Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan: İsrail bile özür diler, CHP dilemez

Erdoğan'dan önemli açıklamalar

İsrail bile özür diler, CHP dilemez

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mavi Marmara'ya yaptığı saldırı nedeniyle İsrail'in Türkiye'den özür dilemesine ilişkin ''AK Parti olarak bu katliam karşısında susmadık. Takipten yorulmadık. Hukuktan taviz vermedik. İsrail'e 3 şartı tekrar ettik'' dedi.

Erdoğan'ın konuşmasının tam metni için tıklayın...

Partisinin haftalık olağan grup toplantısında hitap eden Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

- Obama'nın şahitliğinde görüşmeyi gerçekleştirerek, bu işi bitirdik. Önce ABD, sonra İsrail açıklamalarını yaptı. Ama hepsi yazılı metinlerde, aynı zamanda telefon kayıtlarımızda. Ardından da biz açıklamamızı yaptık. Çünkü eşeği sağlam kazığa bağlayacağız, ondan sonra Allah'a emanet edeceğiz.

- Kısa bir süre sonra Filistin'e gideceğim. Nisan ayı içerisinde olabilir, Filistin, Gazze, Batı Şeria bölgesine bir ziyaretle birlikte buradaki ambargonun ne durumda olduğunu yerinde tespit etme imkanımız olur.

- Biz isterdik ki böyle bir meselede muhalefet de ülkenin ve milletin yanında olsun. Biz isterdik ki böyle milli bir meselede muhalefet de bizim yanımızda yerini alsın. Biz isterdik ki bizi değil Türkiye'yi hedef alan böyle bir saldırı karşısında muhalefette dik dursun, mertçe cesur bir duruş sergilesin. Ama ne yazık ki muhalefetten bunu göremedik.

- Mavi Marmara olayından sonra muhalefet, Dışişleri Bakanı Bakanı Ahmet Davutoğlu'na en ağır hakaretleri yaptı. Bunlardan mahcubiyet beklemeyin, bunlardan özür beklemeyin. İsrail özür diledi, özür diler ama CHP özür dilemez. Bunların tarihinde hatasını kabul etmek, özür dilemek yoktur. Ama pişkinlik ziyadesiyle vardır.

- (MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Bursa mitinginde ''Vur de vuralım, öl de ölelim'' sloganına karşı, ''Merak etmeyin onun da zamanı gelecektir'' sözlerini eleştirerek) Sorumsuzca dil kullanması talihsizliktir. Bahçeli'nin kullandığı bu dil 1980 öncesi öldürülen, 1980 sonrası idam edilen gençlerin hatıralarına açık şekilde saygısızlıktır. Bu dil, bu siyaset, bu tavır, Türkiye'nin ve milletimizin asla hayrına değildir. Kışkırtan, tahrik eden ayrıştıran bir dildir.

- Siyasi sorumluluk taşıyan bir insana bu yakışır mı? Senin teröristin kötü benim teröristim iyi mantığıdır bu mantık. Biz vurmaya, öldürmeye değil hayat vermeye geldik.

- Savaş baronlarının, toplum mühendislerinin elinde tek bir bahane ve gerekçe var, o da terördür. Son sığınıkları bu. Eğer bu tehdit ortadan kalkarsa, bunların da tüm umutları suya düşecek.

- (Akil adamlar tartışması) Akil insanlar grubuna karar verirsek, 780 bin kilometre kareyi kuşatacak bir adım atarız. Onlar bizim ancak müşavere heyetimiz olacaktır. Akil insanlar grubuna ihtiyacımız olabilir. Herkesimin de burada olmasını isteriz.

Zaman, 26.03.2013

Başbakan'dan önemli açıklamalar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, "İsrail’den ayrılırken Obama, Netenyahu ile birlikte havaalanından beni telefonla aradılar. Önce Netenyahu’nun sesini aldım. Ben Sayın Obama’nın sesini özlemiştim. Önce kendisiyle görüşeyim dedim. Kendisiyle görüştük." dedi.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:      

YÜKSEK HIZLI TREN SEFERLERİ    

3'lü hat Ankara, Konya ve Eskişehir'i Yüksek Hızlı Tren hatlarıyla birbirine yakınlaşmış oldu.
Yıl sonuna doğru planımız 29 Ekim, Marmaray ile birlikte Eskişehir İstanbul YHT hattını hizmete açacağız.
Ardından Bursa geliyor. Bursa'yı da bu hatta eklemek suretiyle Osmanlı'nın ilk başkentini de YHT ile buluşturacağız.
Ardından Sivas, YHT ile bu hatta bağlanacak.
Konya'yı Eskişehir'e bağlayarak Yunus Emre dostları ile Mevlana dostlarını birbirine yakınlaştırmış olduk.
Nasreddin Hoca Sivrihisar sınırlarında doğmuş, Akşehir'e gitmiş, orada vefat etmiştir.
Nasreddin Hoca'nın eşeğine ters de kat ettiği yolu vatandaşlarımız YHT ile koltuğa düz de otursa ters de otursa kat edecekler.

2013 KÜLTÜR BAŞKENTİ ESKİŞEHİR

Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti…  Hafta sonunda yapılan törenle Eskişehir 2013 için Türk dünyasının kültür başkenti oldu.
Pazar günü Eskişehir’in 4 ilçesini ziyaret ettim. Osmanlı’nın kuruluşuna liderlik etmiş ilçeler.
Oradaki hanım kardeşlerimiz ‘Başbakanım Osman Gazi’den bu yana buraya gelen ilk lider sizsiniz’ dediler.
Mihalgazi ve Sarıcakaya, bir vadi ama yolu falan virajlı. Şimdi oralarla ilgili Ulaştırma Bakanlığı bir çalışma yapacak.

Mihalgazi ve Sarıcakaya’nın beyaz yaşmaklı kadını topraktan rızkını çıkarıyor. Ciddi bir seracılık yapılıyor.
Ekonomi dersi verebilirler. O denli de ‘istihdam için neler yapmamız lazım’ dendiğinde elinize bir dosya sıkıştırırlar, o derece yani
Çifteler ilçesinin de demokrasi tarihimizde farklı bir yeri var. 1948’de Menderes arkadaşlarıyla ilk mitingini orada yapmış. O günün şartlarında 20 bin kişiye hitap etmiş. Oradan o çıkış 50’de iktidarı getirmiş.
60 yıl sonra Çifteler’de yine öyle umut dolu bir miting gerçekleştirdik
Sivrihisar’da da katılımın yüksek olduğu bir mitingimiz oldu

MAVİ MARMARA’YA SALDIRI VE İSRAİL’İN ÖZRÜ
Geçtiğimiz hafta içinde ülkemiz, milletimiz ve bölgemiz için 2 önemli olay oldu. İlki Nevruz ve devam eden çözüm süreci.
22 Mayıs 2010’da Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için Mavi Marmara gemisi yola çıktı. Bu gemide 36 ayrı ülkeden insan vardı. Bu yardım gemisi 31 Mayıs’ta Akdeniz’de İsrail devletinin saldırısına uğradı ve  silahsız olmalarına rağmen 9 kişi şehit oldu.
Bu olaylar yaşandığına kalabalık bir heyetle Şili’deydik. Temaslarımızı kestik ve Türkiye’ye döndük
O zaman danışmanım Nabi Bey’e süratle bir ekiple birlikte İstanbul’dan STK’larla Tel Aviv’e gideceksiniz, hapishanede hastanede kim varsa 24 saatte alıp geleceksiniz dedik.
Uluslararası hukuk nezdinde olayı tam bir kararlılık içinde takip ettik
Mavi Marmara’ya yapılan saldırının ardından İsrail’in belki farklı hesapları vardı onu bilemem. Belki bu olayın da unutulacağını sanıyorlardı
Ancak İsrail bu sefer farklı bir yapıyla karşılaştı
Ak Parti hükümeti olarak bu saldırı karşısında susmadık

APOLOGY YERİNE ÜZÜNTÜ DİYELİM DEDİLER, OLMAZ DEDİK
Arayı nasıl düzeltebiliriz diye toplantılar yaptılar. 3 şart öne sürdük
Bu devlet onurludur, gururludur, bu milletin evlatları şahsiyetlidir. Onların kılına gelen zararın hesabını sormak zorundayız dedik
Ricacı olarak gelen devlet başkanları, dışişleri bakanları oldu. Hepsi de hiçbir itirazi cümle kullanmadan geri döndüler
Takipten yorulmadık. Bu olayın ardından İsrail’e bu 3 şartı sürekli tekrar ettik. Onların da ileri gelenleri oldu. Onları da devreye soktular.
Özür, tazminat ve Filistin’e ambargonun kalkmasını istedik
Apology kelimesi yerine ısrarla üzüntü, üzüntü verici kullansak olmaz mı dediler. Kesinlikle olmaz dedik.

OBAMA'NIN SESİNİ ÖZLEMİŞTİM. ÖNCE ONUNLA KONUŞMAK İSTEDİM
BM Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmada da aynısını söyledim
ABD Başkanı Obama, İsrail’e yaptığı temaslar öncesinde Kerry bize geldi. Kerry ile yaptığım görüşmede bu konunun etraflıca ele alarak değerlendirmesini yaptık. Ne gibi bir çerçeve oluşturalım ki bu işi çözelim dedik
Obama’nın Ortadoğu’ya gelişinde önümüze yine bir metin geldi. O metinde yine kabul edemeyeceğimiz bazı şeyler vardı. Dedik ki ‘hayır’ Biz burada Filistinli kardeşlerimizin hak ve hukukunu bir kenara koyamayız, onun da bu anlaşmaya derç edilmesi lazım dedik
İsrail’den ayrılırken Obama, Netenyahu ile birlikte havaalanından beni telefonla aradılar. Önce Netenyahu’nun sesini aldım. Ben  Sayın Obama’nın sesini özlemiştim. Önce kendisiyle görüşeyim dedim. Kendisiyle görüştük. Obama’nın şahitliğinde bu görüşmeyi gerçekleştirerek bu işi bitirdik. Sonra ABD hemen açıklamasını yaptı, sonra İsrail açıklamasını yaptı. Hepsi yazılı metinlerde ve telefon kayıtlarımızda.
Sonra biz açıklamamızı yaptık. Eşeği sağlam kazığa bağlamak lazım
Netenyahu özür diledi
Nisan ayı içinde olabilir. Filistin, Gazze, Batı Şeria’ya bir ziyaretle buradaki ambargonun ne durumda olduğunu yerinde tespit etme imkanımız olur

İSTERDİK Kİ MUHALEFET DE YANIMIZDA OLSUN
Mavi Marmara’da 9 kardeşimiz şehit edildiğinde acısını yüreğimizde hissettik. Sadece Mavi Marmara2nın değil insanlığın, ülkemizin vicdani olarak saldırıya uğradığını düşünüyor ama soğukkanlılıkla hareket ediyorduk
Haklı olduğumuz davada haksız duruma düşmek gibi bir gayemiz yoktu. O yüzden hukuk dedik, uluslar arası anlaşmalar dedik
İsterdik ki böyle bir meselede muhalefet de ülkenin ve milletin yanında olsun
Ama ne yazık ki muhalefetten bunu göremedik. CHP başta olmak üzere muhalefet gitti saldırganların yanında saf tuttu. Saldırganların ağzıyla bzie saldırdı. CHP başkanı ‘biz olsaydık Mavi MArmarA’yı göndermezdik’ dedi. İsrail çıktı ‘bu sonucu Mavi Marmara yarattı’ dedi

İSRAİL ÖZÜR DİLER, CHP ÖZÜR DİLEMEZ
İsrail’e Tevrat’tan ‘öldürmeyeceksin’ emrini hatırlattığımızda Tel Aviv cevap vereceğine çıktı CHP Genel Başkanı cevap verdi
İsrail’in eli güçlendi, elde var sıfır dediler, Dışişleri Bakanım hakkında soru önergeleri verdiler. Bugün nasıl Türkiye’ye karşı düşmanca eylemlerin içinde olan Suriye ile nasıl aynı fotoğraf karesi içindelerse o zamanda İsrail’le aynılardı. Bunların dış politikadan anladığı boyun eğmek, el pençe divan durmak, geri çekilmektir
Bunlardan mahcubiyet, özür beklemeyin. İsrail özür diledi ve özür diler. Ama CHP özür dilemez
Ben Dersim’den dolayı özür diledim ama CHP Genel Başkanı’nın kendi memleketi ile ilgili bir sözü oldu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKKINDA GENSORU ÖNERGESİ VERDİLER AMA BU KEZ DE ADRESİ ŞAŞIRDILAR
Bunların tarihinde özür dilemek yoktur, pişkinlik ziyadesiyle vardır.
Hitler, Mussolini ile ilgili olarak CHP genel Başkanı’nın gönderdiği elçilerin özür beyanlarını açıkladım
Türkiye günlerdir CHP’nin özür dilemesini bekliyor Ama onlar pişkinliğin zirvesine ulaştılar
Dün Dışişleri Bakanım hakkında gensoru verdiler. Ama adresi şaşırdılar
Enerji ile ilgili konuda Dışişleri Bakanım hakkında gensoru verdiler. Dün Davutoğlu’na dedim ‘Mektup yanlış gelmiş. Mektubun adresi Enerji Bakanım’ Neyse biz düzelteceğiz adresi.Türkiye’de son haftalarda yaşanan büyük değişimin muhalefeti de değiştirmesini gönülden arzu ediyorum
Muhalefeti de vizyonunu değiştirmeye davet ediyorum

BÖYLE BİR İFADE YAKIŞIR MI?
Yavru muhalefetin genel başkanı Bursa’da bir miting yaptı.
Bu yavru muhalefetin genel başkanı arasında bir fark var bizimle
Kalabalıktan bir grup sayıları ne olursa olsun bir slogan atıyor ‘vur de vuralım, öl de ölelim’
Genel başkan da çıkıyor ‘Merak etmeyin onun da zamanı gelecek’ diyor
Bir siyasi sorumluluk taşıyan insana böyle bir ifade yakışır mı?

MHP GENEL BAŞKANI’NIN KULLANDIĞI DİL TALİHSİZLİKTİR
Senin teröristin kötü, benim teröristim iyi mantığıdır bu. Kime vuruyorsun, neye vuruyorsun? Zamanı gelecek demekle neyi ima ediyorsun
Bu ülkenin karşılıklı bir dayanışmaya ihtiyacı varken sen vurmanın da zamanı gelecek diyorsun
Geçmişte bu tür sloganları atanlar olurdu içinde bulunduğum siyasi partide
Ben de ‘vurmak ve öldürmek yok kitabımızda’ diye ön keserdik. Vurmaya, öldürmeye değil hayat vermeye geldik derdik. Anlayışımız bu
AK Parti olarak da de gençlik kollarımız ki sayıları 2 milyondur, onlara hiçbir zaman teröre çanak tutacak bir tavsiye vermedik. Elinizde döner bıçağı, taş sopa olmayacak dedik. Elinizde bilgisayar olacak dedik. Her zaman ağır başlılığı tavsiye ettik
MHP Genel Başkanı’nın kullandığı dil talihsizliktir.
80 öncesinde öldürülen gençlerin hatıralarına açık şekilde saygısızlıktır bu dil.
Bu dil, bu tavır, bu siyaset ülkemizin ve milletimizin asla hayrına değildir
Türkiye’ye hizmet etmez

MHP'YE İSTİSMAR ALANI KALMAYACAK
MHP Genel Başkanı çatışmadan beslenen bir siyaset izliyor
Yaşatmanın değil ölmenin ve öldürmenin istismarından faydalanan bir dil kullanıyor
Bu ülkede terör biterse MHP’ye istismar alanı kalmayacaktır
Bu ülkede acılar sona ererse MHP’nin kullanacağı dil de kalmayacaktır, MHP’ye slogan atma zemini kalmayacak
Çözüm süreci ilerlerken birileri bundan ciddi şekilde rahatsız oluyor. Bir kısmı aşırı sol, bir kısmı terör örgütüne silah bırakma diye akıl veriyor. Köşelerinde terörün bitmesi karşısında üzülüyor

ANALAR AĞLAMASIN DA TERÖR BARONLARI İSTEDİĞİ KADAR AĞLASIN
Bazıları alçakça eylemlere girişiyor. İşte partimize yapılan saldırı gibi. Aşırı sol ve sağdakiler de aynı gözyaşını döküyor. Yaptıkları aynı. Onlar da terör biteceği için üzülüyor
Biz bu zavallıların gözyaşından hiç rahatsız değiliz
Anneler ağlamasın da bu terör baronları istedikleri kadar ağlasınlar
Onların kırmızı kitaplarını falan ortadan kaldırdık. Şu anda bu elitlerin, bu savaş boranlarının, toplum mühendislerinin elinde tek bir bahane var, o da terör. Son sığınakları, son umutları bu.
Bu korku biterse bunların da tüm umutları suya düşecek
Bunlar bu ülkede darbelerden, hukuksuzluktan beslendiler
Terör karşıtıymış gibi görünüp terörden beslendiler
Biz bu ülkede demokrasi açığını kapattık. Çetelerle, cuntalarla mücadele ettik, ediyoruz. Terör bataklığını kurutuyoruz

LAW SİLAHIYLA ATIŞ YAPACAK DA GÜVENLİK GÜÇLERİ DE SUSACAK MI?
Çözüm süreci başladığından beri yollardayız
Herkes umutlanıyor ama Ankara’daki genel başkanlar yüzlerindeki çamuru silip anlamak için çaba göstermiyor
Partimize saldırıyı yapan ve bu saldırıyı yapan merkezlere güvenlik güçlerimizin yaptığı baskınlar CHP’yi rahatsız ediyor
‘Buralara yapılan baskınlar hukuksuz’ diyorlar. Ne olacaktı?  Seyir mi edilecekti? 11 tane çelik kapı… Her şey oralarda yapılacak
Sonra da bu devletin güvenlik güçleri 200 metre mesafeden LAW silahıyla atış yapın, sonra da güvenlik güçleri de sessiz sedasız dursun. Yok böyle bir şey.
Gereği neyse yapılacaktır. Dışarda hangi ülke destekliyorsa onların da üzerine gideceğiz. Dünyaya rezil edeceğiz onları, her tür belgeyle.
Siz demokrasinin lafını yapıyorsunuz, ama ülkelerinizde özel kamplarda bunların yetişmesine çanak tutuyorsunuz diyeceğiz. Adresleriyle, belgeleriyle…
Hukukun dışına çıkacak bir adım asla söz konusu değildir
Ana muhalefet bunu göremiyor, görmek istemiyor
Yönetici takımı anlamaz bu işten ama CHP’ye gönül veren kardeşlerimden rica ediyorum. Bu konuyu hassasiyetle değerlendirsinler. MHP’nin kan kokan diline, bazı yazarların sorumsuzca iftiralarına bakmasınlar. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz

AKİL İNSANLAR DİYE BİR ÇALIŞMA YAPTIK DEDİK Mİ?
Akil adamlar diye tutturmuş gidiyor gazeteler. Bizden böyle bir açıklama çıktı mı? Bir TV’de sordular olabilir mi? Diye. Olabilir dedik
Birileri durumdan vazife çıkarıyor
Akil adamlar diyor, akil insanlar diyor. İsimler var
Bunların hangisi bizim havuzumuzda var, yok. O da yok
Akil adam mı insan mı artık böyle bir çalışma yapacaksak bunun kararını biz veririz. Medya yapamaz. Bunun sorumlusu biziz. Hesabını biz vereceğiz
Yazılanlara çizilenlere bakmayın, bizi izlemeye devam edin

AKİL İNSANLAR DAHA ŞIK DÜŞER
Bu toplumda karşılığı olan insanlar Kimlerdir ona bakacağız eğer böyle bir adım atacaksak…
Akiller veya akil insanlar, birileri de akil adamlar diyor, hanımlar da dahil olacağına göre akil insanlar daha şık düşer. Eğer bunun kararını verirsek tüm yurdu kuşatacak bir adım yaparız. Onlar bizim ancak müşavere heyetimiz olacak
Toplumun algılamasını yönlendirme noktasında biz onlardan destek alırız
Çalışma çerçevelerine varıncaya kadar böyle bir süreci başlatabiliriz
Hükümet olarak seçiciyiz burada. Büyük bir devlete düşen de budur
Korkmadan sorunların üzerine gidiyoruz

Hürriyet, 26.03.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.