Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Yargı adalete karşı birleşti

Yargı adalete karşı birleşti

 

Günlerdir kapışan Anayasa Mahkemesi üyeleri, evrensel hukuk kurumu olan ombudsmanlık yasasının iptali için oybirliği sağladı

Anayasa Mahkemesi, vatandaşların kamu yönetimi karşısında hak ve özgürlüklerini korumak, yönetimin her türlü eylem, işlem, tutum ve davranışlarını incelemek-araştırmak üzere Kamu Denetçiliği Kurumu (ombudsmanlık) kurulmasını öngören yasayı iptal etti.

Başka kararlarında ortadan bölünen mahkeme, AB’nin üyelik kriterleri arasında saydığı ve İlerleme Raporlarına koyduğu demokratik şeffaf yönetimi hedefleyen bu düzenlemeyi iptal kararında oybirliği sağladı.


Yılların tartışması ve AB
İdarenin insan hak ve özgürlüklerine saygılı olmasına, kamu hizmetlerinin düzenli ve verimli yürütülmesine katkı sağlama amacı olan ombudsmanlık kurumu Türkiye’de uzun süredir tartışılıyor.

Bu konuda somut adım atılması AB’ye uyum süreciyle gündeme geldi. İlki ‘Türkiye Halk Denetçiliği Kurumu’ adıyla hazırlanan tasarı ‘Kamu Denetçiliği Kurumu’ adıyla 28 Ekim 2006 tarihinde yasalaştırıldı.


Sezer’in vetosu ve ısrarı
Ancak, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yasayı veto etti. TBMM, bu veto restini gördü ve yasayı üzerinde değişiklik yapamadan yeniden çıkarıp köşke yolladı.

Sezer yasayı bu kez onaylamak zorunda kaldı.

Ancak, iptali ve yürütmesinin durdurulması için de Anayasa Mahkeme-si’ne başvurdu.

Aynı şekilde CHP de benzer gerekçelerle iptal davası açtı.

Anayasa Mahkemesi de 2006’da yasanın geçici 1. maddesinin yürürlüğünü durdurdu.


Oybirliğiyle iptal
Anayasa mahkemesi, yasanın iptal istemini ise iki yıl sonra sonuçlandırdı ve Kamu Denetçiliği Kurumu yasasının temel düzenlemelerini iptal etti.

Daha önceki birçok kararında bölünen mahkeme, bu iptalde oybirliği sağladı.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçeleri daha sonra resmi gazetede yayımlanacak olsa da mahkeme bu kararıyla, Sezer ve CHP’nin iptal istemlerindeki gerekçeleri büyük ölçüde paylaşmış oldu.

İşte o gerekçeler:


• Anayasal sistem, TBMM`ye bağlı, ‘idare’nin eylem, işlem, tutum ve davranışlarını inceleyip, araştıran bir kurum oluşturulmasına olur vermez. TBMM Başkanlığı’na bağlı bir kamu denetçiliği kurumu oluşturulması anayasaya göre olanaklı değildir.


Yargı ve teftiş neyinize yetmiyor
• İdarenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetim dışında incelenip araştırılması, ancak yürütmenin kendi içinde oluşturacağı denetim kurum ya da birimleriyle olanaklıdır. Cumhurbaşkanı’nın işlem, emir ve kararları da anayasaya aykırı biçimde kanun kapsamına alınmaktadır.


Kanunun temel çerçevesi
• Vatandaşların veya kurumların, yargıya henüz taşımadıkları her türlü idari işlemle ilgili şikayetlerini bu kurum inceleyip araştırıp karara bağlayacaktı.

• Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler, yargı faaliyetlerine ilişkin işlemler ile yargı mensuplarının işlem ve eylemleri, TSK`nın salt askeri hizmete ilişkin faaliyetleri, yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler, kurumun görev alanı dışında olacaktı.

• Kurumun her yıl sonu, şikayetler üzerine ve resen yapacağı inceleme-araştırmalara ilişkin yıl sonunda etkinlik ve önerilerini içeren bir rapor hazırlayarak TBMM’ye sunması zorunlu olacaktı.


İnsan hakları  •  AB için kilit önemdeydi
Türkiye’de ombudsmanlık mekanizmasının önünü açacak bir kanun bulunmayışı 2008 İlerleme Raporu’nda da eleştirilmişti.

Raporda, insan hakları ve azınlıkların korunması için bir gereklilik olduğu ifade edilen mekanizmanın, toplumdaki gerilimleri önlemek için kilit öneme sahip olduğu vurgulanıyor.

Ombudsmanlık sisteminin yokluğunun, her türlü insan hakkı ya da özgürlük ihlalinde, yargı yoluna gitmekten başka çare bırakmadığının da anlatıldığı raporda, Türkiye’nin, insan haklarının geliştirilmesi için bağımsız organ ve kaynaklardan yoksun olduğuna dikkati çekiliyor.


‘Başkadı’dan ‘ombudsman’a
Kökeni İsveçce olan ombudsmanlık kurumu ilk olarak İsveç’te doğdu. İsveç kralı Demirbaş Şarl 1709’da Rusya’yla yaptığı savaşta yenilince Osmanlı Devleti’ne sığınır.

İstanbul’da kaldığı süre içinde Osmanlı yönetim sistemindeki ‘Başkadı’nın sıradan insanın haklarını, kamu görevlilerinin güçlerini haksız yere kullanmalarına karşı koruması İsveç Kralı’nın dikkatini çeker.

Demirbaş Şarl, İsveç’e dönünce bu uygulamayı “ombudsman” adı altında kurumsallaştırır.

Böylece ombudsmanlık kurumu 1809 İsveç anayasasında yer alır.

Kurum,  İsveç’in ardından ardından diğer İskandinav ülkelerinde, 1960’lı yıllardan sonra ise diğer Avrupa ülkelerinde uygulamaya kondu.

Bu ülkelerin içindeki ombudsmanlıklar hem birbiriyle hem de AB Ombudsmanı’yla paralel olarak tek bir ağ halinde çalışıyor.

Taraf, 27.12.08

 

 

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.