Gündem
Gündem > Siyasi Gündem > AK Parti-TSK ‘tarihi’ Londra’da kitap olduAK Parti-TSK ‘tarihi’ Londra’da kitap olduProf. Ergun Özbudun ve William Hale tarafından yazılan “Türkiye’de İslamcılık, Demokrasi ve Liberalizm, AKP Bahsi” adlı kitapta AK Parti’nin bir yol ayrımında olduğu vurgulanıyor. Kitap, statükoyla uzlaşması veya reformcu karakterine geri dönmesi durumunda, AK Parti’nin karşı karşıya kalacağı riskleri sıralıyor. Türkiye’deki İslamcı siyaseti genel olarak ele alan kitap, ardından AK Parti bahsine geçiyor ve AK Parti-asker ilişkileri, üç ana başlıkta anlatılıyor. BİLKENT Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ergun Özbudun ile Londra Üniversitesi bağlı SOAS’da (School of Oriental and African Studies) Türkiye Politikası dersleri veren William Hale imzasını taşıyan “Türkiye’de İslamcılık, Demokrasi ve Liberalizm, AKP Bahsi” isimli kitap, İngiltere’de yayımlandı. Kitapta, Türkiye’deki İslamcı siyaset genel olarak ele alındıktan sonra Ak Parti bahsine geçiliyor ve Ak Parti, ‘pasif laiklik’le özdeşleştiriliyor. Bu bahiste en çarpıcı olan ise, AK Parti-asker ilişkilerinin şu üç ana başlıkta örneklerle anlatılması: 1 - KONTROLLÜ ÇATIŞMA, 2002-2006: 2 - MEYDAN OKUMA VE KRİZ, 2007: 3 - ASKERİN GERİ ÇEKİLMESİ, 2007-2008: İtibar kazanma hamleleri Yazarlara göre, olup bitenler, ordunun itibar kaybettiğini ortaya koymaktadır ve yeni Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da farkındadır bunun. İtibarı geri kazanmak ve halk nezdinde prim yapmak için güneydoğuya gidecek, Diyarbakır ve Van’ı ziyaret edip halkla doğrudan temasa geçecektir. Ankara’ya dönünce, medyayı geri kazanmak için düzenli bilgilendirme taplantıları kararı alması, Genelkurmay bünyesinde bir Halkla İlişkiler ve Medya birimi kurması, ordunun itibarını geri kazanma çabaları olarak yorumlanacaktır. Ak Parti’nin zor seçimi: Ya statüko ya reform KİTABIN finalinde şöyle deniliyor: 2009’da manzara Ancak bu çok gerçekçi görünmüyor. Buna rağmen, hem Türkiye’deki hem de yurtdışındaki gözlemciler, AK’nin reformlar konusunda eskisi kadar hevesli olmadığında hemfikir. Zaten kavşak noktası da burası işte. 2009 başında görünen manzara şu: AKP ya eski politikalarına dönerek Avrupa Birliği üyesi olmak için gereken reformlara hız verecek veya devlet elitleriyle uzlaşıp statükoyu kabul ederek küçük ilerlemelerle yetinecek. İki strateji de ciddi tuzaklarla dolu. Hangisini seçecek İlkini seçerse, ordu ve yargıdaki devlet elitleriyle yeni bir çatışma içine girecek ve belki yeni bir kapatma davası ile daha yüzyüze gelecek. Diğer tercih, parti olarak AKP’yi güvenli sulara götürebilir. Ama oradaki tehlike de, AKP’nin orijinalitesini kaybetme ve DP, AP veya ANAP gibi sıradan bir merkez sağ partiye dönüşme riskidir. AKP’nin bunlardan hangisini tercih edeceği meçhul. Meçhul olmayan, AKP tükenişten henüz hayli uzak olduğu ama geleceğinin de tümüyle belirsiz olduğu gerçeği.” Star, 07.09.09 Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |