Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Önder: Bu pervasızlık cezasız kalmamalı

Önder: Bu pervasızlık cezasız kalmamalı
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Gezi Parkı eylemlerinde göstericilere biber gazı ve tazyikli suyla müdahalede bulunulan kentlerin valilerinin görevden uzaklaştırılmasını istedi. Önder, “Bu pervasızlık, cezasız kalmamalı” dedi.

ANKARA - Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 9. gününe giren Taksim Gezi Parkı protestolarıyla ilgili NTV'nin sorularını yanıtladı.

-Tansiyonun düştüğüne dair bir takım belirtiler var. Sizin gözlemleriniz ve şiddetin sona ereceğine dair umudunuz nedir?

Sırrı Süreyya Önder: Kolluğun çekildiği yerlerde şiddet olmuyor. İnsanlar gayet barışçıl, demokratik tepkilerini itirazlarını dile getiriyorlar. Bu devlete de önemli bir gösterge. Sıkıştırırsanız üzerine giderseniz bu iş patlar. Hürriyetler birleştirir yasaklar böler. Bunu gözlemlemek için bir miktar akıl bir miktar feraset yeterlidir. Ama kalkıp dış mihraklar iç mihraklar kenar köşe mihraklar gibi meselenin etrafından dolanan değerlendirmeler yaparsanız insanlar sizi bunu anladığınızı gereğini yapmaya başladığınızı görene kadar devam eder.

-İçişleri Bakanlığı; ''Başbakanlık'ı basmasınlar, Meclis'i basmasınlar, İstanbul'daki Başbakanlık Ofisi'ni basmasınlar diye yapıyoruz'' diyor ne dersiniz?

''BUNLAR SAVAŞ DÖNEMİ VALİLERİ''
Sırrı Süreyya Önder:
Dün veya evvelsi gün böyle yönelimler yoktu o zaman niye yapıyorlardı onun cevabını sorarlar insana. Gerek İstanbul Valisi gerek şimdiki İzmir Valisi; ellerindeki çivili sopalarla hamile kadınları, yaşlıları, engellileri döven sonra da bir maharetmiş gibi bunların sivil polis olduğunu söyleyen vali, bunlar savaş dönemi valileri.

Bunların süratle kamusal alandan uzaklaştırılması lazım. Halka karşı özensiz davranmaktan, demokrasiyi, hukuku çiğnemekten, halka şiddet uygulamaktan haklarında soruşturma açılması lazım. Biz İzmir Valisi'ni Diyarbakır'daki pervasızlığından iyi biliyoruz şimdi de İzmir halkı bu yüzünü tanımaya başladı. Sen bu kentte böyle bir şey olacak bunu da bir maharetmiş gibi savunacaksın böyle şey olmaz.

''HALK ARTIK ELİNİZDEKİ OYUNCAK HAMURU DEĞİL''
Artık halk sizin elinizdeki oyuncak hamuru değil eğip, bükecek şekil vereceksiniz. Bu devir 5-6 gündür geride kaldı. Halk bunların yanlarına kar kalmayacağını görmek istiyor. 2 Mayıs'ta polis şiddetini protesto için ben Taksim Meydanı'ndaydım bir basın açıklaması yaptım. Orada ben Gezi Parkı'na dikkat çektim. Bütün bu operasyon bir yıkım başlatmak için. O zaman Dilan kızımız bir teröristti diye bir açıklama yaptı İstanbul Valisi. Bir maiyet memuru bundan daha ferasetli davranırdı.

''BU PERVASIZLIK CEZALANDIRILMALI''
Valiysen sorumluluğun var. Başbakan emir verebilir devlet başkanı emir verebilir ama bunun sorumlusu sensin. Önlem deyince bunların aklına halka gaz sıkmak bomba atmak vekili özel şirket elemanlarına tartaklattırmak geliyor.

Bu pervasızlık cezalandırılmalı. Ben oradayım o bölgenin vekiliyim en çok oy alan vekilim. 4 kere valiyi aradım en son İçişleri Bakanı'nı aradım ondan sonra vali bana döndü. Döndüğünde de meseleyi ne kadar anladığı çok su götürürdü.

''HALK 'YETER ARTIK' DEDİ''
Bir belediye yetkilisi bir vali bir vali yardımcısı şu sebeple yapıyoruz bunu diye bir şey göstermesi gerekmez miydi? Gelemediler çünkü ellerinde bir şey yok yasadışı. Gelecekteki çocuklarımızın nefes hakkına tecavüz ediliyor. Bütün bunlar üst üste geldi halk 'yeter artık' dedi.

-İzmir Valisi'nin böyle bir emri olmadığı anlaşılıyor o sivil polislere sert tepki göstermiş vali. Emniyet müdürü demişti benim emrimle sokağa çıktılar diye.

Sırrı Süreyya Önder: Siz burada sıkıntılı bir iş yaparsanız bunun hesabı Cem Bey'den de sorulur Ferit Bey'den de sorulur. Önemli olan siz bu ilin en büyük mülki amirisiniz bu işin en baştan önlemini almanız lazım.

-Diyalog nasıl gidiyor sizce?

Sırrı Süreyya Önder: Bence bir demokratik farkındalık başladı daha cesur adımlar atılmalı. Geçiştirme mantığı ile yaklaşılmamalı. Halk net bir tutum bekliyor. Hükümette böyle bir yönelim olduğu görülüyor fakat bunu somuta ne kadar aktarabilecekler göreceğiz. Bunun dar bir gündelik politika malzemesi olmadığını bıkmadan usanmadan anlatmak lazım. Somut adımlar atılmazsa halk bu itirazından vazgeçecek gibi görünmüyor. Üstelik şiddete dönük tepkiler gösterenlerle aralarına da belli bir mesafe koydular.

Eminim çok daha dikkatli yaratıcı bir şekilde devam edecek ve devlette bu konuda kararlı bir tutum geliştirirse bu mesele demokrasi tarihimize bir kazanım olarak geçer. O gün orada o kepçenin önüne nasıl durduysam demokrasi dışı yöntemlerle seçilmiş bir hükümete demokrasi dışı bir yol ve yöntemle yönelen olursa o tankın o güruhun önüne de aynı şekilde dururum. Benim gibi yüz binlerce insan da durur.

-Profili nasıl gördünüz? Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 'muhalefetin hayal dahi edemeyeceği bir işi yaptık çok farklı kesimleri 5 günde bir araya getirdik' diyor.

Sırrı Süreyya Önder: Hükümet keşke onun aklından daha fazla yararlanmayı tercih etse. Keşke Nabi Hoca da devamını getirse. Bu süreci en iyi tercüme edecek insanlardan birisidir kendisi.

-Size göre bundan sonra atılması gereken adımlar nelerdir?

Sırrı Süreyya Önder: İçinde kabul edilmeyecek ya da bunun bu eylemle ne ilgisi var denilecek hiçbir şey yok taleplerin. Onun için süratle ortaklaşarak gereğini yapmak gerek. Siz halk karar alma sürecinin içine katmazsanız bu yüzde 50 çok yanlış yorumlanıyor. Yüzde yüz de oy alsanız siz insanların geleceğine dönük tasarruflarda bulunurken halkı karar süreçlerine katmalısınız. Bu demokrasinin üst aşamasıdır. Ama işin içinde ranta dönük ya da hegamonik yapı kurma gibi niyetler varsa halkta bunu sezer size oy verenlerde bunu sezer. Bu memleket çok yüzde 50'lerin yer değiştirdiğini gördü.

-Parlamentodan hükümetin yasal olarak alması gereken düzenlemesi gereken tedbirler var mı?

Sırrı Süreyya Önder: Ormanlarla ilgili bir yasa geliyordu kendimizi yırtıyorduk. Muhalefet belki sizi bir yanlıştan alı koyacaktır biraz dinleyeceksiniz. Siz her şeyi denetimden ve katılımdan kaçırmaya meclis benim sekretaryamdır ben ne dersem onu yapar gibi bir anlayışa odaklanırsanız sizi vahim bir yanlıştan döndürecek mekanizmaları da kullanmamış olursunuz. Bu yasayı komisyondan geri çektiklerini duydum doğruysa olması gereken budur.

Yaklaşan yerel seçimlerde hiçbir bilgisi olmayan bu belediye encümenlerinden kurtulmak lazım. Biraz çevre duyarlılığı olan insani birikimi yetkin olan, uzmanlığı olan, sivil toplum deneyimi olan her siyasal parti için söylüyorum bu insanlardan oluşturmak lazım. Hatta bence belediye encümen toplantılarında bölgenin sivil toplum temsilcilerinin oy ve öneri hakkı olmalı. Çoğu zaman encümen azası neye oy verdiğini bile bilmiyor ya da partim ne diyorsa öyle davranırım diyor.

Bu tür bir demokrasiye kendimizi adapte etmenin yollarını bulmaya çalışmalıyız. Biz demokratik özerklik dediğimiz zaman halkın kendi bölgesinde kendi geleceği ya da o günkü düzenlemeler için kendisinin karar vermesi, merkezi bir otoritenin oturup Ankara'dan falanca parka ne yapılacağına karar vermesinin önüne bir set çekmek içindi. Özerklik denilince bölünme paranoyasıyla üretilmiş bir korkudur bu şimdi insanlar anladılar. O kentin halkı karar verirdi bu olursa şöyle olmalı diye düşünürdü.

-Muhalefetin ders çıkarması gerektiğine inanıyor musunuz?

''HERKES DERS ÇIKARMALI''
Sırrı Süreyya Önder: Herkes ders çıkarmalı. Bunu yapmayan bir daha oy alamaz. İstanbul'a düşünülen adaylara bakıyoruz bir işkencecinin adı geçiyor, bir kente karşı suç işlemiş insanın adı geçiyor. Ders çıkarılacaksa önce kentsel duyarlılığı olan varsın o seçimi kaybedin ama adayınız yüz akı olsun.

''YEREL SEÇİMLERDE ADAYA BAKARAK OY VERİRİM''
Katılımı bilen katılım konusunda özgün yöntemler geliştirebilecek dar politik alanlara sıkışmayacak, geleceği düşünebilen, her şeye inşaat gözüyle bakmayan kriterler bunlar olmalı.

Ben bir sosyalist olarak söyleyeyim size yerel seçimlerde kesinlikle adaya bakarak oy veririm. Parti politikası tabii ki önemlidir ama onun bunu uygulama ruhsatını kime layık gördüğü benim için çok daha önemlidir. Sosyalist sayılmayacak adaylarda oy verdim genel seçimlerde.

-İmralı'ya gidecek heyette yer almayacağınıza dair bilgiler var ne kadar onaylıyorsunuz?

Sırrı Süreyya Önder: Onay mercii ben değilim. Bir de tüm bu hak arama mücadeleleri sanki barış sürecinin bir karşıtıymış gibi konumlandırılmaya çalışıldı. Bir hak arama süreci barış sürecinin karşıtı olamaz. Kürt halkının barış ve demokrasi talebinde çizdiği en önemli çerçeve yasal ve anayasal anlamda tam demokratik bir Türkiye demokratik siyasetin önündeki bütün engellerin kaldırılmasıydı. Dolayısıyla barış sürecini destekleyen bir şeydir, hizmet edecek bir şeydir.

Heyette benim olup olmamam meselesinde biz hiçbir zaman gidecek arkadaşlarımızın ismini tartışma konusu yapmayız dedik. BDP Grubu'nun bütün üyeleri bu görüşmeleri sürdürecek yetkinlikte, deneyimdedir. Barış sürecinde sonuna kadar bütün hücrelerimde aktif olarak katkı sunan olarak kalmaya devam edeceğim. Elimizden gelen bütün katkıyı hayra dönük, hepimiz için daha iyi bir ülke, daha yaşanılası bir dünya şiarıyla katkı sundum.

''İMRALI'YA AKADEMİSYENLER, BİLİM İNSANLARI DA GİTMELİ''
Yani ağzımı açıp niye göndermediniz serzenişinde bile bulunmam. Artık sivil toplum, siyasetçiler, akademisyenler, bilim insanları İmralı'ya artık onlar da gitmeli. Akil insanlar gitmeli, Meclis'in komisyonu gitmeli. Biz 100 yıllık bir meseleyi 40 yıllık da bir savaşı bitiriyoruz. Onun için bu konularda kompleksli bir yaklaşım geliştirilmemeli. Cesur, kararlı ve hakikat temelli bir yaklaşım içinde olmalı herkes. Toplumun bütün temsiliyetlerinin İmralı'ya soracakları ve söyleyecekleri vardır.

İMRALI HEYETİNDE OLMAYACAK
Bu arada edinilen bilgilere göre; İmralı’ya gidecek yeni heyette Sırrı Süreyya Önder’in yer almayacağı öğrenildi.

Heyette bulunan kişi sayısının 3’ten 2’ye indirileceği de belirtildi.

Heyette BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ın yer alması bekleniyor.

ntvmsnbc.com, 05.06.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.