Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > "Kafa kıyak dolaşan nesil istemiyoruz"

"Kafa kıyak dolaşan nesil istemiyoruz" 

Alkolle ilgili sınırlamalar getiren yasal düzenlemeye değinen Başbakan Erdoğan, "Gece gündüz kafa kıyak dolaşan bir nesil istemiyoruz" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, alkole sınırlama getiren yasal düzenlemeye değindi. Alkol yasağı getirmediklerini söyleyen Erdoğan, "Gece gündüz kafa kıyak dolaşan bir nesil istemiyoruz" dedi. Erdoğan, muhalefete de ağır eleştirilerde bulundu.

Birkaç gün sonra 53. yıl dönümü gelecek olan 27 Mayıs darbesine değinen Erdoğan, tek parti dönemine ve CHP'ye dönük eleştiriler yöneltti ve "İdareciler o zaman milletin iyi ve kötüyü ayırt edemeyeceğine inanıyordu. Millet iradesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktu. 1950 seçimleri milletin bu zulme karşı başkaldırısı şeklinde tezahür etmiştir. O zamanlar CHP il başkanları o illerde valilik yapıyordu. Hangi demokraside bu kabul edilir? Tek parti döneminin mirasını ve zihniyetini üzerinde taşıyan CHP, 53 yıl önce 27 Mayıs müdahalesine nasıl çanak tuttuysa, müdahalecileri nasıl alkışladıysa bugün de zaman zaman müdahalelere çanak tuttu, müdahaleler için zemin hazırlama gayreti içinde oldu. Hatta aleni şekilde müdahale çağrılarında bulundu. 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta milleti ve demokrasiyi hizaya getirmek içim müdahaleler yapılmıştır. 27 Mayıs ruhu AK Parti’nin 10 yıllık iktidar döneminde defalarca hatırlatılmak istenmiştir" dedi.

"Türkiye'nin imajına lekeler sürmeye başladı"

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin imajını zedelemeye başladığını belirterek, "Çaresizlik ve acziyet içinde bu zat, Türkiye'nin, Türkiye siyasetinin, Türkiye demokrasisinin imajına lekeler sürmeye başladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin, anamuhalefet partisinin, Avrupa Parlamentosunda düştüğü durum, CHP kadar, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim kadar bu ülkenin vatandaşları olarak bizi de üzmüş bizi de yaralamıştır" diye konuştu.

Erdoğan, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Swoboda ile Kılıçdaroğlu arasında yaşanan gerilime ilişkin şunları söyledi:

"CHP Genel Başkanı'nın düştüğü durum o kadar vahim, o kadar acıklı ki dikkat edin Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı bile bu ithamlara, bu hakaretlere tahammül edemiyor ve kendisini geri çeviriyor, randevu vermiyor. Yurt dışına gidip kendi ülkesinin başbakanı için 'katil' sıfatını kullanan birine nerede olursa olsun 'zavallı' gözüyle bakılır. Bu zata sadece zavallı gözüyle bakmadılar, o zavallıyı son derece haklı olarak odalarının kapısından da geri çevirdiler. Biz elbette bu zatın seviyesine düşmeyeceğiz, bu zavallı hezeyanları ciddiye alıp cevap vermeyeceğiz ama yargıda bu ahlak dışı durumun hesabını da sonuna kadar takip edeceğiz ve soracağız."

"Esad ile çekilmiş hatıra fotoğrafları var"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Brüksel'deki sözlerini eleştiren Erdoğan, "Çıkıyor son derece ahlaksızca 'Esed ile Erdoğan arasında ton farkı var' diyor ama CHP'lilerin milletimizle çektirdiklerinden çok daha fazla Esed ile çekilmiş hatıra fotoğrafları var" diye konuştu.

CHP'nin milletvekillerinin Diyarbakır'dan çok Şam'a gittiklerini, Esad ile hatıra fotoğrafı çektirdiklerini söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Reyhanlı'daki olayların içerisine karışanların bunları alıp Esed'e götürdüklerine dair belgeler artık elimizde. İş bu noktaya geldi, sen neyi konuşuyorsun? Hangi Reyhanlı halkının, hangi Hatay'daki kardeşimin yanında olduğunu savunuyorsun? Size elçilik edenler ne yazık ki Reyhanlı olayının planlayıcıları, bu işin içinde olanlar. Şimdi bu Genel Başkan çıkıyor, utanmadan sıkılmadan ahlaksızca ve terbiyesizce bizi Esed ile kıyaslıyor. Üstelik bunu da Avrupa Parlamentosunda yapıyor. Suriye'de kanlı saldırılar başladığı andan itibaren 'Kurda merhamet kuzuya zulümdür' sözünü defalarca anımsattık. CHP Genel Başkanı Suriye'deki özgürlük hareketini, halk hareketini, halkın meşru taleplerini eleştirerek; bunları 'terör' olarak nitelendirerek; sığınmacılara karşı kışkırtmalar yaparak kurda merhamet etmiş, zalim Esed'e her fırsatta destek çıkmıştır. Milletle irtibatı olmayanlar Silivri ile DHKP-C ile İşçi Partisi ile bunlar da yetmezmiş gibi zalim Esed ile onun kanlı çeteleriyle irtibat kurarlar. Orduyu göreve çağırdılar, olmadı hukukun arkasına dolandılar, olmadı yalan, iftira, itham yine olmadı şu anda terör örgütlerinden, terör eylemlerinden, eli kanlı zalimlerden, onların istihbarat örgütlerinden medet umar hale geldiler."

"Sosyal medyaya karşı dikkatliyiz"

Reyhanlı saldırısını yapanlar ve bu tertibin içinde yer alanların yakalandığını söyleyen Erdoğan, "Güvenlik ve istihbarat birimlerini zaafa uğratacak hiçbir sorumsuzluğa izin vermeyiz. Sosyal medya üzerinden sürdürülen psikolojik operasyonlara karşı da son derece dikkatliyiz" dedi.

"Reyhanlı'nın planlayıcıları onlar"

CHP'yi Suriye konusunda izlediği politika nedeniyle de eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:

"CHP'lilerin, milletimizle çektirdiklerinden çok daha fazla Esed ile çekilmiş hatıra fotoğrafları var. CHP'nin milletvekilleri Diyarbakır'dan çok Şam'a gittiler, Esed ile hatıra fotoğrafı çektiler. Reyhanlı'daki olayların içine karışanların, bunları alıp Esed'e götürdüklerine dair belgeler artık elimizde. İş bu noktaya geldi. Sen neyi konuşuyorsun, hangi Reyhanlı halkının, hangi Hatay'daki kardeşimin yanında olduğunu savunuyorsun. Size elçilik edenler, ne yazık ki Reyhanlı olayının planlayıcıları. Bu işin içinde olanlar."

"Suriyelilere karşı tahriklere dikkatli olun"

Konuşmasında Suriyeli mültecilerin durumuna da değinen Erdoğan, vatandaşlardan, muhalefetin gerilim politikalarına, özellikle de mezhep temelli kışkırtmalarına asla prim vermemelerini istedi. Erdoğan, Reyhanlı halkından Suriyelilere kucak açmasını ve provokatif eylemlere, spekülasyonlara prim vermemesini isteyerek, "Kışkırtmalara,
tahriklere, yalan haberlere, psikolojik operasyonlara karşı dikkatli ve hassas olmasını ben Reyhanlı halkından özellikle rica ediyorum. Son seçimlerde yüzde 72 oy almış bir partiyiz biz Reyhanlı'da. Özellikle AK Parti'ye gönül vermiş kardeşlerime birinci derecede sesleniyorum: Siz, bu hassasiyetin orada öncüleri olmalısınız" dedi.

Şu anda Türkiye'de 300 bin mültecinin bulunduğunu, bunların 220 bininin çadır ve konteyner kentlerde yaşadığını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz, muhacir bir neslin torunlarıyız ama aynı zamanda ensar bir neslin torunlarıyız. Unutmayın, şu anda, Esed'in zulmünden kaçan muhacirlere benim Reyhanlı'daki kardeşlerim ensar görevini görmelidir, aynı görevi yapmalıdır. Aynen o zaman olduğu gibi evlerini açmalıdır. Onları kendileri için bir suç unsuru olarak görmemelidir. Bu oyunun arkasında çok ciddi tehlikenin yattığını bilmelidirler. Şu anda oradaki, Suriye'den gelmiş kardeşlerimiz eğer evlerinde korku içinde yaşıyorlarsa oradaki evlerinden dışarı çıkamıyorlarsa burada başta şahsım olmak üzere Reyhanlı'daki kardeşlerim de kendilerini masaya yatırmalıdır. Aynı şeyler geçmişte bizim de yine büyüklerimizin başlarına geldi. Onlar da bir ilden diğer ile hicret eder konuma düştüler. Bunları tabii yaşamak istemeyiz. Keşke onlar yurtlarından kopmamış olsaydılar. Keşke evlerinde kalmış olsaydılar ama başlarına böyle bir şey geldi."

Reyhanlı ziyareti

Yarın Reyhanlı'ya gideceğini söyleyen Erdoğan, başsağlığı ve geçmiş olsun temennilerini yüz yüze ileteceğini ifade etti. Hükümet üyelerinin ve milletvekillerinin, olayın ardından Reyhanlı'yı yalnız bırakmadığını anımsatan Başbakan Erdoğan, olay sonrası devletin elinin sürekli orada olduğunu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de yerinde incelemeler yaptığını anlattı. Erdoğan, "Biz de yarın gidecek, hem çalışmaları tekrar yerinde görecek hem de inşallah oradaki kardeşlerimizle dertleşeceğiz. Reyhanlı ve Hatay'da inşallah Türkiye'nin birliği, dirliği, kardeşliği adına en güzel fotoğrafı, en güzel mesajları vereceğiz. Muhalefetin ayırıcı ve ayrıştırıcı gerilimleri karşısında 76 milyonu bir ve beraber gören, kardeş gören bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

"Bakan vardı, müsteşara ne gerek var"

Başbakan Erdoğan, ABD sehayati sırasında Başkan Obama ile Kırmızı Odada yapılan toplantıya yönelik pazarlık iddialarına da cevap verdi. Erdoğan, ABD'ye yaptığı ziyaret çerçevesinde, bir tam gün ABD Başkanı Barack Obama ve diğer yetkililerle görüşmeler yaptıklarını söyleyerek, iki ülke arasındaki ilişkileri, bölgesel ve küresel meseleleri ele aldıklarını belirtti. Erdoğan, "O toplantıda Dışişlerinin Müsteşarı, Büyükelçi niçin yok" diye soran CHP liderine yüklendi ve şunları söyledi:

"Ana muhalefetin Genel Başkanı gerçekten siyasetin cahilidir. Diyor ki 'Yanında Dışişleri Bakanı Müsteşarı yok' sen, ne kadar zavallısın. Biz, 3'e 3 toplantı yapıyoruz. Amerika Başkanı Obama'nın yanında kendi Dışişleri Bakanı ve Güvenlik Konseyi'nde üst düzey bir yöneticisi var. Benim de yanımda karşıtı olarak Dışişleri Bakanım ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarım var. Bürokratsa bürokrat var, siyasetçiyse Dışişleri Bakanı yanımda. Sen, ne biçim siyaset yapıyorsun, sen nasıl siyasetçi olacaksın, sen ne cahilsin. Neymiş, Dışişleri Bakanı'nın Müsteşarı yokmuş, Dışişleri Bakanı'nın kendisi var. Öbür tarafta konumuz bölgesel sorunlar ve istihbarat teşkilatlarımızın karşılıklı temsilcileri var. Bürokratsa bürokrat var. Ne zaman öğreneceksin, siyaseti? Şu genel müdürlükten siyasete terfi et, hala orada kaldın ama edemeyecek, görünen bu."

"Bahçeli, MHP'yi marjinal solun arkasına taktı"

Konuşmasında Devlet Bahçeli'ye yönelik eleştirilerde de bulunan Erdoğan, "MHP Genel Başkanı'nın mahcubiyet içinde susması gerekirken, IMF borçları ve dış borçlar konularında pişkince tavırları dikkatimden kaçmadı. Bugün MHP'yi marjinal solun arkasına takan MHP Genel Başkanı, 1999- 2002 arasında da CHP'nin yavrusu DSP'nin kuyruğuna takılmış, Türkiye'ye çok ama çok ağır bedeller ödetmişti. Türkiye'nin IMF'ye borcunu ödemesi karşısında Sayın Bahçeli'nin sevinmesi, gururlanması, ülkesi ve milletiyle iftihar etmesi gerekirken, her zaman yaptığı gibi, kendine göre biliyorsunuz onun bir rakam kalabalığı var, o rakam kalabalığıyla işi geçiştirmeye çalışıyor" diye konuştu.

Bahçeli'ye: "Bu iş kitabın kapakları arasına bakmakla olmaz"

Konuşmasında ekonomik verilere değinen Erdoğan, özel sektör dahil brüt dış borç stoğunun yüzde 56'dan yüzde 43'e düşürülüdüğünü söyleyerek, Türkiye'nin kamu net borç stoğunu MHP'li hükümetten yüzde 61,5 seviyesinde aldıklarını, yüzde 17 seviyesine düşürdüklerini dile getirdi. Erdoğan, "Avrupa Birliği tanımlı dış borç stoğunu da yüzde 71'den aldık, yüzde 36'ya düştü. Dürüst bir politikacı, dürüst bir genel başkan, bu oranlara bakıp, 'Türkiye'nin dış borcu arttı' diyemez. Eğer diyorsa ya dürüst değildir ya da ekonomi cahilidir. Devlet Bahçeli yönetiminde ülke ekonomisine, 2001'de ağır faturalar yüklendi. Bu iş hayat tecrübesi gerektirir. Damdan düşmeyi gerektirir. Sadece kitabın kapakları arasına bakmakla da bu iş olmaz ve önce dürüst olacaksın. Bükemediğin bileği öpeceksin" dedi.

Her zamankinden çok daha önemli bir süreci yaşadıklarını ve seçimlere doğru ilerlediklerini ifade eden Erdoğan, eski siyasetin tamamen tasfiye olacağı bir seçime girdiklerini söyledi.

"Kafası kıyak dolaşmasını istemiyoruz"

Konuşmasında tartışmalara yol açan alkole sınırlamalar getiren yasal düzenlemeye ilişkin görüşlerini de açıklayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz Türkiye'de alkolü yasaklamıyoruz. Anayasa'nın 58'inci maddesinin gereğini yapıyoruz. Bunu yaparken de diyoruz ki camilere, eğitim- öğretim kurumlarına 100 metre mesafede olması gerekir. Bunun reklamını, tanıtımını, yazılı, görsel, sosyal her türlü medyada reklamını yasaklıyoruz. Yapılan iş bu. Bir devlet gençliğini, insanını, tabii ki kötü alışkanlıklardan koruyacak. Yani biz bunu teşvik mi edelim. Bu yapılan iş, ilk defa Türkiye'de yapılmıyor. Bu dünyanın neresine giderseniz Amerikası'nda da Batısı'nda da bütün bu uygulamalar var. İçebileceğiniz yerler bunlar da belli.  Hele hele bir tanesi çıkmış ‘Bunlar Tekirdağ’ın ismini de unutturmak istiyor’ diyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Nerden bulmuşlar bunları böyle? Özel sipariş versen bulamazsın. Kimlerle uğraşılıyor görüyorsunuz değil mi? Biz ufacık çocukların gece gündüz içip kafa kıyak dolaşmasını istemiyoruz. Uyanık olacak. Bilgiyle dolu olacak. Malatya vekillerinden biri, 'ayran getirin' diyor. Ayrana çok hasretsen özel misafirim ol sana getiririm. Ama unutma anan da, ninen de hep ayranla büyüdüler. Zaten şair de öyle diyor: “Unuttu ayranı matuda döndü kör olası.”

 
cnnturk.com, 24.05.2013

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.