Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Turhan: Banka batırma girişimine ihtimal vermiyorum

Turhan: Banka batırma girişimine ihtimal vermiyorum

Türkiye'de son aylarda artan siyasi tansiyonun piyasalar üzerindeki etkisi sarsıcı oldu. Rekor seviyeye çıkan döviz kuru, değer kaybeden hisse değerleri ve yükselen faizler. Tüm finansal türbülansın ortasında özellikle 17 Aralık Operasyonu ile birlikte birçok halka açık şirket hakkında siyasetçilerin ve basındaki iddiaların piyasalardaki belirsizliği daha da artırdığı belirtiliyor. Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turhan, SPK başkanı ile birlikte halka açık şirketlerden sorumlu iki en üst düzey kurumundan birinin başkanı. Kendisi ile tırmanan siyasi gerilimle halka açık şirketler hakkında çıkan haberler ve "banka batırma girişimi" iddialarını konuştuk. Turhan ile röportajımız, Borsa İstanbul'un yeniden yapılanmasındaki yeni yol haritası ile başladı Turhan, Borsa İstanbul'un halka açılma takvimini öne çektiklerini ve 2015'in ilk yarısında arzın gerçekleşebileceğini belirtti.

NASDAQ borsası ile önemli bir anlaşma imzaladınız. Bize anlaşmanın biraz maliyeti ve özellikle hisse devirlerine ilişkin detaylarından bahsedebilir misiniz?

NASDAQ ile anlaşmamızın dört boyutu var. Birincisi; teknoloji alanındaki işbirliğidir. NASDAQ'ın şu anda ürettiği teknoloji bizi alanımızda dünyadaki en gelişmiş teknoloji olarak kabul ediliyor. Yeni teknoloji, mevcut teknolojiye göre bin kattan daha hızlı olacak.

1998 yılında kurulan mevcut altyapı farklı piyasalardaki risklerin izlemesini ve yönetimini yapamıyor. Halbuki yeni yapı ile bütün piyasaları aynı platform üzerinden çalıştırabileceğiz. Spot, türev, borçlanma ve diğer bütün piyasalar aynı platforma üzerinden işleyecek. Aynı zamanda çoklu kur sistemine göre çalışacak. Takasbank ile yüzde 100 entegre olacak. Dolayısıyla hem performans hem gelişkinlik hem de bütüncüllük yönüyle bize çağ atlatacak bir adım bu.

Yapılan anlaşma ile NASDAQ ile birlikte bölgemizde hareket etme şansımız olacak. Bölgemizdeki 25 ülke borsası için NASDAQ ile işbirliği yapacağız. Bölgede bize özel bir statü tanındı. Bu ülkelere teknoloji transferleri konusunda çözümler üreteceğiz. Birkaç ülke için çalışmalara başladık ancak şu anda tamamlanmadığı için isim veremiyorum.

Dördüncüsü ise ortaklık yani pay sahipliği… Bu anlaşmanın özelliklerin bir tanesi teknoloji ve projelerle ilgili ödemelerin bir kısmının paylarının verilmesi suretiyle yapılmadı. Önce yüzde 5 verdik. Yüzde 2 pay alma hakları var. Bu opsiyonu kullanıp kullanmayacakları 2015'de belli olacak.

Stratejik ortaklık konusunda gelişme var mı?

Bu yıl Haziran ayına kadar karşılıklı olarak NASDAQ ile ortaklık yapıp yapmayacağımıza karar vereceğiz. Teknoloji paketinin dışında bu. NASDAQ'tan yüzde 2 oranında pay almak istiyoruz. Onlar da bizden bunun karşılığında Borsa İstanbul hissesi alacak. Değerleme neticesinde bizden ne kadar pay alacaklarına karar vereceğiz. Bu konudaki görüşmelere başladık.

2016'da Borsa İstanbul'u halka açmayı planlıyordunuz. Bu takvim hala geçerli mi?

Önceden 2016'da halka açılmayı planlıyorduk. Ancak daha sonra 2015'in ilk yarısına almaya karar verdik. Daha fazla geciktirmeyelim diye bu kararı aldık. Özellikle NASDAQ ile gerçekleştirdiğimiz ortaklığı ne kadar süratli ve etkili gerçekleştirebileceğimiz önemliydi. Burada kendimizi ispat ettik. Dolayısıyla halka açılma sürecini öne çektik.

Halka açılma Hazine paylarından olacak. İlk arzın yüzde 25'in altında olmayacağını düşünüyoruz. Hazine'nin kullanacağı oran yüzde 49. Genellikle Hazine önce bir halka arz yapıp ardından ikinci bir arz yapıyor. Burada da böyle olursa yine iki dilimde yapılabilir.

Teknolojik yatırımları yaparken ve Borsa İstanbul önemli değişimler yaparken ülkede siyasi atmosfer karışık. Son siyasi gelişmeler işlerinizi etkiliyor mu?

Bir zorlukla karşılaşmadım şu ana kadar. Gelişen ülkelerin tabiatında volatilite vardır. Bu volatiliteyi istemeyenler İsviçre'ye, Japonya'ya ya da ABD gibi gelişmiş ülkelere gidiyor. Ancak buralarda da ne kadar kazanacağınız belli. Gelişmekte olan ülke dediğiniz yerde volatilite her zaman olur.

Ancak volatiliteden öte şeyler konuşuluyor ve iddia ediliyor. Çıkan iddialardan biri de halka açık bir bankanın kamu eliyle batırılma girişimi. Halka açık şirketlerden sorumlu en üst iki kurumdan birinin başkanı olarak bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Elbette bunlar iddia. Ben açıkçası böyle bir şeye çok ihtimal vermiyorum. Netice itibariyle Türkiye'de genel kabul edilmiş bir ekonomik sistem var. Yaklaşık 30 yıldır işliyor bu sistem. Kuralların ne olduğu, işlerin nasıl yürüyeceği belli. Ben bu bahsedilenlerin doğru olmadığı kanaatindeyim. Piyasa ekonomisinde böyle bir şey olmaz. Türkiye'de kurumsal yapı güçlü. Bu konulardaki hassasiyet ekonomik performansını ortaya koyan bir şeydir. ABD Merkez Bankası Fed'in parasal çıkış kararı sonrasında yeni bir küresel denge kuruluyor. Bu çalkantıdan Türkiye'yi 3 şey ayakta tutuyor; disiplinli maliye politikası, güçlü bir bankacılık sektörü ve büyüme görünümüne ilişkin olumlu manzara. Hal böyleyken kesinlikle bahsettiğiniz söylentileri, hatta bunların konuşulmasının bile doğru bulmuyorum. Halka açık birçok şirket hakkında iddialar ifade edildi. Basın yayın organlarının ve tüm tarafların halka açık şirketler söz konusu olduğunda daha dikkatli, yatırımcı haklarına ve kurumsal yönetim ilkelerine daha bağlı şekilde davranmasının hepimizin faydasına olacağını düşünüyorum.

Gezi olayları sonrasında piyasalarda bir inceleme başlatıldı. Bu sürece ve 17 aralık sonrasında Borsa İstanbul olarak manipülasyon yapıldığına dair sizin bir tespitiniz var mı?

Bunlarla ilgili bizden talep edilen bilgileri SPK'ya verdik. SPK incelemesine devam diyor. Bunlarla ilgili yorum yapmam uygun olmaz.

Yabancı yatırımcılarla da sık sık bir araya geliyorsunuz. Onlar son dönemdeki gelişmeleri nasıl görüyor?

Benim muhatap olduğum yatırımcılar pay piyasasına yatırım yapan kurumsal yatırımcılar. Bunların da yatırım ufukları orta ve uzun vadelidir. Onlar daha ziyade Türkiye'nin orta ve uzun vadeli büyümesi ile ilgileniyorlar. Türkiye'nin gelişen ülkeler arasında maliye politikası uygulamaları ile ayrıştığını görüyoruz. Finans sisteminin ve bankacılık sisteminin güçlü sermaye yapısı var. Sermaye piyasalarına yönelik yapısal reformlar yapılıyor. Bunlar birlikte değerlendirildiğinde Türkiye'nin görünümü bence olumlu. Ama elbette konjonktür başka bir şey trend başka. Orta ve uzun vadeli bir büyüme trendiniz vardır ama trendin etrafında aşağı yukarı sapmalar olabilir. Türkiye'nin orta ve uzun vadeli trendi konusuna şu ana kadar kimsenin tereddüttü olduğunu görmedim.

Halka arzlar açısından 2013 nasıl bir yıl oldu sizce?

9 ulusal pazarda, 9 gelişen işletmeler ve 1'de ikincil olmak üzere 19 halka arz yapıldı. Bu arzlardan 22,4 milyar dolar hasılat elde etti şirketler. 2013 Mayıs ayında kadar yıl başka, Mayıs'tan sonra başkaydı. 22 Mayıs'ta Fed'in yaptığı açıklamalar sonrasında Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkeler ciddi sermaye çıkışı baskısı altında kaldı. Türkiye'de ise Gezi olayları ile başlayan sosyo-ekonomik çalkantı ve 17 Aralık sonrasında yaşanan süreçle ilgili siyasi risk algısının olumsuz etkileri güçlendirdi. Ayrıca borçlanma piyasasında ise 330 tane ihraç yapıldı. Buradan da 30 milyar dolar civarında bir hasılat elde edildi. Bu arka planla bakıldığında 2013, halka arzlar açısından olumsuz görünmüyor.

2014 halka arzlar açısından nasıl bir yıl olacak?

Şu ana kadar 15 başvuru var. Bu sayı yukarı gidebilir.

Büyük firmaların halka açılmadığı daha çok küçük firmaların geldiği görülüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Büyük firmaların halka açılmasının hem daha fazla kurumsal yatırımcı ilgisi oluşturma hem de piyasa değerini yukarı taşıma açısından faydası var. Ancak küçük şirketlerin gelmesi de yatırımcılar açısından cazip. Çünkü küçük firma hisselerinde prim daha yüksek oluyor.

Borsada işlem saatleri değişecek mi?

Yakın zamanda düşünmüyoruz. Ancak uluslararası finans merkezi olacaksak 22 saat açık bir piyasa oluşturmamız lazım. Bunun için önce teknolojik alt yapımızı güçlendirmemiz gerekiyor.

Finans merkezi olma konusuna Türkiye'nin büyük hedefleri var. Ama Türkiye'de sermaye piyasalarında derinlik bir türlü istenen seviyeye gelmiyor. "Bina yaparak finans merkezi olunmaz" eleştirilerini de dikkate aldığınızda Türkiye'nin bu konudaki şansı nedir?

Finans merkezi olacak bir yerde sermaye fazlası olması gerekiyor. Yoksa, hatta bizim gibi açığınız varsa buraya sermaye getirmelisiniz. Nasıl getiririz? Bir kere bunun için birçok ülkenin de sizinle rekabet ediyor.

Türkiye'nin işlem maliyetleri konusunda sıkıntısı yok. Ancak sermaye açığı olan bir ülke olarak sermaye kazançları üzerinden vergi almak ne kadar doğru? Her şeyden vergi alınırken sermayeden alınmaması hakkaniyete uygun değilmiş gibi görülebilir. Ancak bu birilerine ilave katkı sağlamak için yapılmamalı.

İkincisi elbette hukuk sistemi. Hukukun üstünlüğü, mülkiyet haklarının garanti altına alınmadığı, hukuki süreçlerin süratle ve uluslararası standartlara göre çözülmediği bir ortama sermaye gelmez. Bu açıdan uluslararası tahkimin kabulü ve İstanbul'da bir tane kurulacak olması, ihtisas mahkemelerinin olması olumlu gelişmeler. Bunların hızla hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.

Diğer bir nokta kapasitenizin buna uygun olması. Buna insan kaynakları, alt yapı teknoloji ve kurumsal kapasite girer. Bu noktalardan baktığımızda durumuzun kötü olmadığı kanaatindeyim.

wsj.com.tr, 10.02.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.