Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Balyoz'da "mahkemeye isyan" vardı

Balyoz'da "mahkemeye isyan" vardı 
Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli Orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.

Sanıklar Mehmet Cem Çağlar, Korcan Pulatsü, Hüseyin Çınar, Ahmet Erdem, Bülent Günçal, İsmail Taş, Ziya Güler, Beyazıt Karataş, Turgut Atman, Nedim Güngör Kurubaş, Mustafa Erhan Pamuk, Mehmet Erkorkmaz, Mehmet Eldem, Cenk Hatunoğlu, Mustafa Haluk Baybaş, Cengiz Köylü, Rıdvan Ulugüler, Sefer Kurnaz ve Berna Dönmez'in avukatı Ali Fahir Kayacan, perşembe günü başladığı savunmasını tamamladı.

Sanıkların suçlanmasına neden olan dijital verilerin gerçek olduğu kabul edilse bile, suça konu edilen fiillerin suç teşkil edip etmediğinin tartışılması gerektiğini söyleyen Kayacan, eylemlerle ilgili sanıklara lehe kanunun uygulanması gerektiğini vurguladı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin Fethullah Gülen ve Metin Kaplan kararlarını hatırlatan Kayacan, Gülen'in "laik devlet yapısını  değiştirmek ve yerine dini kurallara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyette bulunduğu" iddiasıyla yargılandığını ve beraat ettiğini, bu kararın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da onandığını hatırlattı.

Müvekkilerine isnat edilen suçlarla ilgili eylemler gerçek kabul edilse bile planlarda iddia edilen eylemlerin hiçbirinin hayata geçirilmediğini, iddia edilen eylemlerin hiçbirinin cebir ve şiddet içermediğini savunan avukat Kayacan, Mısır'da yaşanan askeri darbe ve sonrasında yaşananları örnek gösterdi. 

Kayacan, "Müvekkillerimle ilgili planları eylem kabul edip, 'ileride nasılsa cebir ve şiddet olacak' demek çok hoyrat bir hukuk anlayışıdır" ifadesini kullandı.

Tebliğnamede, "gerçekleştirilmiş eylemlerin tehlike içermesi yeterlidir" değerlendirmesi yapıldığını dile getiren Kayacan, "Hangi eylem gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen eylem yok ki. Düşüncenin de ötesinde, planları eylem kabul eden bir görüş bu" diye konuştu.

-"Genelkurmay'a itibar edilmiyor"-

Sanıklarla ilgili belgelerin sahte olduğunu ve ortak hazırlandığını savunan Kayacan, bu konuyla ilgili Hava Kuvvetleri Komutanlığınca da rapor hazırlandığını söyledi. Kayacan, "Türk yargısı neden silahlı kuvvetlerin hiçbir şeyine itibar etmiyor, ama iki polis memurunun tespit tutanağını değişmez bir şeymiş gibi kabul ediyor? Genelkurmay Başkanlığı, bilgisiyar kullanıcı isimlerini bildirir, Hava Kuvvetleri rapor sunar yok diye ama itibar edilmiyor" ifadesine yer verdi.

Genel değerlendirmelerin ardından müvekkileriyle ilgili savunmalara geçen Kayacan, müvekkili Cengiz Köylü'nün 3 belgeyi aynı gün aynı saatte oluşturduğunun iddia edildiğini, Köylü'nün verilerin oluşturulduğu gün ve saatte gezide olduğunu savundu.

-Başkan Ertuğrul: "İddialar benziyor, gönderme yapsak olur mu?"

Diğer müvekkillerinin de iddia edilen verileri hazırlamadıklarını savunan Kayacan'ın bu açıklamaları sırasında Başkan Ekrem Ertuğrul, araya girerek, iki haftadır bu konulara açıklık getirilmeye çalışıldığını söyledi.

Ertuğrul, şunları kaydetti:

"(Niye savunma bölündü, ikaz geldi) demeyin. Tüm samimi duygularımla şunu belirtmek istiyorum; mahkemenin mahkumiyet hükmüne dayanak yaptığı dellillerdeki değişiklikler, iddialar birbirine benziyor. Nüans farklılıkları var, detayda farklılıklar var. Siz genel konularda farklı bir açılım yaptınız. Bu da güzel. Bundan sonra sanıklara geçtiğinizde şöyle bir yöntem izlenebilir mi? Benzer hatalar burada da yapılmıştır, mahkeme karararını ortaya koyduk, tartışıyoruz. Sizler bu iddialarınızı ortaya döküyorsunuz. Nüans farkları var. Bu delillerin sonradan oynandığı, değiştirildiği iddiaları, hala bunları dinliyoruz. Basın mensupları,  izleyiciler de buna vakıflar. Gönderme yapsak acaba olur mu? Biz de size dikkatimizi sürdürüyoruz hala devam ediyoruz. Bu yönde savunma geliştirirseniz iyi olur."

Savunmasına devam eden Kayacan, sanıkların hazırladığı iddia edilen verilerin gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin beraatlarına ve tahliyelerine karar verilmesini istedi.

-Sanık Çınar'ın mektubu: "Köprüden önceki son çıkıştayız"

Avukat Kayacan, müvekkili Hüseyin Çınar'ın heyet için yazdığı mektubu okumasını istediğini belirterek, şu mektubu okudu:

"Sayın hakimler, 2 yıldır cezavindeyim. Bu süre boyunca suçsuzluğuma dair sunduğum somut delilerlerle çığlığımı sunmaya çalıştım. Kaba tabiriyle köprüden önceki son çıkıştayız. Burada da çığlığımızı duymazsanız hayatımı karartmış olacaksınız ki bir kez daha sizlere çığlığımı duyurmak istiyorum. Suçsuzum, adaleti tecelli ettirecek sizlerden karar bekliyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, ne oğlumun ne eşimin ne de benim hayatımı karartmayın, vebalini üzerinize almayın."

-"Geleceğin komutanı idi"

Kayacan, müvekkili Korcan Pulatsü'nün geleceğin komutanı olduğunu, tutuklanmasaydı Orgeneralliğe yükseleceğini ve Hava Kuvvetleri Komutanı olacağını söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten'in de adının "sıkıyönetim listesinde" yer aldığını savunan Kayacan, "Benim iki müvekkilim komutanlık için ilk iki sıradaydı. Birinci sırada Pulatsü, ikinci sırada Ziya Güler. İkisi de birer hafta arayla tutuklandı. Üçünçü sıradaki Erten, Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. Şimdi bir Rıdvan Ulugüler kaldı. Şimdi ki Şura'da o da gönderilecek. Hava Kuvvetlerinde tasfiye, operasyon tamamlanmış olacak" şeklinde konuştu.

Avukat Kayacan, 19 müvekkilinin 16'sının havacı olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bütün bunları gördükten sonra elinizi vicdanınıza koyup, manevi inancımızla baş başa kalarak gönül rahatlığıyla bunu 'evet Korcan Platsü düzenlemiştir, 18 sene cezayı haketmektedir' diyebiliyorsak sözün bittiği yerdeyiz. Bunlar o uçağa kefeniyle binerler zaten. Eğer Türk yargısı bu durumda, bu kadar şüphe varken bunu diyebiliyorsa, bizler, onların aileleri ve Türk milleti,onları şehit oldu kabul ederiz, olur biter."

"Suçlamalar varsayıma dayalı"

Sanık Mehmet Alper Şengezer'in avukatı Haldun Kepez, tüm suçlamanın varsayıma dayalı olduğunu, yerel mahkemenin "olsa olsa bunu sen yapmışsındır" anlayışıyla hüküm kurduğunu savundu.

Müvekkilinin görevlendirdiği iddia edilen isimlerle irtibat kurmadığını, bunun ispatı için mahkemeden bu kişilerden istediklerini dinlemesi yönünde talepte bulunduklarını belirten Kepez, bu talebe cevap bile verilmediğini kaydetti.

Takdiri indirim uygulanmamasını eleştiren Kepez, yargılamanın tamamının kayıt halinde olduğunu belirterek, "Müvekkilim bir tek kaş, göz işareti yaptıysa, bir tek saygısızlık yaptıysa ben bütün dijital belgeleri kabul ediyorum" diye konuştu.

-"Planın hiçbir evresinde görev almadı"

Sanık Yunus Nadi Erkut'un avukatı Ahmet Keskin, müvekkilinin plan seminerine katılmadığını, hiçbir evresinde görev almadığını söyledi.

Avukat Keskin, "Müvekkilim kanser olmuş, yüzbaşı rütbesinde bir subay olarak 42 kilograma kadar inmişti, o hastalık döneminde müvekkilim bu kadar yaralanmamıştı. Çünkü biliyor ki o Allah'tan gelen bir şeydi ama şu an hiç tanımadığı, bilmediği insanlar tarafından suçlanıyor" diye konuştu.

Yaşananlar nedeniyle adalete olan inancının sarsıldığını ifade eden Keskin, "Vekil sıfatıyla değil, tam 27 yıl önce hukuk fakültesine girmiş, adalet aşığı bir insan olarak sizlerden istirhamım kaybetmekte olduğum adalet inancımı bana bu dünyada gösteriniz. Size bu hususta yalvarırım" ifadesini kullandı.

-"Savcıların görevi kötüye kullandıklarını düşünüyorum"

Sanıklar Süha Civan, Cüneyt Sarıkaya, Erdoğan Koçoğlu, Gürbüz Kaya, Abdullah Dalay, Hasan Fehmi Canan, Mehmet Kaya Varol, Hamdi Poyraz, Erhan Kuraner, Doğan Fatih Küçük ve Soydan Görgülü'nün avukatı Ahmet Koç, davada birçok usuli ve hukuki aykırılık yaşandığını savundu.

Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'in, "Usul esastan da önemlidir, çünkü özgürlüklerin kapısıdır. Sakın ha sakın usulü bilmeyen ve vicdanı olmayan hakim ve savcı olmasın" sözlerini paylaşan Koç, soruşturma ve kovuşturma sürecinde usule yönelik aykırılık iddialarını dile getirdi. Koç, "Sayın savcıların görevlerini tamamıyla yapmadıklarını hatta ve hatta görevi kötüye kullandıklarını düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı.

"Duruşma hakiminin maalesef infaz hakimine dönüştüğünü gördüm" diyen Koç, hiçbir mahkemenin kararında, babalık ve kocalık haklarından mahrum
bırakımaya ilişkin maddeyi kararda açmadığını, bunun infaz hakimliğinin işi olduğunu söyledi. Koç, "Kadın sanıkların kocalık ve babalık hakkından mahrumiyetinden bahsediliyor. Bu kadıncağız nasıl babalık ve kocalık hakkından mahrum bırakılacak o mahkemeye sormak gerekir" şeklinde konuştu.

Koç'un yerel mahkemeyi eleştiren sözleri üzerine araya giren, Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, "Savunmaya ne yararı olacak, mahkemeyi töhmet altına sokmak. Savunmanın sözünü hiç kestik mi? Kararı enine boyuna didik didik edeceksiniz, tartışacaksınız ama neden anayasal kuruluş olan devletin yargı organlarına geçiyorsunuz bunu anlamış değilim" ifadesini kullandı.

Karara yönelik eleştirilerini dile getiren Koç, "Balyoz darbe planı diye yer gök inledi ancak davayı kanıtlayacak herhangi bir delil yok. Tarihteki
birçok siyasi dava ve kararlarda olduğu gibi arzu ederdik ki mahkemenin kararı bugüne ve yarınlara ışık tutarak takdir toplasın ama maalesef bu karar evrensel ve iç hukuk normlarına aykırıdır" diye konuştu.

-"Elinde silah, araç, gereç olmayan birinden nasıl bu hareketler beklenir"

Sanıklar Yusuf Ziya Toker ve Mustafa Çalış'ın avukatı Yahya Koç, Toker'in, Oraj planının hazırlanması kapsamında görevlendirildiği ve bu görevi kabul ettiği gerekçesiyle cezalandırıldığını anlattı.

Bunun gerçek dışı olduğunu savunan Koç, "Elinde hiçbir silah, araç, gereç ve emri altında kimse olmayan birinden nasıl bu hareketleri yapması
beklenir" dedi.

Müvekkili Çalış'ın da benzer durumda olduğunu belirten Koç, yerel mahkeme kararının bozulmasını, müvekkillerinin serbest bırakılmasını istedi.

Sanık Mehmet Aygün'ün avukatı Mete Kubilay, yerel mahkemenin verdiği kararın baştan sona hukuka aykırılık içerdiğini savundu. Müvekkilinin Birinci Ordu seminerine katılmadığını belirten Kubilay, plan kapsamında belge hazırladığı iddiasının da kanıtının olmadığını söyledi.

Sanık Emin Hakan Özbek'in avukatı Hatice Kurban, baştan beri yapılan tartışmalar çerçevesinde isnad edilen suçun gerçekleşmemesi nedeniyle verilen hükmün bozulması gerektiğini söyledi.

Özbek'in delil kabul edilen verilerden birini hazırlamakla suçlandığını anlatan Kurban, bu veriden haberdar olduğunu gösteren bir delil olmadığını kaydetti.

Kurban, müvekkilinin hukuka karşı saygılı, darbelere karşı bir anlayışı benimseyen biri olarak, hak etmediği şekilde cezalandırıldığını savundu.

cnnturk.com, 29.07.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.