Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > ABD’nin taşıyla 2 kuş vurdurmaya çalıştı

ABD’nin taşıyla 2 kuş vurdurmaya çalıştı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Diyarbakır’daki Nevruz kutlaması ve İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi sürecini “Erdoğan, ABD’nin taşıyla iki kuş vurdurmaya çalıştı” diye değerlendirerek, kurulacağı iddia edilen Hakikatler Komisyonu’na da üye vermeyeceklerini açıkladı.

Bursa mitingi dönüşü bir grup gazeteciyle sohbet eden Bahçeli, şunları söyledi:

İLİŞKİLER ÖRTÜLÜ SÜRDÜRÜLDÜ

Mavi Marmara gemisine yapılan baskının ardından geçen 3 yılda Türkiye-İsrail ilişkileri örtülü bir şekilde sürdürüldü. İsrail, soruşturmanın sonuçlarını ulaştırmadı ve böyle bir konuyu da üstlenmekten ziyade, Türkiye’yi suçlayacak duruma geldi. Obama’nın İsrail ve Ürdün ziyareti oldu. Tam böyle bir süreçte, Türkiye’de 21 Mart ile alakalı olarak barış ve çözüm süreci ile ilgili bir adım atıldığına dair işaret oldu. Bu zannediyorum halktan büyük bir destek sağlayamadı. Ortaya konan metin tatminkar olmadı. Ancak bu metin ile AKP’nin görüşlerinde ortak noktalar vardır. Buradaki yanlış anlaşılmaları ortadan çıkartabilmek için bir gündem değişikliğine ihtiyaç hissediyor oldu. Obama da, İsrail’de Netanyahu’ya ‘Sizin Türkiye’de 3 yıldan beri devam eden Mavi Marmara gemisindeki rahatsızlıkları hafifletecek, giderecek bir yaklaşımda bulunmanızda yarar vardır’ telkininde bulundu. Bu telkin aynı günde barış sürecindeki iştahı kaybetmiş, biraz daha herkesin tartıştığı ve düşündüğü ortamda yeni bir konu Türkiye’nin gündemine getirildi.

SURİYE’NİN ŞÖVALYESİ OLMASIN

Böylelikle Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin taşıyla iki kuş vurdurmaya çalıştı. 1’incisi Nevruz Bayramı münasebetiyle Türkiye’de barış sürecinin çok olumlu gelişme içerisinde olduğunu göstermek. 2’ncisi de eşzamanlı olarak, İsrail ile devam eden bir sürtüşmeyi ortadan kaldırabilecek bir jestin de İsrail’den gelmiş olması. Erdoğan, toplumda daha kabul gören, üzerinde daha sempati doğurabilecek bir yaklaşımı elde etmeye çalıştı. Suriye’nin şövalyesi olmasın. Suriye’ye gönderebilirler onu. Obama’nın İsrail’e seyahati olmasaydı acaba bu durumu nasıl elde edebilecekti?

OYUN ÇOK YÖNLÜ ORTADA

Buna ilave edilecek bir konu da barış süreciyle alakalı çalışmaların kendilerine göre yoğunlaştığı bir ortamda, Adalet Bakanlığı ve AKP Genel Merkezi’ne yapılan bir saldırıdır. Bunu dikkate aldığınız vakit, 24 saatin içerisinde çok yönlü, sahneleri birbirinden farklı ama senaryosundaki görüşbirliği sağlam bir oyun ortaya konmaktadır. AKP böyle bir barış sürecinde, büyük bir risk altna giren bir parti, Türkiye’de barış sürecini her türlü riske rağmen sürdürebilme cesaretine sahip bir lider ve aynı anda da İsrail’le olan gerginliğini ortadan kaldırabilen bir dış politika kahramanı.

KİMİNLE HELALLEŞECEK

Abdullah Öcalan’ın ‘helalleşmek’ sözü biraz daha sempatik gösterebilmek için telkin edilmiş birkaç kavramdan bazıları. Yoksa kiminle helalleşecek? Barış ve çözüm sürecinin senaryosu ne Abdullah Öcalan tarafından ne de Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılıyor. Bunun için bir tek metne bakmakta yarar var. O da 2009 Ağustos ayında ortaya çıkan, yaklaşık 170 sayfalık bir yol haritasıdır. Onun kapsamına orada kullanılan cümlelere baktığınız vakit, Öcalan’ın bulunduğu şartlarda haleti ruhiyetini yansıtmaktadır. Oradaki bazı kavramlarla, bu açılım sürecini sürdüren bazı çevrelerin kullandıkları tabirler birbirlerinin benzerleridir. Bunları elimdeki metinlerle bir gün masaya koyalım da, inceleyelim göreceksiniz ne Erdoğan’ın ne de Öcalan’ın üslubudur.

ERDOĞAN BİZDEN NE BEKLİYOR

Başbakan bizim bir şey yapmadığımızı söylüyor. Muhalefet ne yapabilir ki? Kendisinin arzuladığı tarzda, iktidarın her faaliyetine, barış sürecine yüksek bir katkı sağladığı vakit muhalefet olma özelliğini kaybeder. Erdoğan bizden ne bekliyor? Bizim çözümlerimiz var söyledik. O çözümlere iltifat etmiyor. Çünkü ettirmiyorlar. Onun için bizden ne istiyor?

ERDOĞAN İLE ÖCALAN YAZACAK

Artık Anayasa, Erdoğan ile Öcalan’ın yazacağı metne bağlı olacak. TBMM’de, yarısı İmralı’da, yarısı da Recep Tayyip Erdoğan’ın ikametgahında yazılmış bir metni kabul etmemiz mümkün değil. Hakikatlar Komisyonu, Erdoğan’ın görüşmeler çerçevesinde, yol haritasında İmralı canisi tarafından önerilmiş olan iki komisyondan bir tanesi. Onu kabul ediyorsa, Öcalan’ın fikirlerini kabul ediyor demektir. İktidarın Hakikatlar Komisyonu gibi bir teklifi olabilir mi? Eğer hükümet Hakikatlar Komisyonu’nu öneriyorsa, kendisinin iktidarı hakikatlerle bağdaşmayan sanal bir iktidardır. MHP’nin, Öcalan tarafından önerilmiş,  barış sürecinin temel unsuru haline getirilmiş bir konuyu kabullenmesi mümkün değildir. Böyle bir komisyona üye vermesi de mümkün değildir.

Hürriyet, 26.03.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.