Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Herkes yargıya hesap vermek zorunda

Herkes yargıya hesap vermek zorunda

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Hükümetin (Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı) asimetrik savaşın parçası olduğundan benim hiçbir şekilde kuşkum yoktur'' dedi.

Baykal, Parti Meclisi toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. 3 emekli kuvvet komutanının ''Ergenekon Soruşturması'' kapsamında zanlı konumunda ifade vermesiyle ilgili değerlendirmesi sorulan Baykal, sürecin fiili olarak işlemeye başladığını, herkesin sürecin nasıl gelişeceğini izlemesi gerektiğini söyledi.

Bu konuda Türkiye'de herkesin yargıya hesap vermesinin zorunlu olduğunu, kimsenin özel bir himayeYe alınamayacağını söylediğini hatırlatan Baykal, şöyle konuştu:

''Söz konusu tartışmalarla ilgili olarak ciddi iddialar ortaya atılmış, söylentiler yaygınlaşmıştır. Böyle bir tablo karşısında bu sorgulamanın doğal olarak anlaşılması gerektiğine prensip olarak inanıyorum. Tabii bu, Türkiye'de yargının ne durumda olduğu konusundaki düşüncemizi, kaygılarımızı korumamıza engel değil. Yargı ciddi bir şekilde tahrip edilmiştir, kendi içinde ayrıştırılmıştır. Bugün hukukun güven verici bir şekilde işleyeceği konusunda kamuoyunda anlayış büyük ölçüde ortadan kalkmıştır ve bunun çok haklı nedenleri vardır. Çok önemli iddialar ortaya atıldı ama bu iddialarla ilgili maalesef gerekenler yapılmadı, yapılamadı.''

Darbe iddialarına ilişkin bir belgenin ortaya atıldığını ancak ardından yaşananların iddiaları aydınlatmadığını savunan Baykal, kamuoyunun iddialarla ilgili tatmin edilemediğini söyledi. Baykal, Türkiye'de toplumun belgelerle belli bir kanaate yönlendirilmeye çalışıldığını ileri sürerek, bunun hukuki bir süreç olmadığını ifade etti.

-''LAF VAR, MAHKEME KARARI YOK''-

''Ortada bu kadar laf var, bir mahkeme kararı yok'' diyen Baykal, herkesin sorgulanabileceğini ancak hukuka saygı içinde hareket edilmesinin şart olduğunu bildirdi.

Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Olay hukuki bir konu olmaktan çıkıp da siyasallaşınca bu 'siyasetin tarafları kim' diye sorular ortaya geliyor. Bu mücadelenin tarafları ne? Mücadelenin hedefi belli. Bakıyorsunuz bazen Silahlı Kuvvetler, belli mensupları. Artık belli mensupları diye bir yerde tutulur olmaktan da çıktı. Konu Silahlı Kuvvetlerin tümünü tepeden tabana, zirvesi dahil hedef alan bir söyleme doğru taşınmak isteniyor. Hedef Silahlı Kuvvetler... Başka? Hedef yargı... Yargıyı hedef alan böylesine bir kampanyanın götürülmekte olduğunu görüyoruz. Siyasi mücadelenin taraflarından ikisinin ne olduğunu gördük, Silahlı Kuvvetler ve yargı. Öbür tarafta ne var? Bu mücadeleyi götüren öbür taraf ne? Parti midir, devletin bir organı mıdır, yoksa devletin içinde yeni gizli derin bir devlet oluşumu mudur, bir karargah mıdır? Karargahsa yanında kimler vardır, kim besliyor, ne için besliyor? Hükümetin, Başbakan'ın konumu nedir? Bunlar çok ciddi konular. Bakıyoruz, Türkiye lime lime olmaya başlamış.''

-''DAĞDAKİ TERÖR OVAYA İNDİ''-

Deniz Baykal, Türkiye'nin sorunlarının dar çerçeveden çıkıp yaygınlaşmaya başladığını ifade ederek, ''Terör dağdaydı, şimdi dağdaki terör ovaya indi'' dedi.

Baykal, toplumun çok ciddi bir şekilde terör konusu etrafında kamplaştırılmaya başlandığını öne sürdü.

Türkiye'nin 25 yıl çok ağır bir terör tehdidini göğüslediğini, binlerce evladını kaybettiğini anlatan Baykal, ''Bu büyük mücadele sırasında bir gün bile Türkiye'de toplumun, insanların birbirlerine kuşkuyla baktığına, suçlamaya yöneldiklerine, etnik kökeni nedeniyle ayrışma yaşandığına tanık olmadık. 25 yılı Türkiye çok soğukkanlı, sağduyulu biçimde taşıdı'' dedi.

-''LİME LİME AYRIŞIYOR TÜRKİYE''-

Baykal, Türkiye'nin 25 yıllık süreçte terörle mücadelesini yaptığını ve hiçbir zaman terörle mücadelesini topluma taşımadığını belirterek, şöyle konuştu:

''Bugün yurdun değişik yerlerinde karakollar basılıyor, devletin güvenlik kurumlarına karşı saldırılar yapılıyor, sokaklarda güven ciddi ölçüde kalkıyor. Daha dün bir öğretmenevinde yaşanan olaylar... Böyle hukuk olur mu, böyle devlet, iktidar, düzen olur mu? Türkiye'de artık herkes devleti arar hale gelmeye başladı, hukuku arar hale gelmeye başladı. Çünkü devlet şiddet karşısında boyun eğmeyecek, şiddeti etkisiz kılacak, bütün insanlar adına can güvenliğini, mal güvenliğini, hukukun üstünlüğünü güvence altına alacak bir kurum. İşliyor mu? Böyle bir kurumun var olduğunu söylemek giderek güçleşiyor. Lime lime ayrışıyor, parçalanıyor Türkiye. Fevkalade tehlikeli bir tablo. Bunun altında terör karşısında takınılması gereken tavırla ilgili hükümetin zihni karışıklığı yatıyor.

Dünyada teröre maruz kalan ülkelerin hiç birisi terör devam ederken elinde silah tutanlarla müzakere ederek, işbirliği yaparak, bir yandan onun teröre devam etmesini mazur görerek, onunla geleceğe yönelik anlaşma arayışına girmiş değildir. Böyle bir yaklaşımla bu konularda herhangi bir ülkede herhangi bir somut sonuç alınmış değildir. Terör devam ederken elinde silah varken siz onun elinde silah olmasını mazur görüp bunu bir mesele yapmayıp onunla anlaşmaya çalışırsanız, hiçbir zaman ona tam teslim olmadan anlaşamazsınız ve ona tam teslim olmak da sizin gücünüzde değil. Belki size bırakılsa teslim olacaksınız ama bu sizi aşan bir iş. Teslim olamazsınız, sizi teslim ettirmezler. Teslim olmayınca da o mücadele devam eder, şimdi bunu yaşıyoruz.''

-''AKADEMİDE BAŞLADI KARAKOLLAR HEDEF''-

CHP Genel Başkanı Baykal, DTP ile terör örgütü PKK'yı ayırmaya çalışmanın doğru olmadığını baştan söylediklerini anımsatarak, DTP'nin de açılımın muhatabının terör örgütünün ele başı Abdullah Öcalan olduğunu açıkladığını kaydetti. Baykal, ''Niye? O aidiyet. O aidiyeti sen göremiyorsun o söylüyor. O söylediği halde de anlamıyorsun'' diye konuştu.

''Yapılan hata terörü mazur görerek açılım yapma hatasıdır'' diyen Baykal, terörün talebinin sınırı olmadığını söyledi.

Bir süredir sokaklarda asayişin kalmadığını ifade eden Baykal, ''Ne ilginç çelişkidir ki bu süreç, Türkiye'de asayişi tesis etmekle görevli emniyet güçlerinin, polisin akademisinde başladı. Polis Akademisinde süreç başlatıldı, geldiğimiz noktada karakollar hedef haline gelmiştir, polise saldırılıyor'' dedi. Baykal, güvenlik güçlerinin kendini güvence altına almayı en önemli başarı ölçüsü haline getirmeye başladığını söyledi.

İmralı'daki şartlar öne sürülerek bu tablonun yaşandığını anlatan Baykal, şöyle devam etti:

''Buna inanan var mı acaba? Olay İmralı'daki şartlar meselesi değil, İmralı'yı meşru, muteber bir siyasi şahsiyet haline dönüştürme mücadelesidir. Açılım dediğiniz, İmralı'yı aklama, İmralı'yı meşrulaştırma, ona bir siyasi kimlik kazandırma, hükümlü olmaktan çıkarma, 10 binlerce insanın kanı parmaklarında olanı suçlu olmaktan çıkarmak olunca, bunun yolunu siz açınca o yoldan yürüyorlar. Hazirandan bu yana Türkiye nereden nereye geldi. Türkiye kendiliğinden mi buraya geldi? Politika bu.''

-''İKTİDAR HİMAYESİ OLMADAN ASİMETRİK KAMPANYA GİTMEZ''-

Baykal, bir gazetecinin, dünkü YAŞ toplantısında TSK'nın kendine yönelik asimetrik psikolojik savaş hakkında bilgi verdiğinin öğrenildiğini belirterek, hükümetin desteği olmadan böyle bir savaşın yönetilip yönetilemeyeceğini sorması üzerine, şunları söyledi:

''Hükümetin bu asimetrik savaşın parçası olduğundan benim şahsen hiçbir şekilde kuşkum yoktur. Bunu böyle bir platformda dile getirenler bu tespiti yaptılar mı yapmadılar mı bilmiyorum. Belki nezaketlerinden böyle bir tespit yapmanın çok ağır sonuçlar doğurabileceğini gördüklerinden dolayı 'yüz yüze bakar' diye bunu ifade etmemiş olabilirler. Benim şahsen hiçbir tereddütüm yoktur ki böyle bir kampanya, iktidarın himayesi olmadan hiçbir şekilde götürülemez. Bunu düşünmek safdilliğin ötesinde aptallıktır.''

HERKES HESAP VERECEK

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin hukukun gereğini yerine getirme konusunda bir siyasi iradenin, kararlılığın yeterince ortaya konulamamış olmasından dolayı sıkıntılı bir döneme girdiğini ileri sürerek, ''Buradan çıkışın yolu da hukuka saygı göstermek, temel ilkeleri korumaktır. Temel ilkelerin başında hiçbir şekilde teröre dayalı siyasetin kapısını açmamak ilkesi yatmaktadır'' dedi.

Baykal, Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin ''terör örgütü elebaşının yeniden yargılanmasına yönelik tartışmaların'' hatırlatması üzerine Baykal, bunun yeni bir tartışma olmadığını söyledi. Bunların hassas konular olduğunu, ortada da güven veren bir iktidar bulunmadığını savunan Baykal, tartışmanın önemini herkesin kavraması gerektiğini söyledi.

Baykal, terör örgütü elebaşının cezaevi koşullarını incelemek üzere Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesinden bir heyetin Türkiye'ye geleceğinin ifade edilmesi üzerine de ''Bu olayı uluslararası çerçeveye taşıma, bir suçludan bir siyasi şahsiyet üretme arayışının içinde değerlendirilmelidir. Zaten birileri olayı oraya doğru götürmeye çalışıyor. Bizim hükümet de öyle anlaşılıyor ki bunu oraya doğru taşıma bir uluslararası değerlendirmeyi talep etme noktasına gelmiştir'' diye konuştu. Baykal, konunun giderek daha da yaygınlaştırılmak istendiğini, hükümetin de buna katkı verdiğini ileri sürdü.

''DTP'ye yönelik kapatma davası nedeniyle Türkiye'nin gergin günler geçirdiği'' ifade edilerek, ''Hükümet bu noktadan sonra ne yapmalı ki gerginlik ortadan kalksın?'' diye sorulması üzerine Baykal, şunları söyledi:

''Türkiye'de önemli olan hukukun ve siyasetin kendi alanlarında işlemesidir. Hukuk kendi alanında işleyecektir, siyaset kendi alanında işleyecektir. Terör siyasetin bir parçası olamaz. Terörü himaye etmek, sahip çıkmak siyasetin bir parçası olamaz. Eğer hukuk siyaset yapmaya başlar, hukuk ötesi değerlendirmeler yaparsa hukuk çıkmaza girer, hukuk çıkmaza girince siyaset de çığırından çıkar. Türkiye'de zaten bir süredir bu süreci yaşıyoruz. Hukukun ne olduğunu da tabii ilgili mahkeme takdir edecektir. Bizim herhangi bir şekilde ona yön vermemiz söz konusu değildir. Türkiye'de yaşanan gerginlikler hukukun gereğinin yapılamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Hukukun gereğini yerine getirme konusunda bir siyasi iradenin, kararlılığın yeterince ortaya konulamamış olmasından dolayı Türkiye sıkıntılı bir döneme girmiştir. Buradan çıkışın yolu da hukuka saygı göstermek, temel ilkeleri korumaktır. Temel ilkelerin başında da terörle siyasetin hiçbir şekilde karıştırılmasına göz yummamak, mazur görmemek, hiçbir şekilde teröre dayalı siyasetin kapısını açmamak ilkesi yatmaktadır.''

-''BAŞKA PARTİNİN NE YAPACAĞIYLA DEĞİL, HUKUKUN İŞLEMESİYLE İLGİLENİYORUZ''

Baykal, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün, ''partisinin kapatılması ve milletvekillerine siyasi yasak getirilmesi halinde izleyecekleri yol hakkındaki'' açıklamalarının sorulması üzerine de Baykal, CHP'nin bir başka partinin ne yapacağıyla değil, hukukun işlemesiyle ve herkesin hukuk kararlarına saygı göstermesiyle ilgilendiğini söyledi.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın MİT yetkilileri hakkındaki suç duyurusuna ilişkin soruyu da yanıtlayan Baykal, Türkiye'de bazı kurumların siyasetin dışında tutulmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. ''Hükümet bu açılım politikası dolayısıyla tehlikeli sulara açılacağını değerlendirerek işin başından beri kendisine yandaş üretmeye çalışmıştır. Bu yandaş üretme arayışını siyaset platformunda da sürdürmüştür, devlet kurumları içinde de'' diyen Baykal, açılımın devlet politikası gibi yansıtılmak istendiğini ancak böyle olmadığının zaman içinde görüldüğünü savundu.

Baykal, ''Devletin istihbarat kuruluşlarına bu konuda özel görevler sorumluluklar yükletilmesi, onların etkin bir biçimde devrede tutulması bu politikayı devlet politikasına dönüştürmeye yetmemiştir. Bu çerçevede hükümetin devlet kurumlarını sakınması lazımdır, çok fazla bu süreçlerin içine bulaştırmaması lazımdır. Kurumların da kendilerini siyasal çekişmelerin bir parçası haline dönüşmekten uzak tutmasına ihtiyaç vardır.'' dedi.

Bir gazetecinin ''Bu sorunları gazeteciler yazmazsa Türkiye güllük gülistanlık mı olacak? Ve Başbakan'ın dediği gibi köşe yazarları çok mu yazıyor?'' şeklindeki sözleri üzerine de Baykal, bu bir yorumsa aynen katıldığını belirterek ''demokrasi, demokrasi'' diyenlerin demokrasi anlayışının ortada olduğunu söyledi.

Baykal, bir başka gazetecinin ''Açılım projesine ilk başlandığında Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan'ın birlikte yola çıktığını ifade etmiştiniz. Şimdi ortalık karışınca Sayın Cumhurbaşkanı'nın geri çekildiğini düşünüyor musunuz?'' sorusuna karşılık olarak da ''Bilmiyorum, hiç belli olmaz. Her birisi şartlara göre gerekeni yapıyorlar'' yanıtını verdi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in açıklamalarına da değinen Baykal, şöyle konuştu:

''İş o kadar sağduyudan, akıldan, mantıktan azade bir noktaya gelmiştir ki birisi çıkıyor diyor ki 'hadi siz gidin orada 11 gün kalın, görürsünüz'... Orada kalan kim, niçin orada kalıyor? Neredeyse onun orada kalması kendi başına bir suçmuş gibi takdim ediliyor. Bu da belli bir ilgiyle sahipleniliyor, konuşuluyor, değer veriliyor. On binlerce insanın sorumluluğunu, kanını ellerinde taşıyan insanları meşru, muteber siyasi şahsiyetler diye kamuoyuna sunmaya cesaret ediyorlar. Bu mantığı kabul etmemizi istiyorlar. Bu amaçla belediye başkanları bir araya geliyor Türkiye'de. Basın toplantısı yapıyor, savcılar bunu izliyor, seyrediyor. Sonra biz 'hukuk' diye konuşuyoruz. Hukuk battal olmuş Türkiye'de, battal olmuş. Başından beri terör hükümet tarafından muhatap alındı olay o...''

Baykal, konuşmasının sonunda Türk kadınının 75. yıl önce bu gün seçme ve seçilme hakkına kavuştuğunu belirterek, bunun tarihi bir adım olduğunu söyledi. Baykal, bu adımı gerçekleştiren başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere cumhuriyet kadrolarına şükranlarını sunduğunu ifade etti.

Star, 05.12.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.