Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bahçeli: 'İmralı süreci kısa metrajlı bir ihanet filmi'

Bahçeli: 'İmralı süreci kısa metrajlı bir ihanet filmi'

MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli, “İmralı süreci isimli kısa metrajlı ihanet filminde; Başbakan Erdoğan’ın başrol arkadaşları terörist başı ve örgütü, yönetmen ABD, makyajcı AB, dublör BDP, set dekoratörü CHP, montajcı peşmerge, kameraman sözde aydınlar, ses tasarımcıları da bazı eski sinema artistleri olarak yerini almıştır” dedi.

Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Hatay’ın Reyhanlı ilçesi Cilvegözü Sınır Kapısında yaşanan patlamada ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar diledi. Patlamaya konu olan aracın amaç ve hedefinin ne olduğu, azmettiricileriyle beraber tüm ihtimallerin hesaba katılarak incelenmesi ve arkasından da kamuoyunun aydınlatılması gerektiğini ifade eden Bahçeli, “Görülmektedir ki sınırlarımız barut fıçısına, ateş topuna dönüşmüştür. Suriye’deki kör dövüşün Türkiye’ye maliyeti yıkıcı, neden olduğu sonuçları yakıcı olmaktadır. Esad yönetiminden kaçarak ülkemize sığınan mülteci akının boyutu gittikçe vahim bir hal almaktadır. Sınır hatlarımızdaki güvenlik ise ağır şekilde zedelenmiştir. Esad yönetimiyle muhalifler arasındaki kanlı hesaplaşma uzadıkça mevcut tablo her gün biraz daha içinden çıkılmaz hal almıştır. Sınır bölgelerimizdeki vatandaşlarımız korku ve derin kaygıya kapılmışlardır. Suriye’den yayılan istikrarsızlık dalgaları ülkemizi doğrudan doğruya etkilemektedir” dedi.
 
Öncelikli olarak Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlama alınarak, uyumlu, kontrollü ve dengeli bir şekilde demokratik ortama kavuşması ve ülkede iç savaşın sonlanması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Suriye güven ve huzura ulaşmadan, sınır bölgelerimizin istikrar bulması, bölücü emellerin rahat durması mümkün olmayacaktır. Bu itibarla Suriye bölünmemeli, bölücülere bırakılmamalıdır. AKP hükümeti, ABD’nin ağzına bakarak tüm politikalarını Esad’ın gitmesine bağlamamalı, uzlaştırıcı ve yatıştırıcı bir rol takınmalıdır. Ve elbette sınırlarımızdan kimlerin girip çıktığını iyi kontrol etmeli, Esad muhaliflerini desteklemek adına, canlı bombalara ve El Kaide türevlerine fırsat vermemelidir” dedi.
 
-“BAŞBAKAN’IN MİLLİ HİSLERLE YOLU BİR DAHA ÇAKIŞMAMAK ÜZERE AYRILMIŞTIR”
 
Bahçeli, AK Parti Hükümet’nin, tüm imkan ve kaynaklarını devreye sokarak ismine “süreç” dediği çok tehlikeli ve ibretlik bir ihanet serüveninin içine girdiğini ifade etti. “Bu serüvenin; sabit aktörü bebek katili, değişken faktörü duruma ve gelişmelere göre pozisyon alan çetesi, bağımlı figürü bölücülüğün siyasetteki markası BDP, çok yüzlü figüranı da milli iflasın içine gömülmüş AKP olarak dikkat çekmektedir” diyen Bahçeli, “Merdiven Stratejisi ismiyle kavramsallaştırılan AKP-PKK müzakereleri aşama aşama ilerletilmektedir. Türk milletinin demokratik tercihiyle iktidara gelen AKP, milletimizin ve devletimizin geleceğini bölücü terörle girdiği bahse yatırmıştır. Görünen odur ki, millet varlığı üzerinden parçalanma kumarı oynanmakta, hezeyanlar ve rezillikler peşi sıra birbirini takip etmektedir. Başbakan Erdoğan’ın gerçeklerle, doğrularla ve milli hislerle yolu bir daha çakışmamak üzere ayrılmıştır” ifadelerini kullandı.
 
-"BDP'Yİ YANINA ALIP TÜRKLÜĞE SAVAŞ İLAN ETTİ"-
 
Başbakan’ın geçen hafta Slovakya dönüşünde yeni anayasayı işaret ederek “BDP’yle 330’u bulabilmek adına müşterek adımlar atabiliriz” demesinin de her zaman aklında olan bir düşüncenin “dille ikrarı” olduğunu belirten Bahçeli, “Başbakan Erdoğan İmralı canisinin dayatmaları eşliğinde, PKK’nın fason imalatı, yan ürünü olan, üstelik kendisinin Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’si olarak tasvirini yaptığı BDP’yi yanına alarak Türk milletine ve Türklüğe sanki savaş ilan etmiş gibidir” dedi. Başbakan’ın bu çıkışının çok önemli ve kritik olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bu ifadelerin anlamı kısaca şudur, Türkiye’nin geleceği, Türk milletinin varlığı PKK’ya bağlanmış, PKK’ya dayandırılmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla, AKP’yle PKK anayasa değişikliği konusunda bir araya gelmiş, aralarındaki son anlaşmazlıkları da giderme telaşına kapılmışlardır. İmralı süreci isimli kısa metrajlı ihanet filminde; Başbakan Erdoğan’ın başrol arkadaşları teröristbaşı ve örgütü, yönetmen ABD, makyajcı AB, dublör BDP, set dekoratörü CHP, montajcı peşmerge, kameraman sözde aydınlar, ses tasarımcıları da bazı eski sinema artistleri olarak yerini almıştır. İşte ülke olarak geldiğimiz durumun içler acısı hali budur” dedi.
 
-“TÜRK MİLLETİ ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE VARLIĞINI, BİRLİĞİNİ VE HAYAT HAKLARINI OYLAMAK DURUMUNDA KALACAKTIR”
 
Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sisteminin ağırlıklı olduğu yeni anayasa hazırlığı paralelinde kafasının içindekileri bir bir döktüğünü belirten Bahçeli, TBMM’de eksik kalan milletvekili sayısını BDP’yle tamamlayacağı ve kuvvetle muhtemel Türkiye’yi referanduma götürmekten geri durmayacağını kaydetti. Bahçeli, “Görünen odur ki, Türk milleti önümüzdeki süreçte varlığını, birliğini ve hayat haklarını oylamak durumunda kalacaktır. Al gülüm, ver gülümle gidecek olan süreç içinde, AKP-PKK ve teröristbaşı dışında hiç kimse memnun olmayacak, hiç kimsenin beklentisi önemsenmeyecektir. Başbakan Erdoğan başkan olabilmek, tek adam olarak hanedanlığını kurabilmek için Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü satışa çıkarmış, milli birliğini devretmek için bölücü terör şebekesine çağrıda bulunmuştur. Artık bundan sonra ‘Erdoğan Başkan, PKK şampiyon’ sözleri işitilirse hiç kimse ‘Bu da nerden çıktı dememeli’ ve hiç kimse bunu garip karşılamamalıdır” diye konuştu.
 
“Gerçek şudur ki, ne İmralı canisi, ne PKK ne BDP ihanet sürecinin pasif bir öğesi değildir ve olmamıştır” diyen Bahçeli, BDP’nin kongresinde, Türkiye’nin 15-20 bölgeden oluşan özerk bölge yönetimine geçme fikrinin seslendirildiğini belirterek, “Bize öyle geliyor ki, Başbakan ve partisi bu tekliflere sıcaktır ve açık kapı bırakmıştır. Bir ucunda başkanlık modelinin olduğu, diğer ucunda önce özerklik ve federasyon, arkasından da bağımsız Kürdistan’ın bulunduğu bir süreç alçakça müzakere konusu yapılmaktadır. Başbakan Erdoğan; dağılmış, ayrılmış ve öbek öbek etnik kimliklere taksim edilmiş konfederal bir yapının başkanı, İmralı canisi de ilk etap da sözde Kürdistan özerk bölgesinin başı olacaktır. Merdiven Stratejisi’nin son basamağında bu gidişle olacak ve bulunacak olan bundan başkası değildir” dedi.
 
 
 
Kadir İnanır ne demişti?
 
 "Kürtlere ne zulüm yapıldı, onlar devlette de özel sektörde de yükseldiler" ifadesinin argüman bile denemeyecek kadar saçma olduğunu söylerek, "birilerinin devlet katında yer bulması yahut sanyi yapması bir halkın refah, hak, hukuk çerçevsinde yaşadığına dair kanıt oluşturmaz. Bölgedeki Kürtlerin hep sömürülen olduğunu kim inkar edebilir? Bu cümleyi argüman diye sunanların gözleri mi yoktu acaba. Oradaki insanların sadece dilleri ve kimlikleri değil, tarımı hayvancılığı da ellerinden alındı. Böylelikle büyük göç başladı. Geldikleri şehirlerde yattıkları odalarda ben insanım diyen kimse kalamaz yahu" dedi.
 
Ayşen Gruda ne demişti?
 
Ben Siirt’e turneye gittim. Orada askerler gördüm. Kara gözlü bir asker vardı. Boyu küçücüktü. O askeri hayatım boyunca unutmayacağım. Beni gördüler bana el salladılar. Eğer ki bu konuda katkım olacak ise mağaralara kadar gitmeye razıyım. PKK mağaralarına giderim. Çünkü onlar bana bir şey yapmazlar. Onlar da benim filmlerimle büyüdüler.
 
Hülya Koçyiğit ne demişti?
 
Bir ümit içinde bu görüşmelerden olumlu neticeler alınmasını bekliyorum. Ben ancak yaptığımız işle katkıda bulunabilirim. Birlikte huzur içinde yaşamak hepimizin hakkıdır. Eğer barışı istiyorsak ve bekliyorsak her iki taraf da birbirine empati kurarak konuşmalı. Barışın dili bu empatidir.
 
 
 
Milliyet, 12.02.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.