Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Obama’nın sesini özlemiştim

Obama’nın sesini özlemiştim
Başbakan Tayyip Erdoğan, İsrail’in özür dilemesiyle sonuçlanan Mavi Marmara krizinde CHP’yi, “Bunlardan mahcubiyet beklemeyin, İsrail özür diler ama CHP dilemez” sözleriyle hedef aldı.

“Sayın Obama’nın sesini özlemiştim, görüştük” diyen Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu’yla görüşmesini de anlattığı grup toplantısında şunları söyledi:

KANLARI YERDE KALMADI

İsrail’den ayrılırken Obama, Netanyahu ile birlikte havaalanından beni telefonla aradılar. Önce Netanyahu’nun sesini aldım, ben ‘Sayın Obama’nın sesini özlemiştim, önce kendisiyle görüşeyim’ dedim, Kendisiyle görüştüm ve kendisiyle görüştükten sonra metni karşılıklı görüştük ve sonunda tekrar Obama ile bu süreci teyit ettik. Obama’nın şahitliğinde bu görüşmeyi gerçekleştirerek, bu işi bu şekilde bitirdik. Telefon kayıtları da dahil hepsi yazılı metinlerde. Çünkü eşeği sağlam kazığa bağlayacağız ondan sonra Allah’a emanet edeceğiz. İsrail Başbakanı özür diledi, kabul edip tazminatın ödenmesi ve ambargonun kaldırılmasının takipçisi olacağımızı ifade ettim. Özür şehitlerimizi geri getirmeyecek, ama kanları yerde kalmadı.

İSRAİL ÖZÜR DİLER, CHP DİLEMEZ

İsterdik ki muhalefet de yanımızda yer alsın, dik dursun, mertçe, cesur bir duruş sergilesin. CHP ülkesinin yerine saldırganın yanında saf tuttu. Bunların dış politikadan anladığı boyun eğmek, el pençe divan durmak, geri çekilmektir. Bunlardan mahcubiyet beklemeyin, İsrail özür diledi ama CHP dilemez. Bunların tarihinde hatasını anlamak, özür dilemek yok, ama pişkinlik ziyadesiyle vardır.

BAHÇELİ’NİNKİ SORUMSUZLUK

Kalabalıktan ‘Vur de vuralım, öl de ölelim’ diye slogan atılıyor. Bu Genel Başkan da çıkıyor, son derece sorumsuz şekilde, ‘merak etmeyin onun da zamanı gelecektir’ diyor. Siyasi sorumluluk taşıyan insana böyle bir ifade yakışır mı? Senin teröristin kötü, benim teröristim iyi mantığıdır bu. Kime vuruyorsun, kimi vuruyorsun? ‘Zamanı gelecek’ diye neyi ifade ediyorsun? Geçmişteki partimde de bu tür slogan atanlar oldu, ‘Bizim kitabımızda ne vurmak ne öldürmek yok’ diye ön keserdik. ‘Biz vurmaya öldürmeye değil hayat vermeye geldik’ derdik. Gençlik kollarımıza da, ‘Hep elinizde döner bıçağı, molotofkokteyli, taş sopa değil bilgisayar olacak, mesajını onunla vereceksiniz’ dedik. Kalabalığın gazına gelip böyle sorumsuzca ifade kullanması talihsizliktir. Bu dil, 1980 öncesi ölen, idam edilen gençlerin ruhuna da saygısızlıktır.

ÖLÜMÜN İSTİSMARINDAN BESLENEN DİL

Bu dil, tavır, siyaset Türkiye’nin ve milletin asla hayrına değildir. Kışkırtan, tahrik eden, ayrıştıran bir dil, Türkiye’ye, birliğine bütünlüğüne hizmet etmez. Çatışmadan beslenen, öfkenin, nefretin, kırıp dökmenin, bölüp parçalamanın dilinden beslenen bir siyaset istiyor. Yaşatmanın değil ölmenin, öldürmenin istismarından beslenen bir dil kullanıyor. Altlarındaki zemin hızla kaydığı, ülke huzura ilerlediği için MHP son derece rahatsız. Çözümden rahatsız olanlar var, içeride ve dışarıda. Bir kısmı da aşırı sol. Aşırı soldakilerle aşırı sağdakiler aynı gözyaşını döküyorlar.

KIRMIZI KİTAPLARINI KALDIRDIK

İrtica dediler, sanal tehdit ürettiler, ne oldu, var mı öyle bir şey. Bölücülük dediler, milletin iradesine ipotek koydular, ne oldu, hepsi bitti. Devletin bekası dediler, ayrımcılık ürettiler. Toplum mühendisliği için hangi tehdit, korku gerekiyorsa onu üretip toplumu dizayn etmek istediler. Biz bütün bu sanal, suni tehditleri ortadan kaldırdık. Onların kırmızı kitaplarını vesairelerini ortadan kaldırdık.

DESTEKÇİLERİNİ DE REZİL EDECEĞİZ

Partimize, Adalet Bakanlığı’na yapılan saldırıyı yapan merkezlere güvenlik güçlerimizin yaptığı baskınlar CHP’yi rahatsız ediyor. ‘Hukuksuz’ diyorlar, ne olacaktı? Seyir mi edilecekti? LAW silahıyla atış yapılsın güvenlik güçleri de sessiz sedasız dursun, yok böyle bir şey, gereği neyse yapılacaktır. Dışarıda hangi ülke destekliyorsa onların da üzerine gideceğiz, dünyaya rezil edeceğiz onları.

HANIMLAR DA DAHİL OLACAK

Gazeteler tutturmuş bir ‘Akil Adamlar’ gidiyor. Bir ara TV’de bize sordular, ‘Oluşturulabilir’ dedik, birileri de durumdan vazife çıkardı. Şu isim olacak, bu isim olacak falan. Böyle bir şey yok. Böyle bir çalışma yaparsak kararı biz veririz, köşe yazarları veya medya veremez. Bu işin sorumlusu biziz, hesabını biz vereceğiz, onlar değil. Şu olursa daha iyi olur, şu olursa daha kötü olur, toplumda karşılığı olan insanlar kimlerdir biz bunlara bakacağız. Hanımlar da dahil olacağı için ‘Akil İnsanlar’ veya ‘Akiller’ daha doğru olur. 780 bin metrekareyi kuşacak bir adım atarız, atığımız zaman da onlar bizim ancak müşavere (danışma) heyetimiz olur. Her kesimin olmasını da isteriz. Üst düzey STK’ların temsilcileri, medyadan, üniversitelerden, kanaat önderlerinden oluşabilir. Bu bir karar
merci asla değildir.                                           

Hamursuz Bayramı’nı kutladı

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Musevilerin Hamursuz Bayramı’nı kutladı. Pesah’ın Musevilik inancının en önemli dini bayramlarından biri olduğunu belirten Erdoğan, “Toplumumuzun tüm kesimleri, kendi dinlerini, adet ve geleneklerini, geçmişte olduğu gibi günümüzde de özgürce yaşama imkanına sahip durumdadırlar”  dedi.       

Hürriyet, 27.03.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.