Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Haluk Koç, Erdoğan'a sordu: "Gazze sattığın jet yakıtıyla vurulmuyor mu?"

Haluk Koç, Erdoğan'a sordu: "Gazze sattığın jet yakıtıyla vurulmuyor mu?"
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Türkiye üzerinden İsrail'e jet yakıtı satıyor musun, satmıyor musun? İsrail jetlerine Türkiye üzerinden satılan jet yakıtıyla Gazze vuruluyor mu, vurulmuyor mu? Hadi bakalım kabadayı..." sözleriyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sorular yöneltti. Koç ayrıca, 4 eski bakanla ilgili fezlekelerin savcılığa iade edilmesine ilişkin de "Hırsızlığa onay, rüşvete onay, iftiralara onay, yalanlara onay verenler şu Hadis-i Şerif'i kulaklarından hiç eksik etmesinler; 'Sebep olan da yapan gibidir.' Aynı suçlara ortak oluyorsunuz" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Koç, toplantı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. Dört eski bakanla ilgili Meclis Soruşturma Komisyonu'nun bir türlü çalışmalarına başlayamadığını belirten Koç, "Herkesin gözünün önünde, 'nasıl, nereden, ne engeli çıkarırız da şu fezlekeler açılmadan rafta durur. İçeriği bir türlü milletin önüne getirilemez.' Bu arayış bahaneler yaratarak ne yazık ki devam ediyor" dedi.

Koç, şöyle devam etti:

"17 Aralık'taki pisliklerle ilgili, AKP'nin mecbur kalmasıyla kurulmasına onay verdiği bu soruşturma komisyonu önce üye tespitinde dağlar aştı, bir türlü üye tespitinde bulunamadı AKP, Meclis Başkanı kırk dereden su getirdi, Hükümet Sözcüsü Arınç, utana sıkıla, özgül ağırlık tartışmalarına girerek 'bu kadar da olmaz' deme noktasına geldi. Sonunda belirlendi. Komisyon toplandı, başkanını seçti, diğer kademelerini oluşturdu, çalışmaya başlayacak, 'Efendim dizin hatası var, bu fezlekeler açılmadan ilgili savcıya gönderilsin.' Kim söylüyor bunu? Aldığı talimat üzerine komisyon başkanlığına getirilen, iyi kötü hukukçu kimliği ile tanınan AKP Milletvekili Hakkı Köylü söylüyor. Utanma deseniz, 'o neydi' diyecekler. 'Yüzünüz kızarmıyor mu?' diyeceksiniz, 'Öyle bir his kalmadı bizde' diyecekler. Amaç ne? Amaç, bir tane müsamere çocuğu gibi meydan meydan dolaşıyor, yalan seanslarına devam ediyor. Sırf bu cumhurbaşkanı seçimleri öncesinde bu yaşanan pisliklerle, bunların kahramanlarıyla ilgili kamuoyuna bir malzeme sunulmasın, bir tartışma konusu yapılmasın. Tekrar milletin önüne, ayakkabı kutuları, kasalar gelmesin. 'Saat kaç Zafer Bey?' soruları gelmesin. Bütün dertleri bu."

Hukukun, iç tüzüğün, anayasanın hiçe sayıldığını savunan Koç, iktidarın halk diliyle "çamura yattığını" söyledi.

Koç, "Hiç kimse unutmasın, komisyon başkanı, bu son kirli görevi üstlenen Hakkı Köylü de unutmasın; hırsızlığa onay, rüşvete onay, iftiralara onay, yalanlara onay verenler şu Hadis-i Şerif'i kulaklarından hiç eksik etmesinler; 'Sebep olan da yapan gibidir.' Aynı suçlara ortak oluyorsunuz. Ne yaparsanız yapın, hangi taklaları atarsanız atın bu pislikleri örtmeye başta başçalan olmak üzere hiçbirinizin gücü yetmeyecektir" dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin işlediğini ifade eden Koç, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın toplama kalabalıklara "binbir gece masalları" anlattığını söyledi.

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ise anlayana, her gün son derece önemli dersler verdiğini belirten Koç, Başbakanın açıkladığı "vizyon belgesini de" "ustasından vizyon palavraları" diyerek eleştirdi.

İktidarın 12 yıllık muhasebesinin ortada olduğunu vurgulayan Koç, şunları söyledi:

"Besleme ve yalaka tayfa dışında bu komediye inanan yok. Sanki bu ülkede hukuk hiç katledilmedi. Sanki bu ülkede Balyoz, KCK, Ergenekon, Casusluk Davası, Oda Tv davaları, kumpasları yaşanmadı. Demokratik hakkını kullanan bu ülkenin gencecik çocukları sanki hiç katledilmedi ara sokaklarda. 12 Eylül darbe yasaları hala bu muhteremlerin rehberi olmaya devam etmiyor sanki. Basın özgürlüğü iğdiş edilmedi bu ülkede, sonuna kadar özgür. Alevi yurttaşlarımız hiç aşağılanmadı bu ülkede, hiç meydanlarda soy sop sorgulaması yapılmadı. Gencecik evlatların anaları mezhepleri farklı diye yuhalatılmadı meydanlarda, hiç olmadı böyle şeyler. Bunlar tarihimizde yakın dönemimizde hiç yok. Neymiş, bu zat cumhurbaşkanı olursa demokrasiyi geliştirecekmiş, vizyonda bu yazıyor. Hedefi kafasının arkasındaki, demokrasiyle tarif edilebilecek ne kaldıysa onları da tahrip etmek, hedef bu. Bu hırsı, bu gözü dönmüşlükle bırakın demokrasiyi geliştirmeyi, mevcudu da yok edip tam baskıcı bir üçüncü dünya ülkesi yaratma peşinde, amacı bu."

Erdoğan'ın vizyon belgesinde "refahı yükseltme" sözü verdiğini de hatırlatan Koç, "12 yılda Allah aşkına bu toplumun refahı yükseldi mi? Yükselen tek refah hanesi bu toplumda, Erdoğan'ın hanesi" diye konuştu.

Erdoğan'ın açıkladığı mal beyanında bir tane oturacak evi bile olmadığını dile getiren Koç, şunları kaydetti:

"Kardeşim o Kısıklı'da bir ada içerisinde sıra sıra villalar kime ait? Tapu da yok. Şehrizar villalarında sıfırlanmayan paralarla alınan villalar nerede? Urla'daki, Çatalca'dakiler nerede? Mal mülk yok. Bir lokma bir hırka, garip gureba. Evlere sığmayan dolarlar yok, gemiler hiç yok. Ticaret dehası gencecik mahdumlar, damatlar, enişteler bunlar hiç yok. Diğer kadrolara hiç girmiyorum. Vatandaşın refahına gelelim, Et, tavuk ve balık yiyenlerin oranı İstanbul'da yüzde 20, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yüzde 4 ile 10 arasında. İşsizlik can yakmaya devam ediyor. Kişi başına borç 4 bin 380 dolar, icralardaki dosya sayısı 20 milyonun üzerinde. Palavra ustası tuluata devam ediyor, vizyon açıklıyor, refahı geliştirecekmiş. Türkiye yeni vizyon belgesinde bir de öncü ülke olacakmış, yapa yalnız bir ülkeden bahsediyoruz. İtibarsız, ciddi hiçbir sorunda ağırlık koyacak ciddiyeti kalmamış bir yönetim tarzını yaşayan bir ülkeden bahsediyoruz."

Türkiye'nin, radikal terör örgütlerinin hedef tahtası, oyuncağı haline getirildiğini ileri süren Koç, "IŞİD denilen gözü dönmüş terör grubuna, rehin aldığınız diplomatları ve diğer Türkleri bırakın diye yalvarılıyor" dedi.

Gazze'de yaşananlar karşısında, Türkiye'nin bir diplomatik yaptırım, diyalog gücünün bulunmadığını savunan Koç, "Perde arkasında İsrail ile kanka, ticaret, proje, istihbarat, tatbikat ortağı. Perdenin önünde içi boş dayılanmalar, millet bizi alışverişte görsün tarzında posta koyma numaraları" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gazze'ye gidemediğini belirten Koç, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, Erdoğan'a "Gazze'ye gitme" dediğini hatırlattı. Koç, "Bizim kof kabadayı ne yapacak? Racon da kesemiyor, kıvranıyor, biraz dolaşıyor, mızırdanıyor. Daha sonra bir yandan 'başüstüne' diyor ama yalancı pehlivanlığı da elden bırakmıyor. Sonuçta iç piyasaya da bir tüketim malzemesi sunma alışkanlığında bu konuda. Sonuç sıfır. Kafa kuma gömülü, tükürülenler yalanmış. Gazze'ye gitme lafı boğazına takılıp kalıyor" şeklinde konuştu.

"Gazze sattığın jet yakıtıyla vurulmuyor mu?"

Koç, Başbakan Erdoğan'ın Koç, şu sorulara yanıt verilmesin istedi:

"Türkiye üzerinden İsrail'e jet yakıtı satıyor musun, satmıyor musun? İsrail jetlerine Türkiye üzerinden satılan jet yakıtıyla Gazze vuruluyor mu, vurulmuyor mu? Hadi bakalım kabadayı... Milleti meydanlara toplayıp iftar öncesi baymayı biliyorsun. Şunu açıkla bakalım. Türkiye üzerinden silahlandırılan IŞİD terör örgütüne, o silahları verdirip, Ramazan, mübarek günde, bu coğrafyada Müslüman kanı dükülüyor mu, dökülmüyor mu? Senin elin dökülen kana bulaşıyor mu, bulaşmıyor mu? Büyük Orta Doğu Projesi ile planlanan Müslüman ülkelerin kanını dökme, sınırları değiştirme projesinin eş başkanı kimdi? Sen değil miydin? Utanacak yüzü olanlar bu gerçekler karşısında bırakınız cumhurbaşkanı adayı olmayı, bulunduğu görevden de çekilirler bir kenara saklanırlar. Böylece belki de ileride insan hakları mahkemelerinde savaş suçlusu olarak yargılanmaktan da kurtulurlar. Aldığımız haberlere göre El Beşir ihtiyaç duyulursa sana sığınma ve oturma hakkı verecekmiş. Zaten muhatapların belli dünyada."

"İhsanoğlu'na açık destek vermek bir yurtseverlik görevi"

Türkiye'nin, Kahire, Telaviv ve Şam'da büyükelçisinin bulunmadığını, Bağdat'ta olan büyükelçiliğin ise etkinliğinin ve ağırlığının olmadığını savunan Koç, "Libya'dan Mısır'dan kovulan bir Türkiye var. Avrupa Birliği ile bütün ilişkiler donmuş vaziyette. Demokrasi karnesi sıfır" dedi.

Dünya diplomasi merkezlerinde, ciddiyeti kalmamış bir yönetim algısının bulunduğunu ileri süren Koç, şöyle konuştu:

"İçerideki firavun hala vizyon açıklıyor. Bir kısmı mecburiyetten orada bulunma durumunda kalan zevat, uykulu, şaşkın. Her komedi filminin bir kıssadan hisse bölümü vardır. Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye her boyutuyla altından kalkması gittikçe zorlaşan bir sürece giriyor. Bunun için 10 Ağustos'ta bu gidişe, ülkenin çıkarlarını kendi beklentilerinin üzerine koyan her yurttaşımızın sandığa giderek 'dur' demesi gerekiyor. En geniş çerçevede, çatıda belirlenen, hiçbir partiye üye olmayan, engin, hoşgörülü, herkesi kucaklayan, demokrasi ve diğer konulardaki görüşleri açıklandıkça halk tarafından desteği artan Ekmeleddin İhsanoğlu'na açık destek vermek bir yurtseverlik görevi haline geliyor."

Başbakan Erdoğan'ın "Ben milletin adayıyım" dediğini belirten Koç, "Sen milletin adayı değilsin, sen milletin kesesinden adaysın. Sen kendi yarattığın yeni vesayet devletinin adayısın. Sen kurduğun avantaya dayalı, baskı, şantaj, korku, tehdit düzeninin adayısın. Sen yoksulluk ekonomisinin adayısın" diye konuştu.

"İsrail'in saldırının uluslararası hukuka aykırılığı ortada"

Başbakan Erdoğan'ın huzurun, barışın, istikrarın, itibarın, kardeşliğin, birliğin adayı olmadığını iddia eden Koç, "Sen ayrımcılığın, fitnenin, fesatın, yalanın adayısın" diye konuştu.

Koç, Başbakan Erdoğan'dan birleştirici, kucaklayıcı, dürüst, demokrat, tarafsız bir cumhurbaşkanının çıkmayacağını iddia etti.
İsrail'in Gazze'ye giriştiği kontrolsüz saldırının uluslararası hukuka aykırılığının ortada olduğunu belirten Koç, şunları kaydetti:

"Yaşananların, İsrail'in yaptıklarının, sivil halka verdikleri zararın, kayıpların, katliamın insanlık hukukuna da aykırı olduğu çok açık ve net. Tüm dünyanın gözü önünde. Bu vahşet karşısında Türkiye'deki etkisiz eleman konumundaki hükümet kadrosunun verdiği tepki yetersizdir ve caydırıcı hiçbir gücü, ağırlığı yoktur. Filistin'i, Gazze'yi hep müsamerelerde seslendirmiş bir kadronun tarihten ve gerçek siyasetten kopuk, duygusal çıkışları maalesef beyhude çıkışlar olarak kalmaktadır. İsrail'e sorumluluklarını bildirebilecek tek güç noktası Türkiye iken, iç siyasete tüketim malzemesi olarak pazarlanan şovlar bu imkanı maalesef Türkiye'nin elinden almıştır. İsrail, neyi ileri sürüyor? Ülke olarak yaşama güvenliğini sağlamak adına Filistin halkının bağımsız bir devlet haline gelmesine karşı çıkıyor, bundan çekiniyor. İsrail, bu tezini de Hamas eksenli politikaları bahane ederek, insanlık dışı, sivilleri de kapsayan geniş bir devlet terörü uygulama stratejisini inatla sürdürerek. Bu gerçekleri görmeden, Hamas çizgisini siyaseten kutsayan bir yaklaşımla Filistin halkının mücadelesi ve uğradığı haksızlıklar ne yazık ki dünyaya anlatılamıyor."

"İsrail bir an önce bu vahşeti durdurmak zorundadır"

Çıkışların, duygusal olmaktan öteye gitmediğini, yaptırım ağırlığı bulunmayan bir dış politikanın olduğunu savunan Koç, "Sorumluları rüyalar aleminde gezen Recep Tayyip Erdoğan ve stratejik çukurlarda debelenen Bay Davutoğlu Ahmet. Gazze'de yaşanan katliamlara hiç kimse seyirci kalamaz, suskun da kalmamalıdır" diye konuştu.

"Devlet şiddeti, terörü uygulamak, sivil halkı, çocukları katletmek, 'ben ülkemin güvenliğini sağlıyorum' tezinin hiçbir zaman gerekçesi olamaz" diyen Koç, "İsrail bir an önce bu vahşeti durdurmalıdır, durdurmak zorundadır. Suriye'den Irak'a, Mısır'dan Libya'ya, İsrail'den Filistin ve Gazze'ye kadar tüm bölgede hiçbir diplomatik ağırlığı olmayan bir Türkiye'yi yaratanlar, sorumluluklarının ne yazık ki hala farkında değiller" dedi.

"YSK, yüksek sadakat kurulu"

Açıklamasının ardından Koç, soruları yanıtladı. "YSK'nın cumhurbaşkanı seçimine ilişkin bir kararı oldu, Başbakan'ın görevine devam etmesine yönelik. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz" sorusu üzerine Koç, "Birine dava açarken kamu görevi yapan başbakana hakaret gerekçesi kullanılıyor avukatları tarafından. YSK, başbakanlık görevini kamu görevi olarak algılamadı. Oysa bir değerlendirme yapması da gerekmez. Adaylığı kesinleştiği gün otomatik olarak düşmesi gerekir başbakanlık görevinin" dedi.

Adaylar arasında eşitsiz bir yarış olacağını savunan Koç, şunları kaydetti:

"Yüksek Seçim Kurulu değil, yüksek sadakat kurulu olarak görev yapan bir kurulla karşı karşıyayız. Yerel seçimlerde değişik yerlerde davranış kalıplarını gördük, şimdi cumhurbaşkanlığı seçiminde de bu sadakatlarını verdikleri kararlarla daha ilk baştan uygulamaya koymuş durumdalar."

"Allah bıkmış bunlarla uğraşmaktan"

İstanbul Esenyurt'taki Muhammediye Camisi'ne yapılan saldırıya değinen Koç, saldırıda Kuran-ı Kerim'in yakıldığını kaydetti. Saldıranların ve saldırılan yerin belli olduğunu belirten Koç, "Ey 40 türlü yalanı yüzü kızarmadan tek ayak üzerinde söyleme becerisini aylardır gösterenler; Bir taneniz de yakılan Kuran-ı Kerim karşısında, hiçbirinizin vicdanında bir tek kelimelik yer yok mu? Allah'tan korkun diyeceğim, Allah'tan korkmuyorlar. Korkan zaten yapmaz. Allah ıslah etsin diyeceğim, Allah bıkmış bunlarla uğraşmaktan. Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın demek en uygunu. Bu ayıp da onlara yeter."

cnnturk.com, 16.07.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.