Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Demirtaş: Biz etle tırnak değiliz

Demirtaş: Biz etle tırnak değiliz

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Biz etle tırnak falan değiliz. Biz iki eşit onurlu halk olacağız. Bu topraklarda yaşayan herkes onuru ile eşitçe yaşayacak. Ne kimse et olacak, ne kimse tırnak olacak" dedi.

Demirtaş ayrıca, AK Parti, CHP ve MHP hakkında, "Hiç kavga etmesinler aralarında. Üçü de hep ayrı partilerde örgütlenmişler ama hem zaman kaybı, hem kadro işgali hem de para israfıdır. Tek parti altında buluşun, Recep Tayyip Erdoğan genel başkan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli genel başkan yardımcıları olsun. Milliyetçiliği yenmek kolay bir şey değil" şeklinde konuştu.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş konuşmasının da başında basın özgürlüğü konusunda açıklamalarda bulunarak, "Sayın Başbakan toplumun huzurundan bahsediyorsa önce basın özgürlüğünü sağlaması gerekiyor. gazetecilerin iddianameleri ortada, suçlandıkları maddeler ortada. Yapacağı tek şey basın özgürlüğü sağlayacak maddeleri düzenlemektir. Sayın başbakan yeri geldiğinde gazetecilerin ismini vererek, çalıştığı basın kuruluşunu söyleyerek heder göstermiştir" dedi.

Bunların kendileri açısında önemli olduğunu belirten Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Gökten zembille inmeyecek barış. Herkes süreç medyanın önemine dikkat çekerken, medyanın içinde bulunduğu cendere görmezden gelinemez. Biz bu konuyu gündeme getirmeye devam edeceğiz. Bizler siyasi partiler olarak Alevilerin, diğer toplulukların talepleri neyse onları değiştirmeden, dönüştürmeden onları savunmaktır. Biz Alevi Diyalog toplantısında da siz ne istiyorsanız biz noktasına virgülüne dokunmadan onları savunacağız dedik. Bir inancı tanımlamak, bir kişinin yaptığı ibadete tanımlamak yapmak devletin görevi midir? İbadet kul ile Allah arasındaysa bunu tanımlamak devletin görevi olabilir mi? Kim kendi ibadeti nerede, nasıl yapmak istiyorsa, devlete ve diğer siyasal partilere düşen görev onlara saygı duymaktır. Türkiye'de çarpıtılmış bir laiklik vardır. Biz diyanet işleri başkanlığı kaldırılmalı dediğimizde, sanki dini kaldırmak istiyormuşuz gibi feryat figan ortalığı ayağa kaldırdılar.

Din dediğiniz Diyanet İşleri ile mi geldi. Diyanet yokken insanlar namaz kılmayı, oruç tutmayı bilmiyordu. Siz Diyaneti kurunca mı Allah ile insanlar arasında köprü kuruldu. Ankara'dan bir hutbe yazılıyor, camilere gönderiliyor. Camilerde bunun dışında bir şey konuşulmuyor. Bu Allahın dini değildir, devletin dinidir. Demirtaş konuşmasında Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında, Eşitlik hukuku açısında baktığınızda bütün vatandaşlar eşittir. Süryani, Yahudi, alevi, inanan, inanmayan herkesten vergi toplanıyor mu? Toplanıyor. Bu vergileri getirip Diyanete verdiğinizde onlar bütün dinlere, mezheplere saygı duyuyor mu? Duymuyor. Herkesi tek bir mezhep altında toplanıyor. Bu eşitsizliğe en çok Sünni Müslümanların karşı çıkması gerekir. Alevi vatandaşların, bu zaman kadar 7 çalıştay yapılmasına rağmen hangi sorunu ortaya çıkardınız. El koyduğunuz alevi vakıfların mallarını geri vereye mi kalktınız. Alevi vatandaşların hükümetin bu yaklaşımlarını kaygı ile izlediğini biliyoruz. Alevi toplumunun başına ne geldiyse birlik beraberliğini kuramamasında gelmiştir. Hükümetin Alevileri karşı kullandığı ötekileştirici dilden vazgeçilmesi lazım. Ders kitaplarında ki bu dilin değişmesi lazım. Halen Sünni Müslümanlarda çok yaygın olmasa da alevinin elinden evinden yemek yenmez vardır. Bu devletin davranışı ile doğru orantılıdır. Herkes birbirinin hakkını özgürlüğü ötekinden daha fazla savunmalıdır. Bugün cem evlerini, Alevilerin taleplerini Sünni kardeşlerimize, başörtüsünü savunmakta alevi kardeşlerimize düşmektedir. Her birimiz ötekinin hakkına hukukuna saygı göstermeliyiz.

"BEN BU ÜLKEYE BARIŞI GÖKTEN ZEMBİLLE İNDİRİYORUM"

Demirtaş Türkiye'nin gündeminde 2 aydır İmralı sürecinin olduğunu belirterek, kamuoyu bütün gelişmeleri yakından izlediğini belirtti. Kamuoyunda ki desteğin sebebinin barış isteği olduğunu belirten Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu müzakerelerin özgürlüklerle birlikte barışı getireceğine herkes inanıyor. Partimizin ortaya koyduğu duruş belirleyicidir. AK Parti kendisinin çalışmaları ile bunun gerçekleşmeyeceğini biliyor. Ama bunu oy için envai çeşit yöntemle kullanıyor. Biz barışı oraya endekslersek ilk tıkanmada barıştan vazgeçmemiz lazım. Madem bu sürece, partimizin çıkarlarını bir kenara bırakarak yola çıktıysak popülist yaklaşımları bırakacağız. "Ben bu ülkeye barışı gökten zembille indiriyorum" demek biz de kaygı uyandırıyor. Hükümetin çözüm haritasının olmaması bizi kaygılandırıyor. Silahlar elbette ki susun. Siyasi diyalog ile bunun çözülmesi en baştan beri savunduğumuz şey. Altı doldurulmadan bal bal demekle ağzın tatlanmayacağını, barış barış demekle de barışın gelmeyeceğini biliyoruz. Gerek İmralı'ya giden ilk heyetimiz, gerekse ikinci heyetimiz bu amaca hizmet etmek için gitmiştir. Partimizin başka bir beklentisi yoktur. Süreç şu dönemde sağlam iplerle bağlanmak istemiyorsa, hükümetin söylemi, duruşu, attığı adımlar belirleyici olacaktır. İmralı'dan Sayın Öcalan'dan gelen mektuplar partimize ulaştı. Süreci en hılı şekilde ne yapmak gerekirse biz onu yapacağız. Hükümetin bu süre zarfındaki kullanacağı üslup, atacağı adımlar belirleyici olacaktır. Tek başına AK Parti'nin bu süreci götüremeyeceği açıktır. Demokrasi anlayışı yetmediği için bu süreci götüremeyecektir. Bizim buradaki tarihi görevimiz sorumluluğumuz vardır. Biz bu süreci, bu barış girişimini destekliyoruz, AK Parti'yi desteklemiyoruz. Bizim önerilerimiz var, çözümlerimiz var."

"AK PARTİ'Yİ SANDIĞA GÖMMEMEK İÇİN DE BİR GEREKÇE DEĞİLDİR"

Demirtaş İmralı süreci konusunda Ak Parti ile görüşmeleri gerekirse yapacaklarını belirterek, "Bunları yaparken şunun da farkındayız, biz bu politikaların, Ak Parti'nin politikalarının Türkiye'nin derdine derman çare olmayacağını da biliyoruz. Ak Parti ile birlikte bu ülkeye barışı getirmek için uğraşırken önümüzdeki seçimlerde Ak Parti'yi sandığa gömmemek için de bir gerekçe değildir bu. Çünkü biz kendi parti politikalarımıza güveniyoruz, çözüm önerilerimize güveniyoruz. Biz bunu halka anlatacağız. Halkın bu süreçte en çok bilmesi gereke şey BDP'nin çözüm anlayışıdır. Eğer biz bunu anlatamazsak barışı bulmak çok zor olacak. Şimdi AK Parti strajetik düşünce değişikliğine gidecek mi? Bunu görmek istiyoruz" şeklinde konuştu.

"BDP ÇIKIVERDİ KÜRTLERE KÜRTLÜĞÜ'NÜ HATIRLATTI"

Demirtaş İmralı sürecini herkesin desteklediğini belirterek, "Sabahtan akşama kadar bağıranlara bizde destek olmayacağız. Kürt sorununu çıkaran zihniyet önce bir kendilerine baksınlar bakalım. Bu ülkede yaşanan temel acılara neden olmuş zihniyet bize demokrasi dersi veremez" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumhuriyet tarihi boyunca bir eli yağda bir eli balda olan elitler sınıfı olarak her şeyden bir haber olan elitler bundan rahatsız olacaktır. Tamda onlara karşı yapıyoruz bunu. Bu ülke bu topraklar hiç kimsenin tapulu malı değildir. Hiçbir etnik kimliğin, hiçbir ideolojinin tapulu malı değildir. Çanakkale'de beraber yatıyoruz, beraber savaştık deniyor. Doğru. Bir canlansalar da sorsak onlara, orada yatan Muşlu6ya bir sorsak, 'kardeşim sen neden orada savaştın' diye sorsak. Hele hele bu elit kesimler, ulusalcıyız diyenler, ona bir sorsa, 'Muşlu kardeşim sen Çanakkale'de savaşırken bütün ülke Türk olsun, senin dilin yasaklansın diye mi savaştı. Savaşmış, bu ülkeyi kurtarmak için canını vermiş. Sen bir elit tabaka olarak bu ülkeyi teslim al diye savaşmamış. Kimi kandırıyorsunuz. Bu ülkenin tarihini biz uyduruk inkılap tarihi kitaplarından öğrenmedik. Orada yazılanların yüzde 70-80'i yalan üzerine kuruludur. Herkes çok memnun herkes Türkleşmişken BDP çıkıverdi Kürtlere Kürtlüğü'nü hatırlattı, Alevilere, Aleviliğini hatırlattı. var mı böyle bir şey. Çizgi film kahramanları gibi. Yıl 2013, artık bunları kimse yemiyor."

"NE KİMSE ET OLACAK, NE KİMSE TIRNAK OLACAK"

Konuşmasında etnik milliyetçilik konusunda değinen Demirtaş, "Biz etle tırnak falan değiliz. Biz iki eşit onurlu halk olacağız. Bu topraklarda yaşayan herkes onuru ile eşitçe yaşayacak" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne kimse et olacak, ne kimse tırnak olacak. Söylenenler güzel. Ama 11 yıldır yazılan tarih kitaplarına bakalım. Türk milleti Orta Asya'dan gelmiş burada bir devlet kurmuştur yazıyor. Madem senin anlayışın etnik temele dayanmıyor, senin Başbakan olarak Milli Eğitim Bakanı'na şu talimatı verme lazım, 'Bu yalan yanlış tarih kitaplarını ortadan kaldırın'. Orta Asya'dan gelip Anadolu'ya yerleşen Türk kavmi, milleti, halkı var. Sadece bundan ibaret değil. Kürt, Rum, Ermeni vatandaşı bunları okuduğundan bundan rahatsız olmuyor mu? CHP döneminde basılmış kitapları göstermek kolay. Bu yıl basılanlar var. Tamamen etnik kimlik üzerine kurulu. Lafta etnik milliyetçiliğe karşı olduklarını söylüyorlar ama uygulamaları 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin aynısı. 'Ana dilde eğitim olmaz demek' demek zaten bir etnik kimliği aşağılamaktır. Senin dilini yok edeceğim demektir."

"TÜRK ETNİK KİMLİĞİNİ SAVUNMAK DA BİZE DÜŞTÜ"

CHP'nin, AKP'nin,MHP'nin buluştuğu ortak noktanın Türk etnik milliyetçiliği olduğunu belirterek, "Hiç kavga etmesinler aralarında. Üçü de hep ayrı partilerde örgütlenmişler ama hem zaman kaybı, hem kadro işgali hem de para israfıdır. Tek parti altında buluşun, Recep Tayyip Erdoğan genel başkan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli genel başkan yardımcıları olsun. Milliyetçiliği yenmek kolay bir şey değil" şeklinde konuşan Demirtaş şöyle devam etti: "Artık Türk tanımını etnik bir tabir olmadığını savunuyorlar. Şimdi nereye geldiler biliyor musunuz Türkleri inkar etme noktasına geldiler. Türk etnik kimliğini savunmak da bize düştü. Türk etnik kimliği vardır. Sırf Kürtler etnik kimliğini savunmasın diye Türk etnik kimliğini inkar etme noktasına geldiler. Hangi davadan yargılanıyor olursa olsun sağlık sorunu geçiren tutuklu ve hükümlülerin tedavi göre hakları vardır. Gülsüm Koç adlı üniversite sınavına hazırlanan 19 yaşındaki kızımıza iki sayfalık iddianameyle 76 yıl hapis cezası verildi. Delil ne biliyor musunuz gizli tanığın olay yerinden geçtikten sonra fotoğraftan gördüğü Gülsüm Koç'u teşhis etmesi. Elinde silah da görmemiş. Ben geçmeden önce Gülsüm Koç oradaydı diyor. İnanamazsınız ama böyle. Gizli tanığın kim olduğu da belli değil.

Gizli tanık yasasının derhal kaldırılması gerekir. Bu utanç vesikasıdır. Bu komployu yapanlar bu utanç vesikasına baktıklarında utanıyorlar mı. Yargıtay şimdi bunu onaylarsa… Silah yok tanık yok gören yok. gizli tanığın kendisi dahi görmemiş buna dayanarak mahkeme karar vermiş."

Milliyet, 26.02.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.