Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bahçeli'den Suriye açıklaması

Bahçeli'den Suriye açıklaması

MHP lideri Devlet Bahçeli gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. İşte Bahçeli'nin açıklamaları:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, peşin yargılarla, ısmarlama tezlerle, dayanıksız iddialarla ve boş bahanelerle savaş çığırtkanlığı yaparak Suriye'ye yapılacak operasyonun alt yapısını oluşturmanın ahlaki olmadığı gibi uluslararası hukuka da aykırılık teşkil edeceğini bildirdi.

Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, insanlık vicdanının kabullenemeyeceği her türlü şiddet ve vahşet vakalarının Suriye'ye kabus gibi çöktüğünü ve bu halkı karanlığa mahkum ettiğini kaydetti.

Bugüne kadar 100 bini aşkın insanın katledilmesinin, milyonlarcasının mülteci durumuna düşmesinin, meselenin en acıklı ve hazin tarafı olarak belirginlik kazandığını ifade eden Bahçeli, son olarak Şam'ın Guta bölgesinde gerçekleşen saldırıda görülebileceği gibi konvansiyonel silahların yanında, kimyasal silahların da kullanıldığına işaret etti.

"Suriye'de gerekli tedbirlerin alınmaması halinde büyüyen iç kaosun bölgesel savaşa dönüşmesi an meselesidir. Kırmızı çizgi olarak ilanı yapılan kimyasal silah kullanımı bunun başlıca tetikleyicisi ve hızlandırıcısı olarak göze çarpmaktadır" görüşünü vurgulayan Bahçeli, Suriye'de kimyasal silaha kimin başvurduğunun tarafsız ve objektif bir şekilde açığa çıkarılmasını istedi.

Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kimyasal ve biyolojik menşeli silah üreten ve satan çevrelerin deşifre edilmesi de ayrı bir önemdedir. Bölgemizdeki devletleri ve otoriter yönetimleri önce silahlandırıp sonra da barış ve demokrasi nutukları atarak hizaya getirme gayesi güden küresel güçlerin iki yüzlülükleri iyi tanınmalı ve derinlemesine de fark edilmelidir. Birleşmiş Milletler kimyasal silah uzmanlarının Suriye'de yaptıkları inceleme ve soruşturmanın neticesi muhakkak ki sabırla beklenmelidir. Yapılan çalışmaların sonucu alınmadan; peşin yargılarla, ısmarlama tezlerle, dayanıksız iddialarla ve boş bahanelerle savaş çığırtkanlığı yapmak, Suriye'ye yapılacak operasyonun alt yapısını oluşturmak ahlaki olmadığı gibi uluslararası hukuka da aykırılık teşkil edecektir. Şüphesiz askeri caydırıcılık kartının devreye sokulması en son seçenek olarak düşünülmelidir. Ayrıca Suriye'de yaşanan içler acısı manzara, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi'nde ele alınmalı ve verilecek kararın meşru sınırlarında hareket edilmelidir."

''AKP istekli''

Suriye'de yaşanan olaylar karşısında Ak Parti hükümetinin sağlam ve milli menfaatleri öne alan bir tutum ve tavır takınmadığını savunan Bahçeli, "Üzücü ve bir o kadar da düşündürücü olanı ise AKP'nin Suriye'ye yönelik uluslararası müdahalede aşırı istekli oluşudur" görüşünü savundu.

Bahçeli, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 'nun, Birleşmiş Milletlerin Suriye'ye yaptırım uygulamaması halinde kurulacak "Gönüllü Ülkeler Koalisyonu"na katılmaktan bahsetmesini "son derece aceleci, kinci, ikircikli ve dayatmacı" olarak niteledi.

Anayasa'nın 92. maddesinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine izin yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunu hükme bağladığını anımsatan Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Dışişleri Bakanı'nın Meclis'in bu sarih yetkisini gasp edercesine beyanat vermesi, henüz kimyasal silahın kim ya da kimler tarafından kullanıldığı belli olmadan suçluyu ilan etmesi hakikaten de garabet ötesi bir tabloyu resmetmektedir. Bu aynı zamanda milli iradeye, Türk milletinin egemenlik haklarına karşı hasımsızlık, haksızlık, hadsizlik ve saygısızlıktır. Birleşmiş Milletlerin kararı dışında, Suriye'ye emrivakiyle ve malum ülkeler arasındaki fikir ve eylem birlikteliğiyle müdahale edilmesinin öngörülmesi şimdiden zor olacak ve ülkemizi sıkıntıya düşürecek neticelerle dolu bir tehlikedir. AKP hükümetinin dış politikada kırdığı potlardan, tamiri zor olacak yanlışlarından hala ders almadığı görülmektedir. En son gelişmeler paralelinde, hükümet her şeyden önce milli çıkarlara göre hareket etmeli, Başkent Ankara'nın gerçeklerine göre politikasını somutlaştırmalı ve kuşkusuz insanlık vicdanının yanında saf tutmalıdır. Suriye'ye askeri müdahalenin sonuçları itibariyle tüm yönleri, risk ve tehditleri milli bir bakışla analiz edilmeli ve temellendirilmelidir."

Irak'ın işgalinin ardından meydana gelen sancılı seyire ve bu ülkenin toprak bütünlüğünün durumuna işaret eden Bahçeli, Esed rejiminin devamı veya çökmesi halinde karşılaşılacak tüm imkan ve ihtimallerin titizlikle, enine boyuna değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti.

Bahçeli, şunları vurguladı:
"Ülkemiz için Suriye'nin kuzeyindeki oldubittiler beka derecesinde önemli sayılmalıdır. Sınırlarımızda kaçakçı görünümlü saldırgan ve teröristlerin hemen hemen her gün sahnelediği provokasyonlar tahammül eşiğini aşmıştır. Başbakan ve hükümetinin birinci görevi Esad ya da muhalifler değil, ülkemizin milli güvenliğini muhafaza altına almak ve sınırların hemen dibindeki tehlikeli oluşumları engellemek olmalıdır.

Suriye kaynaklı tehdit ve saldırılara karşı TBMM tarafından, 4 Ekim 2012 tarihinde bir yıllık süre için yabancı ülkelere Türk Silahlı Kuvvetlerinin gönderilme yetkisinin hükümete verildiği ortadadır. Ülkemize yönelebilecek ilave risk ve tehditlere karşı zamanında ve süratle hareket edilerek gerekli tedbirlerin alınması hükümetin taşıdığı sorumluluğun apaçık gereğidir. Vatan topraklarımıza saldırıların artmasına, insanımıza ve egemenlik haklarımıza mütecaviz emellere müsaade edilmemeli ve izin verilmemelidir.

Suriye'deki olayların Türkiye'yi artan ölçüde tehdit etmesi halinde tercih edilecek yol ve çare bellidir. Bu konuda 4 Ekim 2012 tarihli Meclis kararının süresi bir yıl daha uzatılarak, askeri güç kullanımı da dahil olmak üzere her alternatif kademeli olarak devreye sokulmalıdır. Suriye'deki son olaylara yaklaşımdaki kapsam ve sınır bu esaslara bağlı olmak durumundadır. Hükümet gönüllü koalisyon şakşakçılığı ve çığırtkanlığı yaparak Esad'ı devirme hayallerinden evvel, Türkiye'nin hak ve hukukunu koruma ve sağlama alma hedefine sadakatle odaklanmalıdır."

''Facialara yol açabilir''

Irak ve Libya'dan sonra Suriye'ye aşırı ve ölçüsüz müdahalenin bölgesel kaosu daha şiddetlendireceğini ve bloklaşmaları daha da keskinleştireceğini vurgulayan Bahçeli, Esed'i koltuğundan indirmek pahasına Suriye'nin toprak bütünlüğünün bozulmasının Türkiye'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü de sarsacağını kaydetti.

Bahçeli, şunlara dikkati çekti:
"El Nusra ya da PYD-PKK'ya Suriye'nin belirli yerlerini peşkeş çekmek, bu terörist oluşumlara destek vermek boyutunun kestirilmesi bugünden zor, ama gerçekleşmesi kaçınılmaz olan facialara yol açacaktır. Bu açıdan Başbakan ve hükümeti, millet ve tarih önünde büyük bir vebal altındadır. Türkiye'nin güvenliği ve Türk milletinin bekası her şeyin üstünde görülmeli, belirlenecek politikaların öznesi ve çatısı bu değişmez kural olmalıdır. Birleşmiş Milletler kimyasal silah uzmanlarının çalışması bitmeden, hazırlayacakları rapor teşekkül etmeden suçlu-suçsuz tasnifine gidilmemeli, savaş tellallığı yapılmamalıdır. Suriye'deki akan kanın durması, ölümlerin sonlanması ve kimyasal silah hunharlığının bitmesi konusunda Birleşmiş Milletlerin tam ve kesin kararı beklenmelidir. Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı ve riayet asıl olmalı, Suriye halkının birlik ve dirliği konusunda taviz verilmemelidir. Bilhassa bu ülkede yaşayan Türkmen kardeşlerimizin hayat hakları konusunda samimi ve sonuç alıcı uygulamaların içinde olunmalıdır. Gönüllü koalisyon gibi ucube yorum ve hazırlıklar uluslararası hukukla uyumlu olmadığından meşru ve ahlaki olmayan yollara tevessül etmekten kaçınılmalıdır.

Olası bir müdahale karşısında Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda ülkemiz için yakın tehdit olabilecek oluşum ve gelişmelere fırsat verilmemeli ve de anında müdahil olunmalıdır. Bunun için de 4 Ekim 2012 tarihli TBMM'nin tezkere kararı uzatılmalı ve Suriye konusundaki yaklaşımlar bu çerçeveyle sınırlı kalmalıdır. Hükümet, tüm gelişmelerle ilgili TBMM'yi anında bilgilendirmeli ve ülkemizi sonu meçhul olacak maceralara sürükleyecek tedbirsizlikten ve teslimiyetçilikten derhal uzaklaşmalıdır."

Hürriyet, 28.08.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.