etti. Baba Akman, görgü tanıklarının kendisine oğlunun Bedran ile Abdulhakim’in tarafından götürüldüğünü aktardığını ifade etti.



CİZRE’DEKİ KEMİKLER HAVYAN KEMİĞİ ÇIKTI



Duruşmada mağdur ifadelerinden sonra mahkeme heyeti dosyaya eklenen belgeleri taraflara ibraz etti. Cizre’deki kazıda ortaya çıkan kemiklerle ilgili Adli Tıp Kurumu’na gelen yazıda kemiklerin hayvan ait olduğunun belirlendiğini aktardı. Telefon görüşmeleriyle ilgili bazı sanıkların numaralarının bulunmaması nedeniyle mahkeme heyeti sanıklardan numaralarını alarak, dökümlerinin dosyaya eklenmesi için müzekkere yazılacağını kararlaştırdı.



‘KAYIP VE FAİLİ MEÇHULLARIN SORUMLUSU JİTEM’



Mağdur avukatlarından Tahir Elçi, “Tanıkların büyük bir bölümü dinlendi, ancak dinlenmemiş tanıklar varsa onların da dinlenmesi gerekir. Ardından olayları birebir gören bazı tanıkların, Mehmet Nuri Binzet ve gizli tanıkların dinlenmesi gerekirli” dedi. Sanık avukatlarının mağdurların çelişkili ifadeler verdiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını dile getiren Elçi, şöyle devam etti:
“1990’lı yıllarda birçok merkezde jandarma ile bağlantılı sivil bazı kişiler, sivil araçlarla İlçe Jandarma Komutanlığı’na giriş çıkış yapıyorlar. Bunları herkes biliyor. Bunlar JİTEM diye adlandırılıyor. Bu ekip gözaltına alınma, kayıp ve faili meçhullerden sorumludur. Bu nedenle sanıkların ifadelerine inanmıyoruz. Cemal Temizöz, önemli bir kamu görevlisidir. 1993 yılında bütün adli işleri yapan görevlilerinin isimlerini bilmiyor. Ya da o kadar gizlidir. Selim Hoca, Cebbar, Ramazan ve Tuna kimdir? Bize bunların kim olduğunu söylesin. Neden bunların adlarını mahkemeye sunmuyor. Aralarında Abdulhakim Güven, Adem Yakin ve Hıdır Altuğ’un da bulunduğu grup, terörle mücadele kapsamında bir ekiptir. Bu yapının benzeri Silopi ve Diyarbakır’da aralarında bağlantı olacak şekilde var.”



BEYAZ TOROS FOTOĞRAFI



Avukat Elçi, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’nın bahçesinde beyaz renkli Toros marka bir otomobilin zırhlı araçla birlikte çekilmiş fotoğrafını göstererek, “Cemal Temizöz bize bunu açıklasın. Nedir bu. Yoksa savunmaları bize inandırıcı gelmeyecek” diyerek fotoğrafı mahkeme heyetine sundu.



SUSURLUK BENZETMESİ



Cizre’de 1993-1995 yılları arasında birçok insanın öldürülüp, gelişi güzel etrafa atıldığını iddia eden Elçi, “Sonra bulunarak, kimliği belirsiz bir şekilde gömülüyor. Neden öldürülüyor. Bu yapı sadece dehşet, korku saçmak için de cinayetler işlemiş. Her aileden birini öldürüp, herkesin hedeflerinde olduğunu göstermeye çalışmış. Bu insanların çok büyük bir bölümü PKK örgütüne yardım ve yataklık ettikleri düşüncesiyle öldürüldü. Aynı Susurluk gibi, kamu içindeki bazı kişiler kendi yöntemleriyle sorunları çözmek istemiş. Ne yazık ki o dönem yöneticiler de ses çıkarmamış, destek vermiş. Bu nedenle yargılamanın sürdürülmesi ve sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi gerekir” diye konuştu.



GÜVEN İLE AVUKATLAR ARASINDA GERGİNLİK



Sanıklardan Abdulhakim Güven bu sırada söz alarak, “Burada mağdur yok, bizden şikayetçi olan avukatlar var. Avukatların acısı var. Bize kin kusuyorlar” sözleri üzerine müdahil avukatlardan tepki geldi. Sesini yükselten Güven’i mahkeme başkanı uyardı. Avukatların aslında PKK terör örgütünü anlattığını söyleyen Güven, “Avukatlar bizim savunmamızı engelliyor. Avukatlarımız savunmamızı yapamıyor. Esas örgütçü olan bunlardır” dedi ve açıklamasının tutanağa geçmesini istedi.
Konuşması sırasında bir avukatın ağabeyinin Cizre’de PKK tarafından kurulan halk mahkemesinin başkanı olduğunu ileri süren Güven’e bir kez daha tepki gösterildi. Güven, bahsettiği avukatın aşiretinin yüzde 80’ninin PKK’nın kucağında olduğunu, Cemal Temizöz’ün çabaları sayesinde bir kısmının kurtarıldığını öne sürdü.
Bu arada mahkeme başkanı Güven’e hangi avukatı kastettiğini sorması üzerine, Şırnak Barosuna bağlı Rıdvan Dalmış'ı kastederek “Bu çocuktur” deyince, yine avukatların tepkisiyle karşılaştı. Müdahil avukatlara dönen Güven, “Boş konuşuyorsun. Edepli olacaksın” diyerek avukatlara çıkıştı. Her tahliye talep edişlerinde müdahil avukatların tepkisi ile karşılaştıklarını savunan Güven, “Ben 50 kişiyi de vursam, tahliye talep etmem normal. Başından beri bizi tahrik ve taciz ediyorlar” dedi.



SANIK ALTUĞ FENALAŞTI



Sanık Kukel Atak, konuştuğu sırada şeker hastası olan Hıdır Altuğ fenalaştı. Altuğ, görevliler yardımıyla salondan çıkarılarak müdahale edildi.
Ardından söz alan sanık Tamer Atak, ise müdahil avukatları kastederek, “Ben, teröre hedef olan bir ailenin mensubuyum. 25 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Ama bunlar 25 yıldır terörle müzakere ediyor. 25 yıldır bizi roketlerle sindirmediler, şimdi tanıklarla sindirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.



PKK’DA İKEN KULAK KESİP TESBİH YAPTIM



Sanık Adem Yakin ise söz alarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Oldukça gergin olduğu gözlenen Yakin şöyle konuştu:
“Ben efsanevi bir adamım. Beni Genç Osman diye yetiştirdiler. Terör makinesi haline getirdiler. 22 Temmuz 1990 tarihinde Uludere Şenoba Karakolu’nda verdiğim ifademde, ‘PKK’da yer aldığım süre içerisinde dişsiz Mahmut diye bilenen kişinin emrindeydim. Onun talimatları doğrultusunda hareket ederdim. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını kesip, kaynatıp ardından tuzlayıp tesbih yaptım. Köy köy dolaştırdım. Bu yaptıklarımın haddi hesabı yoktur. Ben bunları inandığım değerler uğruna yaptım. Bizim tutuklanmamız 29 Mart seçimlerine yatırımdı. Önümüzdeki seçimlere bakalım hangi komplo ile karşı karşıya kalacağız.”



KAMİL ATAK: CEVAPSIZ KALMAM




Sanık Kamil Atak ise kendisine yönelik hakaret içerikli sözlere maruz kaldığını öne sürerek, kendisini suçlu olarak görmediğini söyledi. Atak, “Ben Güneydoğu’nun en mağdur adamıyım. Herkes birbirine saygılı olmalıdır. Bundan sonraki duruşmalarda, hukuk dışına çıkılırsa cevapsız kalmayacaktır. Benim ismim Kamil Atak, Kamo değil. Bunlardan da baro başkanı olarak Mehmet Emin Aktar’ı sorumlu tutarım” diye konuştu. Atak, Diyarbakır Baro Başkanı Aktar’a dönerek, “Ben de sana Emo desem uygun olur mu?” diye sordu.



TEMİZÖZ AVUKATLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU



Sanıklardan Albay Cemal Temizöz, yaptığı savunmasında, Avukat Tahir Elçi’nin mahkemeye sunduğu fotoğrafa atıf yaparak, “Bu araç personelin, yakalanıp el konulmuş bir araç olabilir. Fotoğrafın ne zaman çekildiği belirlensin. O dönem Şırnak’ta pek çok benzer şekilde Toros marka araç bulunuyordu. Biz kimseyi öldürmedik” dedi. Temizöz savunmasının devamında avukatlardan Rıdvan Dalmış, Tahir Elçi ve Güray Dal’ın bulundukları beyanlarda avukatlık sınırını aşarak, kendi şahsına yönelik hakaret ettiğini öne sürdü ve 3 avukat hakkında suç duyurusunda bulundu.



‘GÜVENLİK GÜÇLERİ TÖHMET ALTINDA KALIYOR’



Albay Temizöz, kendisinin TSK’nın şerefli bir subayı olduğunu, verilen her görevi başarı ile yerine getirdiğini ifade ederek, “Cizre’de tüm mezarlıklardaki cesetlerden bizi sorumlu tutuyorlar. O dönem PKK’ya milislik yapan kişiler, terör örgütüyle birlikte bizimle çatışmaya giriyordu. Terör örgütü cesedini götürmemişse, sivil vatandaş olarak kalıyor. Suç güvenlik güçlerine kalıyor. Götürmüşse bu sefer kayıp listesine giriyor. Eğer gömüldüğü yerde bulunmuşsa güvenlik güçlerini töhmet altında bırakılıyor” dedi.



TAHLİYE ÇIKMADI



Sanık avukatlarının da taleplerini dinleyen mahkeme heyeti, 40 dakikalık aranın ardından saat 00.30’da sonlandırdığı duruşmada, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 5 Şubat tarihine erteledi.

Radikal, 09.01.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.