Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Atalay açılımı sabote edenlere tepki gösterdi

Atalay açılımı sabote edenlere tepki gösterdi  

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, çocukların arkasına saklanarak onları güvenlik güçlerinin karşısına çıkaranların, hak ettikleri cezayı göreceklerini belirterek, ''Kalem tutması gereken eller, taş tutuşturanların kirli oyunlarını lütfen hep beraber bozalım. Hiç kimse terörü ve teröristi meşrulaştıramaz. Terör ve teröristle mücadelemiz dün olduğu gibi bugün de tavizsiz bir şekilde ve kararlılıkla devam etmektedir. Terör, sona erinceye kadar bu mücadelemiz sürecektir'' dedi.

Atalay, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında son günlerde bazı kentlerde yaşanan olayları değerlendirdi.

Halkın huzur ve güvenliğini bozmaya yönelik bazı sokak gösterileri ve şiddet olaylarının değişik şehirlerde sergilendiğini anlatan Atalay, ''Birliğimiz, dirliğimizi hedef alan, milletimizin kardeşlik duygularını çalışan bu tür provokatif eylemleri yakından takip ediyoruz ve gereğini yapıyoruz. Dikkatle izliyoruz, gayet iyi analiz ediyoruz'' diye konuştu.

Yasa dışı gösteriler ve eylemler karşısında gerekli müdahaleler ve hukuki işlemlerin yapıldığını belirten Atalay, şöyle konuştu:

''20 Kasım-6 Aralık 2009 tarihleri arasında yapılan yasa dışı eylemler nedeniyle 799 kişi gözaltına alınmış ülke genelinde ve bunlardan 119'u tutuklanmıştır. Kamu mallarını ateşe verenler, telafisi imkansız bazı acılara da sebep olmuşlardır. Yaklaşık 1 ay önce terör örgütü yandaşlarının İstanbul'da belediye otobüsünü molotofkokteyli atmaları sonucu yaralanan bir kızımız maalesef bugün hayatını kaybetmiştir. Bu konuda üzüntümüz sonsuzdur. Bu olayla ilgili 7 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 6'sı tutuklanmıştı.

Diğer yandan, bir Diyarbakır'daki gösterilerde bir üniversite öğrencimizin hayatını kaybetmesi de bizi üzmüştür. Bununla ilgili adli soruşturma da devam ediyor, biz de yakından takip ediyoruz.

Çocukların arkasına saklanarak onları güvenlik güçlerimizin karşısına çıkaranlar, hak ettikleri cezayı göreceklerdir. Anne, babalara bir kez daha seslenmek istiyorum; lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım. Dün yakalanan bir çocuk, 'ne olur, anneme söylemeyin bana kızar' diyor. Eyleme karışmış. Onları ellerine taş verip sokağa salan karanlık ellerden kurtaralım. Kalem tutması gereken eller, taş tutuşturanların kirli oyunların lütfen hep beraber bozalım. Hiç kimse terörü ve teröristi meşrulaştıramaz. Terör ve teröristle mücadelemiz dün olduğu gibi bugün de tavizsiz bir şekilde ve kararlılıkla devam etmektedir. Terör, sona erinceye kadar bu mücadelemiz sürecektir.''

-''HUKUK KANALLARI AÇIKTIR''-

Demokratik açılımın demokratikleşme boyutunun bir yönüyle terörizmin istismar ettiği kaynakları kurutmaya yönelik olduğunu ifade eden Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

''İnsanımızın doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri kullanımı önündeki engelleri biz kaldırmakta kararlıyız. Terör bunu engelleyemez. Demokratik süreci, demokratik açılımı, demokrasiyi teröre feda etmeyiz. Açılımı baltalamayı hedefleyen yasa dışı eylemler mücadelede de aynı ölçüde kararlıyız. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Toplumsal talepler için hukuk kanalları açıktır. Şiddete başvurmadan hukuk içerisinde kalmak şartıyla her türlü demokratik hak kullanılabilir. Şiddet, hak aramanın yolu asla olamaz, buna da izin vermeyiz.''

Türkiye'nin, huzur ve istikrara kavuşmasından, kendi iradesiyle sorunları çözmesinden birilerinin rahatsızlık duyduğunu anlatan Atalay, ''Bu tür yasa dışı eylemler de ülkemizde huzur ve istikrarı istemeyenlerin amaçlarına hizmet ediyor. Demokratik açılımı istemeyenlerin, kardeşliği, barışı, huzuru istemeyenlerin adeta elinde bunlar kullandıkları, istismar ettikleri konular oldular. Milletimizin engin sağ duyusu ve kardeşlik duygusu bu topraklara husumet ve şiddet tohumları ekmeye yönelik kirli oyunları boşa çıkarmıştır ve çıkaracaktır'' diye konuştu.

-''HÜR VE SORUMLU BASIN ANLAYIŞI''-

Bu oyunların bozulmasında hür ve sorumlu basın anlayışının önemine değinen Atalay, şunları kaydetti:

''Terörle mücadelenin başarıya ulaşması için yazılı ve görsel medyaya çok önemli görevler düşüyor. Terör örgütlerinin amacı yaptıkları her eylemin basında büyük yankı bulması ve toplumun korku yoluyla sindirilmesidir. Demokratik rejimlerde basın bu amacın farkında olur, farkındadır. Dolasıyla terör ve şiddet olaylarını kamuoyunu aktarırken terör örgütünün ekmeğine yağ sürecek üsluptan kaçınırlar.

Bu konuda basınımızdan bizim talebimiz milletimizin hassasiyetini dikkate alarak kin ve husumeti teşvik ve tahrik edici olayları olduğundan büyük gösteren haber ve yayınlardan uzak durulmasıdır. Söz gelimi, küçük bir grubun belirli bir yerde attıkları havai fişeğin, 'savaş alanı' gibi tabirlerle ve aynı görüntülerin dakikalarca tekrar tekrar yayınlanması insanlarımızı rahatsız ediyor. Bunları biz de takip ediyoruz. Elbette demokratik rejimlerin en büyük güvencelerinden biri geniş ifade özgürlüğüne sahip bir basının varlığıdır. Bu konuda elimizden gelen gayreti gösteriyoruz ancak sorumlu basın ve yayın anlayışının, ifade özgürlüğünün başkalarının yaşama hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükleriyle de dengelenmesi gerekmektedir.''

Atalay, ''Demokratik açılım'' sürecinde basın ve yayın organlarının büyük bir kısmının çalışmalara ne kadar destek verdiklerini memnuniyetle gördüğünü belirterek, ''Bu desteğin devamının hem devletimizin hem milletimizin yararına olduğunu ifade etmek istiyorum'' dedi.

''Büyük sorunları çözmek için büyük irade gerekir'' diyen Atalay, büyük sorunlarla uğraşıldığını, bu sorunların küçük hesaplarla çözülemeyeceğini kaydetti.

Millete ayak bağı olan sorunları çözme konusunda gerekli irade ve azme sahip olduklarını belirten Atalay, ''Bölgesinde ve dünyada barışın, huzurun ve özgürlüğün büyük güvencesi olacak büyük Türkiye'yi inşa etmek için ağırlıklarımızdan kurtulmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Biz milletimiz ve devletimizin geleceğini hesaba katarak büyük düşünüyoruz. Tarihi büyük düşünenler yapar. Küçük hesap peşinde olanlara da tarih en fazla dipnot düşer. Bu nedenle hükümet olarak diğer hizmetlerde olduğu gibi demokratik açılım konusunda da tüm engellemelere rağmen 'durmak yok yola devam' diyoruz'' şeklinde konuştu.

Atalay, ''Demokratik açılım sürecini sadece milleti muhatap alarak biz başlattık. Bu süreç her türlü engellemelere rağmen devam etmektedir ve edecektir'' dedi.

Toplantıda, bu meselenin, sorunun sadece AK Parti'nin ya da hükümetin değil, tüm toplumun meselesi olduğunu, dolayısıyla bu soruna bir devlet politikası çerçevesinde, hep birlikte çözüm bulunması gerektiğini söylediğini anlatan Atalay, ''Aynı basın toplantısında tüm toplumsal ve siyasal kesimlere de şu çağrıyı yapmıştım; 'gelin bu sürece katılan milletimize çok ağır bedeller ödeten, geleceğimize ipotek koyan bu sorunu hep birlikte çözelim' demiştim'' diye konuştu.

Açılımın hedeflerini açık bir şekilde milletle paylaştıklarını belirten Atalay, ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi''nin iki temel hedefi olduğunu söyledi. Hedeflerden birinin terörün sonlandırılması diğerin ise demokrasi standardının yükseltilmesi olduğunu söyleyen Atalay, şöyle konuştu:

''Hep net olduk, şimdi de aynı şekilde çizgimiz devam ediyor. Bu hedeflere ulaşmak için atılacak kısa, orta ve uzun vadeli adımları da TBMM'de açıklamıştık. Dolayısıyla, demokratik açılım konusunda biz baştan itibaren katılımcı, kucaklayıcı ve şeffaf bir yöntem izledik. Her safhasını sizlerle ve vatandaşlarımızla paylaştık. Hiçbir şeyi halkımızdan saklamadık. Her konuyu gün ışığında, şeffaflık ve hesap verebilirlik esasları çerçevesinde ele aldık.

Bilindiği gibi, büyük sorunların çözümü sancılı olur. Hiç kimse on yılların büyüttüğü bir sorunu sihirli bir değnekle bir çırpıda çözmemizi beklemesin. Zaten bu mümkün de değildir. Köklü sorunların bizzat bu sorunlardan beslenen çok büyük sektör oluşturduğunu ve sektörün aktörlerinin de çözüme direndiğini hepimiz tarih boyu görmüşüzdür. Her geçen gün bu direncin çok farklı versiyonlarıyla karşılaşıyoruz, ancak biz birlik ve beraberliğimize kasteden terör sorununu, ondan beslenenleri her türlü direncine rağmen çözmeye kararlıyız. Bu konuda milletimiz müsterih olsun ve hükümetimize güvensin. Yıllardır milletimizin kanını emen ve bize büyük acılar yaşatan bu teröre kararlılıkla azimle ve cesaretle alt etmeye çalışıyoruz. Biz küçük siyasi hesaplar peşinde değiliz. Bizim tek amacımız, memleketimizin sorunlarını çözmek ve varsa acılarını dindirmektir. Çünkü biz siyaseti millete hizmet etmenin yolu olarak gördük.''

-''MİLLETİMİZE ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ REVA GÖRENLER...''-

Siyaset anlayışlarının kavga veya çatışmaya değil mutabakata dayandığını ifade eden Atalay, birleştirici ve bütünleştirici yaklaşımlarının maalesef muhalefette gerekli karşılığı bulmadığından yakındı.

Tüm çabalara rağmen muhalefetin demokratik açılım projesine katılım ve katkısının sağlanamadığını belirten Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

''Bu onların tercihidir, ancak şunu açıkça ifade etmek istiyorum; sudan bahanelerle ve küçük hesaplarla bu süreci tıkamaya çalışanları, negatif siyaset anlayışıyla demokratik açılımı sabote etmeye çalışanları milletimiz biliyor ve affetmeyecektir. Tarih milletimize çözümsüzlüğü reva görenleri yargılayacaktır. Buna inanıyorum. Demokratik açılım sürecini sadece milleti muhatap alarak biz başlattık. Bu süreç her türlü engellemelere rağmen devam etmektedir ve edecektir.

Bu gerçeğe rağmen, açılımın sona erdiğini iddia ve ilan etmede birbirleriyle yarışanlara milletimizin huzurunda sormak istiyorum; peki sizin çözüm öneriniz nedir? Terörü sonlandırmak ve demokrasimizi pekiştirmek amacıyla başlattığımız Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi karşısında alternatif olarak geliştirdiğiniz düşünce, görüş ve proje nedir? Demokratik rejimlerde muhalefetin görevi sorunları çözmek için başlatılan süreçleri kapatmak mıdır? Muhalefetin de toplumsal sorunların çözümü konusunda politika geliştirme yükümlülüğü yok mudur? Muhalefet olarak işiniz ve işleviniz sadece başlatılan olumlu süreci mantıksız gerekçelerle engellemeye çalışmak mıdır? Milletimiz bu soruların cevaplarını muhataplarından her zaman beklemektedir ama onlar bu soruların cevabını düşünürken biz bütün gücümüzle açılımın başarıya ulaşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.''

-''KARŞIMIZA ÇIKAN DİKENLERİ...''-

Doğru bildikleri yolda milletin desteğiyle yürüdüklerini belirten Atalay, bu yolun dikensiz olmadığını da bildiklerini söyledi.

''Karşımıza çıkan dikenleri tek tek ayıklayarak yürümeye devam edeceğiz'' diyen Atalay, şöyle devam etti:

''Aziz Türk milletini daha demokratik, daha huzurlu ve daha müreffeh günlere götüren bu yolda karşımıza çıkan tek tek ayıklayarak yürümeye de devam edeceğiz. Meclis'teki genel görüşmede açıkladığımız programa göre çalışmalarımız sürüyor. Özellikle toplumun tamamını ilgilendiren temel hak ve hürriyetleri daha iyi korumaya yönelik mekanizmaların kurulmasına ağırlık veriyoruz. Bu mekanizmalar, 'herkes için daha fazla özgürlük' esasına dayanan demokratik açılımın en önemli boyutlarından birini oluşturmaktadır. En önemlileri, bağımsız bir insan hakları kurumunun kurulması, ayrımcılıkla mücadele kurulunun oluşturulması, bağımsız kolluk şikayet komisyonu kurulması ve işkenceye karşı BM Sözleşmesi'nin ihtiyari protokolünün onaylanmasıyla kurulması zorunlu hale gelecek olan bir ulusal önleme mekanizması üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor. Bunlardan birisi zaten Meclis'e gönderildi. BM ile ilgili olan. Diğer üçünün de çalışmalarını hızlandırıyoruz. Yakın zamanda onlarla ilgili tasarılar sonuçlandığında açıklama yapacağım ve Bakanlar Kurulumuza o tasarıları sevk edeceğim ondan sonra da Meclis'e gidecek.''

Atalay, bu çalışmaları yaparken devletin farklı kurumlarının, akademisyenlerin ve sivil toplum örgütlerinin de görüşlerinin alındığını belirterek, ''Dolayısıyla, toplumun tamamını ilgilendiren bu insan hakları mekanizmalarının yapısı ve işlevlerini mümkün olabildiğince katılımcı yöntemle belirliyoruz. Esasen basınımızla paylaştıktan sonra onların da ayrıntılarını tartışmaya açmış olacağız'' diye konuştu.

Atalay, ''demokratik açılım'' sürecine ilişkin, ''DTP'nin içerisinde farklı görüşler olabiliyor. Ama ben şunu ifade edeyim, bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimiz ve ülkemiz için biz bu çalışmayı yürütüyoruz'' dedi.

''DTP'nin süreci sıkıntıya sokma gerekçelerinden biri İmralı, diğeri ise operasyonların devam etmesi. Bununla ilgili değerlendirmeniz nedir?'' şeklindeki soru üzerine Atalay, ''Adalet Bakanlığının gerekli açıklamayı ve gerekli çalışmaları yaptığını belirterek, kendisinin bu konuda ilave edecek bir şeyi olmadığını'' söyledi.

''Adalet Komisyonu'na taş atan çocuklar için yasa tasarısı olarak bilinen yasa tasarısının perşembe günü gelip gelmeyeceği'' ve ''polislerin iki ay askerlik yaptıktan sonra görev yapmalarına devam etmelerine imkan sağlayan bir düzenleme olduğu yönündeki'' çalışmaları sorması üzerine Atalay, Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklik öngören tasarının komisyonda görüşülmesinin teknik sebeplerle ertelendiğini belirtti. Muhalefetin söz konusu tasarının gündemden çıkarıldığı yönünde açıklamalar yaptığını kaydeden Atalay, bunun kesinlikle söz konusu olmadığını kaydetti.

Atalay, polislerin iki ay askerlik yaptıktan sonra görev yapmalarına devam etmelerine imkan sağlayan düzenlemeyle ilgili olarak, ''Bütün emniyet teşkilatımızı ve polis arkadaşlarımızı ilgilendiren bir konudur. Meclis'te değişik muhalefet ve iktidar kanadından milletvekillerinin soruları ve teklifleriyle konu gündeme gelmişti. Ben de şunu demiştim: Bu konuda bizim de düşüncemiz, tercihimiz, iyi bir eğitim gören polisimizin askerlikle ilgili konularının yeniden değerlendirilmesidir. Bu konunun çalışılmasıdır, bunun üzerinde çalışacağız. Ama tabii olgunlaştırılmaya ve görüşmelere dayanıyor'' dedi.

İçişleri Bakanı Atalay, ''DTP hakkındaki kapatma davasının yarın esastan görüşüleceğini, DTP hakkında kapatma kararı çıkması durumunda demokratik açılım sürecine etkisinin nasıl olacağı'' yönündeki soruya şu yanıtı verdi:

''Bizim öteden beri parti kapatma davaları ile ilgili görüşlerimiz bellidir. Biz, prensip olarak demokratik rejimlerde parti kapatmalarına karşıyız, parti olarak, hükümet olarak. Yani bu süreçle ilgili de süreci yürütenler ve hükümet olarak, bütün gelişmeleri olabilecekleri, çalışıyoruz, değerlendiriyoruz. Tabii işin bir boyutu yargıdır. Gelişmelere göre biz kendimiz değerlendirmelerimizi yapıp çalışmamızı ona göre yürütmüş olacağız.''

DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna'nın ''Anayasa Mahkemesi'nden kapatma kararı çıkarsa dağa dönüşün yolu açılır'' şeklindeki açıklamasını hatırlatan bir gazetecinin konu ile ilgili değerlendirmesini sorması üzerine Atalay, ''Kendileri bilir. Onların düşünceleri ile ilgili şu anda çok bir şey söylemem gerekli değil'' dedi.

''Sizce DTP'siz süreç devam edebilir mi? Siz buna inanıyor musunuz?'' sorusuna Atalay, ''Sadece bir kişinin değil, oradaki genel değerlendirmeleri de takip etmeniz lazım. Genel Başkan'ın da bu gün açıklaması oldu biliyorsunuz, açılımın devam ettiğine ilişkin. DTP'nin içerisinde farklı görüşler olabiliyor. Ama ben şunu ifade edeyim, bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimiz ve ülkemiz için biz bu çalışmayı yürütüyoruz'' yanıtını verdi.

-''AÇILIMDA ÇOK HIZLI BİR MESAFE ALDIK''-

İçişleri Bakanı Atalay, ''Demokratik açılım ile ilgili tartışmalar devam ederken (dağdan dönüşlerin bayram sonrası olacağını) söylemiştiniz. Açılımın ağırdan işlediği bugünlerde dönüşlerin devam etmesini bekliyor musunuz?'' şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:

''(Açılımın ağır işlediği bugünlerde) diye bir ifade kullanıyorsunuz. Galiba bu konularda dünyadaki gelişmeler, örnekler... Bunlar çok iyi bilinmiyor. Başta da ifade ettim, on yılların biriktirdiği konular böyle bir kaç ayda çözülmez. Sizler o konuları da düşünmelisiniz. Bu hiç ağırdan işlemiyor. Çok hızlı bir mesafe aldık. Yani zihinlerde mesafe alındı, çok konuşuldu, çok düşünüldü, çok tartışıldı, paylaşıldı, empatiler yapıldı, şefkat dili gelişti. Tabii bu konu Meclis'te konuşuldu. Biz orada kısa, orta ve uzun vadede yapacaklarımızı anlattık. Onlar üzerindeki çalışmalarımızı size anlattık. Diğer boyutu ile ilgili planlarımız devam edecek. Bu ayın ikinci yarısında, 20-22 Aralık tarihlerinde Üçlü Mekanizma Toplantısı olabilir. Bu konular orada daha somut şekilde gündeme alınacak. Biz de Üçlü Mekanizma için hazırlıklar yapıyoruz.''

-ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİNİN ÖLÜMÜ-

Atalay, bir başka soru üzerine, ''Diyarbakır'da çıkan olaylarda bir üniversite öğrencisinin hayatını kaybetmesine'' ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

''Diyarbakır'daki olay için üzüldük. O inceleniyor. Biz de takip ediyoruz. Adliyeye intikal etti ve orada inceleniyor. Diyarbakır ve her yerdeki olayları en yakından takip ediyoruz. Her yerde olup bitenleri en iyi şekilde takip ediyoruz. Hiçbir yerde bir boşluk yok. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk içerisinde her hak aranabilir, her düşünce ifade edilebilir. Ama şiddet ile hiçbir yere varılamaz. Şiddete müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz.

Çıkan olaylardan vatandaşlarımız çok rahatsız. Vatandaşlarımızın katılımı da olmuyor. Ama bazen yansıtılma şekli... Geçen bir televizyonumuzun akşam bülteninde Adana'daki bir görüntü 7 dakika verildi. Adana Valisi ile benim gündüz görüşmemde 'önemli bir olay yok' dedi bana. Çünkü yansıtmaya bile gerek olmayan çok küçük bir öğrenci grubu, iki tane havai fişek atıyor. 'Adana savaş alanına döndü' diye ana haberde veriliyor. Bunlar medyamızın kendi bileceği iş.

Türkiye'de son olaylarda vatandaş katılımı, toplumsal katılım çok düşüktür. Bizim bildiğimiz şeyler var. Sivil toplum kuruluşları, başta Diyarbakır olmak üzere bu gelişmelerden rahatsızlıklarını ifade etmişlerdir. Yani burada olaylardan vatandaşlarımız rahatsızdır, katılım düşüktür. Biz bundan sonrası için hem beklemiyoruz hem de olursa hiç müsamahamız yok. Hukuka uygun olmayan her yürüyüş ve faaliyette gerekli tedbir alınacak.''

Bakan Atalay, ''Kandil'deki kadroların farklı ülkelere gönderilip gönderilmeyeceğinin'' sorulması üzerine, ''Bu, sürecin çalışılan boyutları, dış politika ile ilgili boyutları, diplomatik boyutları. Bütün bunlar sürecin içerisinde çalışılıyor'' değerlendirmesinde bulundu.

''Güvenlik Müsteşarlığının'' kurulması ile ilgili çalışmaların hangi boyutta olduğunun sorulması üzerine Atalay, konunun Meclis'te gündeme alınmasını beklediklerini söyledi. Atalay, İçişleri Bakanlığının ''demokratik açılım sürecinin'' koordinesini sağladığını hatırlatarak, ''Müsteşarlık kurulsaydı çalışmaları o yürütecekti'' dedi.

Star, 07.12.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.