Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Arınç'tan çok önemli açıklamalar

Arınç'tan çok önemli açıklamalar

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, son dönemde bazı köşe yazarlarının karşılıklı eleştirileriyle gündeme gelen AK Parti ile Gülen cemaati arasındaki gerilim ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yapılanların yanlış olduğunu belirten Arınç, 'Orayı çok seviyorum ama buranın içindeyim' dedi. Vardar Ovası türküsüyle ilgili tartışmalara da değinen Arınç "Yüzde yüz espriydi. Diyelim ki ciddi olarak söyledim. Kimsenin kızmaması lazım. Öyle türküler, şarkılar var ki içinde ringo ringo şişelerden, tombul tombul bilmen nereye kadar. Ama bırakın ben de bazılarından hoşlanmayayım" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Arınç, bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu. İşte Arınç'ın açıklamaları:

VARDAR OVASI TARTIŞMASI

Ramazan Bayramı'nda Bursa'da katıldığı bir programda Vardar Ovası adlı türküye içinde rakı kelimesi geçiyor diye itiraz edildiğine yönelik yorumlar yapıldığının anımsatılması üzerine Arınç, söz konusu olayın Bursa'da Balkan göçmenleriyle bayramlaşma sırasında yaşandığını ve gündem maddesi haline gelmesine anlam veremediğini söyledi.

"Neşeli ortamda geçen olayı malesef her zaman olduğu gibi mecrasından saptırdılar. İyi de oldu, bu vesileyle kimin ne kadar, kaç gram, kilo olduğu, ne yapmak istediği ortaya çıkıyor" diyen Arınç, Bursa'daki olayda Kültür ve Turizm Bakanlığı kadrosunda bulunduğunu ifade eden kadın sanatçının yurt dışı turnelere gönderilmediğinden şikayet ettiğini, kendisinin de "birkaç şarkı dinleyip, not vereceğim, 8'i aşarsan Kültür Bakanımızdan seni yurt dışına göndermesini söyleyeceğim" diye espri yaptığını anlattı.

"YÜZDE YÜZ ESPRİYDİ"

Arınç, çok neşeli, espiritüel bir ortamda türkülerin söylendiğini, Vardar Ovası türküsüne sıra gelince "Onun içinde rakı falan geçiyor" dediğini ve herkesin güldüğünü, kimsede olağanüstülük olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Niye Vardar Ovası olmadı diye o akşam bütün televizyon kanalları olayı verdi. Bereket ki herşeyi verdiler, yoksa kesip biçip verselerdi, 'adam rakıya çok fena taktı' derlerdi. Yüzde 100 espriydi. Espriyi bu kadarla anlayan, bu kadarını bile hoş görmeyen bir zihniyet var karşımızda, bu onların seviyesini gösterir. Orada rakı parası geçiyor, aynı zamanda sıla parası da başlık parası da geçiyor. İki sene öncesini bulmuşlar Atatürk Araştırma Merkezi'nin Atatürk ile bir toplantısına başkanlık etmiştim Üsküp'te.

"HER ŞARKIYI BEĞENECEK HALİMİZ YOK"

Orada da sanatçılar pekçok türküler söylediler. Ben de twitimde bunlardan ne kadar çok hoşlandığımı yazmışım, ama orada hoşlandığım şarkıyı, türküyü yazmamışlar. Belki orada sıla parası vardı, belki başlık parası, belki de rakı parası vardı. Öyle bir twit atmanın 2 sene sonra böyle karşılanacağını hiç tahmin etmemiştim. Diyelim ki bu bir espri değildi, ciddi olarak söyledim, buna da kimsenin gücenmemesi lazım, kızmaması lazım. Her şarkıyı, türküyü beğenecek halimiz yok."

"TOMBUL TOMBUL BİLMEM NEREYE KADAR"

Arınç, MHP İzmir Milletvekili Kenan Tanrıkulu'nun ülkücüleri ziyaretinde açılan "Türküyü sevmeyen, Türk'ü de sevmez" pankartıyla kendisine gönderme yapıldığını ve buna üzüldüğünü belirterek, "Öyle türküler, şarkılar var ki içinde ringo ringo şişelerden, tombul tombul bilmen nereye kadar, sana tapıyorumdan bilmem neye kadar. Ankaralı Namık'tan veya Turgut'tan birşey dinleyen insan coşup bunları tekrarlayabilir, bazılarından kadınlar, bazılarından erkekler çok hoşlanabilir, ama bırakın ben de bazılarından hoşlanmayayım, dinlemek istemeyeyim. Bazılarını beğenmemek benim için de hak olmalı. İster ciddi kabul edin bunu, benim için bir hak olarak görmelisiniz, isterse bunu baştan itibaren yüzde 100 espiri olarak alın, bunun üzerinde hiç durmamak gerekirdi. Medyamız bunun üzerine din bilginlerine bile sordular, 'içinde rakı geçerse şarkı türkü dinlemek caiz midir' diye. Soracak başka bir şey bulamamışlar. Sosyal bilimcilere, siyasetçilere soruyorlar, işin ön kötüsü de o."

KİMSE 'SUÇLAMANIN NE OLDUĞUNU BİLMİYORUM' DİYECEK DURUMDA DEĞİL

"Bu karar hukuki bir karardır. Temyiz merci vardır. Ergenekon’un varlığını bildiğiniz halde inkar eder görünüyorsunuz. Yasamanın da bağımsız olması lazım. Yargı bağımsız. Hiç kimse yargıya kararlarından dolayı hesap soramıyor. Burada mahkemenin kararları Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay da onarsa Anayasa Mahkemesi ya da AİHM’e gidersiniz. Türkiye’de bu örgütün işlediği suçlara hamilik yapacak pozisyona gidiyorsunuz. Sanıklardan daha çok dışardakiler bağırıyor. Hiç kimse artık ben suçlamanın ne olduğunu bilmiyorum diyecek durumda değil.

BAŞBAKAN BAYRAM TATİLİNDE DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR

Başbakanımız şu anda demokratikleşme paketi üzerinde çalışıyor. Bunu taslak haline getirmek Adalet Bakanı’nın işidir. Başbakan da bayram tatilinde gerekiyorsa bizlerle, bürokratlar, ilgili kimselerle görüşerek siyasi nitelik kazandıracak. Çünkü bizim yaptığımız hukuki bir çalışma. Önümüzdeki haftayı takip edelim. Ondan sonraki günlerde Başbakanımız sanırım açıklayacak. Bursa’da bu konunun gündeme geleceğini zannetmiyorum. Eylül’de biz bu paketi tartışmaya, konuşmaya başlarız. Belki Eylül’ün ortasında Meclis açılabilir. Öyle bir ihtimal olabilir.

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI

Uzatmalar oynanıyor. Meclis Başkanı sürece hakim olduğu için devamında fayda gördü. 48 madde daha çok iyi niyet maddeleri. Süreci bugüne kadar uzatan bir sorumlusu aranıyorsa CHP’ye bakmak lazım. Süheyl Batum ve Atilla Kart’ta aramak gerekir. Kart iyi niyetli ama geç davranan bir arkadaşımız. Batum sürekli maraza çıkaran bir arkadaşımızdı. CHP içinde 5 kişinin imzaladığı bildiriye inanıyorum ki gülüp geçecekler.

KÜRT KONFERANSI

Örgütte eli silahlı insanlar var. Biz neye mal olursa olsun üzerimize düşeni yapacağız. 10-15 gün sonra yapılacak konferansın temelinde şiddetin sona ermesi gündeme gelecek zannediyorum. Gördüğümüz kadarıyla silahı tercih edenler azınlıkta. Barzani var hazırlıkların başında. Barzani de silahlar sussun diyen ve çözüm sürecine en büyük desteği verenlerden biri.Bundan sonra silahlı eylem yok, silah yok, gözyaşı yok, taleplerin demokratik yollardan gelmesi diye gelişmeler var.

Ak Parti - GÜLEN CEMAATİ GERİLİMİ

Muhterem Gülen hoca efendiyi Mayıs ayında ziyaret ettim. 3 saat boyunca neler konuştuklarımızı tek tek anlatacak değilim. Ben hoca efendiyi de yeni tanıyan biri değilim. Ondan hiç ayrılmayan da biriyim. Cemaat de kötü bir şey değil. Sosyolojinin bir varlığı. Cemaat birileri tarağından yanlış anlaşılır diye camia diyorlar. Ama bence hizmet kelimesi daha güzel. Fethullah Gülen siyasi bir kişilik değil. Hayatın her alanında büyük dernekleri, vakıfları var. Medyada, yazılı basında çok güçlüler. Ama tüm gördükleri Türkiye’nin hayrına yapılacak ne varsa onu yapmaya çalışıyorlar.

"YÜZYILLARDIR CEMAAT GERÇEĞİ VARDIR"

Böylesine büyüyen bir camianın farklı sorunları olabilecektir. Her zaman bu böyledir. Biz RP’de, FP’de siyaset yaptım. Biz kitle partisi değildik. Biz RP’de, FP’de hangi sandıktan ne kadar oy çıkacağını bilirdik. Alaybey’de bilirdik ki bir sanıktan 3 oy çıkacak. 6 oy çıkınca bayram yapardık. Ama biz şimdi 300 seçmeni olan bir sanıktan 270 oy alınca normal görmeye başladık. Rahmetli Erbakan hoca kendine hedefler koymuştu. Hedeflere yöneliksiz siyaset yapınca karşıdakiler de reel siyasetle bağdaştıramıyordu. AK Parti kitle partisi oldu. Oyumuz yüzde 50. AK Parti farklı bir parti çünkü. 16 vekil çıkarılan bir ilde 355 tane aday adayı oluyor. Herkes kendi nefsini kardeşine tercih etsin dedim gidip. Güçlü parti iktidar olur kendime yer bulayım diye düşünüyorlar. Güçlü olanı herkes tercih eder. Baykal döneminin son döneminde çarşaflılara rozet takıldı. Mustafa Kemal’in partisiyiz biz diyenler bu noktaya geldi. Yüzyıllardır tarikat ve cemaat gerçeği vardır. Birkaç tane cemaat de değil ne cemaatler var.

"GÜLEN, TAYYİP BEYİ, ABDULLAH BEYİ ÇOK SEVİYOR"

Gülen hoca efendinin işaret ettiği noktalara büyük bir hızla koşan çok dürüst insanlar var. Ama onlarla birlikte bulunanların kafalarından farklı şeyler geçiyor olabilir. Bu da insanın doğasında var. Bunlar şu tarafa, şunlar bu tarafa laf söylemeye kalkarsa bu kötüdür. Hükümeti ve Tayyip Beyi, Abdullah beyi çok seviyor, onlara çok güveniyor Gülen hoca efendi. 12 Eylül 2010 referandumunda bu camianın kadını erkeği kapı kapı dolaştı ve oylarınızı evet olarak kullanın dedi. Bu öpülecek bir davranıştır. Biz bugün ne yapıyorsak 12 Eylül referandumundan aldığımız güçle yapıyoruz. Bu camiaya sadece bunun için yüzyıllarca hakkımızı helal etsek geri kalmayız.

"ORADAN LAF GETİRENLERİ DOĞRU GÖRMEM"

Ama bu camia geçmişte farklı siyasi tercihlerde bulunmuş olabilir. Hükümetimizi bu kadar seven bir camiaya karşı bizim, bazılarının laf söylemesi ve ölçüyü kaçırması yanlış. Buradan oraya nasıl haber gidiyor, orası nasıl etkileniyor. Ben herkesin vicdanına bırakıyorum. Oradan laf getirenlerin, bir takım yanlış insanların yaptıklarını da doğru görmem ben. Camia ile hükümet arasındaki ilişkileri bozabilecek bir yarışa girmeye ihtiyacımız yok. Hükümetin muhalefeti vardır. Onlar bir şeyler söyleyecekler. Onlar da iyi niyetle ikaz ediyorsa bu hakkın onlar için de olduğuna inanırırm.

"BU TARAFI SEVİYORUM AMA BU TARAFIN DA İÇİNDEYİM"

Ama burada olan Sözcü Gazetesi’nde olduğu gibi değil, Ekrem’in burasına geldiği için yazmıştır ama bu taraftan da atılan tweetleri biliyorum. Ben ortada durayım. Bu tarafı seviyorum ama bu tarafın da içindeyim. Bu partinin kurucularından biriyim. Hükümet işi bizzat hoca efendinin sözüdür: Hikmeti hükümete karışmak doğru değil.

Bazı şeyleri bahane ederek hükümetin icraatlarını yüksek perdeden eleştirmek ve birilerini sevindirmek doğru değil. Bütün güçlüklere rağmen başbakan bu ülkeyi çok güzel yönetiyor. Bakmayın burada böyle söylediklerine bunu muhalefet de kabul ediyor. İsim belirterek ya da ima ederek partinin önemli kişilerini yerden yere vurmak çok yakışık almıyor. Biz ilişkilerimizi en iyi şekilde götüreceğiz. Başbakanımız Hoca efendiye karşı çok güzel hisler içinde ama hükmeti hükümetin başında."

 

Hürriyet, 13.08.2013

Arınç hükümet ile cemaat arasında gerilim olduğu iddialarına yanıt verdi


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümet ile cemaat arasında gerilim olduğu iddialarına yanıt vererek, “Bizim hiçbir medya aracılığıyla camia ile hükümet arasındaki ilişkileri bozabilecek söz yarışına girmeye ihtiyacımız yok, bu bizi yaralar. Çünkü o siyasi bir kurum değil” dedi.

Arınç, katıldığı bir televizyon programında, Fettullah Gülen’in siyasi bir kişilik olmadığını öne sürerek, “Cemaat kötü bir şey değildir. Siyasi düşünceleri, yaşantıları farklı olabilir ama o hizmette bir hayır varsa, bir birlik, beraber oluşturulur. Özellikle yurtdışındaki okul hizmetleri… Özellikle medyada çok güçlüler. Ama bütün söyledikleri, yaptıkları milletimizin, Türkiye’nin, İslam aleminin ve bütün insanların hayrına olabilecek ne varsa onu yapmaya çalışıyorlar. Ben buna inanıyorum, başkası inanmıyor olabilir. Böylesine büyüyen ve gelişen bir camianın elbette ki bazı sorunları olacaktır” dedi.

-“GÜÇLÜ OLANA HERKES GELİR”-

“Ne kadar büyürseniz, ne kadar güçlenirseniz sizin içinizde yer almak isteyen ne kadar çok insan olursa, onların kendi kafalarındaki amaçlar doğrultusunda birtakım işler ortaya çıkabilir. Bu her zaman böyledir” diyen Arınç, Refah Partisi’nde, Fazilet Partisi’nde ve Milli Selamet Partisi’nde de siyaset yaptığını hatırlattı. Orada bir kitle partisi değil, fikir ve ideoloji partisi olduklarını dile getiren Arınç, şöyle konuştu:

“Bize gelmek isteyen bir insan ya da bizim kendisine teklifte bulunduğumuz bir insan, bize, ‘Siz çok iyisiniz ama ben namaz kılmıyorum ki’ derdi. Yani bizim hepimizi melek gibi görüyordu, bunların hepsi 5 vakit namaz kılar, başka bir şey düşünmezler, hepsinin eşlerinin başı örtülü, şudur budur. Böyle görünmek çok kötü bir şey değildir. Kendine hedefler koymuşsun. Bu hedeflere yönelik siz, siyaseti yönlendirmeye çalıştıkça, karşıdaki büyük kesim, ‘Bunların amaçları şudur’ diyerek, sizin yolunuzu doğru bile kabul etse bunu reel siyasetle bağdaştıramıyor, sizi başka yere koyuyor. Ama AK Parti bir kitle partisidir. Şu anda 21 milyon 500 bin oy alan bir partiyiz. 16 milletvekili çıkaran bir ilimizde, 355 tane aday adayı oluyor. Bir sıraya 30 aday yazacak halimiz yok, 16 tane yazacağız. Bunları milletvekilleri için söylüyorum. Niye? Güçlü parti, tekrar iktidar olacak, ben kendime burada yer bulayım. Güçlü olana herkes gelir. Bu camialar için de böyle, başka şeyler için de böyle. Bütün siyasi partiler tarikat gerçeğini bilirler. Baykal döneminin son zamanlarını hatırlayın, İstanbul’da çarşaflılara rozet taktılar. Tarikat şeyhinin oğluymuş, arkasında 7 bin oy varmış diye, merasimle rozet taktılar. Halbuki Cumhuriyeti kuran parti biziz, biz Mustafa Kemal’in partisiyiz diyenler, sonunda böyle bir noktaya geldiler. Çünkü Türkiye'de hangi tarikat varsa, o tarikata karşı bir sevgi vardır. İçlerinde yanlış yapanlar olabilir ama yüzyıllardan bu yana bir tarikat, bir cemaat gerçeği hep vardır.”

-“HOCA EFENDİ BİZİ ÇOK SEVİYOR, HÜKÜMETİMİZİ ÇOK BEĞENİYOR”-

Gülen’in, kendilerini, Hükümeti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü çok sevdiğini ve beğendiğini söyleyen Arınç, şunları ifade etti:

“Bu hizmetlerin yüzyıllardır beklendiğini, yapılamadığını ama böylesine cesur, kararlı, ilkeli bir partinin bunları yaptığından dolayı sabahlara kadar dua ettiğini ifade ediyor. Türkiye’nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi için camiaya nasihat ediyor. Bugün biz ne yapabiliyorsak, 12 Eylül 2010 referandumundan aldığımız güçle yapıyoruz. 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı bununla yargılıyoruz. Bugün, 28 Şubat kararlarıyla mesleğinden atılan öğretmenler, YAŞ kararlarıyla ordudan atılanların en yüksek rütbeyle döndüğü gündür. Eğitim sistemlerini bununla yapıyoruz. Sadece bu katkısından dolayı bu camiaya yüzyıllar boyu hakkımızı helal ederiz. Seçimlerde AK Parti’yi büyük ölçüde destekliyorlar, bu çok açık. Hükümetimizi bu kadar seven, bu olumlu işlere destek olan camiaya karşı bizim, bazılarının onlara söz söylemesi, ölçüyü kaçırması yanlış. Bunları önlememiz gerekiyor. Hoca Efendi, Amerika’da yaşıyor. Türkiye’de yaşayabilir ama tabi kendi tercihi. Burada olsa belki bazı olaylara müdahale etmesi, çözmesi mümkün olabilir. Buradan oraya nasıl haber gidiyor, orası bundan nasıl etkileniyor, ben bunu herkesin kendi vicdanına bırakıyorum. Bizim hiçbir medya aracılığıyla camia ile hükümet arasındaki ilişkileri bozabilecek söz yarışına girmeye ihtiyacımız yok, bu bizi yaralar. Çünkü o siyasi bir kurum değil. Bazı şeyleri bahane ederek hükümetin icraatlarını yüksek perdeden eleştirmek ve birilerini sevindirmek doğru değil. Bütün güçlüklere rağmen Başbakan bu ülkeyi çok güzel yönetiyor. Bakmayın burada böyle söylediklerine bunu muhalefet de kabul ediyor. İsim belirterek ya da ima ederek partinin önemli kişilerini yerden yere vurmak çok yakışık almıyor. Biz ilişkilerimizi en iyi şekilde götüreceğiz. Başbakanımız Hoca Efendi’ye karşı çok güzel hisler içinde ama hükümetin başında.”

 

Milliyet, 13.08.2013


 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.