Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan: İmralı beklentilerimizi cevap verecek şekilde adımlarını atıyor

Erdoğan: Başbuğ'a terör örgütü mensubu diyenleri tarih affetmez

Başbakan Erdoğan canlı yayında Habertürk TV'de gündeme ilişkin soruları yanıtlıyor. Erdoğan yaptığı açıklamada Ankara'daki saldırıyı düzenleyen örgütün net olarak DHPK-C olduğunu açıkladı. Başbakan "İlker Başbuğ'un tutukluluğunu 'terör örgütü mensubu' diyenleri tarih affetmez" dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

- Bu patlama sebebiyle kendisi malum akıbete uğruyor. Şu ana kadar sadece kafatasındaki bir ben onu açıkça ortaya koyuyor, oradan teşhis ediliyor, fakat yine de çok daha emin olabilmek için DNA testlerine gitmek suretiyle, DNA testlerini yarın sabah itibarıyla kesinleştirip, ondan sonra nihai neticeyi açıklamak istiyoruz.

 - Şu anda elimizde isim ve memleket olarak bir netice var ama Başbakan olarak her zaman prensibim, son nihai şeyi de alalım, ondan sonra açıklayalım diyorum.
- Ama şu anda olay aslında net sayılabilecek bir yerde, DHKP-C, o kesin. DHKP-C'li olarak da böyle bir eylemi yapmasının ardında yatan gerçekler de bu DNA testiyle birlikte bunlar da çıkar.

- Daha önce bizim vardığımız netice ise daha önce bu kişinin yapmış olduğu bazı eylemler var. Yurt dışı çıkışlar-girişler, Türkiye'de yattığı dönemler falan var. Bütün bunlar netleştikten sonra diyoruz ki bunun açıklamasını ondan sonra yapalım.”

 

-Ölen güvenlik elemanına Allah rahmet etsin. Bir de NTV'den bir kızımız var. Büyükelçi 'ben davet ettim' diyor. Didem Tuncay kızımızın durumu ağır. Allah'tan ona da şifalar diliyoruz, ailesine geçmiş olsun temennilerimizi iletiyoruz.

- Suriye ile bu işin ilişkisi ihtimalini vermiyorum. Suriye Türkiye'de şu anda teröre yönelik ekstra bazı adımların içerisinde.

- Bugünkü canlı bombanın cebinden bir tane basın kartı çıksa onun için de 'basın mensubuydu' diyecekler. Bunlar iyi yaklaşım tarzları değil. Bizim burada teröre karşı ortak mücadeleyi vermemiz lazım. Teröristin iyisi kötüsü olmaz. Biz bu mücadeleyi ortaklaşa verirsek terörizmin belini kırarız

BAŞBUĞ'A TERÖR ÖRÜTÜ DİYENİ TARİH AFFETMEZ

- Bu bizi dilhun eden bir konu. Kuvvetler ayrılğı prensibi bir defa birbirlerinin alanına girmeye ne yazık ki çok müsait. Daha önce sayın Ahmet Necdet Sezer'in döneminde yargıyı adeta bu erkleri üzerine çıkaran bir Meclis konuşması vardı. Bu ifadeler çok eleştiri aldı.

- Ne yargının yürütme, ne yürütmenin yargı üzerinde bir üstünlüğü olamaz. Hepsinin anayasanın tanımladığı o kategoride hizmetini vermesi lazım. Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimiz hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda 'terör örgütü mensubu' demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez. İlker Başbuğ'un tutukluluğunu 'terör örgütü mensubu' diyenleri tarih affetmez.

- Bir defa TSK bir örgüttür ama terör örgütü değildir. Bu anayasal örgütün başıdır dersen eyvallah. Ama terör örgütü dediğin zaman affedilir bir yanı yok. Bu çok ciddi bir yanlış. Mesela orada emekli olan komutanlarımız var generaller var. Bu noktadaki yaklaşım tarzı çok yanlış.

- Belli makamlarda olan insanlar bazı insanaları artık öyle bir hale getirmiştir ki, bu kaçar mı, durur mu bunu bilir.

İSTİHBARAT PAYLAŞIMI İYİ

- Biz 10 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Şimdi birkaç yıldır terörle mücadelede istihbarat paylaşımında iyi bir noktaya geldik. Geçmişte paslaşmalar olmuyordu, ciddi sıkıntılar yaşıyorduk.

- Gerek Genelkurmay Başkanım, gerek kuvvet komutanların, üst komuta kademesi araziden çıkmıyor. Genelkurmay Başkanı operasyonu yürütüyorsa, kuvvet komutanları o operasyonu yürütüyorsa moral başka oluyor. Sürekli içiçeyiz, benimle olsun, Cumhurbaşkanımızla olsun. Bu aşağıya güven veriyor.

BAZI ÖZELLEŞTİRMELER İPTAL EDİLEBİLİR

- İdeolojik hareket edemezsiniz. Batan ülkeleri artıda gösteriyorsunuz bizi hala ekside. Bütün bu olanlardan gelişmiş ülkeler de şikayetçi. Biz ne diyoruz 'Verseniz de vermeseniz de'. Yatırımcı Türkiye'nin güvenilir ve inanılır olduğunu biliyor.

- Şimdi fonlar da gelecek. Kredi kuruluşları itibar kaybına uğradı. Biz şimdi Fich'le anlaşma yapacağız. Şimdi Türkiye bazı kredi kuruluşlarıyla ilişkisini kesti. Şimdi arkadaşlarımız Körfez'e gidiyor. Demosrasyonlar ikili görüşmeler yapılıyor. Ben inanıyorum ki çok ciddi fonlar Türkiye'ye gelmeye başlayacak.

- Biz belki bazı özelleştirmeleri iptal edeceğiz. Örneğin otoyol meselesi, köprüler meselesini tekrar masaya yatıracağız. Daha yüksek beklentilerimiz var.

İÇİŞLERİ BAKANI NEDEN DEĞİŞTİ

- İdris Bey benim çok çok eski arkadaşım. İmam Hatip'ten sınıf arkadaşım. Çalışkan, pek diplomaya doyan bir arkadaşımız değil, gayretlidir. Bu süreç içerisinde herşeyi değerlendiriyoruz. Bu değerlendirmeler içerisinde de, istişarelerimiz vs. bu süreç içerisinde böyle bir değişim. Terör olayı bizim için çok çok önemli bir süreç. İdris kardeşim aslında gözü kara bir kardeşimdir. Terör bölgelerinde görülmesiyle vs. Bu noktada herhangi bir sıkıntı sözkonusu değil. Fakat böyle bir değişimin olması ihtiyacı yaptığımız araştırmalar neticesinde doğmuştur.

- Benim Sağlık Bakanımdan hiçbir şikayetim yoktur. Bir devir teslim süreci. Biz bir taraftan insan yetiştirmemiz lazım. Bir taraftan da zaman zaman meslek körlüğü başlar. Bizim şehir hastaneleri meselemiz yeni değil. 5-6 senelik bir mesele. Bizim önümüzdeki süreci şimdiden hazırlamamız lazım. Bu gerek bakanlık olsun gerek yeni yetişecek arkadaşlarımız için olsun. Şimdi Recep Bey'in üçüncü dönemiydi. Recep Bey bu dönem gidiyor. Şimdi seçimden sonra devir teslim yapması farklı ama bunu bir parlamentoda olan bir arkadaşımızın alması başka. İki bakanla birbirinin alakaları bir farklılığı görülüyor. Yeni bakanımız Mehmet Bey, Recep Bey'in birikiminden istifa edecek. Burada herhangi bir ters bakma, olumsuz yaklaşım böyle bir şey sözkonusu değil. Ben de yine kendisinden birikimlerinden gerek parti içinde, parlamentoda istifade edeceğiz.

GERİ DÖNÜŞ BAŞLADI

- Bu dönemde gerek devlet gerekse vakıf üniversitelerinde kalite artıyor. Şimdi bizim tıptaki açığımızı inşallah kısa zamanda kapatacağız. Bizim tıpta beyin gücümüz iyi. Artık göç vermiyoruz. Şimdi artık dönüş başladı.

- Teknolojiyi devlet olarak biz de alıyoruz özel sektörde transfer ediyoruz. Bu tabii bize bir başka güzellik getirdi.

- Artık MR için 7-8 ay beklemek bitti. Devletin sağlık maliyeti 4 kat arttı ama benim insanımın sağlığı için herşey feda olsun.

- Biz yolsuzluğu kestik. İlaçlarda olan yolsuzluklar vardı. Bunların hepsi gitti. İlaç firmalarına diyoruz ki, 'Çok kazanma arkadaş az kazan'.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

- Biz başta iyi niyet ortaya koyduk. Anayasa çalışmalarında 324 milletveki ile komisyonu 3 kişi temsil ediyoruz. İlk etapta 26 paketi dillerine doladılar. Bu paket millete gitti ve yüzde 58'le evet dendi. Ufak tefek bazı yerlerde takılıyorlar. Önce uzlaştıklarımıza bakalım yola devam edelim dedik.

- Başkanlık sistemi gündeme geldi, hemen bir isyan başladı. Ana muhalefet olsun, ikinci muhalefet olsun. Kabul edersin veya etmezsin. 324 milletvekili olan partinin önerisidir. Kabul etme, koyalım bir kenara yola devam edelim ama bu toplumun içinde Başkanlık sistemi tartışılsın. Biz mevcuta bakarız, yanlışlara doğrulara bakarız, tartışılır, benim toplumum da başkanlık sistemi nedir, parlamenter demokrasi nedir öğrenir. Ana muhalefet lideri Başkanlık sisteminde parlamento yoktur diyor. Biz buna rağmen 'sabredin arkadaşlar' dedik.

- Ama bizim Mart sonuna kadar onlar ne getiriyor, anlaştık anlaştık. Anlaşmadık illa 4'lü anlaşmamız şart değil. Anayasayı çıkaracağımız şekilde 2 partiyle anlaşabiliyorsak, azami müşterekte birleşebileceğimiz anayasayı yaparız.

- Bunlar olmazsa referandum için ortak ararız. Zaten bizim anayasa çalışmamız var daha da ileri götürebiliriz. Biz referanduma gidebiliriz diyen hangi partiyse oturur konuşuruz. Ortak yeni anayasayı hazırladıktan sonra Meclis'e sunarız. Milletimizden başkanlık sistemi bu gücünü alırsa çok başlılıktan kurtuluruz ve çok seri karar alma imkanını getirecektir. Diyelim yarı başkanlık sistemi. Kendine has bazı doğruları var, ABD'deki sistemin kendine has doğruları var biz de bunları alalım Türk tipi başkanlık sistemi getirelim. Bizim geleneklerimiz var, göreneklerimiz var. Burada bütün mesele asıl iradenin halkta olmasıdır. Halk seçimini yapıp istediğini indirebiliyorsa mesele bitmiştir. Halkın iradesinin üstünde bir irade biz bu sistem içerisinde tanımıyoruz. Halkın kararına herkesin saygı duyması lazım.

BELEDİYELERE SORUŞTURMA

- Görev süremiz içerisinde ne kadar belediye izin verildi söyleyeyim. Partimizdeki belediyilerden 599 belediye hakkında biz soruşturma izni vermişiz. CHP'yle ilgili 454 belediye, MHP'yle ilgili 231, BDP'yle ilgili 96, diğerleri 141 soruşturma. Böyle bir tablo var.

- Bizim belediyelerimizle ilgili olarak üzerinde ısrarla durduğumuz şey; yolsuzluğa, çıkar ilişkilerine, personelle ilgili girdi çıktılara hassasiyetimiz çok fazla. Burada AK Partili belediyelerin sayısal olarak fazla. En fazla belediye bizde olduğu halde. En son Eskişehir ve Antalya. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili soruşturmayı bizzat savcı kendisi davet ederek yapıyor.

- Eskişehir'le ilgili olarak yargı bu süreci açıyor. Ve yargı bunu başlatıyor. Ana muhalefet bu olayı bizimle ilişki kurmak suretiyle kendine göre oraya bir güç devşirmek istiyor. Burada bir sıkıntı yoksa yargıda ortaya çıkacaktır.

KANALİSTANBUL PROJESİ

- Kanalistanbul bittiği zaman boğaz rahatlayacak. Eskilerin ifadesiyle tenezzüh alanı olacak. Proje çalışmaları bitmek üzere. Allah göstermesin boğazda bir kaza olursa. Bizim bunları yaşamamız lazım.

- Yassıada'yı biz Sivriada'yla beraber Özgürlük ve Demokrasi Adası yapacağız. Özel toplantılar orada yapılacak. Bir anlamda kongre adaları olacak. Otelleri olacak.

- Sivriada'ya biz Sidney'deki gibi bir simge salon olacak, geçişler olacak. Yassıada'da oteller, toplantı salonları, müze olacak.

Hürriyet, 01.02.2013

Erdoğan: İmralı beklentilerimizi cevap verecek şekilde adımlarını atıyor
 
 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Habertürk Televizyonu'nda Gazeteci Fatih Altaylı'nın sunduğu 'Teketek' programına katıldı

ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıyla ilgili olarak , "Şu ana kadar kafatasında ki bir ben onun kimliğini ortaya koydu. Emin olmak için DNA testlerine gitme noktasıyla sabah kesin bir neticeye varacağız. Şu anda olay DHKP-C kesin" şeklinde konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Habertürk TV’de Teke Tek programına katılarak Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı.

ABD Büyükelçiliği’ne yönelik saldırı hakkında konuşan Erdoğan şöyle konuştu:

"Şu an itibari ile son geldiğimiz nokta, personel girişinde, canlı bomba özel güvenliği geçer geçmez patlatıyor. Kendisi malum akıbete uğruyor. Şu ana kadar kafatasında ki bir ben onu kimliğini ortaya koydu. Emin olmak için DNA testlerine gitme noktasıyla sabah kesin bir neticeye varacağız. Şu anda olay DHKP-C kesin. Böyle bir eylemi yapmasının ardından yatan gerçeklerde bizim vardığımız neticeye göre, bazı eylemler var. Bütün bunlar netleştikten sonra bunların açıklamasını yapalım. Büyükelçiyi aradım geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Ölen bekçiye allah rahmet eylesin. Didem Tuncay’ın durumu ağır. Geçmiş olsun diyoruz."

"SURİYE İLE BU İŞİN İLİŞKİSİ OLACAĞI NETİCESİNE VARMIYORUM"

Büyükelçilik saldırısının Suriye ile ilglii olup olamadığı sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, "Suriye ile bu işin ilişkisi olacağı neticesine varmıyorum. DHKP-C şu anda bazı adımlar atıyor. Biz bunlarla ilgli atılana adımlara yönelik ciddi operasyonlar oldu. Bundan dolayı polisimizi kutluyorum. Bir dairede 11 çelik kapı çıkıyor. İtfaiye merdiveni ile içeri giriyor. 11 avukat evrakları yakıyor. Bilgisayarlar, hafızalar alınmış durumda. Türkiye’de dışarıda ’avukatım’ diye gezenler onalara sahip çıkıyorlar. Ana muhalefetin genel başkanı da bu işe sahiplenme noktasına gidiyor" şeklinde konuştu. Erdoğan ayrıca, "Medya içeride, basın mensupları içeride. İçerideki basın mensuplarının büyük bir kısmı DHKP-C’lidir. Bunların aarsında hükümlü olanlar var, tutuklu olanlar var. Bunlar güzel şeyler değil. Bizim teröre karşı mücadele vermemeiz lazım. Teröristin iyi kötüsü olmaz. Ortak mücadele verirsek Türkiye pike yapar" dedi.

"ÖLDÜRMENİN DEĞİL YAŞATMANIN PEŞİNDE OLMAMIZ LAZIM"

Başbakan Erdoğan, "Hızla her şey yoluna girecek mi?" şeklinde sorulan soruya şöyle yanıt verdi:
"Çıtayı çok fazla yükseltmek doğru olmaz. Dünyada da bir anda sonuç alınmadı. Yeni yeni güvenlik güçlerinin ortak mücadele başladı. Bir kaç yıldır, iyi bir noktaya geldik. Operasyonlarda istihbarat anlaında polisin alanında, askerin alanında çok rahat müdahale ediliyor. İş kırsalda ehemmiyet arz etti. Komuta kademesi araziden çıkmıyor. Genelkurmay Başkanı orada operasyon yönetirse orada hava başka oluyor. Bu aşağıya güven veriyor. Bu süreçte artarak devam etmesi. 2012’de operasyon sayısı fazla olabilir ama neticeye baktığımızda karşı tarafın kaybı daha fazla. Öldürmenin değil yaşatmanın peşinde olmamız lazım. Halkımızın söylediği şey, ’siz umudumuzsunuz, bizi ihmal etmeyin, bırakmayın’. Niye terör Gaziantep’e, Şanlıurfa’ya giremiyor. Niye? Direniyor. O şehrin insanı yatırım yapmıyor. Birşeyler öde, bir bedel öde. Orada bir mermer noktasına açılış yaptık. çok ciddi bir yatırım yaptı. Fabrikayı gezdim, çok çok başarılı bir ürün var. Van’da bu kardeşim 2 mm mermer kesiyor. Hem ülkemde bunu kullanacağız, hem o ihracatını yapacak. Çok ciddi bir pazar olacak. yarın Suriye’nin bunlara ihtiyacı olacak. yarın Suriye’nin yeniden inşaasında bunlara ihtiyaç duyulacak."

"İMRALI BEKLENTİLERİMİZE CEVAP VERECEK NOKTAYA ADIMA ATIYOR"

Başbakan Erdoğan, terör sorunun çözümü konusunda "Bu süreçte Nasıl bir takvim içerisinde olacak?" şeklinde sorulan soru üzerine, "Bölücü terör örgütün 4 boyutu var. İmralı, kandil, Avrupa birde parlemento uznatısı var. hepsi farklı farklı konyuştuğumuzda iimralı ne derse onu yapacaklarını söylüyor. İmralı beklentilerimize cevap verecek noktaya adıma atıyor. O da silahların bırakılma noktası" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü yapacak başka birşey kalamdı. Silahlarını gömsünler bitsin bu iş. Kürdü seviyorlarsa, benim Kürt kardeşlerimede en büyük iyiliği onlar yapacak. Operasyonlarda sona erecek. Asayiş berkemalse, benim askerim kışlasındadır, polis de dışarı çıkmaz. Doğu’da Güneydoğu’da işsizlik ortadan kalkar. Sen kalk, 600 milyon dolarlık bir yatırımın olduğu yere iş makinaları yak. Aynı şekilde böyle yiğitçe yatırım yapanlar var. Başka gelmek isteyende bunları görerek gelmiyor. Korkuyor. buna rağmen 36 katrilyon yatırım yapmışız bölgede. Terör bu bölgeden sıyrılsa yatırımlar 72 olur. Cizreye havalimanı yaptık, iş makinalarını yaktılar, müteahit kaçtı gitti, Biz de başka firma bulduk bitireceğiz. Milletvekili çıkaramadığım halde orası bizim memleketimizdir. yatırımcı ben buraya nasıl ulaşacağım diyor. Üst düzey yönetici yurtdışında gelecekse kendi özel uçağı ile oraya gelecek. Alt yapısını oluşturacaksınız. Hepsinde öte üniversiteler... Her ilde üniversite var. Buralara öğretim üyeleri hala otobüsle mi gidip gelecek? 1 gün ders verecek. Bu oradaki öğrenciye özgüven getirecek, havayı değiştirecek. Üniversite olmayan ilimiz yok. Her ne kadar hızlıda olsun biz çok gerim kaldık. Bu mesafeyi kapatmamamız lazım."

"İLKER BAŞBUĞ’A TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBU DEMEK ÇOK CİDDİ BİR YANLIŞTIR, BU AFFEDİLEMEZ"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tutuklu bulunan askerle ile ilgili olarak, "Biz bu süreç içerisinde başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimiz hiçbirisine, İlker Başbuğ’a kalkıp da alışılmış anlamda bir ’terör örgütü mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır. Bu affedilemez. Şu anda bulundukları makam itibari ile kendilerini sağlamda görseler bile tarih onları affetmez. Türk Silahlı Kuvvetleri bir örgüttür. Ama terör örgütü değildir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sağlık alanında ki yatırımlara dikkat çekerek şunları kaydetti: "Bu dönemde gerek devlet gerekse vakıf üniversitelerinde kalite artıyor. Şimdi bizim tıptaki açığımızı inşallah kısa zamanda kapatacağız. Bizim tıpta beyin gücümüz iyi. Artık göç vermiyoruz. Şimdi artık dönüş başladı. Teknolojiyi devlet olarak biz de alıyoruz özel sektörde transfer ediyoruz. Bu tabii bize bir başka güzellik getirdi. Benim her vatandaşım istediği her hastaneye gidiyor. Bunların çoğu SGK’yla anlaşmalı olarak iş yapıyor. Artık MR için 7-8 ay beklemek bitti. Devletin sağlık maliyeti 4 kat arttı, ama benim insanımın sağlığı için herşey feda olsun. Biz yolsuzluğu kestik. İlaçlarda olan yolsuzluklar vardı. Bunların hepsi gitti. İlaç firmalarına diyoruz ki, ’Çok kazanma arkadaş az kazan.’ Biz hala şehir hastanelerine başlayamadık. Maalesef yargıda çok lüzumsuz şekilde kafaya takarak bizim bu sürecimiz engelledi. İstanbul, Ankara, Gaziantep, Adana başlamadı. 29 büyükşehir hedefimizdi. Bunlar Türkiye’de bambaşka bir heyecan meydana getirecek. Kenar köşe bir ilimiz kalkıp da Ankara’ya, İstanbul’a gelmeyecek. Oralar üst düzey doktorlarımız için aynı zamanda mesailerini verdikleri ve eğitim aldıkları yer olacak."

'BU BİR DEVİR TESLİM SÜRECİ'

’Sağlık Bakanı’nı neden görevden aldınız?’ sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, "Sağlık Bakanım’dan bir şikayetim yok. Bu bir devir teslim süreci" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim bir taraftan insan yetiştirmemiz lazım. Bir taraftanda meslek körlüğü başlar. Birde bizim önümüzdeki süreci şimdiden hazırlamamız lazım. Gerek bakanlık olarak olsun gerek yeni yetişecek arkadaşlarımız açısında olsun. Aynı yerde sürekli olarak kalmak... Recep Bey’in 3’ncü dönemi. Onunda parlementoda olduğu bir dönem içerisinde bir yeni arkadaşımızın görevi teslim alması farklı. Birbirilerine olan iltifatları, ödüllendirmeliri çok güzel. Yeni bakanımız onun deneyimlerinden istifade edecek. Burada ters bakma, olumsuz birşey söz konusu değil."

İdris Naim Şahin’in de bakanlıktan alınması ile ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, "İdris Bey benim çok eski arkadaşım. İmam Hatip’ten arkadaşım. Diplomaya doymayan bir arkadaşımız. Bu süreç içerisinde biz tek yönüyle olay bakmıyoruz. Değerlendirmele içerisinde de bu süreç içerisinde böyle dediğimin... terör süreci bizim için çok çok önemli bir süreç. İdris kardeşim gözü kara bir kardeşimdir. Bu noktada herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Böyle bir değişimin olması ihtiyacı yaptığımız bir takım araştırmalar neticesinde doğdu. Bu adımı atalım dedik" şeklinde konuştu.

"MECBUR MUYDUK AVRUPA’DA ÖLENLERİN DİYARBAKIR’DA CENAZE TÖRENİNİ DÜZENLETMEYE"

’Güneydoğu’da ne zaman silahların patlamadığı noktada olur?’ şeklinde ki soruya Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi: "Bir zaman vermek mümkün değil. Biz her an olması için çalışıyoruz. Biz üzerinde çalışıyoruz. Biz siyasi uzantısı olan parlementoda ki gruba da bazı şeyleri söylüyoruz, ’Siz bölücü terör örgütün siyasi uzantısısınız. Bunu artık siz zaten kendiniz kabul ettiniz. Fakat eğer barış istiyorsanız bu cesaret işidir. İradenizi ortaya koymanız gerekiyor. Cesur olun ki bu barışa bir an önce ulaşalım.’ Parlamentonun içi barışın olması için mücadelenin verilmesi gereken yerdir. Silahlarla bir yere varılmaz. Silahlar barışın güvencesi değildir, Silahlar barışın en büyük düşmanıdır. Adaya gönderildiler, geldiler, geldiklerinde çok konuşmasınlar iş yapsınlar dedik. Biz mecbur muyduk Avrupa’da ölenlerin Diyarbakır’da cenaze törenini düzenletmeye. Değildik. Ancak onların ricalar vs. üzerine peki dedik. Çünkü bir sürece girdik. Bir şeyin sonuna geliyorsun, ondan sonra da cenazede, ’Başbakan Kürtleri kardeşlerimizi bombalatıyor’ diyorsun. Bunu dediğin zaman kimse kusura bakmasın benim kan beynime fırlar. Çünkü benim Kürt kardeşimle problemim yok. Benim teröristle problemim var. Kürt sorunu diye birşeyi kabul etmiyorum. Türkiye’de terör sorunu var. Buraya gelirken, terörün ve terörizm söylemi bırakacaksın. Parlemento içindeki bir parlementer diliyle, ağzıyla konuşacaksın."

ANAYASA İÇİN SON TARİH

’Yeni anayasayı Meclis’e getirmeniz için son tarih ne zaman?’ sorusuna Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi: "Biz başta bir iyi niyet ortaya koyduk. Şuanda 324 milletvekilimiz var. Geri kalanı 3 partiye bölünmüş durumda. Biz böyle bir iyi niyet ortaya koyduk. İlk etapta 26 maddelik bir paketi dillerine doladılar. Örneğin arkadaşlarım başkanlık sistemini dile getirdiler. Hemen bir isyan başladı. Ana muhalefet olsun, ikinci muhalefet olsun hemen bu işe muhalefet etti. Mart sonuna kadar bu tezimiz tezdi. Anlaştık, anlaştık. Anayasayı çıkarabileceğimiz şekilde 2 parti ile anlaşırsak. Azami müşterekte buluşabileceğimiz bir noktada buluşuruz. Bizimle hangi parti yola devam etmek isterse onunla çalışmamızı sürdürebiliriz. Bunlar olmadı o zaman referandum için yanımıza bir ortak ararız. Bizim zaten bir anayasa çalışmamız var. Bunu daha da ileri götürebiliriz. Biz referanduma beraber gidebilir diyen parti kimse onunlada oturu konuşuruz. Ortak yeni anayasamızı hazırladıktan sonra bunu biz maclise sunarız."

'TÜRK TİPİ BİR BAŞKANLIK SİSTEMİ DE OLUŞTURABİLİRİZ'

Başbakan Erdoğan, başkanılık sistemi ile ilgili olarak da, "Bizim için başkanlık sistemi olmazsa olmaz değil, başkanlık sistemi bize hızlı karar alma imkanı getirecek ve çok başlılıktan kurtaracaktır. Biz Türk tipi bir başkanlık sistemi de oluşturabiliriz. Biz illa Fransız veya ABD olsun peşinde diğiliz. Kendi tarihimizden gelenlerden alacağımız örnekle bir yapı oluşturabiliriz. Gelecek sistemi yine halk seçecek, halk getirdiğini de götürme hakkına sahiptir" dedi.

'ANA MUHALEFET BU OLAYI BİZİMLE İLİŞKİ KURMAK SURETİYLE KENDİNE GÖRE ORAYA BİR GÜÇ DEVŞİRMEK İSTİYOR'

CHP’li belediyelere baskın yapıldığına ilişkin iddialara da yanıt veren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "AK Partili 599 belediye hakkında soruşturma izni, CHP 454, MHP 231, diğerleri 141, Ak Partili belediyelerin sayısal olarak görünümü fazla. Eskişehir ve Antalya belediye şikayetleri konusu. Bu olay tamamen yargının elinde. Benim belediye başkanlığım dönemimde 7-8 dosya vardı. Partiyi kurunca şikayet dosyası bir anda 50’nin üstüne çıktı. Benim imzam olmamasına rağmen bana da fatura kesilmek istendi. O davalardan yargılananlar beraat ettiği halde beni sürekli koz olarak kullanmak istediler. Kayseri Belediye Başkanı hakkında dava açtılar, sonuç ne olduğu ortada. Kılıçdaroğlu’nu sürekli tazminata mahkum etti, aldığı tazminatlarıda şimdi suçuk olarak Kayseriye dağıtıyor. Bizim belediyelerimizle ilgili olarak üzerinde ısrarla durduğumuz şey; yolsuzluğa, çıkar ilişkilerine, personelle ilgili girdi çıktılara hassasiyetimiz çok fazla. Burada Ak Partili belediyelerin sayısal olarak fazla. En fazla belediye bizde olduğu halde. En son Eskişehir ve Antalya. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili soruşturmayı bizzat savcı kendisi davet ederek yapıyor. Eskişehir’le ilgili olarak yargı bu süreci açıyor. Ve yargı bunu başlatıyor. Ana muhalefet bu olayı bizimle ilişki kurmak suretiyle kendine göre oraya bir güç devşirmek istiyor. Burada bir sıkıntı yoksa yargıda ortaya çıkacaktır."

"TÜRKİYE’DE BÖYLE BİRŞEY YOK"

Ak Parti’de 3 dönem şartı hakkında da açıklamalarda bulunan Erdoğan şunları kaydetti: "Biz bu yola çıkarken arkadaşlarımıza dava adamı olmak, geriyi tıkamayacağız, ileriye süreli insan yetiştirmemiz lazım diye çıktık. ABD’de en fazla iki dönem başkanlık yapıyor, bir daha da gelmiyor. Bizde üç dönem yapalım, bir dönem uzak kaldıktan sonra tekrar dönmek isterse döner veya başka alanlarda hizmet etmeye devam edebilir. Thing tang kuruluşları ile düşünceyi dünyaya empoze etmeye başlıyorlar. Türkiye’de böyle birşey yok. Türkiye’de bunun oluşması için çaba gösteriyoruz. Biz de bu kuruluşlarla uluslararası camiada ses getirsin istiyoruz. Bu arkadaşlar partiden kopmayacak, başka alanlarda hizmet edebilecek eğer başkanlık sistemi olursa da o arkadaşların çok daha farklı noktalara gelmesi mümkündür. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bakanlığa getirilmesi yadırganmadı, başka bakanlık olsaydı yadırganabilirdi. Ancak başkanlık noktasında hizmet verme noktasında tüm arkadaşlardan faydalanma imkanı doğurdu. Bizim üç yıl vaadimize milletimiz inandı, bu hücre yenilenmesi sağladı. Dileriz diğer partiler de buna yönelik adımlar atarlar."

'ATATÜRK HAVALİMANI YEŞİL ALAN OLACAK'

Köprü ve otoyol ihalelerini gözde geçireceklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Biz şimdi karlılık olayını milletimizn lehine düşünmek zorundayız. Bu noktada arkadaşlarımızlada değerlendirmesini yaptık. ’Biz sıkıştık, bunu ne yapalım yapalım" yok öyle birşey. Türkiye artık o noktada değil. Türkiye malının kıymetini bilen bir noktada" dedi.

İstanbul’a yapılacak 3’ncü havalimanı ile ilgili olarak, ’150 milyonluk havalimanı çok fazla büyük değil mi?’ şeklinde sorulan soruya Başbakan Erdoğan şöyle yanıt verdi: "150 milyon bir defa bunun ilk hedefi değildir. Bunun ilk periyodu zannediyorum 90’lık falan. Ben 100 diye vermiştim hedefi arkadaşlarımıza. Ama 150’ye kadar çıkabilecek alana sahip. Şu anda Atatürk Havalimanı bitti. Sabiha Gökçen ful çalışıyor. Buna rağmen ikisi de cevap vermiyor. Şu anda slotlar cevap veremiyoruz. Böyle olunca bu bizim turizm noktasında çok ciddi kayıplarımıza neden oluyor. Bir yerde de kardan zarar ediyoruz. Onun için burasının süratle birinci etabının bitmesi... Orası büyüdükçe Atatürk devreden çıkacak. Belki ileride Atatürk, iş adamlarının küçük jetlerinin indiği şehir merkezinde bir yer olacak. Onun dışındaki yerler yeşil alan haline gelmek suretiyle, yeşil alan olacak. Benim düşüncem inancım bu. Ben şu anda makamdayım yarın ne olur bilemem."

Kanal İstanbul projei hakkında da açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, "Kanal İstanbul bittiği zaman boğaz rahatlayacak. Eskilerin ifadesiyle tenezzüh alanı olacak. Proje çalışmaları bitmek üzere. Allah göstermesin boğazda bir kaza olursa. Bizim bunları yaşamamız lazım. Yassıada’yı biz Sivriada’yla beraber Özgürlük ve Demokrasi Adası yapacağız. Özel toplantılar orada yapılacak. Bir anlamda kongre adaları olacak. Otelleri olacak. Sivriada’ya biz Sidney’deki gibi bir simge salon olacak, geçişler olacak. Yassıada’da oteller, toplantı salonları, müze olacak" diye konuştu.

'LAİKLİĞİ PARTİ TÜZÜĞÜMÜZE ALDIK'

"Milli Güvenlik Kurulu sivil yapıya dönüştü. Geçmişteki gibi asker ve siviller karşı karşıya değil" diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye ile ilgili alınacak kararlarda ilgili kurumlarla görüşülüyor. Bize gelecek önerileri de yerine getiriyoruz. Milli Güvenlik Kurulu sadece tavsiye kararı aldı. Genel sekreterlik ise sadece güvenlik konusunun konuşulması gerekiyor. Milli Güvenlik Kurulu danışmanlık hizmeti vermek için yapılanmaya gitti. Ak Parti dışında kalan siyasi partilere oy verenleri asla dışlamadık. Ancak oy verdikleri zihniyetin yanlışlıklarını ortaya koymaktan yana olduk. Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Bu hizmeti verirken de asla ayrımcılıktan yana olmadık. Etnik milliyetçiliğe, bölgesel milliyetçiliğe karşı olduk. MHP zihniyeti bunu kabul etmez, ama MHP’ye oy veren kardeşlerim beni daha iyi anlar. Batının aldığı hizmeti doğunun da alması lazım. 76 milyon nüfus hep beraber kalkınacak. Herkes birlikte ekonomik refahtan payını alaması gerekir. Türkiye’de müslümanlar kahir ekseriyette, ama Türkiye’de mezhep anlayışı kaşınıyor. Ortadoğu’da bu yoğun şekilde yapılıyor. Bizim bu tuzağa düşmememiz lazım. Hatay’da bunu yapmaya kalkıştılar. Bunun karşısında tüm medya dikilmemiz lazım. Bu ülkede herkes inancını inandığı gibi yaşaması gerekir. 82 anayasasındaki gerekçeli laikliği parti tüzüğümüze aldık."

Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday olup olamayacağı sorusuna, "Seçim 2014 Ağustos ayında adaylığı o gün geldiğinde konuşmak daha iyi olur" diye yanıt verdi.

Radikal, 01.02.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.