Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > ‘Muhalefeti kızdıracak sözler’

‘Muhalefeti kızdıracak sözler’

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un Nusaybin’deki açıklamalarını siyaset bilimciler, “Hem açılım için olumlu mesajlar verdi, hem de ‘Görevimin başındayım’ın altını çizdi” yorumu yaptılar

Kısa vadede sorun yok

Siyaset Bilimci, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ: Açılım planı üç aşamalı; kısa, orta ve uzun vadeli bir plan. AKP bu plana hazırlıksız değil. Hangi aşamada ne yapacağını çok iyi biliyor. Şu anda kısa vadeli aşaması uygulanıyor. Bu aşama ise bireysel kültürel haklar çerçevesinde yapılıyor. Org. Başbuğ 14 Nisan’da Harp Akademileri’ndeki konuşmasında bireysel kültürel haklar konusuna değindi ve bu konuşmadan hükümet ile aynı görüşte olduklarını anladık. Kısaca TSK açılımın birinci aşamasına evet diyor. Başbuğ’un sınırda yaptığı bu konuşmayı teyit olarak kabul edebiliriz. Ancak bence planın orta ve uzun vadeli uygulamalarında sorun çıkacak.

 

Olumlu bir gelişme

Siyabet Bilimci, TESEV Danışmanı Doç. Dr. Mansur Akgün: Org. Başbuğ’un bu konuşmasını, Kürt açılımı konusunda hükümetin arkasında olduğu biçiminde yorumlayabiliriz. Daha önce de Başbuğ Anayasal vatandaşlık konusunu gündeme getirmişti. Hatta Atatürk’ün söylemleriyle bu konuya açıklık getirmişti. Bu açıklaması o dönemde muhalefeti rahatsız etmişti. Bugün sınırda yapmış olduğu açıklama da muhalefeti yine rahatsız edecektir. Ben bu açıklamayı Kürt açılımında olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum.

Ağalık neden yok edilmedi

Ankara Üniversitesi Siyasel Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil: Genelkurmay Başkanı’nın sözleri siyasal önerme. Ordu bu meseleye böyle bakıyor ve böyle bakmaya devam edecek. Profesyonel görevi sınırları korumak ve dış düşmanlara karşı ülkeyi savunmak olan meslek teşkilatı, siyasal değerlendirme yapıp, siyaseti gündemini belirliyor. Bunun arkasına da silahın gücünü koyuyor. Genelkurmay Başkanı ağalıktan bahsediyor. Cumhuriyet modernleşme projesiydi. Ağalık dediğimiz pre-modern bir kurum. Cumhuriyet rejimi neden ağalığı yok etmedi. Tam tersine ittifak yaparak ağalık sisteminin devam etmesini sağladı. Hatta son zamanda terörle mücadele için ağalar korucu başı yapılmadı mı? Geleneksel yapı koruculuk ile tekrar ihya edildi. Terörizm ağrı gibidir. Ağrı hastalık değildir, hastalık belirtisidir. Biz ağrıyı gidermek için uyuştucu veriyoruz. Oysa hastalığı anlamak gerekir.

Dostluk ve uyarı mesajı

Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Köni: Org. Başbuğ, konuşmasında hem yumuşatıcı, hem de görev başındayız mesajları verdi. Barıştan bahsetti ama bu barışı bozacak olursa da görevimizin başındayız demek istedi. Özellikle böyle bir süreçte, belirli bir boyutun üzerine çıkan olur ve ayrılıktan bahsedilirse, biz görevimizi yaparız diyor. Hem dostluk hem de uyarı mesajları bunlar.

Başbuğ sınırda

İnsanlarımız ağalardan çok çekti. Şimdi de siyaset ve terör ağalarından muzdarip

Org. Başbuğ, bayramın ikinci gününü Mardin’de geçirdi, “Kanın durmasını TSK da ister. Ancak kanı kim niçin akıtıyor, buna bakmak lazım. Tek çıkar yol örgütün silahı bırakması” dedi, siyaset ve terör ağaları uyarısı yaptı


Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, bayramın ikinci gününde bölücü terör örgütünün en fazla katliam yaptığı il olan Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Sınırtepe Karakolu’nu ve Sınırtepe Köyü’nü ziyaret etti. Suriye’ye en yakın sınır karakolunu ziyaret ettikten sonra açıklama yapan Başbuğ, terörle mücadele ve kanın durması konusunda önemli mesajlar verdi.

Türkiye’nin neredeyse çeyrek asırdır terör ile yaşadığını ve bu geçen sürece bakıldığı zaman özellikle insani açıdan elbette üzüntü duymamanın mümkün olmadığını belirten Org. Başbuğ, “Evet. Akan kanın durmasını herkes, elbette Türk Silahlı Kuvvetleri de ister. Hatta isteyenlerin en başındadır. Bundan herkes emin olsun” dedikten sonra şu vurgulamayı yaptı: “Ancak bu kanı kim ve niçin akıtıyor? Bu soruyu sormak lazım. Akan kan dursun, dursun. Peki, bu akan kanı kim ve niçin akıtıyor? Bu sorunun cevabını aramak lazım. Bu sorunun cevabı açık; bölücü terör örgütü. Devletimizin, milletimizin ve güvenlik kuvvetlerinin kararlılığı karşısında bölücü terör örgütünün amaçlarına ulaşması mümkün değildir. Silahla kanla bir yere varılamaz. Tek çıkar yol, bölücü terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır.”

Tedirgin olanlara: Biz görevimizin başındayız

Hükümetin demokratik açılımından hiç söz etmemesine rağmen “gelişmelerden tedirgin olanlar” ve “TSK operasyonlara ara mı verecek?” endişesi taşıyanlara da net bir mesaj gönderen Başbuğ, “Yaşanan gelişmelerden tedirgin olan vatandaşlarımız ve insanlarımıza da buradan sesleniyorum: Tedirginlik duyanlar merak etmesin. Türk Silahlı Kuvvetleri, milletimizden aldığı güç ve azimle, görevinin başındadır” dedi. Genelkurmay Başkanı, TSK’nın bu konudaki yaklaşımının değişmediğini ve 10 yıl önce nasıl bakıyorsa bugün de öyle baktığını söyledi.

O anne-babaların acılarını anlamalıyız

Başbuğ’un, önemli mesajlarından biri de DTP ve PKK’ya yönelik oldu. Genelkurmay Başkanı, şunları söyledi: “Açık söylüyorum, özellikle bu bölgedeki insanlarımız, vatandaşlarımız, Doğu Anadolu dahil olmak üzere ağalardan çekti. Bugün bu noktalardaysak, altında yatan temel nedenlerin bir tanesi bu. Bu zamanın ağalarından çeken insanlarımız, siyaset ağalarından terör ağalarından muzdarip. Esas temel sorunlardan bir tanesi de bu halkımızı siyasetin ağalarından terör ağalarından kurtarılması.” Genelkurmay Başkanı’nın diğer açıklamaları şöyle:

İnsan odaklı mücadele: Devlet ülkede meşru güç kullanma hakkına sahip tek otoritedir. Bölgede özellikle Güneydoğu Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgemiz başta olmak üzere bu bölgelerde teröristler bulunduğu sürece, bu görevlerin biraz evvel açıkça ifade ettiğim görevlerin yerine getirilmesi devletin ve dolayısıyla güvenlik kuvvetlerinin vazifesidir. Devletimizin, milletimizin ve güvenlik kuvvetlerinin kararlılığı karşısında bölücü terör örgütünün amaçlarına ulaşması mümkün değildir. Terörist örgütlerle yürüttüğümüz mücadeleyi İnsan odaklı olarak yürütmek çok önemlidir.

Tek yol silahın bırakılması: Terör örgütüne kandırılarak katılan teröristlerin büyük bir bölümü 26 yaşına ulaşmadan hayatını kaybetti. Bu kapsamda özellikle terör örgütüne karşı çıkmalarına rağmen evlatlarını terör örgütüne kaptıran ve bu acıları yaşayan o anne ve babaların da acılarını anlamak zorundayız. Bu nedenle tekrar ifade ediyorum; silahla, kanla bir yere varılamaz. Tek çıkar yol, bölücü terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Dünyanın her yerindeki teröristler gündemin kan, gözyaşı, kin ve nefret üzerinde oluşmasını ister. Teröristler toplumda düşmanlığı arttırmak, iletişimi kopartmak ve toplumda farklı kimlikler yaratmak suretiyle farklılaşmalara yol açmak ister. Şimdi bazıları diyor ki ’Şu tarihe kadar insanların ölümüne neden olmayacağız ancak şu tarihten sonra tekrar masum insanları, görevlerini yapmakta olan asker ve polisleri öldürmeye başlayacağız’. Bu düşünce nasıl açıklanabilir. Bu tehdit, terör içeren, insanlık dışı bu düşüncelere nasıl ılımlı bakılabilir. Hatta bu çeşit düşünceler nasıl desteklenebilir. Bunun da herhalde sorulması lazım.

Bizim köyden de niye bir Paşa çıkmasın?

Org. Başbuğ, bir köy evini ziyaret etti. Abdürrezzak ve Emine Aslan’ın evine giren Başbuğ, evin sahipleriyle yere oturarak sohbet etti, dil konusu üzerinde durdu. Köyde kullanılan dili sorunca özellikle 40 yaş üstü kadınların büyük bölümünün Kürtçe konuştuğu söylendi. Orgeneral Başbuğ, Emine Aslan’a bir soru yöneltti. Başbuğ’un sorusuna 52 yaşındaki Emine Aslan’ın verdiği Kürtçe yanıt, eşi tarafından Türkçe’ye çevrildi. Çocuklarının okumasını istediğini belirten Emine Aslan, “Bizim köyden de bir Paşa niye çıkmasın” dedi.

683 jandarma 258 sınır karakolu var

Birinci görevimiz bölgedeki halkın güvenliğinin sağlanması ve bölge halkının teröristlerin baskısından korunmasıdır. Bölgede 683 adet jandarma karakolumuz var. İkinci görevimiz sınır giriş çıkışların etkin şekilde kontrol altına alınması. Bu amaçla da 258 tane sınır karakolumuz var. Üçüncü görevimiz, kırsal kesimde alan hakimiyetinin sağlanması. Teröristlerin aranıp bulunarak etkisiz hale getirilmesidir.

‘İşsizlik önlensin, eğitim yeterli hale getirilsin’

“Terörden en büyük zararın bölge insanın çektiğini ve çekmeye devam ettiğinin unutulmaması gerektiğini” belirten Org. Başbuğ, terör örgütünün silah bırakmasına ek olarak ekonomik ve sosyal kalkınmanın ve eğitimin önemine değindi. Bu konuda gerek yurtiçinde gerek yurtdışında yapılan çok araştırma olduğunu, bu araştırmaların son iki ayında yapılanlarının hemen hemen büyük bir bölümünü incelediklerini ifade eden Orgeneral Başbuğ, bölge halkının iki temel ihtiyacına dikkat çekti. Ağırlıklı birinci sorunun “işsizlik, geçim sıkıntısı, ekonomik sıkıntı” olduğunu belirten Başbuğ, “Benim tespitim ikinci ihtiyaç, eğitim sistemi. Eğitim sisteminden şikayetçi insanlarımız. Eğitim sistemimiz yetersiz” dedi. Bunların Türkiye’nin genel sorunları olduğunu ancak bu bölgedeki eksikliklerin diğer bölgelerden daha fazla olduğunu ifade eden Başbuğ, “Diğer bölgede yüzde 10’larda kalırken, burada bir bakıyorsunuz yüzde 20-30’lara çıkıyor” dedi. Genelkurmay Başkanı, “ihtiyaçları doğru tespit etmek ve bunları karşılamak devletin asli asli görevidir” dedi. Türkiye’nin çok büyük bir ülke olduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, “Bu ülke bütün vatandaşlarına yeter, bütün insanlarımıza refah getirir” dedi.

‘Kendimi evlatlarımla olmuş gibi hissettim’

Org. BaŞbuĞ, dün Sınırtepe’de askerlerle tek tek bayramlaşarak, hediyeler verdi. Genelkurmay Başkanı, karakolun bekçi köpeği Hami’yi de ihmal etmedi ve mama hediye etti. İzmir köfte ve nohutlu pilavdan oluşan yemeği askerlerle birlikte yiyen Başbuğ, şöyle konuştu:

“Biz askerler için bayramların ayrı bir önemi vardır. Bu Mehmetçikler ki -bunlar analarının ve babalarının bize birer emanetidir- bu bayramlarda bizim ailemizin birer parçası olur, evladımız olur. Bugün öğle yemeğinde beraber olduk ben de evlatlarımla olmuş gibi kendimi hissettim. Bütün Mehmetçiklerimizin Edirne’den Hakkari’ye kadar görev yapmakta olan bütün Mehmetçiklerin alilerinin de bayramını kutluyor, kendilerine selam ve sevgilerimi gönderiyorum. O ailelere diyorum ki burada olduğu gibi hiçbir yerde evlatları yalnız değildirler. Şehitlerimizin annesi, bizlerin de annesidir. Bizlerin de anasıdır. Bütün şehit analarının öpülesi ellerini saygı ve şükranla bu bayram günü öperim.”

‘Türkçe tabii ki Türkçe...’

Genelkurmay Başkanı’nın bir önemli mesajı da dil konusunda oldu. Daha birkaç gün önce YÖK’ün “yaşayan diller” adı altında Mardin Artuklu Üniversitesi’nde Kürdoloji enstitüsü kurulmasına izin vermesine karşılık, Genelkurmay Başkanı, Mardin’in sınır köyünde Türkçe vurgusu yaptı. Başbuğ, Türkiye genelinde Türkçe okuma yazma bilenlerin oranının “yüzde 8 küsur” olmasına karşılık, bu bölgede yüzde 20’lerde olduğuna dikkat çekerek “Oranın yüzde 20 olduğu bir yerde, biraz evvel söylediğimiz daha fırsat eşitliği, her alanda kendini geliştirme olanaklarını sağlayabildiğimizi söyleyebilir miyiz?” diye sordu. Orgeneral Başbuğ, gözden kaçan önemli bir nokta olduğunu belirterek, “Türkçe, tabii ki Türkçe... Anayasamız çizmiş, Anayasamızın 3. maddesi çok açık, Türkçe resmi dil ama önemli olan bir husus daha var. Türkçe, aynı zamanda ortak iletişim dilidir, aynı zamanda ekonomik dilimizdir” dedi. Daha refah daha mutlu bir hayatın, tüm insanların hakkı olduğunu dile getiren Orgeneral Başbuğ, sözlerine şöyle devam etti: “Ama buraya giden yol ilk önce Türkçe’den geçiyor. Ancak burada yüzde 20 noktalarında bu konuda geride olduğumuzu düşünürsek gerçekten, bu bölge insanımızın iyiliğini, refahını, mutluluğunu isteyen herkesin esas üzerinde durması gereken noktalar bunlar değil mi? Ana noktaları bırakıyoruz, diğer noktalarla şey yapıyoruz.

Bu milletin evlatlarının kaderi ortak

Esas, insan odaklı değil mi, bu insanlarımızın derdi, sıkıntısı ne? Çok açık, birlikte yaşamaya karar verenler için ki burada en ufak bir tereddüdümüz yoktur. Bu, Cumhuriyetin kurulduğu ilk günden bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ezici bir çoğunluğu, birlikte yaşama kararındadır. Arada çok farklı, marjinal grupları bir kenara bırakalım. Ezici çoğunluk, birlikte yaşama kararını vermiştir ve bu kararlılıkla karar verir. Geçenlerde bir doküman okurken yaşamını yitiren Kinyas Kartal’ın (22. Dönem CHP’den Van Milletvekili) sözlerini çok önemli buldum. Kartal’ın sözlerine uyulduğu takdirde yenilemeyecek hiçbir güçlük yoktur. Bakın ne demiş: Ayrılık tohumu giren tarladan nifak ve nefret çıkar. Evvela, bu milletin evlatları kaderlerinin ortak olduğunu öğrenmelidir. Yüzde yüz katıldığımız bir şey bu. Edirne’den Hakkari’ye kadar söyleyeceğimiz söz şu olmalı: Birbirimizi, yeteri kadar seversek, başka sevgiye muhtaç olmayız. Bence, bu bayramın en güzel mesajı bu olmalı.

Ordu hiçbir grubun ordusu değildir

Genelkurmay Başkanı, askerlere tek tek nereli olduklarını sordu. Askerlerin her birinin farklı bir il ismi söylemesi üzerine Orgeneral Başbuğ ”İşte görüyorsunuz, burada Van da Ağrı da Kahramanmaraş da var. Ordumuz onun için milli ordu“ dedi. Başbuğ, açıklaması sırasında da ”Mehmetçiklere bakıyorsunuz, Ardahanlı, Bitlisli, Bursalısı, İstanbullusu, Ankaralısı var. Bu ne demek, biliyor musunuz? İşte, burada gördüğümüz bu tablo, bu ordunun milli olduğunu gösteriyor. Bu ordu, millidir. Halk işte, milletimiz, milletimizin burada temsilini görüyorsunuz. Bizim için Karslısı da Erzurumlusu, Ağrılısı, Bursalısı, Ankaralısı da aynıdır. Hepsi Mehmetçiğimizdir“ diye konuştu. Org. Başbuğ, şöyle devam etti: ”Bazıları, bu orduyu karıştırıyorlar, başka ordularla mukayese ediyorlar. Bu ordu, hiçbir grubun ordusu değildir. Bu ordu, bilmen neyin ordusu değildir. Bu ordu, milletin ordusudur. İşte millet... Bizim, gücümüz bu zaten. Onun için TSK, milletinden aldığı güçle, azimle görevinin başındadır. Türk ordusu, milli ordudur. Milli ordu demek, Türk ordusunun arkasında Türk milleti vardır. Millet var, ulus var. işte, budur.”

Emine Ayna hizmet yapmıyor

Köylülerİn sıkıntılarını dinleyen Orgeneral Başbuğ köylülere dönerek, “Milletvekiliniz yok mu?” diye sordu. Köylüler de bu soruya karşılık ‘yok’ diyerek cevap verdi. Anavatan Partisi Nusaybin İlçe Başkanı Mehmet Ali Doğru, Org. Başbuğ’a dönerek, “Nusaybin’den sadece Emine Ayna milletvekilimiz var. Hizmet filan yaptıkları yok. Onlar hizmet etmek yerine teröristlik yapıyor” dedi. Doğru’nun bu sözlerine karşılık Org. Başbuğ, “Bizim işimiz siyaset değil, bunu değiştirmemiz ve sizin ona göre hareket etmeniz lazım” dedi.

Muhtar yaparsa...

Org. Başbuğ, köy muhtarının 16 çocuğu olduğunu öğrenince, “Muhtar böyle yaparsa cemaat niye yapmasın” diye espri yaptı...


En fazla katliamı Mardin’de yaptılar

* Terör eylemleri 15 Ağustos 1984’de Eruh Şemdinli’de başladı. 3 Kasım 1984’de ilk katliam Eruh Karageçit’te gerçekleşti.

* Bölücü teröristler bugüne kadara 5 bin 669 vatandaşın ölümüne neden olmuş bir örgüttür.

* Katliamlarda 392’si çocuk, 371’i kadın olmak üzere tam 2 bin 434 vatandaşımız katledildi.

* Katliamların en yoğun olduğu il ise Mardin. Mardin’de tam 56 adet katliam gerçekleşti.

 

Vatan, 22.09.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.