Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Liderlerden 23 Nisan mesajları

Liderlerden 23 Nisan mesajları
Meclis’te düzenlenen 23 Nisan oturumunda konuşan Başbakan Erdoğan, akan kanı durdurmak için annelere söz verdiğini söyledi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise 23 Nisan 1920’nin unutulmayacağını vurgulayarak, “Silmeye ne kimsenin gücü ne de cesareti yeter. Tıpkı T.C. gibi” dedi.

ANKARA - 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla TBMM’de özel oturum yapıldı.

İlk konuşmayı yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kürsüye 3 fotoğrafla geldi.

TBMM'nin 93. kuruluş yıl dönümünü, Türkiye'nin ve dünyanın tüm çocuklarının Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlayan Erdoğan, "TBMM'nin ilk Başkanı olan Gazi Mustafa Kemal'i, Kurtuluş Savaşımızı sevk ve idare eden ilk Meclis'teki tüm milletvekillerini bu vesileyle bir kez daha rahmetle ve minnetle yad ediyorum. 23 Nisan 1920'den bugüne kadar, TBMM çatısı altında millet için hizmet üretmiş tüm parlamenterlerimize ülkemiz ve milletimiz adına şükranlarımızı sunuyorum. Hayatta olanlara sağlık ve afiyet temenni ediyor, ahirete irtihal etmiş olanlara Allah'tan özellikle rahmet niyaz ediyorum" dedi.

Erdoğan, TBMM'nin 23 Nisan 1920 Cuma Günü, Ankara'da Hacı Bayram Veli Camisi'nde kılınan Cuma namazının ardından Kur'an tilavetleriyle, salavat-ı şerifelerle, dualarla, buhari-i şerif'lerle açıldığını ifada ederek, Türkiye'nin her yerinden gelen; bütün renkleriyle, bütün farklılıklarıyla aynı ortak gaye etrafında toplanan mebuslar, derin bir huşu ve büyük bir heyecan içinde Meclis'te ilk toplantılarını gerçekleştirdiler'' diye konuştu.

Bu anlamlı gün dolayısıyla, kısa bir süre önce bazıları ilk kez olarak yayınlanan birkaç fotoğrafı göstermek istediğini belirten Erdoğan, gösterdiği 3 fotoğrafla ilgili şunları söyledi:

"Bu ilk fotoğrafta Gazi Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve Latife Hanım, Cumhuriyetimizin kuruluşunun hemen öncesinde çocuklarla sohbet ediyorlar ve bu çocuklarımızın kuruluştaki yerine göstermesi bakımından çok büyük öneme haiz. Onun için bu fotoğrafı getirmeyi ve göstermeyi görev telaki ettim. Bir başka fotoğraf; o da yine Kurtuluş Savaşı yıllarında bir grup çocuk, umutla Gazi Mustafa Kemal'i bekliyorlar. Fakat bu çocukların giyimi, kuşamı, şöyle yalın ayak tablolarına baktığımız zaman nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından da çok büyük öneme haiz. Evet bu da işte Meclisimizin açıldığı gün....Ve yine o gün Gazi Mustafa Kemal'i ve gelecek heyeti karşılamak üzere bekleyen çocuklar, sancakla beraber TBMM'nin önünde o kutlu anı yaşamak üzere bekliyorlar."

Erdoğan, TBMM'nin, çocuklarla birlikte ve en çok da çocuklar için açıldığını belirterek, Kurtuluş Savaşı'nın çocuklar için verildiğini, Cumhuriyet'in, 29 Ekim 1923'te en çok da çocuklar için ilan edildiğini söyledi. "Bakınız değerli milletvekilleri... Türkiye, 23 Nisan 1920'ye ve 29 Ekim 1923'e gerçekten çok zor şartlar altında ulaşmıştı" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Balkan Savaşları'ndan başlayarak, Mağrip'te, Çanakkale'de, Hicaz'da, Kanal'da, Kafkas Cephesi'nde yüzbinlerce Mehmet şehitlik mertebesine yücelmişti. Şehit olan askerlerimizin önemli bir bölümü, evli ve çocuk sahibiydi. Şuna hiç şüphe yok ki 'tertemiz alnından vurulmuş, uzanmış yatan' o Mehmetler, girecekleri gül bahçesini, kendilerine gülümseyen melekleri gördükleri kadar; köylerinde, evlerinde, doya doya koklayamadıkları çocuklarının hayalini de görüyor ve tebessüm ediyorlardı. Mehmetçiği bu denli kahramanlaştıran, göğüslerindeki imanlarıyla birlikte, geride bıraktıkları çocukları, o çocuklara miras bıraktıkları şan ve şerefti. Onlar, vatanları için seve seve can verdiler. Onlar, bayrakları için kahramanca savaştılar. Ama onlar, en çok da geride bıraktıkları çocukları için Türkiye'nin tüm çocukları için adeta düğüne gider gibi savaşa gittiler, adeta sevgiliye kavuşur gibi şehadet mertebesine ulaştılar. Bizim tarih boyunca bütün şehitlerimiz; Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz, Cumhuriyet dönemindeki şehitlerimiz, terörle mücadele şehitlerimiz, vatanın bağımsızlığı için ay yıldızlı bayrağın şerefi için bu topraklarda ezan-ı Muhammedi'nin ebediyen okunabilmesi için ama en çok da çocukları için çocuklarımız için tereddütsüz canlarından vazgeçtiler. Evet... Tıpkı 23 Nisan 1920'de olduğu gibi, bugün de TBMM her şeyden ve herkesten daha çok çocuklar için vardır, çocuklarımız için vardır. Bütün gayemiz, bütün hedefimiz, bütün çabamız, kendimizden önce çocuklarımız için daha yaşanabilir, daha müreffeh, daha huzurlu ve daha güçlü bir Türkiye inşa etmektir."

Maziyi değiştirme gücüne sahip olmadıklarını ama istikbali şekillendirme gücüne sahip olduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

“Yetim kalmış çocuklara babalarını iade edecek bir kudretimiz yok ancak daha fazla çocuğun yetim kalmasını engelleyecek iradeye sahibiz. Bizim yaşadıklarımızı çocuklarımızın da torunlarımızın da yaşamasını önleyecek birikime, tecrübeye, imkana ziyadesiyle sahibiz. Şehitlerimiz, çocuklar için canlarını hiç tereddüt etmeden ortaya koydular. İşte bu Meclis, kuruluş yıl dönümü çocuk bayramı olarak kutlanan bu Gazi Meclis, milletin tüm fertleriyle birlikte özellikle Türkiye'nin çocuklarına, yani istikbale dair yine ve yeni bir ufuk çizmek zorundadır. Bu Meclis'in, bugün de Türkiye'nin çocuklarına söyleyecek sözü, onlara gösterecek hedefi, onlara verecek umudu olmalıdır.

Bu güzel ülkenin güzel çocukları inanın her şeyin en iyisini ziyadesiyle hak ediyorlar. Bu ülkenin çocukları, en kaliteli, en yaygın, en modern eğitimi hak ediyorlar. Bu güzel ülkenin çocukları, cıvıl cıvıl oynayacakları şehirleri, güvenli sokakları, huzurlu evleri fazlasıyla hak ediyorlar. Türkiye'nin tüm çocukları, refah ve istikrar içinde büyüyecekleri, dayanışma ve kardeşlik içinde büyütecekleri bir vatanı çok ama çok fazlasıyla hak ediyorlar. İnanın bu ülkenin tüm çocukları, anne ve babalarıyla büyümeyi, her akşam anne, babaları ve kardeşleriyle sofraya oturmayı, her akşam babalarını doyasıya kucaklamayı hak ediyorlar. Her biri şehit evladı olan, her biri şehit torunu olan bu ülkenin çocukları; onurla, gururla, şerefle yaşamayı, ülkesiyle, vatanıyla, bayrağıyla, milletinin büyüklüğüyle gururlanmayı elbette hak ediyorlar."

Başbakan Erdoğan, ilk Meclis'in 23 Nisan 1920'de milli egemenliği tesis ederek çocuklara hediye ettiğini söyledi.

İlk Meclis'in tüm renkleriyle, tüm farklılıklarıyla, tek bir Türkiye fotoğrafı teşkil ederek, çocuklara yeni bir millet kavramını, onunla birlikte güçlenmiş bir kardeşliği hediye ettiklerini belirten Erdoğan, "Biz sorunlar içinde büyüdük ama çocuklarımıza sorunlarını çözmüş ya da çözüm yoluna koymuş bir Türkiye emanet etmek boynumuzun borcudur" dedi.

"Biz, müdahale anayasalarıyla büyüdük ama çocuklarımıza, demokratik, katılımcı, özgürlükçü, herkesi kucaklayan bir Anayasa teslim etmek, bizim de bu Meclisimizin de boynumuzun borcudur" diyen Erdoğan, "Biz acılarla büyüdük. Biz, terörün kararttığı hayatlara, terörün söndürdüğü ocaklara gözyaşı dökerek büyüdük. Ama şimdi, çocuklarımıza, güvenle yaşayacakları, kardeşçe yaşayacakları, birbirlerine silah doğrultarak değil, birbirleriyle kucaklaşarak yaşayacakları bir vatan teslim etmek hepimizin boynumuzun borcudur" diye konuştu.

Erdoğan, Denizli'de bir şehit annesinin kendisini ziyaret edenlere, "Keşke bu süreç 6 ay önce başlasaydı da Vedat'ım da şehit olmasaydı, yanımda olsaydı" dediğini kaydederek, "Şehit Vedat'ı geri getiremeyiz ama şunu biliniz ki başka Vedat'ların, başka fidanların, başka ana kuzularının zamansız toprağa düşmesini engelleyebiliriz" dedi.

"Tek başımıza da kalsak, yalnız da bırakılsak, daha aydınlık bir Türkiye imar etmek için biz bu mücadeleye devam edeceğiz, yeni Vedat'lar şehit olmasın diye" ifadesini kullanan Erdoğan, şehitlerin muazzez ruhunu incitmeden, şehit analarını rencide etmeden, birliği, bütünlüğü, kardeşliği tıpkı şehitler gibi muhafaza etmeye ve yüceltmeye devam edeceklerini vurguladı.

Erdoğan, "23 Nisan 1920 ruhuyla, o anlayışla, o kardeşlikle ilerlemeyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün istiklal kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi, bu Meclis'te görev yapmış bütün siyasetçilerimizi şükranla yad ediyorum. Tüm çocuklarımızın, tüm dünya çocuklarının bayramını kutluyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum" dedi.

KILIÇDAROĞLU: T.C. GİBİ SİLİNMEZ
Başbakan Erdoğan’ın ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi.

Mustafa Kemal'in, 24 Nisan 1920'de Meclis'te kürsüye çıkarak bir konuşma yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, o konuşmada kullandığı bir cümlenin, 23 Nisan'da kurulan yüce Meclis'in asli görevinin ne olduğunu kendilerine hatırlattığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal'in, ''Meclis'te yoğunlaşan milli iradenin, doğrudan doğruya vatanın mukadderatına el koymuş olduğunu kabul etmek, temel ilkedir'' sözlerine işaret ederek, ''TBMM'nin omuzlarında taşımaktan kaçınmadığı ağır yük, kutsal sorumluluk işte bu cümlede yatıyor; vatanın mukadderatına el koymak'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, yeryüzündeki millet meclisleri arasında, milletin kaderine en küçük ayrıntısına kadar, bu kadar hakimiyetle el koymuş başka bir meclis olmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çünkü bu meclisin kullandığı yetki, yazılı hükümlerle sınırlı olmayan bir ruhtan, istiklal ateşinden doğuyordu. Meclis, bu ruhla tüm siyasi kurumlara hükmetmiş, var olan sistemi baştan sona değiştirmiş, her alanda çalışarak ve fedakarlıktan kaçınmayarak tam anlamıyla başarılı olmuş bir kurumdur. Çünkü o kurumun ruhu Kuvva-i Milliye'ydi. Herkes şunu çok iyi bilsin ki TBMM'nin 23 Nisan 1920'de kendisine görev olarak tayin ettiği 'vatanın mukadderatına el koymak' misyonu, 23 Nisan 2013 tarihinde de hala bu yüce Meclis'in omuzlarında bütün ağırlığıyla durmaktadır.''

Kılıçdaroğlu, var olma, yok olma mücadelesini, bağımsızlıkla taçlandırmış bu yüce Meclis'in kişilik ve kimlik sahibi bir Meclis olduğunu unutmamaları gerektiğini belirtti.

Bu Meclis'in, gazi bir meclis olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, çünkü Kurtuluş Savaşı verdiğini vurguladı. Bu Meclis'in, kurucu meclis olduğunu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Bu Meclis özgürlükçüdür, milliyetçidir. Hiç şüphesiz bu Meclis devrimci bir Meclis'tir. Bu Meclis'in şanı büyüktür, şerefi büyüktür, elbette unvanları çoktur. Fakat öyle bir kavram var ki TBMM'nin diğer bütün niteliklerini kendi kuruluş kimyasında var olan o özelliğine borçluyuz; olmazsa olmaz o kavramın adı hukuktur. Bu Meclis, kendi varoluşunu millete ve hukuka borçludur. Bu bağlamda daha kurtuluşun başlarında kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetlerini çok iyi bilmek ve anlamak zorundayız.

Bu yüce Meclis'in kendi hukukunu çiğnetmeye hakkı yoktur. Kendi sorumluluğunu devretmeye hakkı yoktur. Kendi hukuk sınırını aşmaya, kendini tartıştırmaya hakkı yoktur. Çünkü gasp edilen hak, çiğnenen hukuk, milletin hakkı ve hukukudur. Herkesi bir kez daha elini vicdanına koyarak, gözünün önüne o kurucu meclisin asil kahramanlarını getirerek bir kez daha düşünmeye davet ediyorum: 8 üyesi gayrimeşru olarak ve hukuk dışına çıkılarak hapse atılmış bir Meclis'in itibarı, doğal olarak kaybolmaz mı Bu arkadaşlarımızın hapiste geçirdikleri kaçıncı 23 Nisan bu ve daha ne kadar hakları gasp edilmeye devam edecek Bütçe denetim yetkisi fiilen elinden alınmış bir Meclis'in saygınlığı zedelenmez mi Ortada olağanüstü bir durum yokken, KHK'lerle fiilen yetkisi alınmış bir meclisin, milletin kolektif vicdanına tercüman olması mümkün olabilir mi 23 Nisan 1920'yi çok iyi anlamalıyız. TBMM olarak, kendi kişiliğimize yabancılaşmaya hakkımız yoktur. 23 Nisan 1920'de TBMM, en geniş meşruiyeti hukukun içinde kalarak sağladı. 23 Nisan 2013'te de ağırlaşan sorunlarımızla baş etmenin temel yolu hukukun içinde kalarak sorunları çözmektir.

Bir 23 Nisan gününü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyoruz. Bu bayram dünya barışının, dünya çocuklarının bayramıdır. Bu bayram barışın geleceğine ve geleceğin barışına yapılan bir yolculuktur. Bu bayram Anadolu'nun çocuklarının, özellikle de yoksul çocuklarının, öksüz ve yetimlerinin hayata tutunmaları için yakılan bir umudun ışığının adıdır. Bu bayram, özbeöz milletin bayramıdır. İşte onun içindir ki 23 Nisan 1920, hem zihinlerde, hem dillerde hem de yüreklerdedir. Silmeye kimsenin ne gücü ne de cesareti yeter; tıpkı Türkiye Cumhuriyeti, tıpkı T.C. gibi.''

BAHÇELİ: KIRMIZI ÇİZGİLER İHLAL EDİLEMEZ
Kılıçdaroğlu'nun ardından konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise şu ifadeleri kullandı:

''Vatanımızın bölünmez bütünlüğü, devletimizin üniter yapısı, Türk milletinin şeref, itibar ve birliği Gazi Meclis'in kırmızı çizgilerindendir ve ihlal edilemeyecektir.''

ntvmsnbc.com, 23.04.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.