Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Arınç’ı istifadan Gül döndürdü

Arınç’ı istifadan Gül döndürdü

Gezi Parkı’nın görüşüldüğü geçen haftaki Bakanlar Kurulu’nda Başbakan ile tartışan Bülent Arınç, istifa etmiş. Cumhurbaşkanı Gül araya girince bundan vazgeçmiş

Gezi olaylarıyla ilgili Bakanlar Kurulu’nda Başbakan Erdoğan’la Başbakan Yardımcısı Bülenç Arınç arasında büyük bir tartışma yaşanmış. Tartışmanın ardından Bülent Arınç, “Hem bakanlıktan hem de partiden istifa ediyorum” diyerek toplantıyı terk etmiş. Arınç, koridorda diğer bakanlar tarafından ikna edilemeyince konu acilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e iletilmiş. Gül’ün ikna çabaları sonuç verince Arınç istifadan vazgeçmiş. Köşk ve Başbakanlık’ta son 10 gündür bu istifa konuşuluyor. Erdoğan’ın Tunus’a gezi yapması üzerine Bülent Arınç Başbakanlığa vekalet etmişti.

Erdoğan’ı rahatsız etmiş

Arınç’ın Gezi olaylarıyla ilgili önce Cumhurbaşkanı’yla görüşmesi, ardından çevre duyarlılığı olan protestocu göstericilerden özür dilemesi, verilen mesajı aldıklarını açıklaması, gerekirse referanduma bile gidebileceklerini belirtmesi ve ortamı yumuşatan tavrı Başbakan Erdoğan’ı rahatsız etmiş.

Erdoğan’ın beş günlük gezisini tamamlayıp yurda dönmesi ve havaalanında partililerce karşılanmasının ardından, 10 haziran günü Ankara’da Bakanlar Kurulu toplantısı yapılmıştı.

Altı buçuk saat süren toplantının ardından Arınç kameralar karşısına geçmişti. Yüzündeki gerginlik, ekran karşısından bile anlaşılabiliyordu. Uzun süren toplantıda bugüne kadar yaşanmamış bir tartışma gerçekleşmiş, AK Parti ve hükümetin iki numaralı ismi istifa restiyle toplantıyı terk etmişti.

“Açıklamalarınız yanlış”

Köşk ve Başbakanlık kaynaklarından edindiğim bilgiye göre olay şöyle gerçekleşti: Erdoğan, Bakanlar Kurulu toplantısında Arınç’a dönerek, son günlerde yaptığı açıklamaların doğru olmadığını, kendisini rahatsız ettiğini belirtip, şunları söylemiş: “Konuşmalarınızı, açıklamalarınızı yanlış buldum. Olayın arkasında faiz lobisi, uluslararası sermaye var.” Bu açıklamalar üzerine Bülent Arınç, Başbakan’a “kendisinin yakın çevresince yanlış bilgilendirildiğini, olayların kendisine aktarıldığı gibi olmadığını” söylemiş. Bu cevap üzerine tartışma giderek alevlenmiş ve daha sonra Bülent Arınç, “hem Bakanlar Kurulu’ndan hem de partiden istifa ettiğini” belirtip toplantıyı terk etmiş.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın toplantıyı terk etmesi üzerine, bazı bakanlar toplantı salonundan çıkıp, koridorda Arınç’ı ikna etmeye çalışmışlar. Arınç’ın ikna olmaması üzerine de konu acilen Köşk’e, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bildirilmiş. Gül’ün devreye girip Arınç’ı ikna etmesiyle istifadan vazgeçilmiş ve taraflar arasında kırgınlık giderilmiş. Saatler süren toplantının ardından da gergin bir yüz ifadesiyle Arınç açıklama yapmak üzere kameralar karşısına geçmiş.

Altı buçuk saat süren Bakanlar Kurulu’nda yaşanan tartışmanın perde arkasında yaşananlar böyle.

 

Taraf, 20.06.2013

Arınç'tan istifa iddialarına cevap
 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bakanlar Kurulu'nda Erdoğan ile tartışıp istifa etmek istediği iddialarını kesin bir dille yalanladı

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bugün bir gazetede yer alan Gezi olaylarına yaklaşım nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile tartışarak, hem hükümetten, hem de Ak Parti'den istifa ettiğine ilişkin haberi yalanladı.

Arınç yaptığı açıklamada, Başbakan'la tartışıp istifa ettiğine ilişkin iddianın dayandırıldığı Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, toplantı kararlarını "bizzat açıkladığını" da belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Habere söz konusu olan Bakanlar Kurulu’nda, birçok meselenin yanı sıra Gezi Parkı olayları da konuşulmuş ve her türlü alternatif çözüm önerileri müzakere edilmiştir. Toplantı sonunda alınan kararları da bizzat kendim kamuoyuna açıkladım. Bakanlar Kurulu’nu terk ettiğim, hem bakanlıktan, hem partiden istifa ettiğim, bakan arkadaşlarımın beni ikna etmeye çalıştığı ve sonunda Cumhurbaşkanımızın devreye girerek istifadan geri döndürdüğü iddiası tamamen asılsızdır."

"GEZİ PARKI SENARYOSUNUN DEVAMI"
Söz konusu istifa haberini "Gezi Parkı senaryosunun devamı" olaraki niletendiren Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle dedi:

"Bu haber, Gezi Parkı olayları süresince basının bir bölümünde ısrarla gündemde tutulan bir senaryonun da devamıdır. Bu senaryo, Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız ve benim aramda görüş, üslup ve yaklaşım farklılıklarının olduğunu uydurarak bir fitne çıkarmayı amaçlamaktadır. Sayın Başbakanımızı 'yalnızlaştırmayı' ve 'kötü göstermeyi', partimizi parçalamayı amaçlayan bu kirli senaryonun hiçbir tesiri ve anlamı olmadığını altını çizerek belirtmeliyim. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve hükümetimiz büyük bir uyum ve fedakarlık içinde ülkemiz için, milletimiz için çalışmalarını sürdürmektedir."

Bu konudaki haberin "asılsız" olduğunu vurgulayan Arınç, "haber asılsızdır ve üzülerek belirteyim ki iyi niyet ürünü de değildir" dedi. Arınç, şöyle dedi:

"Büyük Türkiye hayalimizin önüne geçmek için karşı karşıya kaldığımız tüm oyunları, senaryoları ve düzenleri milletimizin desteği ve Allah’ın yardımıyla tek tek aşıyoruz ve aşmaya devam edeceğiz. Kimsenin bizim kardeşliğimizi, iç huzurumuzu, birlikteliğimizi bozmaya gücü yetmeyecektir"
 

Hürriyet, 20.06.2013

'Arınç istifa etmek istedi' iddialarına Egemen Bağış'tan yanıt

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasında bir tartışma yaşandığı ve sonucunda Arınç'ın istifa kararı verdiği iddialarıyla ilgili olarak, "Büyüklerimizin arasında fitne sokmaya kalkmasınlar" dedi.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Haliç Kongre Merkezi'nde katıldığı "İstanbul TV Forum ve Fuarı"nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

10 Haziran'da yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasında yaşanan tartışma sonucunda Arınç'ın istifa kararı verdiği yönünde yapılan haberler sorulunca Bağış, "Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanlar Kurulu toplantıları özeldir. Özel görüşmelerle ilgili bilgi vermek bir suçtur. Bu iddiaları dillendirenler, suç işlediklerini unutmasınlar. Bakanlar Kurulu'nun özel görüşmeleriyle ilgili yorum yapmak bir suçtur, beni bu suça burada itmeyin. Ama şunu özellikle herkesin bilmesini isterim; Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, Sayın Meclis Başkanımız, Sayın Başbakan Yardımcılarımız, bakanlarımız, üst düzey bütün devlet yetkililerimiz, bu ülkeye aynı kararlılıkla bağlı, sevdalı insanlardır. Hiç kimse, ama hiç kimse bu büyüklerimizin arasına fitne sokmaya kalkmasın, başaramazlar, beceremezler. Daha evvel de çok denendi, hiç biri başarılı olmadı. Bu saatten sonra da ne Sayın Arınç'la Sayın Erdoğan arasına, Sayın Gül'le Sayın Arınç arasına kimse fitne sokmaya kalkmasın" diye konuştu.

BEN BUNA ŞAHİDİM AMA...
Bağış, Gezi Parkı olayları sırasında eylemcilerin Dolmabahçe Valide Sultan Camii'nde içki içtiğine ilişkin iddialar hatırlatılarak, olay sonrası kendisinin camiye giderek imamdan bilgi aldığı yönündeki haberler sorulunca, "Bu olayların olduğuyla ilgili bilgiler geldikten sonra, ben de İstanbul Milletvekili olarak bu camiyi ziyaret ettim. Ben ziyaret ederken, zaten Diyanet İşleri Başkanlığımızdan, İstanbul Müftülüğümüzden müfettişler de müezzinle bir görüşme yapıyorlardı. Ben oradayken eski milletvekilimiz, şu anda bir medya mensubu olan Süleyman (Gündüz) bey de geldi. O da şahit oldu. Oradaki müezzin, daha evvel yaptığı açıklamalarda ters bir şekilde camide içki içilmediğini söyledi. Ben buna şahidim. Ama ben oradan ayrıldıktan sonra arkadaşlarımdan 'Daha evvelki açıklamalarla, bu açıklama arasında tezat var, bunu bir araştıralım' dediğimde, benim önüme camide içilen bira şişelerinin fotoğrafları, görüntüleri getirildi. Zannediyorum, oradaki görevli müezzinimizin, Fuat Hoca'nın, her gün camiye yüzlerce kişinin gelip, tehtidiyle, şantajıyla bir baskı altında olduğunu, tek başına caminin güvenliğini sağlamada bir sorun yaşadığı, bu yüzden de söylemlerine bunu yansıttığına dair bir intiba doğdu. Ama bunu araştırması gereken kişi ne benim, ne de kendini bilmez, Türkiye'nin ana muhalefet lideridir. Müfettişler soruşturmayı yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyetinde bir camiye gidip basmanın, ayakkabılarla girmenin, o cami de ahlaka uygun olmayan davranışlarda bulunmanın, o camide içki şişeleriyle poz vermenin doğru olmadığı zaten ortadadır" dedi.

TÜRKİYE, GÜN GELİR REST ÇEKER, GÜN GELİR JEST YAPAR
Bağış, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmadaki "Ya Türkiye Avrupa Birliği sürecinden çekilecek ya da oy birliği ile karşı taraf bitirecektir. Kendini bilmezlere, 'Hodri meydan' diyorum. 27'yi bulun, ondan sonra konuşalım" sözleri hatırlatılınca, şunları söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti'ni AB ile müzakereleri 27 Aralık 2004 tarihinde alınmış bir kararla başlamıştır. Nasıl o karar oybirliğiyle alınmış bir kararsa, bu süreci durdurmanın da tek yolu yine oybirliğiyle alınacak bir karardır. Şu anda AB'nin 27 üye ülkesi var. İki hafta içerisinde bu rakam 28'e çıkacak, Hırvatistan da üye olacak. 28 ülke oybirliğiyle, 'Türkiye ile artık müzakere etmek istemiyoruz' diye bir karar almadıkça AB'deki herhangi bir siyasetçinin tek taraflı bir demeciyle, kararıyla, uygulamasıyla Türkiye'nin AB süreci durmaz. Evet fasılların açılmasını engelleyebilirler ama bizim reformumuzu engelleyemezler. Türkiye, gün gelir rest çeker, gün gelir jest yapar. Türkiye'nin ne zaman, ne yapacağını kimse dışarıdan berlirlemeye kalkmasın. Türkiye ile ilgili eleştirileri dillendirebilirler, ama bu eleştirileri dillendirirken, kendi ülkelerindeki uygulamaları da yakından görmeleri gerekir. Bugün AB üyesi ülkelerin bir çoğunda eylemler, gösteriler olur. O gösteriler sonrası kamu düzenini korumakla mükellef olan güvenlik güçleri bazen yetkilerini zorlayabilir, hatta aşabilirler, aşırı güç, fazla gaz, tazyikli su kullanabilirler. Ama Türkiye'de olduğu gibi eğer açığa alınan görevliler varsa, tahkikat açılabiliyorsa bunlar demokrasinin kuralları çerçevesindedir. Eylül ayında Almanya'da seçimler var. Sayın Merkel de kendi seçimlerine yönelik bir iç siyasi mazlemesi arıyorsa, bu malzeme Türkiye olmamalıdır. Daha evvel bu malzemeyi kullanmaya kalkan Sarkozy'nin başına ne geldiğini Sayın Merkel de eğer yakından takip eder, bir kez daha gözden geçirirse, Türkiye ile uğraşanların sonunun pek hayırlı olmadığını kendisi de görür. Benim, kendisine dostça bir tavsiyem var; eminim, Türkiye'de faaliyet gösteren 4 bin Alman firmasının da aynı hassasiyeti vardır, Almanya'da yaşayan ve birçoğu seçmen olan 3.5 milyonluk vatandaş ve soydaş kardeşimizin de aynı konuda hassasiyeti vardır. Türkiye, iç siyasette malzeme yapılacak bir konu değildir."

Hürriyet, 20.06.2013


 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.