Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başbakan Erdoğan: Sanatçı kimsenin kölesi değil

Başbakan Erdoğan: Sanatçı kimsenin kölesi değil
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan Şanlıurfa mitinginde konuştu.

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan , seçim vizyonu toplantısına katılan sanatçılara yönelik tepkilere ilişkin, "Bu devirler geçti. Sanat kimsenin elinde değil, sanatçı da kimsenin kölesi değil. Ben sanatçı dostlarıma, kardeşlerime sesleniyorum: Artık eski Türkiye 'de yaşamıyoruz. Size bu hakaretleri yapanların hepsi o hakaretleriyle baş başa kalacaktır. Siz de onurunuzla sanatınızla bu ülkenin geleceğine yön vereceksiniz" dedi.

Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası çerçevesinde Topçu Meydanı'nda halka hitap etti.

Konuşmasına, Hz. İbrahim'i, Hz. Eyüp Hz. Musa, Hz. Yakup ve Hz. İlyas'ı yad ederek başlayan Erdoğan, Şanlıurfalı şair Nabi'yi, Akif İnan'ı, Kazancı Bedih'i, Müslüm Gürses'i ve Said-i Nursi'yi rahmetle andı.

Şanlıurfa'nın 30 Mart seçimlerindeki oy oranından duyduğu memnuniyeti dile getirerek "Şanlıurfa 10 Ağustos'a hazır mıyız, 10 Ağustos'ta sandığa sahip çıkıyor muyuz, 10 Ağustos'ta yeni Türkiye diyor muyuz, 10 Ağustos'ta kimi cumhurbaşkanı seçiyorsunuz" sorularını yönelten Erdoğan, alandakilerin coşkulu karşılık vermesi üzerine, "Maşallah bu iş Şanlıurfa'da bitmiştir. Şanlıurfa kararını vermiş, Şanlıurfa cumhurun başına kimin geleceğini şimdiden tayin etmiş" diye konuştu.

Erdoğan, "HDP'nin Doğu ve Güneydoğu'nun CHP 'si olmaya çalıştığını" savunarak şunları söyledi:

"CHP demek dikta yönetimi demektir, CHP demek inkar demektir. CHP demek ret demektir, asimilasyon demektir, CHP demek yasak, yoksulluk, yolsuzluk demektir. CHP demek ezanı Türkçe okutmak, Kur'an'ı yasaklamak, başörtülülere zulmetmek, bütün milli ve manevi değerleri çiğnemek demektir. CHP demek Türk'ün de Kürt'ün de Alevi'nin de Sünni'nin de her türlü haklarını yok saymak, farklılıkları yok saymak demektir. İşte böyle bir CHP ile HDP ittifak arayışına giriyor. Bu nasıl bir CHP ki HDP ile ittifak görüşüyor. MHP ile de ittifak görüşüyor. HDP ile olmuyor, MHP ile ittifak yapıyor. Bunlarda her numara var. Sosyal medyada bunlarla ilgili güzel de bir tasarım yapmışlar. Bunlarda darbecilik de var, başörtüsü düşmanlığı da var, ulusalcılık da var, Esedcillik de var, ne ararsan var. İnanın, Şanlıurfa'nın aktar çarşısında, kapalı çarşısında bu kadar çeşit yok. İşte onun için hem Şanlıurfa'da hem Türkiye genelinde CHP'ye oy verenlerin de MHP'ye oy verenlerin de HDP'ye oy verenlerin de bizi destekleyeceklerine yürekten inanıyorum. 10 Ağustos'ta seçmen sadece cumhurbaşkanını seçmeyecek bu ilkesiz partilere sandıkta büyük bir ders verecek."

Önceki gün Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi'ni açıkladığı salonda Türkiye'nin bütün renklerinin yer aldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

'AKTİF DIŞ POLİTİKAMIZ SÜRECEK'

"Bir demokrasi, iki, siyasi ve toplumsal normalleşme, üç, refah toplumu, dört, öncü Türkiye. 2023'e kadar yine çok çalışacak, Türkiye'de demokrasinin standartlarını çok daha ileri seviyelere yükselteceğiz. 77 milyonun kardeşliği için daha yoğun gayret edeceğiz. 12 yıl boyunca yaptığımızın daha da fazlasını yapacak refah seviyesini çok daha yükseklere çıkaracağız. Aktif dış politikamızı sürdürecek, hem bölgemizde hem dünyada daha da öncü bir ülke olacağız."

Bu zamana kadar gereksiz tartışmalar ve yasaklarla Türkiye'ye ağır faturalar ödetildiğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye yoksulluk içindeydi bunlar gittiler 'ezan Türkçe mi olsun Arapça mı olsun', bunu konuştular. Şehirlerimizde yol yoktu, su yoktu, hastane yoktu, bunlar gittiler 'başörtülüler okusunlar okumasınlar' bunu konuştular. Çocukların okuyacakları okul yoktu, ayaklarına giyecekleri çarık yoktu, bunlar gittiler farklı dil ve lehçeleri yasaklamanın mücadelesini verdiler. Şanlıurfalı Şivan Perver'in kasetlerini şarkılarını, türkülerini, sesini hatta 38 yıl vatan toprağını yasakladılar. Köylerin, ilçelerin gerçek isimlerini yasakladılar. On yıllar boyunca bu ülkeye yazık ettiler. On yıllar boyunca bu ülkenin enerjisini, kaynaklarını, toplumsal barışı ve kardeşliği törpülediler. Biz geldik bütün bu yasakları ortadan kaldırdık."

"Biz şu anda Ramazanışerifi bu şekilde geçirirken ama Filistin böyle geçirmiyor, Mısır böyle geçirmiyor, Suriye böyle geçirmiyor, Irak böyle geçirmiyor" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Bakınız şu anda 5 gün içinde Filistin’de 200’e yakın şehidimiz var, 700 yaralımız var ve insani yardım noktasında yardım gitmiyor. Dünyanın sesi çıkmıyor. Cidde’de yapılan toplantı çok önemli, başbakan yardımcısı olarak sadece Türkiye, başbakan yardımcısı gönderdi, Katar, dışişleri bakanı gönderdi. Bir ülke de daha bakan gönderdi. Diğer İslam ülkeleri sadece temsilci gönderdi. Bu, bizim ne durumda olduğumuzu gösteriyor. Batılı ses çıkarmıyor. Hepsiyle görüşüyorum. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile görüşüyorum. Fransa Devlet Başkanıyla görüşüyorum, hepsiyle konuşuyorum. Bakıyorsunuz hepsi hala İsrail’e hak veriyor. 400 ton bomba indiriyor, bomba. Kardeşlerim, leblebi çekirdek atmıyor, terör estiriyor terör. "

'EY NETENYAHU SEN BU BOMBALAMALARI DURDURMADIKÇA...' 

"Türkiye-İsrail, normalleşsin. Tamam. Marmara gemimize, uluslararası kara sularında biliyorsunuz bunlar saldırdılar, 10 şehidimiz oldu. Ondan sonra araya Amerika girdi, Batılı ülkeler girdi, vesaire. Ben dedim ki 'özür dileyecekler, tazminat ödeyecekler', üç, 'Filistin'e olan ambargoyu kaldıracaklar.' Özür diledi, tazminatı da kabul ettiler. Filistin'e ambargoyu kaldırmayı kabul ettikleri haberi geldi, bu arada bombalar yine inmeye başladı. Şimdi bizim İsrail ile normalleşme sürecini başlatmamız mümkün mü? Değil. Onun için her gün sesleniyorum: Ey Netanyahu, sen bu bombaları durdurmadıkça yalnızlığa mahkum olacaksın. Türkiye ile dost olman mümkün değil. Normalleşmen de mümkün değil. Elindeki orantısız gücü, o mazlum insanlara, o mağdur insanlara karşı kullandıkça hiçbir zaman bir normalleşme sürecini Türkiye-İsrail yaşayamaz. Bunu özellikle söylüyorum."

'SİZ GİDİN ESED'LE KAHVALTI YAPIN'

Zulme rıza göstermenin de zulüm olduğunu anlatan Erdoğan, "CHP niye sesini çıkmıyor? MHP niye sesin çıkmıyor? HDP, niye sesin çıkmıyor? Hadi siz gidin Esed ile beraber kahvaltı yapın. Netanyahu ile de beraber de yapabilirsiniz. Hiçbir zaman zulme rıza göstermedik, göstermeyeceğiz, kim olursa olsun. Bizimle hak yolda yürüdükçe, doğruluk üzere yürüdükçe biz dostluğumuzu, kardeşliğimizi devam ettiririz ama oradan sapıldığı zaman yolları ayırırız" diye konuştu.

DUALARINIZDA FİLİSTİN'İ UNUTMAYIN

Libya'da da ayrı bir direniş mücadelesi verildiğini, Mısır'da buna benzer bir sürecin yaşandığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak Mısır da ayakları üzerine yeniden temenni ederim ki kalkar. Ramazanışerifiniz bir kez daha mübarek olsun. Kadir Geceniz şimdiden mübarek olsun. Ramazan Bayramı'nız şimdiden hayırlara vesile olsun. Dualarınızda Filistin'i unutmayın. Dualarınızda Gazze'yi unutmayın, Suriyeli mazlumları unutmayın. Özellikle biliyorum sıkıntılarınız oldu ama siz ensarsınız, Şanlıurfa'daki misafir Suriyeli kardeşlerimize şimdiye kadar sahip çıktınız. Lütfen bundan sonra onlara sahip çıkmaya devam edin. Ensara yakışan budur. Allah bizi doğru yoldan ayırmasın, Rabbim bizi millete hizmet yolundan ayırmasın. Rabbim bizi utandırmasın. Unutmayın bize Allah yeter, bize millet yeter, bize Türkiye yeter."

Radikal, 13.07.2014

Erdoğan: Hiç çekinmeyin, tedirgin olmayın
Başbakan Erdoğan, ''Dün cumhurbaşkanlığı vizyon belgemizi açıklarken yaklaşık 4 bin kişinin katıldığı bir toplantı yaptık. Toplantımıza katılan sanatçılarımıza yönelik sosyal medyada bir linç kampanyası uygulamaya başladılar. Sanatçılarımıza sesleniyorum. Hiç çekinmeyin, tedirgin olmayın'' dedi. Erdoğan, ''Toplumun sanatçısına kendisi gibi düşünmüyor diye bu denli hakaret edenler nasipsizdir'' ifadesini kullandı.

ANTALYA - Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kepez Arena'da düzenlenen mitinginde halka seslendi.

Başbakan Erdoğan, 'Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi'ni açıkladığı toplantıya katılan sanatçılara yönelik eleştirilere tepki gösterdi.

'LİNÇ KAMPANYASI UYGULAMAYA BAŞLADILAR'
Dün, Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi'ni açıklarken özellikle dikkat çekmek istediği bir konunun olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde yaklaşık 4 bin kişinin katıldığı, toplumdan farklı kesimlerin temsilcilerinin biraraya geldiği bir toplantı yaptık. Salonda hepinizin çok yakından tanıdığı çok değerli sanatçılarımız, sporcular, aydınlar, yazarlar, sivil toplum örgütü temsilcileri, siyasetçiler vardı. O salonda aynı zamanda millet vardı. O toplantının ardından özellikle sanatçılarımıza yönelik medyada, sosyal medyada bir linç kampanyası uygulamaya başladılar.

'BUNLARIN DEMOKRATLIĞI BU KADAR'
Küfür, edebe, adaba uymayan, aile terbiyesinden yoksun hakaretler etmeye başladılar. Bunların demokratlığı bu kadar, bu insanlar burada tercihlerini bu şekilde yapacaklar diye bir şey yok ki, davet ettik, sağolsunlar onlar da davetimize icabet ettiler. Bunların özgürlük anlayışı bu kadar. Bunlar kendileri gibi olmayana, kendileri gibi düşünmeyene demokrasiyi hak görmezler. Özgürlüğü kendi tekellerinde görür, başkalarına özgürlük hakkı tanımazlar. Mahalle baskısı derler, diktatör derler, kutuplaşma derler kendileri ne yazık ki bu yalanlarının altında kalırlar, alasını başkalarına uygularlar.

'YENİ TÜRKİYE'DE LİNÇ KAMPANYANLARINA İZİN VERMEYİZ'
On yıllar boyunca bunu yaptılar, kendileri için demokrasi istediler. Türkten, Kürtten, Lazdan, Gürcüden, Boşnaktan, Romandan, Aleviden, Sünniden demokrasiyi esirgediler. Kendileri için özgürlük istediler, yoksullara, ezilmişlere, gariplere özgürlüğü çok gördüler. Artık o günler geçti. Ne demokrasi, ne özgürlük ne de siyaset artık hiç kimsenin tekelinde değildir. Sanatçılar, sporcular, yazarlar onların toplantısına katılırlarsa iyi, bizim toplantımıza katılırlarsa kötü. Bu alışkanlıklar artık eski Türkiye'de kaldı, yeni Türkiye'de biz böyle işlere, linç kampanyalarına izin vermeyiz. İstedikleri hakareti etsinler, istedikleri yalanı, iftirayı piyasaya sürsünler. Yeni Türkiye'nin kuruluşunu engelleyemeyecek, artık değişimin önünü kesemeyecekler."

'BU DENLİ HAKARET EDENLER NASİPSİZDİR'
Erdoğan, sanatçılara seslenerek, "Hiç çekinmeyin, hiç tedirgin olmayın. Bize oy verip vermemek ayrı bir konu ama bir toplumun sanatçısına, kendisi gibi düşünmüyor diye bu denli hakaret edenler nasipsizdir" görüşünü dile getirdi.

'HANİ SİZ SANATÇILARI SEVİYORDUNUZ?'
Başbakan, ''Hani siz sanatçıları seviyordunuz? Niçin böyle edep dışı, ahlak dışı yollara başvuruyorsunuz? Sizin gibi düşünmeye veyahut gidecekleri yeri sizin belirlemenize bunlar tabi mi? Bunlar bu ülkenin en önde gelen sanatçıları, siz bu hakkı kendinizde nereden buluyorsunuz? Hani siz mahalle baskısı yapmıyordunuz? Nedir bu mahalle baskısı? Yıllardır ben buna maruz kaldım, ailemle maruz kaldım, ölümle tehdit edildim, cezaevinde tehdit edildim, hep bunu yaptılar, ama biz kefenimizi giyerek yola çıktığmızı için bunlara asla prim vermedik'' diye konuştu.

'NAZIM HİKMET'İ İSTİSMAR EDİYORLAR'
Erdoğan, sosyal medyadakilerin yıllardır hem CHP'yi ve eski Türkiye'yi desteklediklerini hem de Nazım Hikmet'i istismar ederek oradan prim sağlamaya çalıştıklarını ifade etti.

Antalya'dan Türkiye'ye seslendiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Nazım Hikmet'i sürgüne gönderen, sürgünde ölmesine yol açan kim? CHP. Nazım Hikmet'e vatandaşlığını iade eden kim? AK Parti. Bu Kılıçdaroğlu hem Dersim'de katliamı yapan, Dersim'in istismarını yapan CHP, peki Dersim için özür dileyen kim? Devlet adına Tayyip Erdoğan. O katliamın benimle ne alakası vardı? Ama şu anda devlette süreklilik esastır diye bu görevi, on yıllardan sonra ben yaptım. Kimin samimi olduğu kimin de istismarcı olduğu ortada" değerlendirmesinde bulundu.

'BU HAREKETİ HALK BAŞLATTI'
CHP'nin yanına emekli hukukçuları, yüksek mahkemeleri, dönemin cumhurbaşkanını, çeteleri aldığını ve "Size cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz" dediklerini kaydeden Erdoğan, "Öyle mi o zaman biz de halka gidiyoruz dedik. Ne yaptık? Önce 22 Temmuz'da genel seçimleri yaptık. Yüzde 47 oy oranıyla milletimizden tekrar yetki aldık. Ardından halk oylamasına gittik, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini milletimize götürdük. Milletimiz buna ne dedi? Yüzde 69'la evet dedi" diye konuştu.

O zaman, milletin cumhurbaşkanını seçmesine "hayır" diyenlerin, şimdi milletin karşısına nasıl çıkacağını merak ettiğini de dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu Kılıçdaroğlu, Bahçeli, HDP halkın karşısına nasıl gelecek?. Yahu siz halkı inkar ediyorsunuz, reddediyorsunuz ama biz, diyoruz ki bu hareketi halk başlatmıştır, halkımızla devam ediyoruz. İlk kez cumhuriyet tarihimizde cumhurbaşkanını sandıkta belirleyeceğiz. Siz belirleyeceksiniz, siz... Vekiller değil asıllar, siz belirleyeceksiniz. Cumhurbaşkanının sandıkta belirlenmesi ne anlama geliyor? Bakın 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sona erdi. Almanya yerle bir oldu. Japonya'ya iki atom bombası atıldı. Belçika, Avusturya, Fransa, İngiltere daha nice ülke yıkıldı, yakıldı. Peki onlar sonra ne yaptılar? Çalıştılar, didindiler, mücadele ettiler, şu anda çok güçlü ülker, ekonomiler inşa ettiler. Peki o süreçte Türkiye ne yaptı? Değerli kardeşlerim Türkiye maalesef tribünden izlemekle yetindi, uzaktan takip etti."

'50 YIL ÖNCE AK PARTİ OLSAYDI TÜRKİYE BUGÜN BÖYLE OLMAZDI'
"50 yıl önce AK Parti olsaydı Türkiye bugün böyle olmazdı" diyen Başbakan Erdoğan, Avrupa'da son yaptığı gezilerde gurbetçilerin "50 yıl önce gelseydiniz biz bugün burada olmayacaktık" yazan pankartlar açtığına dikkati çekti.

Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa'da olup bitene hayranlıkla bakmak zorunda kaldığını, Avrupa yeniden ayağa kalkarken, büyük yatırımlar yaparken, dünya ticaretinden büyük paylar alırken Türkiye'de devletin camilerle, Kur'an-ı Kerim öğretilmesiyle, öğrenilmesiyle, ezanın Türkçe mi yoksa aslıyla mı okunacağıyla, milletin diliyle, kültürüyle, yazarlarla, sanatçılarla, Alevinin, Sünninin haklarıyla uğraştığını dile getirdi.

'SÖZ DE KARAR DA MİLLETİN'
"Avrupa ekonomileri hızla büyürken, bizde darbe üstüne darbeler yaşandı" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Avrupa ülkelerinin işgücü kendilerine yetmedi. Dışarıdan işgücü ithal ettiler. Biz, büyük ülke olmak yerine o ülkelere işgücü göndermek zorunda kaldık. Şu anda Avrupa'da yaklaşık 6 milyon insanımız var. Ne zaman millet hükümetini seçtiyse, darbelerle o hükümetleri görevden uzaklaştırdılar. Komplolarla, tuzaklarla, mafya eliyle, manşetlerle milletin hükümetlerini görevden uzaklaştırdılar. 'Millet bir şeyden anlamaz, iyi seçim yapamaz, kendi idarecisini seçemez, her şeyi en iyi biz biliriz, biz ne dersek o olacak' dediler. Millete söz hakkı vermediler. Türkiye'yi yerinde saydırdılar. İşte şimdi biz de diyoruz ki; 'size millete tepeden bakma yetkisini kim verdi'? Bunlara bu hesabı soracak mıyız? Milleti aşağılama yetkisini bunlara kim verdi? Millet adına karar verme yetkisini, onlara sesleniyorum; kimden aldınız? İşte onun için diyoruz ki; 'çekilin aradan, milletle bizin aramıza girmeyin, kararı millet verecek' diyoruz.

3 Kasım seçimlerine girerken ne dedik? Yeter dedik. Yeter söz de karar da milletindir dedik. Çeteleri, o karanlık manşetleri aradan çektik, kendisini milletin üzerinde gören o zorba, o ceberut kesimleri aradan çektik. 12 yıl boyunca milleti her şeyin üzerinde tuttuk. Siz, siz, karar verici sizsiniz. Sizin yetkinizi kimse alamaz. Şimdi bir kez daha aradaki aracıları kaldırıyoruz. Cumhurbaşkanıyla milletin arasındaki aracıları ortadan kaldırıyoruz. Millet yani cumhur artık kendi cumhurbaşkanını seçiyor. 10 Ağustos'ta inşallah millet ile devlet artık tam manasıyla, tam bir muhabbetle kucaklaşıyor. Aracılar, vekiller aradan çekiliyor. Asıllar devreye giriyor. Millet artık cumhurbaşkanını kendisi tayin ediyor."

'ÇOK BÜYÜK BİR DEĞİŞİM YAŞIYORUZ'
Erdoğan, büyük bir değişimin, on yıllardır hasreti çekilen bir büyük dönüşümün yaşandığını, Türkiye'nin önündeki tüm engelleri tek tek kaldırdıklarını, Türkiye'nin ayağındaki zincirleri söküp attıklarını, Türkiye'yi prangalarından kurtardıklarını söyledi.

10 Ağustos'ta yeni Türkiye'nin kapılarının ardına kadar açılacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Yeni Türkiye sadece bize oy verenlerin, sadece bizi sevenlerin Türkiyesi değil, yeni Türkiye 77 milyonun Türkiyesi olacak. Bu Türkiye'de herkese özgürlük var. Bu yeni Türkiye'de herkese iş var. Bu yeni Türkiye'de herkesin hakkı muhafaza edilecek. Bu yeni Türkiye'de herkesin yaşam tarzı çok daha güçlü şekilde korunacak" diye konuştu.

'YENİ TÜRKİYE DAHA DEMOKRAT OLACAK'
"Aman ha ne olur, dikkat et, buralarda böyle çıkıp da konuşma ne olur ne olmaz" diye uyarılar aldığını anlatan Erdoğan, "Ne olursa olur. Biz bu hizmet yolunda ama millete hizmet, hani var ya malum Pensilvanya o değil. Yeni Türkiye daha demokrat olacak. Yeni Türkiye daha müreffeh, daha özgür, daha bir kardeş olacak. Yeni Türkiye hem bölgesinde hem dünyada öncü olacak, lider olacak. Artık Türkiye gündeminin içi boş meselelerle sanal sorunlarla meşgul edilmesine izin vermeyeceğiz. Bizim yapacak çok daha önemli işlerimiz var" diye konuştu.

Başörtülülerin artık zulme uğramayacağını belirten Erdoğan, "Meslek liseleri dediler, imam hatip dediler. Milleti katmanlara böldüler. Türk dediler, Kürt dediler, Arap, Gürcü, Çerkez, Roman, Polak dediler, Alevi dediler, Sünni dediler, Doğulu, Batılı dediler. Türkiye'nin kaynaklarını çarçur ettiler. Bizim artık böyle sanal sorunlara ayıracak vaktimiz yok. Bunların hepsini çözdük, çözüyoruz. İnşallah artık enerjimizi kaynaklarımızı, uhuvvetimizi ve muhabbetimizi yeni Türkiye için, büyük Türkiye için sarf edeceğiz. On yıllardır ertelenen büyük değişimi, büyük dönüşümü artık çok kararlı şekilde gerçekleştireceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

'YSK'NIN, AYM'NİN ÖNÜNDELER'
CHP'nin MHP'nin Antalya için ne yaptığını, hangi projesinin, hedefinin olduğunu soran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunlar yapmayı bilmezler, bunlar sadece ve sadece yıkmayı bilirler. Şu anda Ankara'da mahkeme kapılarında siyaset yapmaya çalışıyorlar. Milletin içinde değiller, neredeler? YSK'nın önündeler, Anayasa Mahkemesi'nin önündeler, eski Türkiye'nin özlemi içindeler. Bakın CHP kendi içinden bir cumhrubaşkanı adayı çıkaramadı. 2010 yılında mevcut genel müdür eski genel başkanı ziyaret etti, çıktı Sayın Baykal'ın yanından ayrılınca 'ben aday olmayacağım' dedi. 24 saat sonra hemen aday oldu. O sırada ne dedi? 'CHP'nin eski genel başkanını cumhurbaşkanı seçeriz' dedi. Hatırlıyor musunuz? Ama aday yapmadılar. CHP içinden kendi ürettikleri vasıflara uyan bir tane aday çıkaramadılar. Dedim ki, Sayın Kılıçdaroğlu, senin bu saydığın vasıflara sen uymuyor musun, gel sen aday ol. Madem başbakan uymuyor sen aday ol gel. Niye çıkmadı? Aynı şekilde Bahçeli, vasıflar sayıyor. Tamam. Partinizin içinde bu vasıflara uygun kimse yok mu? Sende de yok mu? Sende varsa bu vasıflar gel sen aday ol. O da olmadı. Niye? Görüyor sandığı. Sandığı gördüğü için. Doğruyu millet söyler millet ama bunların millete inancı yok. Millete saygısı da yok. 30 Mart seçimlerinde gördük ikisinin toplam oyu AK Parti'nin oyu kadar etmiyor."

'HİÇBİR ESER ATIL, SAHİPSİZ KALMAYACAK'
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Antalya'da devam eden tüm yatırımların, hizmetlerin takipçisi olacağını, hiçbir eserin atıl, sahipsiz kalmayacağını ve başlamış bütün projelerin takibini yapacağını ifade eden Erdoğan, "Cumhurun başı, cumhurun her ihtiyacıyla ilgilenir. Adaylardan bir tanesi ne diyor; 'ben icranın başı değilim, yolla, köprüyle ne işim var' diyor. Öğrenecek, onları da öğrenecek. Bu ülkenin başı olacaksın, köprüyle, yolla alakan olmayacak, suyla alakan olmayacak, olur mu böyle bir şey?

'BİR TARAFTAN EKMEK DİYECEKSİN, BİR TARAFTAN...'
Bizim işimiz eser üretmek, hizmet üretmek, yatırım yapmak, bu ülkeyi kalkındırmak, bu ülkeyi hak ettiği muassır medeniyet seviyesine ulaştırmaktır. Bir taraftan 'ekmek' diyeceksin, bir taraftan 'benim icrayla alakam yok' diyeceksin, bu nasıl iş? Bunun için bizim hizmet sevdamız asla bitmeyecektir, bu sevda inşallah cumhurbaşkanlığı süresinde de devam edecek" diye konuştu.

ntvmsnbc.com, 12.07.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.