Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Demirtaş: Çözüm süreci Gezi'de gitti geldi

Demirtaş: Çözüm süreci Gezi'de gitti geldi

Gezi eylemlerinin barış sürecini olumsuz etkilediğini söyleyen BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin dilinin kaygı verici olduğunu ifade etti. 'Barış süreci gitti geldi' diyen Demirtaş, sıkıntıların yüzde 90 çözüldüğünü dile getirdi. Öcalan'ın İmralı'da daha geniş bir hücreye taşınacağını söyleyen Demirtaş, devlete de 7 maddelik bir öneri mektubu yazdığını açıkladı.

Gezi Parkı eylemlerinin barış sürecini olumsuz etkilediğini söyleyen BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin dilinin kaygı verici olduğunu ifade etti. Olaylar esnasında 'barış süreci gitti geldi' diyen Demirtaş, sıkıntıların yüzde 90 çözüldüğünü dile getirdi. Abdullah Öcalan'ın İmralı'da daha geniş bir hücreye taşınacağını söyleyen Demirtaş, Öcalan'ın devlete 7 maddelik bir öneri mektubu yazdığını açıkladı.

Demirtaş mektubun içeriğini şu sözleriyle açıklığa kavuşturdu:

“Anayasa ve yasal değişiklikler, kadın özgürlüğü ile ilgili bir komisyon kurulabilir diyor, Meclis dışı, sosyoekonomik konular, güvenlik problemleri, toplumun sivilleşmesi konusunda bir komisyon olabilir, ekoloji çalışmaları, hukuk komisyonu. Asıl dışarıda bu iş şeffaf açık bir şekilde tartışılmalı, hükümet tartışmaları dikkate alan düzenlemeler yapmalı”

Milliyet'ten Serpil Çevikcan'ın haberine göre Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:

KOPABİLİRDİ, AŞILDI...

BDP olarak çatışmaların yeniden başlamaması için gerçekten olağanüstü bir çaba sarf ediyoruz. İmralı’ya dışarıdaki durumu objektif yansıtmaya çalışıyoruz. Kandil’de siyasete olan güveni artırmaya çalışıyoruz. Hükümete siyasi çözüm baskısı yaratmaya, adım attırmaya çalışıyoruz. Kamuoyunun da barışa olan desteğini artırmaya çalışıyoruz. Hükümet elbette risk almıştır ancak BDP burada risk almamış değil, üstlendiği siyasi risk de az buz değil.


HÜKÜMETİN GEZİ PRATİĞİ KAYGI YARATTI

İkinci aşamanın haziranın sonuna doğru başlayacağı aşağı yukarı öngörülmüştü. İkinci aşama demokratik siyasetin kanallarının açılması için hükümetin atacağı adımların atılmasıdır. Bir hafta on gün içinde ve son yirmi günlük Gezi olaylarıyla birlikte ele alındığında hükümetin pratiği bizde büyük bir kaygı yarattı. Hükümet sözcüleri ve başbakanın kullandığı dil, üslup, Gezi Olaylarına yaklaşım, sokaktaki gençlere, kadınlara, çocuklara polisin yaklaşımı, yargının tutumu, Roboski ile ilgili mahkeme kararı, Roboskili ailelere para cezası verilmesi, KCK davalarında cezasını dolduran tutukluların bile tahliye edilmemesi, karakol inşaatlarının hızlanması, koruculara yeni kadro tahsis edilmesi. Tam da adım atacağı dönemde hükümet birden sert ve otoriter yüzünü kamuoyuna çok net bir biçimde gösterme pozisyonuna girdi. Muazzam şekilde öbür uca savrulan bir hükümet pratiği gördük.


'SÜREÇ GİTTİ GELDİ'

Süreç gitti geldi. Yeniden her an çatışma riski çıkabilirdi. Çaba saffettik. Sayın Öcalan, İmralı’dan çağrılar yaptı. Hükümetle, akil insanlarla, Kandil’le görüştük ve yeniden ikinci aşamanın başlayabileceği zemini yaratmaya çalıştık. Bir gel-git oldu. Çok sıkıntılı bir 10-15 gün geçirdik. Kopabilirdi ancak kamuoyuna bunu bu şekilde yansıtmak doğru olmazdı. Ama Sayın Öcalan’la İmralı’da yaptığımız görüşme ve hükümetin bu hafta içerisinde vereceği mesajlar yeniden ikinci aşamanın toparlanmasına yardımcı olacak; öyle görünüyor.


ÖCALAN'DAN 7 ÖNERİ

Öcalan, devlet heyetine, ikinci aşamanın nasıl ilerleyeceğine dair görüşlerini yazılı olarak sunmuş. Bir mektup yazıp devlet heyetine teslim etmiş. Şöyle ifade ediyor; “Kürt sorunu Türkiye’nin bir demokratikleşme sorunudur, yasal, anayasal değişikliklere ihtiyaç vardır. Fakat bunları BDP, AKP destek vermek istiyorsa CHP ve başka partiler, sivil toplum örgütleri birlikte tartışabilmelidir.” Şunları öneriyor; “Anayasa ve yasal değişiklikler, kadın özgürlüğü ile ilgili bir komisyon kurulabilir diyor, Meclis dışı, sosyoekonomik konular, güvenlik problemleri, toplumun sivilleşmesi konusunda bir komisyon olabilir, ekoloji çalışmaları, hukuk komisyonu. Asıl dışarıda bu iş şeffaf açık bir şekilde tartışılmalı, hükümet tartışmaları dikkate alan düzenlemeler yapmalı” diyor. Saydığı yedi, sekiz başlıktır. Ve bütün bunların nasıl formüle edileceğine dair bir hukuk komisyonu çalışması da öneriyor. Öcalan, demokratik çözüme destek olmaya hazır. Madde madde anayasada şu olacak bu olacak şeklindeki tartışmasının ne yeridir ne de kendisi böyle bir tartışmaya girer. Bir etki oluşturmaya çalışıyor.

'SIKINTILAR YÜZDE 90 AŞILDI'

Gezi olaylarının başladığı günden bu yana çok riskli bir aşamaydı. İkinci aşamaya geçilemeyebilirdi. İkinci aşamaya geçilemese geri çekilme heba olacaktı. Hükümetle yaptığımız görüşmelerde somut hiçbir gelişme kaydetmedik o dönemde. Gezi olaylarının sokak boyutu değildir etkileyen, hükümet boyutudur. Hükümetin sokaktaki talebe yaklaşımı zorladı. Tıkanmaya götüren nedenlerden biriydi. Hükümet ikinci aşamaya dair bir yol hazırlığı yapmalıydı, onu biraz geciktirdi. Şimdi bu sıkıntılar yüzde 90 aşıldı diye düşünüyorum. Bu hafta içinde hükümetin vereceği mesajlarla yüzde 100 aşılarak, ikinci aşamaya geçilmiş olabilir artık. Birinci aşamadan amaç, çatışmaları tümden durdurmak ve provokasyonlara zemin sunmayacak bir askeri ortam yaratmaktı. Bu sağlandı. Bu birinci aşamanın tamamlandığını gösterir.

'VALİDEN OPERASYON İZNİ İSTENDİ, VERİLMEDİ'

(Provokasyon oldu mu? sorusuna karşılık) Helikoptere yapılan ateş konusunda PKK açıklama yaparsa biz de daha detaylı bilgilenmiş oluruz. Soruşturuyorlar. Ama duyduğumuz kadarıyla bazı bölgelerde komutanlar valiliklerden ve savcılıklardan defalarca operasyon izni istediler. Ama bu izinler verilmedi. Yıllardır operasyona çıkmayan bazı komutanlar tam da bu süreç başlayınca operasyon izni istediler. Hükümet operasyon yapmama, çıkışı engellememe, çıkanlara karşı da herhangi bir girişimde bulunmama konusunda şu ana kadar ciddi bir sorun çıkarmadı, çıkmasına izin vermedi.

'BAŞBAKAN GÜVENCE BENİM DEDİ AMA...'

Öcalan, “Bu iş yasalarla yürümeli. Yasallık çok önemli” diyor ısrarla. Konuyu parlamentoya taşıma, yasalar çıkarma yasal mevzuat tartışması yapıldığında Başbakan “Güvence benim” diyor. Bu yanlış bir şey. Çünkü bu işin sürdürülebilir olması yasal ve anayasal güvencelere kavuşmasıyla ilgilidir.
 

 

'ÖCALAN BOZULMASINI GERÇEKTEN İSTEMİYOR'

Bu işin gerçekten bozulmasını istemiyor. Üslupla ilgili ya da başka meselelerle bir sürü sorun çıkıyor. ‘Hepsini bir şekilde aşalım, aman bozulmasın” diyor. Yüzde 100’lük bir kararlılık var, belki Başbakan’da yüzde 90. Geri dönüldükten sonra tekrar toparlamanın çok zor olacağını görüyor. Bir daha kendisi fırsat da bulamayabilir. “Ölümleri durdurduk. Geçmişte çok denedik ama başaramıyorduk” diyor. Tek başına inisiyatif aldı örgüte karşı. Hükümet adım atmazsa, bu etkiyi devam ettirebilmesi çok zor. Bu yüzden sürekli uyarıyor, hükümet yalpalayınca da öfkeleniyor.
Öcalan’ın devletle teması, bizim heyetlerimizin gidiş sıklığından daha fazla. “Son 4-5 yıl içinde 50’den fazla görüşme yaptım” demişti. Bundan sonra ayda 2 defa BDP heyetleri gidecek. Hükümet sürekli bunu bir krize dönüştürüyor. Mesele Sırrı Süreyya ismi değil. Hükümetin genel yaklaşımından biz rahatsızdık. Bu nedenle gitmeyeceğimizi belirttik. Böyle olunca devlet heyeti İmralı’ya gidip ikna etmeye çalıştı. Öcalan da heyet üzerinden haber gönderdi, ‘gelirseniz iyi olur’ diye. Tıkayıcı olmama adına gitmeyi kabul ettik.
 

 

AF ÇIKSA DA PKK 2. AŞAMADA DAĞDAN İNMEZ

Hükümetin yıllardır üstünde tartıştığı temel insan hakları strateji eylem planı var. Muhtemelen bununla ilgili bir açıklama yapacaklar diye düşünüyorum. Ancak eve dönüş yasasının kapsamının genişletilmesi gibi şeyler bu aşamanın konusu değil. Şu aşamada eve dönüş yasası, af falan da çıksa PKK’lılar inmez dağdan. Üçüncü aşama dediğimiz, ikinci aşamanın tümüyle bittiği aşamadan sonra mutlaka öyle bir yasaya da ihtiyaç olacak.


BDP’DEN ÖNERİLER
Bizim hükümete sunduğumuz bir kapsamlı yol temizliği paketi var, bir de acil yol temizliği paketi. Acil olanlar 20-25 madde civarında. Örneğin Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) tümden kaldırılması. Hükümet aslında bunun gereksiz olduğunu biliyor. Uzun tutuklulukla ilgili bir düzenleme talep ettik. Mesela kişiler istenen cezanın alt ve üst sınırına göre çok uzun süre tutuklu kalabiliyorlar.
Siyasi suçlarda cezanın alt sınıra düşürülmesini, tutukluluk sürelerinin kısaltılmasını önerdik. Tutuklamanın zorlaştırılmasını önerdik.
CMK’daki matbu tutuklama gerekçelerinin tümden kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bir insanın, yargılandığı maddeye göre ‘kaçma şüphesi kesindir’ diyemezsiniz. Alternatifli seçim barajı önerdik. Yüzde 3’ten fazla olmamalı. Bir de şu olabilir dedik; 5 seçim bölgesinde birinci olan parti, Türkiye genelinde barajı geçmiş sayılsın. Parlamentoya girsin. 5 ilde birincilik alabilen partinin Türkiye’de belli bir tabanı var demek çünkü. Hazine yardımı ile ilgili önerimiz var. Yüzde 1 ve üstü oy alan bütün partiler faydalansın.


'ÖCALAN TAŞINABİLİR'

Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi konusunda girişimler var duyduğumuz kadarıyla. Ailesi artık periyodik olarak gidebilecek. Heyetlerimiz 15 günde bir gidebilecek. Avukatlarıyla görüşme imkanı da başlayacak. Fiziki şartları da önemli. Hücresinin çok dar olduğunu biliyoruz. Adalet Bakanlığı da kabul ediyor. Tecrit cezası almış hükümlülerin kısa süreli olarak kaldığı bir hücre. Onun değiştirilmesi gerekiyor. İmralı’da zaten daha önce kaldığı daha büyük koğuşlar vardı. Oraya geçme ihtimali olabilir.
İstesek istemesek Kasım'a kadar bütün bu yasal çalışmaların tümüyle hayata geçmiş ve bitmiş olması gerekiyor. Aralık ayı bütçe ayıdır, sonra da yerel seçim geliyor. Öcalan da böyle diyor.

 

Radikal, 26.06.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.