Gündem
Gündem > Siyasi Gündem > 301. maddeye iptal davası301. maddeye iptal davasıEminağaoğlu, TCK 301’in, Anayasaya aykırı olduğu, devleti polis devleti niteliğine büründürdüğü gerekçesiyle Anasaya Mahkemesi’ne başvurdu Söz konusu dava süreci, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın, 2010 yılında “bayrağı, böyle askerliği, böyle vatanı sinkaf edeyim...” gibi sözler söylediği ileri sürülen piyade er Selim Öztürk hakkında hem orduya hem bayrağa hakaret suçlarından başlattığı soruşturmanın sonunda geldi. Aynı hükümetin iki bakanından farklı tutum gelmesi üzerine Hâkim Eminağaoğlu, dosyaya konu ceza maddelerini AYM’ye taşıma kararı aldı. Eminağaoğlu dilekçesinde, sözkonusu maddelerin anayasaya aykırılığı konusunda şunları vurguladı: “Maddenin (TCK 300) ilk fıkrasında, bayrak yanında, bayrak özelliğinde olan ve egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaretin de madde kapsamına sokulması, Anayasa’nın 2.maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesiyle açıkça çatışmaktadır. Çünkü bir hukuk devletinde, düzenleme yapılırken belirsizlik yaratılmamalı, düzenlemeler açık bir içerikte olmalıdır. Anayasa’da düşünce ve ifade özgürlüğü düzenlenmiş olup, düşünce özgürlüğü sınırlanamaz. İfade özgürlüğünün kapsamı ve hangi koşullarda nasıl sınırlanacağı ise, Anayasanın 26.maddesinde ortaya konulmuştur. TCY’nın 300/1 nci maddesi, içeriğindeki belirsizlik, orantısızlık ve ölçüsüzlük nedeniyle, bu maddelere demokratik toplum gereklerine uygun olmayan biçimde aykırılık yaratmakta, hakkın özüne dokunulmaktadır. Dilekçede, “Bir hukuk devletinde, bir polis devletini andırırcasına, devletin diğer kurumları için doğal olarak ayrı bir madde düşünülmezken, emniyet veya askeri teşkilat için özel bir madde öngörerek onları farklı bir koruma kalkanı içine alarak suç ihdas etmek, demokratik toplum düzenine, anayasa ile amaçlanan özgürlükçü bir sistemin varlığına aykırıdır. Bu yolla konulan suç nedeniyle yaratılan sınırlama ise, hiç bir biçimde ölçülü olarak değerlendirilemez” dendi. Eminağaoğlu dilekçesinde “izin yetkisine sahip olan irade, bu yetki, ne amaçla getirilmiş olursa olsun, bu yetkiyi sadece kendi bakışına, kendi siyasal, kişisel veya diğer beklentilerine göre kullanmıştır” diyerek Hrant Dink davasının bunun en somut örneği olduğunu belirtti: “Lozan ile azınlık kimliği kapsamında korunan gayrimüslim Hrant Dink hakkında, eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamındaki yazıları nedeniyle soruşturma izin vermemek, dolayısıyla Lozan’la yapılandırılan üst kimlik olan ulus kimliği korumak, kişinin de hedef olmamasını sağlamak olması gerekirken, hem Lozan’a, hem üst kimlik tanımına ve hem de bu sözleri sarfeden Hrant Dink’e, maddede izinle güdülen amaç çerçevesinde bile yaklaşılamamıştır. Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |