Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başbakan Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Başbakan Erdoğan'dan önemli açıklamalar
 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kabinede yapılan değişikliği değerlendirirken, ''Bakanlar Kurulu'nda zaman zaman yapılan değişiklikler asla bir ödüllendirme ya da bir cezalandırma anlayışıyla yapılmıyor. Görevlerini devreden arkadaşlarımızın başarısız olduğu sonucunu çıkarmak, son derece yanlış ve isabetsizdir'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, karnelerini alan öğrencileri tebrik etti. Erdoğan, karneleri iyi olan öğrencilerin bu başarıyı daha ileriye götürmelerini, karnelerinde kırıkları olan öğrencilerin de bunları en kısa sürede telafi etmelerini istedi.

Katar'a yaptığı resmi ziyareti anımsatan Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Hamed bin Halife es-Sani ve Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamed bin Casim bin Cebr Al Sani ile yararlı görüşmeler yaptıklarını söyledi. Görüşmelerde özellikle enerji politikalarındaki çeşitlendirmeye yönelik konuları ele aldıklarını kaydeden Erdoğan, Katar'ın Türkiye'de enerji ile ilgili ne tür yatırımlar yapabileceğini değerlendirdiklerini ifade etti. Erdoğan, Şubat ayında, Katar Başbakanı'nın Türkiye'ye yapacağı ziyarette, konunun tekrar ele alınacağını söyledi.

Katar'daki büyükelçilik binasını da ziyaret etiklerini anımsatan Erdoğan, dünyada müstesna denilebilecek binanın, tefrişin ardından resmi açılışının yapılacağını kaydetti.

Görüşmelerde Suriye konusunun da ele alındığını hatırlatan Erdoğan, ''Suriye ile ilgili olarak yoğun görev ifa eden Katar'ın, Türkiye'nin üstlendiği misyona çok ciddi bir destek verdiğini ifade etmeliyim. Burada düşüncelerimiz örtüşüyor. Bu konuda üzerimizdeki yükü alma konusunda da neler yapılabileceği, bundan sonraki süreçte de neler yapabileceğimizi de görüştük. Önümüzdeki ay yapacağımız görüşme ve Emir'in kısa zamanda ülkemize yapacağı ziyarette bunları yine görüşeceğiz'' dedi.

 

-''Bizler kalkıp da patriği atamıyoruz''-

 

Katar'dan ayrılma saatlerine doğru, Yunanistan Başbakanı Samaras'ın talebi üzerine bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, görüşmede, özellikle Batı Trakya'daki Müslüman azınlığın haklarına yönelik son dönemdeki bazı uygulamaların gündeme getirdiklerini söyledi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Yunanistan'da müftülerin seçimle iş başına gelmeleri konusu halen bir çözüme kavuşturulmuş değil. Bu eğitim yılı başında Yunanistan'da azınlıklara yönelik maalesef olumsuz bazı gelişmeler oldu. Çift dilli ana okulu eğitimi konusu da orada hassasiyetini koruyor. Yunanistan Parlamentosu'nun 240 imamın atama yoluyla görevlendirilmesi kararı, bölgede gerginliği maalesef daha da artırdı.

Yunanistan Başbakanı'na, bu yasal düzenlemenin uygulamaya konulmaması, iptal edilmesi noktasında arzularımızı ilettik. Yunanistan'da azınlıkları ilgilendiren hususlarda, onların hilafına adımlar atılmaması, onların görüş, istek ve önerilerine kulak verilmesi konusunda daha duyarlı olunması yönündeki taleplerimizi ifade ettik. Biz, Türkiye'nin son derece dikkatli şekilde uyduğu ve uyguladığı azınlıklara yönelik düzenlemelere, yani Lozan'a aynı şekilde Yunanistan'ın da uymasını, haklı olarak beklediğimiz söyledik. Biz özellikle patrik konusunda bu kadar hassas davranır ve buna rağmen bazı uluslararası platformlarda, halen eleştiriye maruz kalırken, Yunanistan'ın azınlıklara yönelik son dönemdeki uygulamalarının görmezden gelinmesini de hakkaniyetli bulmuyoruz. Burada bizler kalkıp da patriği atamıyoruz. Böyle bir yola biz başvurmuyoruz. Oradaki baş müftümüzün atanmasıyla böyle bir yanlışın yapılması tabii ki kabul edilebilir bir şey değildir. Kendi dini noktadaki en yüksek temsilcisini oradaki 240 müftü kendisi seçmek durumundadır. Bundan daha adil daha doğru bir şey olamaz. Bu konuda kendileri de gerekli çalışmaları yapacaklarını, bunun tekrar masaya yatırılacağını konuştuk. 240 imam meselesi olmak üzere son dönemdeki uygulamaların komşuluk hukuku ve iş birliğimize zarar vermeyecek şekilde, azınlıkların talepleri doğrultusunda çözülmesini gönülden arzu ediyor ve bunu Yunanistan'da bekliyoruz.''

Erdoğan, geçen hafta Bosna Hersek Reisül Uleması Hüseyin Efendi Kavazoviç ve Gana Cumhurbaşkanı Mahama ile Ankara'da görüşmelerinin olduğunu anımsattı. Daha önce Güneydoğu Anadolu Bölgesi milletvekilleri, il başkanları, kadın ve gençlik kolları ile belediye başkanlarının katıldığı bir toplantı yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, geçen hafta da AK Parti'nin Doğu Anadolu Bölgesi milletvekilleri ile bir araya geldiklerini söyledi. Erdoğan, toplantıda, başta terör olmak üzere bölgenin sorunlarını ele aldıklarını belirtti.

Erdoğan, bu buluşmaların aynı şekilde diğer 5 coğrafi bölgenin milletvekilleri, il başkanları, kadın ve gençlik kolları, belediye başkanları ile de yapacaklarını vurguladı.

 

-''Ödüllendirme ya da cezalandırma değil''-

 

Kabinede gerçekleşen değişime değinen Erdoğan, 2002 sonunda kurulan ilk AK Parti Hükümeti'nden bugüne kadar Bakanlar Kurulu'nda zaman zaman yapılan değişikliklerin asla bir ödüllendirme ya da bir cezalandırma anlayışıyla yapılmadığını dile getirdi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bizim Bakanlar Kurulumuz en başından itibaren, millete hizmeti odağına alan, millete hizmetten başka hiçbir kriter taşımayan bir hükümettir. Böyle bir Bakanlar Kurulu anlayışıyla bugüne kadar kabinemizi oluşturduk. Bakanlar Kurulumuzu hiçbir zaman birilerine makam tahsis etmek, birilerine rütbe, paye tevdi etmek anlayışıyla oluşturmadık. Bizim için en büyük makam millete hizmetkar olma makamıdır. Makamların, rütbe ve payelerin gelip geçici olduğunu, baki kalanın sadece ve sadece hizmet olduğunu, eser ortaya koymak olduğunu, aklımızdan hiçbir zaman çıkarmamamız gerekir. Kaldı ki 324 kişilik bir gruba sahip olan partimiz, takdir edersiniz ki bir artı 25 kişilik bir kadro içinde herkesi bakan yapma imkanına sahip değildir. Bunların içinde bir değerlendirme yapıp, hepsi birbirinden güzide olan arkadaşlarımızın arasından böyle bir adım atarak bu kabineyi oluşturduk, oluşturuyoruz.

Bakanlar Kurulumuzu belirlerken bugüne kadar en öncelikli, en ağırlıklı kriterimiz, bu noktada arkadaşlarımız arasındaki gerek bölgesel temsil olsun, gerek kendi alanı ile ilgili riyakat olsun, bütün bunların değerlendirilmesi A'dan Z'ye yapılıyor. Allah'a hamdolsun, bugüne kadar görev almış arkadaşlarımın hepsi de tamamiyle burada riyakatiyle, hizmet noktasındaki gayretleriyle, üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getirmiş, üstlendikleri vazifeyi yüz akıyla gerçekleştirmiş, alınları ak şekilde vazifelerini kendilerinden sonra gelenlere devretmişlerdir.

Hafta içinde Bakanlar Kurulu'nda gerçekleştirdiğimiz revizyon da bir bayrak değişiminden, bir tazelenmeden başka hiçbir anlam taşımıyor. Yaptığımız değişiklikten, görevlerini devreden arkadaşlarımızın başarısız olduğu sonucunu çıkarmak, son derece yanlış ve isabetsizdir. Milli Eğitim Bakanımız, İçişleri Bakanımız, Sağlık Bakanımız, Kültür ve Turizm Bakanımız üstlendikleri görevleri hakkıyla yerine getirmişler, çok başarılı çalışmalar sergilemişlerdir.''

 

-''Sen kendine bak''-

 

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, kabine değişikliğine ilişkin eleştirisini değerlendirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Yavru muhalefetin lideri, 'Filanca Bakan çok gayretliydi' gibi bir yaklaşımla, onun görevden alınması noktasında taziyelerini bildiriyor adeta. Hayırdır, ne zamandan beri sizden, bizim ekibimize böyle övgüler gelmeye başladı? Önce, Sayın Bahçeli nerede durduğunu çok iyi tespit etsin ve bu niyet okuyuculuğu bıraksın. Biz hangi arkadaşımızı nereye, nasıl getireceğimizi gayet iyi biliriz. Onun tavsiyelerine ihtiyacımız yok.

Bizi bizden herhalde Sayın Bahçeli daha iyi bilemez. Biz, değerlendirmelerimiz sonucunda teklifimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza yaparız, Sayın Cumhurbaşkanımızın da onaması ile birlikte bu süreç devam eder. Bugüne kadar bu işlerden nasibini almak çok önemli bir şey. Nasip olmayınca hakikaten böyle bir netice almak da mümkün olmuyor. Dert başka. Dert, bu tür ifadeleri kullanmak suretiyle, 'Acaba AK Parti içinde soru işaretlerine neden olabilir miyiz?' Bizim birliğimizi, beraberliğimizi bozmaya senin gücün yetmez. Sen kendine bak.''

***

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in yeni anayasa çalışmalarının Mart sonuna kadar bitmesine yönelik açıklamalarına işaret ederek, ''Temennimiz odur ki Mart sonuna kadar bu iş biter. Bitmemesi halinde, AK Parti'nin bu konuda yaptığı çalışma Meclis gündemine taşınacaktır'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, TBMM'de geçen hafta içinde, yoğun saldırı, yoğun tahriklere rağmen demokratikleşme yolunda çok önemli bir düzenlemeyi kararlılık ve cesaretle kanunlaştırdıklarını söyledi. Erdoğan, Türkiye, toplumsal uzlaşma ve demokrasi adına bu son derece önemli düzenlemeyi kanunlaştırdığı için partisinin milletvekillerine teşekkür etti.

Düzenlemeyi hedefinden saptıranlara, ''Hedefinden saptırmayın, bunun adı anadilde savunma değil, sanıkların kendilerini en iyi dilde savunma başlığıdır'' diye seslenen Erdoğan, sanıkların kendilerini en iyi dilde ifade edebileceği, istedikleri dilde tercüman aracılığıyla savunma yapabileceğini vurguladı.

Erdoğan, ''Bu geçmişte oluyordu; yoldan geçen birini getiriyor, o tercüme ediyordu veya mübaşir, şu, bu onlarla bu işi yapıyorlardı. Bu işin literatürünü bilenlerle değil bilmeyenlerle yürütüyorlardı. Biz şimdi bu işin literatürünü bilenlerle bu işi yapacağız. Sanık istiyorsa, istediğini, bedelini ödemek suretiyle getirecek. Ayrıca mahkemenin bu konuda yetkili tercümanı olacak'' dedi.

Bu işlerin, gelişmiş ülkelerde böyle yapıldığını ifade eden Erdoğan, kendilerinin de bunu, olması gerekeni yaptıklarını kaydetti. Bugüne kadar bunun yapılmadığını dile getiren Erdoğan, sunları söyledi:

''Yeni düzenlemeyle bir şey daha getiriyoruz, bu çok önemli. Televizyon ekranlarında, bazı adı köşe yazarı olan tipler çıkıp da hakaretle eleştirirken AK Parti iktidarını, demokratikleşme süreci içinde dünyada çok çok gerilerde olduğunu söylerken, bunlar hadlerini bilmiyorlar. İkide bir bizi AB'yi örnek göstererek, AB ülkelerinin bizden çok ileri olduğunu, -nerede çok ileri-, onlarda nelerin olduğunu, hatta teröristleri nasıl koruma altına aldıklarını biliyoruz. Eğer bizim bir şeyden canımız yanıyorsa, bunu kimse sağa sola çekmesin. Bir taraftan ülkemizde bölücü terör örgütüyle alakalı kalkacaksın, bunu terör örgütü ilan edeceksin, terör örgütü mensuplarını sonra Avrupa parlamentosunda konuşturacaksın. Bunları yaşadık. Bunları yaşayacaksın, sonra da sessiz kalacaksın. Her şeyden önce dik duruş çok önemli. 'Filanca uluslararası kuruluş şöyle, böyle not vermiş', biz onlara bakarak yolumuza devam etmiyoruz, insani değerlere bakarak yolumuza devam ediyoruz, bundan sonra böyle devam edeceğiz.

'Şu anda dünyada en demokratik ülke neresi' diye sorup araştırın, sonra oraları inceleyin, oralarda neler dönüyor, neler oluyor, neler bitiliyor. Bunları görenler, bilenler anlar ama ekranı izleyenlerin hepsi bunları görmüş, bilmiş değil ki. Çıkıyor, o köşesinden, yazdığı için orada konuşuyor. Ondan sonra kendine göre, 'alıyor filanca kuruluş şöyle bir değerlendirme yapmış' diyor. Doğru, uluslararası bazı medya kuruluşları da kendilerine göre bazı değerlendirmeler yapıyorlar. Bu değerlendirmelere göre de Türkiye'de, bütün teröre yardım, yataklık yapanların da elinde bir basın kartı, bu basın kartı elinde olduğu için şu anda cezaevinde. Adam elinde silahla yakalanıyor, çeşitli yerlerde polisimizi, güvenlik görevlimizi öldürmekten, yaralamaktan, şundan, bundan dolayı içeride yatıyor. Ama neymiş, basın görevlisiymiş. Basına karşı bizim böyle bir olumsuz yaklaşımımızın olduğunu iddia etmek suretiyle, bir öncekinde bakıyorsun, Türkiye'deki gelişmelerin olumlu olduğunu söyleyen bu tür uluslararası kuruluşlar, bir sonraki yaptığı hazırlıklarıyla, raporlarıyla, sipariş üzere bu defa da Türkiye'de gelişmelerin olumsuz olduğunu söyleyecek kadar ileri gidebiliyorlar. Çünkü haber kaynakları sakat, bozuk. Haber kaynakları, sakat, bozuk olduğu için bu tür noktalara varıyorlar. Biz bunların hiçbirine yokuz. Biz kendi kararımızı kendimiz veririz, kendi göbeğimizi de kendimiz keseriz. Birilerine bunu kestirmeyiz, kusura bakmasınlar.''

 

-''Aile bütünlüğü çok daha güçlü korunacaktır''-

 

Erdoğan, yeni düzenlemeye göre, ağır hastalık ve sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız başına idame ettirememe halinin, infazın ertelenmesi nedeni olduğunu, bunu eleştirenlerin bulunduğunu hatırlattı.

Kapalı cezaevinde bulunan hükümlerin, 3 ayda bir eşleriyle görüşebileceğine işaret eden Erdoğan, mahkumların izinleri, görüşmeleri, çocuk mahkumların hakları konusunda yeni düzenlemeyle çok ileri seviyede adımlar atıldığını anlattı.

Hemen bunlara yönelik eleştirilere başlandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

''Gardiyanlar, isyan etmişler, ayaklanmışlar, 'Biz gidip onların kapısında nöbet mi tutacağız' demişler. Kapısında nöbet tutacağı yere gönderilir. Biz, o verilen görevleri yapabilecek insanları buluruz. Hiç endişemiz yok. Ama biz insani olan bu adımı atma kararını verdik, bunun çok da hayırlı olacağını, hem içeride hem dışarıda neticelerini göreceğiz. Çünkü biz bir mahkumun, sadece şahsının hükümlü olması gerektiğini bilerek, inanarak, niçin ailesi de bunun cezasını çeksin. Bu noktadan hareketle böyle bir yolu açmış olduk. Bu yol, aile bütünlüğünü korumaya yönelik de gelecekte inanıyorum ki AK Parti iktidarının hayırla yad edilmesini getirecektir. Aile bütünlüğü şimdi çok farklı, çok daha güçlü korunacaktır. Bu adımı da böylece atmış oluyoruz. Adaletin çok daha hızlı, adaletli şekilde tecellisini sağlayacak bu yeni düzenlemelerin hayırlı olmasını diliyorum.''

 

-''Referandum gücünü yakaladığımız anda''-

 

Başbakan Erdoğan, tasarının Genel Kurul'daki görüşmeleri sırasında hiç arzu etmedikleri, şahit olmak, duymak istemedikleri malum, bildik tavırların bir kez daha sergilendiğini belirtti. Erdoğan, son derece yapay, samimiyetsiz, bir o kadar kırıcı, tahrip, tahkir edici üslupla, muhalefet partilerinin bir kez daha ortamı gerdiklerine şahit olduklarını kaydetti.

4. Yargı Paketi'nin geleceğini, bunun üzerindeki çalışmalarının devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Henüz ben de arkadaşlarımla bunu paylaşmadım. Bu yargı paketlerinin ötesinde en önemlisi, yeni anayasa çalışmalarıdır. Bu çalışmalarda Mart sonuna kadar bitmesi noktasında Meclis Başkanımızın açıklamasını biliyoruz. Temennimiz odur ki Mart sonuna kadar bu iş biter, bitmesi halinde sağlıklı şekilde bizlerde yaşamış oluruz. Bitmemesi halinde, AK Parti'nin bu konuda yaptığı çalışma Meclis gündemine taşınacaktır. İnşallah Meclis gündeminde bizim yeni anayasa tasarımızı, böylece orada halkımıza, milletimize sunmuş olacağız. Eğer biz parlamentoda beklediğimiz desteği aldığımız anda bunu gündeme getiririz, referandum gücünü yakaladığımız anda da biz millete gideriz.''

 

 

Zaman, 30.01.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.