Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Dağdakilerin yüzde 78'i işsiz, yüzde 40'ı çocuk

Dağdakilerin yüzde 78'i işsiz, yüzde 40'ı çocuk

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Terör Alt Komisyonu, yaklaşık bir yıllık çalışmanın ürünü olan kapsamlı bir rapor hazırladı.

 
325 sayfalık raporda, PKK terör örgütüne ilişkin çarpıcı rakamlara yer verildi. Buna göre, PKK’ya katılanların yüzde 78’i işsizlerden, yüzde 40’ı ise 18 yaş altındaki çocuklardan oluşuyor. Rapor, 30 yıllık süreçte çarpışan tarafların ‘eğitimsiz’ olduğunu da ortaya koyuyor. Terör örgütü militanlarının yüzde 72’si, terörle mücadele için devlet tarafından kullanılan korucuların da yüzde 83’ü ilkokul mezunu.
 
 AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı başkanlığında çalışmalarını yürüten komisyon tarafından hazırlanan raporda, terör örgütlerine en çok 14-25 yaş arası gençlerin ilgi gösterdiğine işaret edildi. Buna göre, terör örgütünün yaklaşık 20 bin üyesi var, bunlardan 6 bin civarındaki üye dağda ‘militan’ olarak görev yapıyor. Teröristlerin yüzde 73’ü Türk, yüzde 12’si Suriyeli, yüzde 10’u İranlı, yüzde 3’ü ise Iraklı. Bu militanların yüzde 57’si örgüte Türkiye’de katılırken, yüzde 9’u Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarından oluşuyor.
 
    Dağdaki militanların doğdukları illerin başında yüzde 16’lık oranla Diyarbakır birinci. Mardin’de doğan teröristlerin oranı yüzde 13, Van’da doğanların ise yüzde 8. Buna karşılık örgüte katılanların yaşadıkları il sıralamasında yüzde 16 ile İstanbul ikinci sırada. Teröristlerin öldürüldükleri iller sıralamasında ise yüzde 18’lik oranla Şırnak ilk sırada. Bu ili yüzde 13 ile Tunceli, yüzde 10 ile Siirt takip ediyor. Örgütteki en kıdemli militan 28 yıldır hayatını kaybetmeden yaşamayı başarırken, militanların ortalama yaşam süresi 26 yıl olarak tespit edildi. Militanların dağda ortalama hayatta kalma süresi ise 7 yıl. Örgüt üyelerinin yüzde 77’si erkeklerden, yüzde 23’ü kadınlardan oluşuyor. Her aileden 1 kişiyi örgüte alan ve böylece devlete yönelik tepki cephesini büyütme stratejisi izleyen örgüt, militanlarını daha çok kalabalık ailelerden seçiyor.
 
BÖLGE GENELİNDE 1, TUNCELİ’DE 4 AYRI ÖRGÜT VAR
 
Komisyonun ilginç tespitlerinden biri Doğu ve Güneydoğu’da sadece PKK terör örgütü faaliyette bulunurken, Tunceli sınırları içerisinde 4 ayrı terör örgütünün faaliyette olması. 47 aşiretin bulunduğu, nüfusunun tamamına yakınının Türkçe bildiği, Zazaca ve Kürtçe dillerinin de konuşulduğu, Alevi inanışına bağlı nüfusun çoğunlukta olduğuna işaret edilen raporda, “İlin genel terör profiline bakıldığında bölücü ve sol örgütlerin kırsal yapılanmasının olması, coğrafi yapının uygunluğu, şehrin kırsal ile iç içe olması, Karadeniz’e açılan bir kapı özelliğinin bulunması gibi özelliklerin bir araya gelmesiyle terör yaklaşık otuz yıldır ilde önemli olmuştur. Bölgede PKK/Kongra-Gel, MKP (Maoist Komünist Partisi), TKP/ML (Komünist Partisi/Marksist Leninist), Konferans TİKKO örgütleri bulunmaktadır.” denildi.
 
KÜRTLERİN YÜZDE 75’İ TERÖRÜN ARKASINDA İSRAİL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
 
Rapora göre, yapılan araştırmalarda Kürtlerin yüzde 78,7’si ve Türklerin yüzde 81,6’sı İsrail’in teröre destek verdiği görüşünde. Kürtlerin yüzde 75,4’ü ve Türklerin  yüzde 81,5’i ABD’nin, Kürtlerin yüzde 65,2’si ve Türklerin yüzde 69,8’i Esed yönetiminin, Kürtlerin yüzde 58’i ve Türklerin yüzde 64,3’ü Avrupalı devletlerin, Kürtlerin yüzde 48,8’i ve Türklerin yüzde 52’si Rusya’nın, Kürtlerin yüzde 44’ü ve Türklerin yüzde 50,8’i ise İran’ın PKK teröründe etkisi olduğunu düşünüyor. Buna karşılık, Kürtlerin sadece yüzde 5,8’i ve Türklerin sadece yüzde 2,1’i ise hiçbir devletin terörde etkisi olmadığı kanaatini taşıyor
 
‘TERÖRİSTLER DÜŞMAN DEĞİL, SUÇLU’
 
Raporun ‘öneriler’ bölümünde, terör sorununun çözümü için 29 başlık altında öneriler sıralandı. Çözüm için öncelikle meselenin kapsamlı ve soğukkanlı bir şekilde ele alınması gerektiği belirtilirken, “Terörle mücadelede şiddeti yöntem olarak seçmiş bulunanları ‘düşman’ değil ‘suçlu’ olarak görmek, bunlarla hukuk devleti çerçevesinde ve hukuk içinde mücadele etmek, ‘imha edici-yok edici’ yaklaşımdan ziyade ‘hayatta tutan’, suçun rehabilitasyonu ile kazanmaya çalışan bir anlayışı hâkim kılmak esas olmalıdır. Terörün ve terör örgütlerinin hem ölerek hem de öldürerek kazanmaya çalıştığı unutulmamalıdır.” denildi. Terör sorununu çözmenin ilk evresinin ‘terörü daha ortaya çıkmadan çözebilme yönünde pro-aktif bir bakış açısı’ olduğu kaydedilen raporda, bu çerçevede ekonomik tedbirlerin geliştirilmesi, yatırımların artırılması, bölge ve havza bazında yatırım teşviklerinin düzenlenmesi, işsizliğin önlenmesi, istihdama ve işgücüne katılımın artırılması konusunda raporda yer alan tespitlerin göz önüne alınması gerektiği ifade edildi.
 
‘TERÖRDEN MAĞDUR OLANLARA SAHİP ÇIKILMALI’
 
Terörden canı yanan, yakınını kaybeden şehit yakınlarının husumet içinde bulunmamalarının çözüm çalışmalarında önemli bir toplumsal psikoloji olarak destekleyici mahiyet taşıdığı belirtilen raporda, “Diğer taraftan güçlü bir şekilde var olan birlikte yaşama isteği, ülkemizin her köşesine yayılan sosyal ve kültürel bütünleşmişlik, çeşitli araştırmalara da yansıyan ‘Bayrak benim bayrağımdır’, ‘İstiklâl Marşı benim marşımdır’ ifade birlikteliği bu alanda önemli bir iradeyi yansıtmaktadır.” denildi.
 
Zaman, 30.01.2013

 

Terörde ölenlerin % 22’si Kürt

TBMM’de kurulan Terör Kaynaklı Yaşam Hakkı İhlallerini İnceleme Komisyonu, bir yıllık çalışma sonucunda çıkardığı raporda ilginç tespitler yaptı.

Alt komisyonun raporuna göre, terörle mücadele sırasında yaşamını yitirenlerin yüzde 22’si Kürt ve Zaza kökenli. Raporda, “Soruna farklı bakışlar” başlığı altında Meclis heyetinin “PKK’yı devlet mi kurdurdu?” sorusunun da yanıtı aranıyor. Rapordan bazı alıntılar şöyle:

PKK’YI DEVLET Mİ KURDU?
“Terör örgütü PKK hakkında ilginç bir değerlendirme Kemal Burkay’dan gelmiştir. Kemal Burkay özetle; PKK’nın Özgürlük Yolu, DDKD, KUK denen KDP yandaşı örgüt ve Rızgariciler gibi diğer Kürt hareketlerine karşı kullanılmak ve onların gelişmesine engel olmak için devlet tarafından kurulduğunu iddia etmekte, bu iddialarını ise Mahir Sayın’ın ‘Erkeği Öldürmek’ adlı Abdullah Öcalan ile söyleşilerle hazırladığı kitabındaki ve Abdullah Öcalan’ın 27 Kasım 1997 günü Med TV’de yaptığı konuşmadaki; ‘PKK’yi kurduk, 3 yıl süreyle devlet ekmeğimizi, silahımızı verdi, korumamızı sağladı, bizden istedikleri diğer Kürt örgütlerine karşı savaşmaktı ve 3 yıl süreyle ne yaptılarsa yaptık’ ifadesine bağlamakta.

ERGENEKON’UN KONTROLÜNDE
Ancak Öcalan’ın Suriye’ye gitmesiyle yönünün değiştiğini belirtmiş fakat yine çarpıcı bir biçimde Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonra filmin tekrar başa sararak 2 yıl boyunca Ergenekoncu subayların yönlendirmesi ve kontrolü altında olduğunu, 2004’e kadar, darbe planları yapılana kadar da adını ‘KADEK Kongra Gel’ olarak değiştirdiğini ve eylem yapmadığını, Balyoz, Ayışığı gibi darbe planlarının yapılmaya başlamasıyla 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat öncesinde olduğu gibi darbe öncesi ortama hazırlık için örgütü ve eylemlerini hareketlendirmeye başladığını belirtmektedir.

PKK İLE MİT İLİŞKİSİ
PKK’nın kurulma ve gelişmesinde MİT ile ilişkileri iddialarının soru olarak sorulduğu Olağanüstü Hal Bölge Eski Valisi ve Emniyet Eski Genel Müdürü Gökhan Aydıner bu iddialarla ilgili olarak; bir terör örgütünün kurumsallaşamadan özellikle lider kadrosunun yok edilmesinin o terör örgütünü yok etmede en önemli unsur olduğunu Hizbullah ve Kürdistan İslami Hareketi örgütlerinin lider kadronun yok edilmesiyle bitirilmesi örneğini vererek belirttikten sonra istihbarat teşkilatlarının bu tür terör örgütlerinin içine eleman sokabileceğini ancak bu yöntemi kendisine göre istihbarat örgütlerinin bir yanlışı olduğunu belirtmiştir. Konu ile ilgili önemli bir sorun da terör örgütünün eylemleri olarak görünen bazı eylemlerin terör nedeniyle ortaya çıkan ortamdan yararlanarak bazı kamu görevlileri tarafından yapılmış olması yönündeki kuşkular şeklindedir.

KATILIMIN %10’U MARDİN’DEN
Terör örgütüne katılanların yüzde 17,6’sının Diyarbakır’dan katıldığı görülmektedir. Bu konuda çarpıcı bir diğer il de Mardin’dir. Mardin’in nüfusunun katılım yapılan bütün illerin toplam nüfusuna oranı yüzde 1,9 iken terör örgütüne katılanların yüzde 10’unun Mardin’den katıldığı görülmektedir. Çarpıcı olan üçüncü il ise Van’dır. Van’ın nüfusunun katılım yapılan bütün illerin toplam nüfusuna oranı yüzde 2,63 iken terör örgütüne katılanların yüzde 9,81’inin Van’dan katıldığı görülmektedir. Teröristlerin ölü ele geçirildiği iller arasında ilk sıraları yüzde 18 ile Şırnak, yüzde 13 ile Tunceli ve yüzde 10 ile Siirt almaktadır. Terör örgütüne katılımın en yoğun olduğu yaşlar 19-20 yaşlarıdır. En genç katılan 9 yaşındayken, en yaşlı katılan 42 yaşındayken katılmıştır. Dağdaki militanların ortalama ölüm yaşı 26, dağda ortalama kalış süreleri 6,9 yıldır.”
 

Hürriyet, 30.01.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.