Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Siyasette ırkçılık ve cinsiyetçi söylem artıyor mu?

Siyasette ırkçılık ve cinsiyetçi söylem artıyor mu?

Uzmanlara sorduk...

Siyasetimizde cinsiyetçi söylem

TÜRKİYE ve dünyadaki siyasi arenada yaşananlar akıllara “Global olarak siyasette ırkçılık ve cinsiyetçi söylem artıyor mu?” sorusunu getirdi. Geçtiğimiz günlerde CHPli vekil Yıldıray Sapan’ın kamuoyunda ‘palalı saldırgan’ olarak anılan Sabri Çelebi’nin Fas’a kaçmasını Twitter hesabından eleştirirken Başbakan Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ı hedef alan paylaşımı, takipçilerinin bile tepkisini çekti. Uyurken görüntülerinin yayınlanmasına sinirlenen AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, kuliste karşılaştığı kadın gazetecilere ağır hakaretlerde bulundu. Biz de konuyu uzmanlara sorduk. İşte yanıtlar...

‘Artma değil yeni çağı kapsayamama’
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Politikası Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet ALTAN:

ASLINDA dünya şu an itibarıyla arafta. Yani bir taraftan sanayi dönemi değerleri, anlayışı tükeniyor. Bunun temel dayanakları ortadan kalkıyor. Ama bir taraftan da yeni çağın, küreselleşmenin, sanayi çağı döneminin oluşmakta olan yeni zihniyeti kurumsallaşamıyor. Onun için de dünyanın bütününe baktığımız vakit siyaset de dahil, düne ait bir anlayışın devamında var olmaya çalışıyorlar. Halbuki çağ bununla örtüşmeyen bir başka dinamikte. Onun için bu söylemleri, düne ait, dünde kalmış ama henüz cenazesi kaldırılmamış siyasi yaklaşımlar olarak değerlendirmek lazım. Yarın çok daha başka bir dünyaya doğru gidiyor. Orada bu anlamda din üstünden bir siyasetin, ırk üstünden, mezhep üstünden siyasetin, cinsiyetçiliğin bir yeri yurdu olmayacaktır. Ama düne ait olanın ölüp yenisinin doğması arasında bu araf dönemini çok rahatsız edici, şaşırtıcı, garip bir şekilde yaşamaya devam ediyor diye düşünüyorum. Ama başta siyaset olmak üzere bunları eskimiş, düne ait sosyolojiyi içselleştirmiş yapılar olarak görüyorum. Onun için bunu artma olarak değil, yeni çağı kapsayamama olarak yorumlarım.

‘İnternetle beraber hızla yaygınlaştı’
AK Parti Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi, AK Parti Ar-Ge Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Zeynep Karahan USLU:

AK Parti Grubu’na verdiğim yasa değişikliği teklifinde internet kanununda birtakım maddelerde değişiklik öngörüyorum. Bu maddelerden bir tanesi de bu katalog suçların içerisine “nefret söylemi” dediğimiz suçların eklenmesi. Bu da cinsiyet, ırk ayrımcılığı yapan yayınların internet ortamında da hak ihlali olarak tanınmasıyla ilgili bir teklif. Siyasette ırkçı ve cinsiyetçi söylemin artıp artmadığıyla ilgili soruya net bir yanıt verebilmenin yolu araştırma yapılmasından geçiyor. “Arttı” ya da “Yükseldi” ifadesini bir akademisyen olarak kullanamam. Ama “Öncesinde de yok muydu?” diye sormak gerekir. Ancak şunu söyleyebiliriz ki, internetle beraber gün yüzüne çıkıyor, yaygınlaşıyor, hızlanıyor. Siyaset diye bir kavram dünya üzerinde oluştuğundan beri muhataplar birbirlerine karşı zaman zaman ayrımcılığa düşecek söylemleri tarih boyunca ifade ettiler. Ancak sosyal medyanın ve internetin hayatımıza girmesiyle birlikte bunun yaygınlığı arttı. Bu söylem çok hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor. Bu da hepimizin kolektif ve bireysel hafızasında belli noktalarda keskinleşmelere ve belli değerlerin örselenmesine neden olabiliyor. Bu konuda küresel ölçekte en bilinen örnek eski İtalya Başbakanı’nın ABD Başkanı’na yaptığı benzetmedir. Daha sonra özür dilemek zorunda kalmıştı. Dolayısı ile devlet başkanları düzeyinde bu tür ifadelerin ve imaların kullanılabildiği bir üslup sorunu zaman zaman kendini gösteriyor.

‘Olgu olarak azaldı denilebilir’
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Doğu ERGİL:

IRKÇILIK ve cinsiyetçi söylemde bir artışın görülmesi sadece göreli bir durumdur. Irkçılık ve cinsiyetçilik her zaman vardı. Bu konudaki duyarlılık arttığı için başka zamanlarda önemsenmeyen ve sıradan karşılanan bu söylem bugün daha göze batar, kulağı tırmalar hale geldi. Çünkü eşitlikçilik, demokrasi, insan hakları duyarlılığı bu konudaki her zaman var olan duyguların açığa çıkarılmasını daha ayıplı, daha sakıncalı ve yasadışı hale getirdiği için bunlar daha görülür hale geldi. Yoksa ırkçılık ve cinsiyetçilik her zaman vardı. Hatta şunu söyleyeyim, belki de azalmıştır bile olgu olarak...

‘Cinsiyetçi dil hep vardı, ırkçı söylem bizde artmadı’
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Mümtaz’er TÜRKÖNE:

CİNSİYETÇİ söylemle ırkçı söylemi birbirinden ayırmak gerekiyor. Cinsiyetçi söylem hiçbir zaman azalmadı. Özellikle erkek egemen bir toplumda, erkek egemen siyasette cinsiyetçiliğin azalmasını bekleyemezsiniz. Kadın cinayetleri ne kadar artıyorsa, cinsiyetçi söylem de o kadar artıyor. Maalesef bu konuda herhangi bir ilerleme, bir gelişme görülmüyor. Irkçılığa gelince; evet ırkçılık konusunda siyasette, özellikle Batı siyasetinde çok ciddi bir yükseliş var. Bizde ırkçılık biraz genlerimize aykırı. Batı’nın anladığı anlamda ırkçılık zenci düşmanlığı olarak anlaşılır. Bizim genlerimize aykırı bir durum ama bizde de kültürel olarak insanları doğuşlarında kazandıkları özellikten dolayı aşağılamak, yargılamak çok yaygın. Dolayısı ile ırkçı söylemin de Batı’da yükseldiği, Türkiye’de aynı işlevi, aynı ağırlığı yapısal olarak sürdürdüğü söylenebilir. Irkçılığın bizim siyasetimizde artığı kanaatinde değilim...

‘Sansürsüz ifade artıyor’
Habertürk Gazetesi Yazarı Serdar TURGUT:

21’inci yüzyılın global dünyası siyaseten doğru (politically correct) konuşmanın, söylemlerin ölmeye başlayacağı düzen olacak. Çünkü 20’nci yüzyılın global dünyasında belirleyici faktörler, gruplar, sınıflar veya ülkeler gibi büyük topluluklardı. Siyaseten doğru konuşmayı, düşünmeyi zorlayan ve zorunlu kılan gücün olduğu büyük topluluklardı bunların her birisi. Yeni global düzende ise belirleyici faktör bireylerdir. Artık kural koyucu gruplar, sınıflar yok, sadece bireyler ve bireyleşme var. Yetenekleri ile global düzende var olmak zorunda olan bireyler yaratıcı olabilmek için kendi düşüncelerine sansür koymuyorlar ve sansürsüz düşünürken ırkçı ve cinsiyetçi söylemler de oluyor. Bunları fazla ciddiye almak gerekmiyor. Bu düşünce ortamına belirli bir dinamizm de katacak her fikir sansürsüz ifade edilecek ve parlak fikirler bu anarşik ortam içinden çıkacak.

‘Irkçılık insanın içinde hep var, siyasete de yansıdı’
Siyaset Bilimci, Yazar Prof. Dr. Baskın ORAN:

BUNU istatistikler yaparak saptamak gerekir. Teorik olarak düşündüğümüzde artmasının normal olduğu sonucuna varırız. Şöyle ki, üretim biçimimin değiştiği her dönemde bu türden altüst oluşlar yaşanır. Üretim biçiminin değişmesi derken, milli kapitalizmden uluslararası kapitalizme, bir adı da küreselleşmeye geçiliyor. Burada sonuçlardan bir tanesi de gelişmekte olan az gelişmiş ülkelerden, gelişmiş ülkelere insan akması. Bu da tabii gelişmiş ülkelerde yaşayanlarda “Bunlar nereden çıktı?” tepkisi doğruyor. İtiraf etmek lazım ki ırkçılık insanın içinde olan bir şeydir. Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, bu türden rezillikler insanın içinde vardır. Yabancılar gelince bu tetikleniyor. “Ben işimi kaybedeceğim, çocuklarım sokakta rahat oynayamayacak, çingeneler çocukları kaçıracak.” Bu siyasete de yansıdı. Demokrasinin tek unsuru değil ama önemli bir unsuru olan sandık ortada durdukça tabii ki siyasiler de kendi seçmenlerini tatmin etmek için bu türden söylemlere dahil olacaklar. Bu her zaman olur. 1870’lerde de olmuştu bu. Emperyalizmin başladığı dönemde de olmuştu. Afrika’da çok kısa boylu kabileler var. Onların prensesini alıp şehir şehir çadır tiyatrosunda dolaştırdılar. Bütün Avrupa’nın belli başlı iki başlı yılan diye teşhir ederler ya, o zavallı cüce kadını teşhir ettiler. Sonra kadın oradan oraya dolaştırılırken öldü. Sonra kadını mumyaladılar ve o mumyayı dolaştırmaya başladılar. O mumyayı ben 1960’ların ikinci yarısında Paris’te Etnografya Müzesi’nde gördüm. 15 yıl sonra bir daha gidişimde yoktu. “Nerede?” diye sordum, “Güney Afrika Cumhuriyeti nota vererek geri istedi ve aldı” dediler. Böyle durumlar zaman zaman yaşanan dalgalarla üstümüze gelir. Onlardan birini yaşıyoruz.

‘Cinsiyetçi söylem arttı’
Gazeteci-Yazar Sibel ERASLAN:

CİNSİYETÇİ söylem, özü itibarıyla ırkçıdır aynı zamanda. Siyasetteki cinsiyetçi söylemde bir artış hissediyorum. Belki istatistikleri yok ama takip ettiğim kadarıyla, kadına duyarlı medya dili üzerinde yaptığım takip sonrası giderek yoğunlaştı. Belki algıda seçicilikden de olabilir tabii. Ama şu var, cinsiyetçi söylemin özü itibarıyla ırkçı yönü var... Geçtiğimiz gün yaşanan olaya gelince... Tipik CHP şablonu, Yıldıray Sapan, muhalefet şaşırması içinde, muhalifi olduğu AK Parti’yi, icraatını eleştireceği yerde parti liderinin kızına yönelik saldırgan provakatif bir dil kullanıyor. Gezi olaylarında yaşadıklarımız da çok benzeriydi. Hem küfür hem taciz olaylarında ilk hedef kadınlardı, eşlerdi, ölmüş annelerdi. Terbiyesizliğin yanı sıra açık nefret var.

‘Çapsız ve densiz insanlar var’
Kamu Denetçisi ve Eski TBMM İnsan Hakları Komisyonu İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet ELKATMIŞ:

MAALESEF ırkçı ve cinsiyetçi söylem dünyada artıyor. Siyaset kirleniyor aynı zamanda. Bu tür söylemler yüzünden ülke içerisinde ve ülkeler arasında gerilimler artıyor. Oysa en fazla huzura, güvene, birlik ve beraberliğe ihtiyaç var... Neden arttığına gelince; adına ‘birtakım çapsız, densiz insanlar’ mı dersiniz ‘siyasetçiler’ mi dersiniz, adına ne derseniz deyin faydalı bir şey öneremediklerinden, ortalığı gererek menfaat temin ediyorlar... Menfaatler peşindeler ve bu yöntemlere başvuruyorlar...

DÜNYADA IRKÇI SÖYLEM

İRLANDA’da geçtiğimiz hafta meclisteki kürtaj tartışmaları sırasında Milletvekili Tom Barry, aynı partiden kadın arkadaşı Aina Collins’i yanından geçtiği sırada kolundan çekerek kucağına oturtmuştu. Kadın milletvekili bu “şaka” karşısında tepki göstermeyerek kendi sırasına gitmişti. İtalya’da da önceki gün göçmen karşıtı parti Kuzey Ligi’nden önde gelen bir milletvekili, ülkenin ilk siyahi bakanı Cecile Kyenge’ye ırkçı hakaretlerde bulundu. İtalya Senatosu Başkan Yardımcısı Roberto Calderoli, siyahi Entegrasyon Bakanı Kyenge’ye “Orangutan” diyerek hakaret etti. Ülkenin ilk siyahi bakanı olan Kyenge daha önce ırkçılardan ölüm tehditleri aldığını açıklamıştı. Calderoli gelen tepkiler üzerine dün özür diledi, Kyenge de bunu kabul ettiğini ifade etti.
 

haberturk.com, 16.07.2013
 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.