Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ergenekon’da usul tartışması

Ergenekon’da usul tartışması

Ergenekon kararlarını veren kurulda iki yedek üye olmasının usulen sorun teşkil ettiği ve hükümlerin yok sayılması gerektiği öne sürüldü

Ergenekon davasında ağır ceza kararlarının alındığı müzakere toplantılarına, mahkemenin iki yedek üyesinin de katıldığının ortaya çıkması “kararlar yok hükmünde mi” tartışmasını başlattı. Yargıçlar Sendikası, mevzuata göre, yedek hâkimlerin karar alma sürecine katılamayacaklarını, bu nedenle kararların yok hükmünde sayılması gerektiğini savundu. Hukukçu Mehmet Uçum da, yedek hâkimlerin gerekçe yazımında mahkemeye destek olabileceğini, ancak kararın oluşturulduğu müzakerelere katılmasının usul açısından tartışmalı olduğuna işaret etti.


“BİZ DE ÇOK ÇALIŞTIK”

Ergenekon kararlarının yok hükmünde olduğu tartışmasını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iki yedek hâkiminin 10 Ağustos’ta Milliyet gazetesinde yayımlanan açıklamaları başlattı. Yedek hâkimler, Ergenekon kararlarının alındığı müzakere toplantılarına katıldıkları gibi gerekçe yazımına da hazırlandıklarını anlatmıştı. Bu hâkimler “... 45 gün boyunca her gün 08:00-21:00 saatleri arasında iddiaları (dosyayı) değerlendirdiklerini, kişilerin durumlarını hassas terazide tartar gibi tek tek incelediklerini; verdikleri karar noktasında vicdanen çok rahat olduklarını, çok isabetli ve hukuki bir karar verdiklerini, özellikle son hükmün hazırlık aşamasının çok yoğun geçtiğini, yoğun hararetli bir müzakere dönemi geçirdiklerini, yedek hâkimler olarak gerekçeye dönük olarak çalıştıklarını” belirtmişti.

“KATILAMAZLAR, KARAR YOK HÜKMÜNDE”

Bu açıklamaya ilk kurumsal tepki Yargıçlar Sendikası’ndan geldi. Sendika Yönetim Kurulu, önceki gece bir açıklama yaparak, yedek hâkimlerin katılımıyla verilen kararların yok hükmünde sayılması gerektiğini savundu. Sendika, bu tezini şöyle gerekçelendirdi:

“CMY’nin 227/1 maddesi uyarınca (hükmün tartışılıp oylandığı) müzakerede ancak ve ancak hükme ve karara katılacak yargıçlar bulunabilir. CMY’nin 308. maddesinde, mahkemenin yasaya aykırı oluşması, mutlak bir hukuka aykırılık hâli olup, bu durum da hükmün esastan incelenmesini engelleyen usulden mutlak bir bozma nedenidir.

Hükmün tartışılıp, hazırlanıp açıklanacağı müzakerelere katılma yetki ve görevleri olmayan bu iki yedek üyenin her ne şekilde olursa olsun müzakere sürecine katılmasıyla, yargı etiğine ilişkin tüm kurallara aykırı hareket edildiği, yine adil yargılama kurallarının ihlal edildiği, hukuka uygun bir karar ortamının oluşturulmadığı tartışmasız bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu şekildeki bir hükmün, “yasal görev ve yetkisi bulunmayan yargıçların katılım ve katkısıyla oluşturulup, yasaya uygun müzakere edilmiş gibi tutanağa bağlanarak” açıklandığı verilen beyanatlarla ortaya çıktığından, hukuksal temelde müzakere yapılmadan duyurulan karar nedeniyle, hükmün hukuken doğmadığı, yani “yok hükmünde olduğu” tartışmaları da gündemden düşmeyecektir.”

YEDEK HÂKİMİN SINIRLARI

Hukukçu Mehmet Uçum, başlayan tartışmayı Taraf ’a şöyle değerlendirdi:

“Bu konuda heyetin ‘karar tümüyle bize aittir’ açıklaması yapması beklenir. Aksi halde tartışma sürer. Çünkü yedek hâkimlerin basında yer alan kişisel açıklamaları sorunlu. Kendilerine farklı önem atfeden bir sorun var. Bu tartışmaya şu ayrımla başlanmalı. Gerekçenin yazımında yedek hâkimlerden destek alınabilir. Ama kararın alınma sürecinde yedek üyeler de yer almışsa usül tartışması kaçınılmaz olur.

Önemli olan, kararın mahkeme heyetinin vicdani kanaatine göre oluşmasıdır. Gerekçede doktriner analizler de yapılır, burada yedek hâkimlerden uzmanlık asistanlık desteği alınması çok mümkün. Ancak müzakerede karar oluşturma sürecinde kararı başkan ve asıl üyelerin kendilerinin vermesi gerekir. Yedek hâkimler duruşmaları izleyebilir, heyette eksiklik halinde duruşmalara çıkar. Ancak, basına yansıyan açıklamalardan hareket edersek, müzakerelerde karar verici gibi davranamazlar. Yedek hâkimlerin karara katılma fonksiyonu varsa usül tartışması yapılabilir, ancak verilmiş kararın gerekçelerini oluşturmak için bir destek varsa usule aykırılık sayılmaz.”

HSYK VE YARGITAY BAKAR

Uçum, yedek hâkimlerin açıklamalarının HSYK tarafından disiplin hukuku açısından incelenebileceğini belirterek “CMK’daki usül hükümlerinin ihlal edilip edilmediği disiplin yönünden soruşturulabilir. Yargıtay ise konuyu ancak standart temyiz incelemesi çerçevesinde dosya üzerinden denetim konusu yapabilir. Yargıtay, usül ihlali tespit ederse, kararı o nedenle bozabilir, ancak gazete beyanatı üzerinden bozma kararı veremez” dedi.

 

Taraf, 13.08.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.