Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ergenekon'dan çıkış, Sabih Kanadoğlu ve Metin Feyzioğlu'nun içtihadına kaldı

Ergenekon'dan çıkış, Sabih Kanadoğlu ve Metin Feyzioğlu'nun içtihadına kaldı
Ergenekon ve Balyoz gibi darbe davalarına ilişkin yeniden yargılama tartışmasında ilginç bir fotoğraf ortaya çıktı. Ergenekon sanıklarına verdiği destekle tanınan TBB Başkanı Feyzioğlu, süreci yürütmekle görevlendirildi. Feyzioğlu’nun çıkışının ardından yeni bir formül de 367 krizinin mimarı eski Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu’ndan geldi.

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla birlikte ilginç bir tartışma daha başladı. Hükümet, ortada hiçbir somut hukuki gerekçe yokken Ergenekon ve Balyoz gibi derin devlet-darbe davalarının yeniden görülmesi için çalışmalara girişti. Öyle ki, bu konuda Ergenekon sanıklarının baştan beri destekçisi konumunda yer alan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’ndan taktik aldı. Feyzioğlu’nun gündeme getirdiği “yeniden yargılama” fikrine Başbakan’ın da olumlu baktığı kamuoyuna yansıdı. Ergenekon ve Balyoz’dan çıkış konusunda içtihatlarıyla öne çıkan bir başka isim ise cumhurbaşkanlığı seçiminde krize yol açan 367 hukuksuzluğunun mucidi Sabih Kanadoğlu oldu. Eski Yargıtay Başsavcısı, yerel mahkemeleri by-pass edecek bir öneri ortaya attı. Dün Hürriyet Gazetesi’nin manşetinde yer alan habere göre Kanadoğlu’nun önerisi şöyle: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 310. maddesine dayanarak hükmün sanık lehine bozulması için Yargıtay’a başvurabilir. Bu durumda dosya Ceza Genel Kurulu’nda görülür. Oradan tahliye ve beraat yönünde bozma çıkabilir.”

 

Somut dosyada kanun yararına bozmaya neden olacak hiçbir hukuki gelişme olmadığı göz önüne alınırsa, bu da Kanadoğlu’nun ikinci 367 vakası olarak tarihe geçmeye aday. Sonuçta Kanadoğlu’nun taktiği mi yoksa TBB Başkanı Feyzioğlu’nun taktiği mi uygulanır bilinmez ama her iki şekilde de hukuktan söz etmek güç. Yüz yıllık vesayeti kaldıran darbe davaları boşaltılıp yok sayılarak, makara en başa sarılarak çözüm bulunabilir mi? Hukuk devleti buna cevaz verir mi?

TBB Başkanı Feyzioğlu’nun önerisi de hukuki açıdan sakıncalı. Formül şöyle özetleniyor: Kanunen kaldırılan özel yetkili mahkemelerin görülmekte olan davalara bakmasını sağlayan geçici madde kaldırılabilir. Yargıtay da bu mahkemelerin kararlarını görevsizlik yönünden bozar. Dosyaların normal ağır ceza mahkemelerinde görülmesi sağlanır.

Feyzioğlu’nun dediği gibi Türk hukuk sisteminde “yeniden yargılama” diye kanuni bir yol var. Ama bu, şu an istendiği haliyle keyfi olarak uygulanan bir durum değil. Şartları CMK’da tek tek düzenlenmiş. “Hükümlü yeniden yargılama” başlıklı CMK 311’e göre şu şartlar gerekiyor: “Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliğinin daha sonra anlaşılması, yalan tanık-bilirkişi, hükme katılmış hakimlerden görevini yaparken mahkumiyetle sonuçlanan kusur işleyen olması, yeni olaylar ve yeni deliller çıkmış ve bunlar önceki delillerle birlikte incelendiğinde beraat ya da daha az cezayı sağlaması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) ihlal kararı çıkması.” Bu madde ışığında dönüp baktığımızda hem Balyoz hem de Ergenekon davalarında bu şartların oluşmadığı görülüyor. Ayrıca, Balyoz davasının Yargıtay aşaması bitse de, önünde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurular ve AİHM süreçleri var. Ergenekon davası ise daha yerel mahkeme aşamasında, gerekçeli karar yazılıyor. Ergenekon ve Balyoz davaları her gün duruşma yapılıp, seri şekilde işleyen bir hukuki süreçti. Eski derin örgüt davaları gibi zamana yayılmadan, odak noktası kaybedilmeden karar çıktı. Şimdi, “yeniden yargılama” demek sürecin sil baştan görülmesi anlamına geliyor.

Zaman, 07.01.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.